BIST 9.125
DOLAR 32,37
EURO 34,96
ALTIN 2.325,57
HABER /  GÜNCEL

Domuz gribini medya mı körüklüyor?

Domuz gribi haberleri, özellikle temizlik ürünlerinin satışlarında büyük patlama yaptı. Peki medya bu işten ne kadar sorumlu?

Abone ol

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Damlapınar, domuz gribi ve benzeri salgın hastalıklar konusunda medyaya büyük görevler düştüğünü söyledi. Medyanın, senaryo merkezli bazı kurguların mevcut gerçeklikle bağdaşmayabileceğini ifade eden Damlapınar, hijyen amaçlı jel ve benzeri ürünlerin kısa sürede karaborsaya düşmüş olmasının bu durumun en önemli göstergesi olduğunu söyledi.

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Damlapınar, domuz gribi haberlerini değerlendirdi. Konuyla ilgili açıklama yapar Damlapınar, domuz gribi ve benzeri salgın hastalıklarda medyaya düşün ilk görevin, halkın yersiz ve orantısız bir korku, endişe ve panik duygusuna kapılmamasını sağlamak olduğunu söyledi.

İşte Damlapınar'ın açıklamasından bazı bölümler;

Medyanın domuz gribine ilişkin mevcut yaklaşımının muhtemel sonuçlar içinden en olumsuz senaryoya göre seçilmiş ve kurgulanmış haberlere yer verdiği görülmektedir. Yani henüz gerçekleşmemiş de olsa ortaya çıkması muhtemel karamsar tablo gerçekleşmiş gibi bir durum algılamasına yol açmaktadır. Medya kuruluşlarından doğası gereği toplumsal sorunlar hakkında sadece problemin şimdiki boyutlarının değil gelecekteki muhtemel boyutları üzerinde de bilgi ve fikir alt yapısı oluşturması beklenir.
Ancak sorunun ulaşabileceği boyutları ortaya koyarken bu boyutların şuanda yaşanan gerçeklik olduğu şeklinde bir toplumsal yanılsamaya yol açmaktadır. Örneğin risk gruplarında yer almayan bireylerin yoğun şekilde korunma önlemlerine başvurması, maske kullanımının yaygınlaşması, hijyen amaçlı jel ve benzeri ürünlerin kısa sürede karaborsaya düşmüş olması bu durumun göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Medya için sağlık ne ifade ediyor

Toplumu derinden etkileyen birçok olay gibi domuz gribi benzeri salgın hastalıklar da medyanın haber olarak değerlendirmekten kaçınamayacağı konular arasındadır. Ancak bu tip olaylarda sorunun kendisi kadar; medya kuruluşlarının konuya ayırdığı yer ya da zaman, yer verme sıklığı, olayı aktarmada kullandığı söylem ve yaklaşım da büyük önem taşımaktadır.
Toplumumuzda bireylerin sağlık ve hastalıklara ilişkin konularda yeterli bilgi birikimine, eğitime ve bilince sahip olduğunu söyleyemeyiz. Bu bakımdan medyanın sağlıkla ilgili konulardaki sorumluluğu bir kat daha artmaktadır. Özellikle kamusal yarar sağlama ilkesi çerçevesinde mevcut sağlık sorunlarına ilişkin olarak halkın korku, panik ve endişeye kapılmasına neden olacak bir yaklaşım ve söylemin medyadan yansımaması gerekir.

Haberlerde etik sorunlar

Medya organlarının sağlık konusundaki genel yaklaşımına bakıldığında, diğer bir çok konuda olduğu gibi daha çok sansasyonel boyutu olan ya da öyleymiş gibi sunulan, skandal ya da felaket içerikli, ifrat-tefrit boyutlardan müteşekkil olduğu görülmektedir. Dahası medyada sağlık içerikli konular üzerine yapılan içerik çalışmaları dahilindeki iletişim araştırmalarının sonucunda; abartı, çarpıtma, yorum, reklam amaçlı ya da bilgi eksikliği içeren haberlere rastlanıldığı da tespit edilmiştir.

Domuz gribi veya benzeri salgın hastalık olaylarında medyanın kamuoyu önderlerine, siyasal karar alan ve uygulayan yönetici aktörlere ait görüşleri topluma yansıtması da büyük önem taşır. Ancak bunu yaparken medyanın dikkat edeceği en önemli nokta aktarılan görüşler üzerine spekülasyon yaratılmamasıdır. Örneğin domuz gribine yönelik yapılan aşı hakkında aşılanacağını ya da aşılanmayacağını belirten kanaat önderlerinin davranışları övgü-yergi, yanlış-doğru tartışmasına yol açmayacak şekilde yansıtılmalıdır. Çünkü ani gelişen ve bilim adamlarının da henüz üzerinde yeterince fikir birliğine varamadığı konularda, sağlık politikasını yönlendirenlerin, kanaat önderlerinin aynı kanaatte birleşmesi mümkün görünmediği gibi yararlı da değildir. Bu bakımdan bireylerin konuya ilişkin iradelerini özgürce ortaya koymaları için fırsat tanınmalıdır.

Sağlık ve özgür irade

Sağlık ya da hastalıklarla ilgili konular özü gereği karmaşık ve birçok durumda uzmanların da farklı yaklaşımlara sahip olduğu konulardır. Bu konularda medyadan topluma yansıyan mesajlar ise çoğu zaman tek tip olarak yapılandırılır, oysa toplum eğitim, yaş, cinsiyet, algılama düzeyi, bilgi birikimi, değer yargıları gibi birçok açıdan farklı bireylerden oluşur. Dolayısıyla medyanın bu bakımdan mesajlarını yapılandırırken aynı mesajın yediden yetmiş yediye, eğitimlisinden yüksek eğitimliye, yoksuldan zengine farklı şekillerde ulaşabileceğini göz önünde bulundurması gerekir.
Örneğin, medya söylemine göre domuz gribinde aşı başlangıçta önemli bir çözüm olarak gösterilmiştir. Bunun bilimsel gerçeklikle bağlantısı bulunmakla birlikte bireylerin buradan çıkardığı sonuç muhtemelen herkesin aşı olması gerektiği olacaktır. Ancak bilim adamları bu konuda risk faktörleri açısından farklı yorum ve değerlendirmelere sahiptir. Dolayısıyla herkesin aşı olması gerektiği şeklinde oluşan kamusal bir kanaat sağlıksız sonuçlara yol açabilecektir.

Medyanın Uzmanları

Medyanın dikkat edeceği bir diğer konu da görüşlerine yer verilen “uzman”ların niteliğidir. Özellikle sağlığa ilişkin sorunlarda medyanın doğrudan uzmanlığı son zamanlarda yaptığı araştırma, çalışma ve yayınlar ile ön plana çıkmış olmakla birlikte iletişim kurma potansiyeli yüksek bilim adamlarına yeterli oranda söz hakkı verilmesi gerekir.