BIST 9.916
DOLAR 32,51
EURO 34,95
ALTIN 2.433,95
HABER /  GÜNCEL

Dilipak'ın bu sözleri Cemaat'i zıplatacak

Bu sözlerin sahibi Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak... Cemaat yazısı tam bomba...

Abone ol

GAZETECİLER.COM - Günün en ilginç yazısı Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'tan geldi... Cemaat'i inceden inceye iğneleyen Dilipak, "Hani işi ehline verecektik.. Hani biz kardeştik.." göndermesi yaptı.

Dilipak'ın asıl çarpıcı satırları ise finaldeydi... Derin devlet Ergenekon'undan sonra bir de Kürt Ergenekonu çıktığını söyleyen Dilipak, "Yarın cemaat Ergenekon'u çıkarsa şaşırmayın! dedi.

İşte Dilipak'ın her satırı bomba olan "cemaat-siyaset" başlık yazısından bölümler;

Siyasete ilgi duyan tek bir cemaat yok.. Bu alanda başarılı olanlar var başarısız olanlar var..  Ama varlar.. Çoğu devletçi ve cemaat mıllıyetçidirler.. Cemaat ve Camia ayrımına gelince, "eskiden yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı", ama bu bakış açısının zamanlaması ve ifade ediliş biçimi de önemli.. Bu konunun artık yeniden konuşulmasının zamanının geldiğini gösteriyor bu tesbit. Bundan sonra umarım birileri "cemaat' diyince artık doğrudan kendi üzerlerine alınmazlar, söylenenleri.

KAPALI KUTUDURLAR

Aslında etnisiteye dayalı cemaatçılık da yok değil.. Kapalı kutudurlar. Katı bir hiyerarşi işler..  Cemaat yapısında, kayıtlı üye yok. Merkezdeki "kozmik yapıya ulaşana kadar, dış kabukta bir sürü baloncuktan, köpükten geçmeniz gerekir.
Sonra yumuşak doku, ardından kıkırdak doku, ardından çetin kabuk. Ondan sonra beyine ulaşabilirsiniz.. Bu yapılar arasında katı baRİyerler yoktur..

CEMAAT CEZBELİ ZATEN...

Siyaset, aşk gibi, sevda gibi büyüleyici bir etkiye sahip. Gözü kör edebilir.. Zaten cemaat cezbeli bir yerdir, iki cezbe birleşince işler karışır.. Onun için hep diyorum ki "servet ve iktidar dönüştürür. İlk de kendine sahip olanları." Bir yere kadar aslında süreci siz kendiniz yönettiğinizi sanırsınız. Sonra ekvator çizgisi, gök kuşağı gibi bir çizgi var, orayı geçersiniz ve artık başka boyuttan olursunuz, Dine karşı din gibi. Cemaate karşı bir cemaat pozisyonuna düşmekten sakınmamız gerekir.

KRALDAN ÇOK KRALCILAR

Hani işi ehline verecektik.. Hani biz kardeştik..
İşin içine siyaset girince işler değişiyor.. Hep söylüyorum. Para, koltuk, iktidar ve cinsellikle şaka olmaz.. Aslında hepsinin kökünde "iktidar", daha doğrusu "iktidarsızlık" sorunu var..
Bir de kendimizi "dev aynasfnda görmekten vazgeçsek. . .

(...) CEMAAT ERGENEKONU DA ÇIKARSA...

Bu piyasada "mesut işbirliği" olmaz. Bu yönde görüntü verse de, bu kör ile topalın dayanışması gibidir, birbirine ihtiyaçlan kalmadığı zaman ayrılırlar..

Dün derin devletten söz ediyorduk, şimdi Ergenekon'dan söz eder olduk. Bir de Kürt Ergenekonu çıktı başımıza. Yarın cemaat Ergenekonu çıkarsa şaşmayın.. Bir ilişkiler yumağı çıkartırlar aklımız şaşar. Kimin eli kimin cebinde, nerede başlayıp, nerede bitiyor bu ilişkiler belli olmaz.. Tabi köpüklerin arasında kaybolmazsanız..

Kendimizi ciddi bir şekilde bir özeleştiriye tabı tutmanın zamanı geldi ve geçiyor.. Birileri, maslahat icabı diye dostlarını ihmal edip, düşmanlarına göz kırpıyor sanki.. Sonunda pişman olacakları bir şey yaptıklarının farkına varacaklar ama, çok geç olacak korkarım.


AK Parti Cemaatin yüzüne gülüp...

[PAGE]AK Parti Cemaatin yüzüne gülüp...

GAZETECİLER.COM - Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan ile Aktif Haber Genel Yayın Yönetmeni Yetkin Yıldız arasında çok önemli bir tartışma yaşandı. Taraf yazarı Alper Görmüş bugün köşesinde bu tartışmayı analiz etti.

Görmüş "AKP, cemaatin yüzüne gülüp Gülencileri devletten tasfiye ediyor" iddiasını bakın nasıl yorumladı.

İşte Görmüş'ün yazısından çaprıcı bir bölüm:

"Aktif Haber'in, Gülen Cemaati'nin fikirlerinin internet medyasındaki en önemli taşıyıcısı olduğunu biliyordum (geçenlerde Açık Radyo'da Ahmet İnsel de işaret etti buna). Fakat, her yazısı ulusal basında büyük bir ilgiyle izlenen ve en geniş şekilde alıntılanan Yalçın Akdoğan'ın, basında pek tanınmayan bir gazeteci olan Yetkin Yıldız'la "Hükümet-Cemaat çatışıyor mu" sorusu etrafında polemiğe girdiğini görünce anladım ki, bu temsiliyet, benim ona atfettiğimden daha güçlüdür.

AKDOĞAN: "İYİYİZ, GÜZELİZ"; YILDIZ: "DEĞİLİZ..."

İlk yazı 15 şubatta Yalçın Akdoğan'dan geldi... Akdoğan'ın, Yasin Doğan müstearıyla kaleme aldığı ve önemine binaen Yeni Şafak tarafından manşetten yayımlanan yazısının başlığı bile çok şey söylüyordu: "Her türlü oyunun farkındayız..."

Başlığın da imâ ettiği gibi bir "ortalığı toparlama" yazısıydı bu ve kabaca "biz kardeşiz, aramızda çatışma olmaz" gibi bir ana fikri vardı.

Yetkin Yıldız, 17 şubatta Aktif Haber'de "Yalçın Akdoğan perdeleme mi yaptı" başlıklı bir yazı yayınladı. "Bir Yalçın Akdoğan okuması" alt başlığını taşıyan bu yazının ikincisi ve üçüncüsü de gelecekti...

Yıldız'a göre Akdoğan'ın yazısı hükümetin bilgisi dâhilinde kaleme alınmıştı ve bu nedenle Yeni Şafak'ın manşetine çekilmişti; yani çok önemliydi.

Yetkin Yıldız'ın ilk tesbiti şuydu: "Yalçın Akdoğan'ın yaptığı hamle daha 'akıl' eseri... Sabah ve Star'ın başını çektiği cemaate açıktan saldırı dalgasının AK Parti'ye zarar verdiğini fark etmiş görünüyor."

Ne var ki yazar, Akdoğan'ın, "AK Parti ile Cemaat arasında bir çatışma yaşanmamıştır, bundan sonra da yaşanmayacaktır" derken gerçeği söylemediği kanaatindedir.

Yıldız'a göre, hükümet, Cemaat'e yakın olduğunu düşündüğü kişileri devletten uzaklaştırma operasyonu başlatmıştır ve bu operasyon savcılığın MİT'e ifade davetinden çok önce başlamıştır.

(...)

MİT "BİZİMKİLER" DEĞİL!

Yazısında, Yalçın Akdoğan'ı "perdeleme yapmak", hükümeti de "bir yandan yüze gülüp bir yandan tasfiyeye girişmek"le suçlayan Yetkin Yıldız'a cevap, 20 şubatta Star gazetesinin Açık Görüş ilavesinden geldi. Akdoğan, şöyle yazdı:

"En samimi sağduyu çağrılarını bile 'perdeleme' olarak kötüye yormak insafla bağdaşmaz. AK Parti'nin bir yandan yüze güldüğü, diğer yandan tasfiye çabası içinde olduğu iddiası çok çirkin bir iftiradır. İftira atmak, fitne çıkarmaya çalışmak, yangına körükle gitmek tasvip edilemez. Biz gücümüz yettiğince hak bildiğimiz yolda yürür ve kardeşlik hukukunu korumaya gayret gösteririz. Her olaya habis duygularla yaklaşanları ise Allah'a havale ederiz."


FEHMİ KORU KİBARCA AHMET ALTAN VE TARAF'A
ÇAKTI... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]FEHMİ KORU TARAF'A LAF ATTI...

 

GAZETECİLER.COM - Geçtiğimiz haftalarda polis bir operasyon yapmış ve Kamuo İhale Kurumu'ndaki yolsuzluğu ortaya çıkartmıştı.
Taraf bu haberi manşetten vermiş ve devamını da getirmişti.
Ancak bu haber merkez ve iktidara yakın medyada fazla yer bulmamıştı.
Bunun üzerine Ahmet Altan zehir zemberek bir köşe yazısı kaleme almış ve "dindarı dinsizi hiç farketmiyor hepsi susuyor" demişti.
Arka arkaya gelen iki yazıdan sonra Altan'ın "o çabası" Fehmi Koru'nun Taha Kıvanç mahlası ile yazdığı "komplo teorileri" başlıklı yazısına taşındı.

ÖNEMSENMİYORLAR

İsim vermeyen Fehmi Koru, Taraf ve Ahmet Altan için şu satırları not düştü;

"Kamu İhale Kurumu
’nda yolsuzluk son bir-iki haftadır bazı gazetelerce gündemde tutuluyor. Ak Parti hükümeti tarafından atanan bazı kurum görevlileri ihaleleri menfaat karşılığı peşkeş çekmişler; iddia bu...

Konuyu büyüten gazeteler etraftan ses gelmeyince, Neden muhafazakâr basın ele almıyor? diye sormaya başladı; kendilerini kimsenin önemsemediğini fark ederek..."

AK PARTİ'YE YAPIŞMIYOR

Fehmi Koru, muhafazakar basının bu habere ilgisizliğinin sebebini, AK Parti'nin yolsuzluklar karşısında takındığı tavra bağladı. Koru, "Partiler, iktidarlar ve güç sahipleri etrafında bu tür insanlar bulunabilir. Önemli olan, onlara yapılan muameledir. Ak Parti’nin üzerine yapışmıyor bu iddialar; çünkü hassas kamuoyu, yakınlığına bakılmaksızın yolsuzluk yapanın kulağından tutulup adalete teslim edildiğini biliyor" dedi.

Yazının tamamı için

LİSEYE GİDEN KIZLARA TÜRBAN HÜRRİYETİ VERİLSİN...
CNN TÜRK PROGRAMINDAKİ BU ÇIKIŞ KONUŞULUYOR...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]LİSELİ KIZLAR TÜRBAN TAKABİLSİN

GAZETECİLER.COM (ÖZEL) - Dört Bir Taraf programında eğitim sistemi için ortaya atılan 4+4+4 formülü tartışıldı. Nagehan Alçı, Altan Öymen'den "bilmiyorsun" fırçası yerken, liseler için türban önerisi ile dikkat çekti.

Dört Bir Taraf programında Altan Öymen önce Nagehan Alçı'nın konuşmasını kesmesine kızdı. "Benim ağzıma laf sokmak mı denir, yapma öyle" diyerek tepki gösterdi. 10 saniye geçmeden Nagehan Alçı bu kez İngiltere'deki eğitim sistemiyle ilgili olarak konuşup Öymen'in sözünü kesince ikili arasında şöyle bir diyalog geçti;

-Nagehan Alçı ; İngiltere'de de böyle... Hollanda da böyle...
-Altan Öymen ; Bak Nagehan sen böyle şeyleri söylüyorsun. Sonra bunların bir kısmının yanlış olduğu ortaya çıkıyor!

Anlattıklarının "yalan-yanlış" olduğu iması Nagehan Alçı'yı fena halde bozdu. Alçı, Öymen'e sitem etti;

-Nagehan Alçı ; "Ama bu amaaa.... Kusura bakmayın doğru bir tavır değil..."
- Altan Öymen; "Yanlış olduğunu önyargı ile söylemiyorum. Ama getirirsin okursun, gösterirsin...
-Nagehan Alçı ; Lütfen yani... Beğenmediğiniz gerçekleri de "ay sen yanlış biliyorsun" denir mi?"

LİSEDE BAŞÖRTÜSÜ TAKILSIN

Altan Öymen ile atışmasından hemen önce Nagehan Alçı, liseler için getirdiği öneriyi ile çok konuşulacak. Alçı, isteyenin lisede başörtüsü takmasını savundu.

Dedi ki;

"Lise düzeyinde başörtüsünün karşısına geçmeyi doğru bulmuyorum. Buluğ çağına gelmiş bir kız inancı gereği isterse başörtüsü takabilir. Demokratik ülkede bunun engeli olmaması lazım".

İŞTE TÜRBAN ÖNERİSİ;


[PAGE]
EMİN ÇÖLAŞAN İLE ERTUĞRUL ÖZKÖK ÇOK FENA KAPIŞTI...
ÇÖLAŞAN'DAN ZEHİR GİBİ SÖZLER...
DİĞER SAYFADA

ÇÖLAŞAN'DAN ZEHİR GİBİ SÖZLER

GAZETECİLEr.COM -
Sözcü yazarı Emin Çölaşan,  Ertuğrul Özkök'ün kendisi hakkında Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 28 Şubat belgeselinde söylediği sözlere bugün de köşesinden yanıt verdi. 

Özkök'ün sert bir dille eleştirip yalancılıkla suçlayan Çölaşan, Birand hakkındaki eski defterleri açmayı da ihmal etmedi.  Üstelik Özkök'ün kendi yazdığı köşedeki satırlar ile vurdu.

İşte Çölaşan'ın o satırları:

KENDİSİ İÇİN BEN CAMBAZIM DERDİ

"Bu adam kendini bizlere şöyle tanıtırdı:“Ben gazeteci değilim beyler, ben cambazım cambaz. Ben elindeki altı topu havaya fırlatıp yere düşürmeyen jonglörüm. Ben patronu, damadını ve kızlarını idare eden bir cambazım…”

DEVLETİ DOLANDIRAN BİRAND

(...) Sözünü ettiğim cambazı herhalde tanıdınız: Ertuğrul Özkök! Devleti dolandırmak suçundan hapis cezası alan Mehmet Ali Birand’ın programında önceki gece benim adımı ağzına almaya yeltenip yine yalan söylemiş.

 (...) Gazeteci geçinen biri, böyle bir yalanı nasıl söyler! Bu şahısta utanma-sıkılma duygusu acaba hiç mi kalmamış? Sözlerinin Genelkurmay ziyareti dışında kalan bölümü tamamen yalandır. Eğer doğru olduğunu iddia ediyorsa, bunu kanıtlaması gerekir.

ÖZKÖK'Ü KENDİ SATIRLARIYLA VURDU

(...) Sevgili okuyucularım, şimdi yine yazımın baş tarafına dönüyorum ve Ertuğrul’un benimle ilgili yalanını, 2 ekim 1999 tarihli Hürriyet’te çıkan kendi yazısıyla çürütüyorum. Bu yazısında geçmişe gidiyor ve Çevik Bir’le iki yıl önce yaptığımız görüşmeyi anlatıyor. Hani ben “Darbe yapacak mısınız?” diye sormuştum ve o da kızıp “Siz ne diyorsunuz Emin Bey” demişti ya!..İşte kendi yazısından ilgili bölümü özetliyorum:

“Brifingden sonra Çevik Bir Paşa’nın odasına gittik. Emin böyle durumlarda kafasında bir soru varsa, hiç sansürsüz ve direkt olarak sorar. O gün de sordu:

‘Paşam, Erbakan ve Çiller bütün bunlara rağmen gerekli düzenlemeleri yapmazsa müdahale edecek misiniz?’

Emin soruyu sorduğunda, Çevik Bir koltuğuna oturmak üzereydi. Bir an öyle kaldı. ‘Evet, müdahale ederiz’ demedi. ‘Biz söyleyeceğimizi söyledik’ demekle yetindi. Ertesi gün Hürriyet’in manşeti ‘Gerekirse silah kullanırız’dı.”

ŞİMDİ UTANIR MI ACABA?

O manşeti koyan şahıs şimdi kalkmış, adamı Mehmet Ali’nin programında benim darbe yapmaktan söz ettiğimi, Çevik Paşa’nın bana “Siz ne diyorsunuz Emin Bey’ dediğini iddia ediyor. Oysa ben Çevik Paşa’ya o gün brifingde biz gazetecilere söylenen bir cümleyi soruyorum.  

Ertuğrul’un nasıl yalan söylediğini işte burada, kendi yazısıyla kanıtlıyorum. Şimdi acaba utanır mı?"


BU SÖZLER MİLLİ GÖRÜŞÇÜLERİ KIZDIRACAK!
ERBAKAN TANKIN ÜSTÜNE ÇIKTI MI Kİ...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
ERBAKAN TANKIN ÜSTÜNE ÇIKTI MI Kİ...
GAZETECİLER.COM - M. Ali Birand'ın hazırladığı 28 Şubat belgeselinde bu kez Erbakan'ın Başbakanlık dönemi anlatılmaya devam edildi. Askerler ile medya arasındaki işbirliğini yorumlayan Fikret Bila'dan çarpıcı bir tepki geldi.

Belgeselde döneme yönelik tanıklığını paylaşan Milliyet yazarı Fikret Bila 28 Şubat darbesi için medyaya yapılan eleştirileri farklı bir açıdan değerlendirdi. Medyanın önemli hatalar yaptığını kabul eden Bila asıl sorumlunun siyaset olduğunu vurguladı:

"28 Şubat sürecinde medyanın oynadığı rolün belirleyici olmadığını düşünüyorum. Asıl siyaset kurumu yapması gerekeni yapmadı. Dik bir şekilde askerin karşısında durmadılar. Medyanın ki ikincil bir rol olabilir en fazla. Basına dönük suçlamalarda şunu sormak gerekiyor; Erbakan tankların üstüne çıktı da medya yazmadı mı?"



BİRAND KENDİ KANALINA ÖYLE BİR SİTEM ETTİ Kİ...

[PAGE]BİRAND KANAL D'YE SİTEM ETTİ

GAZETECİLER.COM - CNN Türk ekranlarında yayınlanmaya devam eden Son Darbe 28 Şubat belgeselinde bu kez konu M. Ali Birand'ın kendisiydi. PKK'dan kaçtıktan sonra Türkiye'ye teslim olan Şemdin Sakık'ın ifadesine yapılan eklerle hedef haline gelen Birand o günleri anlattı...

ÇEVREMDE HİÇ KİMSE KALMAMIŞTI

Belgeselde o günleri çarpıcı bir şekilde aktaran Birand kendi yaşadıkları için de "çevremde hiç kimse kalmamıştı bir anda kendimi yapayalnız buldum" dedi. Birand "Bütün bunların yalan olduğunu, bütün her şeyin sebebinin Kürt sorununa bakışım ve 1988 yılında Öcalan'la röportaj yapmak olduğunu kime nasıl anlatacaktım ki?" diyerek karşı karşıya kaldığı açmaz anlattı.

ANCHORMANLİĞİNİ YAPTIĞI KANAL D'YE SİTEM

Medyanın olayı gündeme nasıl getirdiğini sorgulayan Birand, Hürriyet ve Sabah gazeteleriyle Hürriyet baş yazarı Oktay Ekşi'nin oynadığı provakatif role dikkat çekti. İlginç olan Birand'ın Kanal D'ye de sitem etmesiydi. Halihazırda anchormanliğini yaptığı Kanal D'nin, haberi duyuran ilk kanal olduğunu kaydeden Birand kendi kanalına da sitem etmeden geçmemiş oldu.




SABAH GAZETESİ O İDDİAYA İSYAN ETTİ; "AHLAKSIZ
BİR LİNÇ KAMPANYASI..." DİĞER SAYFADA
[PAGE]AHLAKSIZ BİR LİNÇ KAMPANYASI

GAZETECİLER.COM - ATV'nin iddialı dizisi Uçurum'daki fahişelik yapan ve mamalığa terfi eden bir karakterin isminin Nur Serter olduğu iddiası asılsız çıksa da ortalık hala sakinleşmiş değil.

Turkuvaz Medya Grubu
, dün Sabah.com.tr üzerinden yaptığı açıklamayı bugün de gazetenin birinci sayfasına bastı. Gazete suçlamalara ateş püskürürken iddialı ifadeler kullandı.

Grup, diziye dönük suçlamaları "ATV ve Sabah'a karşı ahlaksız bir linç kampanyası" olarak tanımlarken "ATV ve Sabah korkusu artık iftira kampanyalarına dönüştü" dedi.

Açıklamadaki şu ifadeler dikkat çekici;

*"Bu drama programında yer alan karakterlerin hiçbirisinde, gerçek hayatta var olan bir kişinin soyadı belirtilerek, bu şekilde kimse hedef gösterilmemiştir. Bu konu, RTÜK tarafından da 22 Şubat 2012 tarihi itibarıyla yapılan inceleme sonucu teyit edilmiştir.

*Dolayısıyla bizim eğlence amaçlı yayınladığımız bu drama programının, herhangi bir kişi ya da kurumu hedef alma, eleştirme veya kast etme gibi bir amacı yoktur ve olamaz.

*Bu konuda kurumumuza yönelik, ortaya atılan spekülasyonların da son derece çirkin ve kasıtlı olduğu net ve açıktır.

*Biz, yapacağımız eleştiriyi açıkça kimseden korkmadan, kimseden çekinmeden, haber niteliklerine tam ve eksiksiz olarak uymak suretiyle, net bir şekilde kişi ve kurumların isimlerini belirterek yaparız.



4+4+4 KIZLARI EVE KAPATMA PROJESİ Mİ?
TARTIŞMA ÖYLE SAÇMA BİR YERE GELDİ Kİ AHMET ALTAN
DAYANAMADI
[PAGE]

 

4+4+4 KIZLARI EVE KAPATMA PROJESİ Mİ?
GAZETECİLER.COM - Nurtopu gibi bir tartışma konumuz daha oldu.
4+4+4 sistemi kız çocuklarını evlere kapatma projesi mi?
Ahmet Altan'ın da dediği gibi "biz bize benzeriz"... Haliyle eğitim gibi çok önemli bir konuda bile kaliteyi tartışmak yerine paronoyalarımızda boğulup gideriz.
Şimdi de öyle...
Ahmet Altan da buna işaret ediyor yazısında...

Diyor ki;
"Artık CHP yöneticilerinin bile “bu ülkede şeriat ya da irtica tehlikesi yoktur” dediği bir dönemde AKP’nin her yaptığı işin altında “kızları eve kapatacak” bir marazlığın işaretini bulmaya uğraşmayı doğrusu ya ben kavrayamıyorum.

Siz özellikle muhafazakâr kesime ait fabrikalarda, müesseselerde, şirketlerde ne kadar çok “başörtülü” kızın çalıştığının farkında mısınız?

Kızları evlere kapatırlarsa oralarda kimleri çalıştıracaklar, başı açık kızları mı, dertleri bu mu, başörtülü kızlar evlerinde otursunlar, her yanda başı açık kızlar çalışsın, muhafazakâr kesim en çok bunu mu istiyor?

(...)KIZLARI KURTARMA OPERASYONLARI

Halkın, kendi haline bırakılır bırakılmaz “şeriatı”, “kızları eve kapamayı” tercih edecek bir ilkeller topluluğu olduğu inancı, biraz okumuş yazmış olan herkesin kendini “başöğretmen” gibi görmesine neden oldu, hâlâ “kızları” ailelerinden zorla “kurtarma” operasyonları düzenleniyor.

İmkânı olan dindar ailelere bir bakın bakalım, başörtülü kızlarını evlere mi hapsediyorlar yoksa Amerika’ya, Avrupa’ya okusun diye mi gönderiyorlar.

Kemalizm’in “laik nesiller yetiştireceğiz” hothotçuluğunu aynen benimseyerek “dindar nesiller yetiştireceğiz” diyen Erdoğan’ın aklıyla da, eğitimde yapılan her reformu ve arayışı “kızları eve kapatacaklar” sığlığıyla değerlendirenlerin aklıyla da geleceğin dünyasına uyum gösterecek çocuklar yetişmez.

ADI FUTBOL SİSTEMİ GİBİ AMA...

Futbol sistemlerine benzeyen bir adı olan bu “4 + 4 + 4” sistemi, bizim tek odaklı, askerî mantıklı, katı eğitim düzenine bir esneklik katacak, çocuklara ve ailelerine tercihlerinde daha büyük özgürlük alanları açacak gibi gözüküyor.


OKAN BAYÜLGEN'İN BİLE GÖZÜNÜ KORKUTMAK İSTEMİŞLER;
"SENİ FAZLA YAŞATMAZLAR...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
OKAN BAYÜLGEN DE İSYAN ETTİ

GAZETECİLER.COM- Okan Bayülgen'den hükümete ve yargıya tutuklu gazeteciler tepkisi geldi. Kral Çıplak'ta konuşan ünlü televizyoncu "Bu adamları ne için doğru dürüst yargılamadan içerde tutuyorsun be kardeşim?" diyerek hükümeti eleştirdi.

Heberler
'i hazırlayan isimlerden olan ünlü oyuncu Levent Kazak'ı ağırlayan Bayülgen konu medyaya gelinde çarpıcı bir tepki gösterdi. Hapisteki gazetecilerin ülkede ve medyada ürettiği korkuyu işaret eden Bayülgen hükümete ve yargıya seslendi. Bayülgen, toplumda bir korku oluştuğu için haketmeyenlere de muhalif muamelesi yapıldığını söyledi...

NE İÇİN TUTUYORSUN KARDEŞİM

"Bu ülkede 2012'leri yaşıyoruz. Bu toprakların hiç kimseye kalmayacağı da çok belli. Bu iktidar savaşında bu mal paylaşımında... Aslında işler yolunda giderken bu gazetecileri içerde tutmasalar. İnsanlar medyada bu kelepçelenmiş götürülen gazetecileri görmese yani böyle bir şey yapılmasa o zaman iktidar istediği o mutlu ve güzel ülke imajını verebilecek. Özellikle gençlerin algısı için bunlar çok önemli. Bu içerde de dert dışarda da dert. Bu adamları ne için doğru dürüst yargılamadan içerde tutuyorsun be kardeşim?"

BENİM NEYİM MUHALİF AMA "ÇOK YAŞATMAZLAR SENİ" DİYORLAR

"Ben de bir şey söylesem hemen tepkiler geliyor. diyorlar ki 'çok yaşatmazlar seni orada', 'artık yaptırmazlar bu işi sana...' Çok yakın takip ettiği falan da yok ama görüyor işte. Bu bir yargı bir izlenim. İçerde gazeteciler var ifade özgürlüğü yok diye düşünüyor. Bir de o yalama yutma basını görüyor tabi. Yoksa benim ne muhalefetim var. Böyle bir algı olunca hiç haketmeyenlere de muhalif muamelesi yapılıyor."

FETİH 1453'E YAŞ SINIRI KONULDU
16 YAŞINDAN KÜÇÜKLERE FİLM YASAKLANDI...
[PAGE]
FETİH 1453'E YAŞ SINIRI GETİRİLDİ

Almanya'da filmin 16 yaşından küçükler tarafından izlenmesi yasaklandı. Almanya'da 3 günde 104.319 kişi tarafından izlenen film için gurbetçiler; 'Çocuklarımızla filme gidebilseydik bu rakam çok daha fazla olurdu' dedi

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethedişinin öyküsünü konu alan "Fetih 1453", Türkiye'de ilk 3 günde rekor bir açılış yaptı. Filmin; Almanya'daki açılış rakamı ise 104 bin 319 kişi olarak açıklandı. "Fetih 1453", bu gişe rakamıyla Recep İvedik 2-3 ve Kurtlar Vadisi Irak'ın gerisinde kaldı.

TÜRKLER, YASAĞA ÇOK TEPKİLİ

Gurbetçiler, büyük merakla "Fetih 1453"ün vizyona girmesini beklerken; ülkede filme 16 yaş sınırı getirildi. Yetkililer, birçok filmde uygulanan "12 yaşından büyüklerin aileleriyle film izleme" uygulamasını da Fetih 1453 için kaldırdı! Yasağa tepki gösteren gurbetçiler, "Fetih 1453'e çocuklarımızı götüremediğimiz için filmin Almanya'daki gişesi yarı yarıya azaldı. Almanlar'ın bu kararı çok yersiz" dedi.

AVRUPA'DA TOPLAM 250 BİN SEYİRCİ

Fetih 1453, vizyona girdiği bütün Avrupa ülkelerinde toplam 250 bin kişi tarafından izlendi. İlk 3 günde Almanya'da 104 bin 319 kişinin seyrettiği film, Recep İvedik 2'nin yine Almanya'daki 189 bin 205'lik açılış rakamının gerisinde kaldı.