BIST 9.729
DOLAR 32,55
EURO 34,88
ALTIN 2.439,54
HABER /  DÜNYA

Cumhurbaşkanı olacak mı ?

Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olma konusunda kesin bir kararım yok. Zaten kesin olarak böyle bir kararım olsa bunu açıklama noktasına gid...

Abone ol

Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olma konusunda kesin bir kararım yok. Zaten kesin olarak böyle bir kararım olsa bunu açıklama noktasına giderim” dedi.
Başbakan Erdoğan, ATV ve A Haber’in ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, olası yeni demokratikleşme paketleri içinde Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasının da bir pakete konu olup olmayacağı yönündeki bir soru üzerine, "Şu anda gündemimizde öyle bir durum söz konusu değil. Şu anda bana bağlı olarak zaten Genelkurmay Başkanlığı çalışıyor. Halimizden memnunuz, gayet iyi yürüyor. Onun için farklı yerlerin de bu tür şeyleri kaşımasına pek müsaade etmezsek isabetli olur diye düşünüyorum" dedi.

"ERKEN SEÇİM YOK"
"Erken seçim yok mu?" sorusuna "Hayır" karşılığını veren Erdoğan, AK Parti’nin hep seçimlerin zamanında yapılmasından yana olduğunu vurguladı. Bir kez oyuna geldiklerini ve erken seçim süresini 4 yıla indirme olayı olduğunu kaydeden Erdoğan, "O zaman Cumhurbaşkanı seçiminde bir oyun yapıldı. ’Böyle bir anlaşmaya gidelim’ dedik. O zamanki arkadaş bu anlaşmada bize söz verdikleri halde ’tamam siz 4 yıla indirin biz destekleyeceğiz’ dediler. Ve ne cumhurbaşkanını desteklediler o zaman, Abdullah Bey’in seçiminde ne de 4 yıl olayında geldiler orada oyunu bozdular. Ve 4 yıla böylece indirmiş olduk. Kaldı ki ben 4 yılı bir siyasi iktidarda yeterli süre olarak görmüyorum. 5 yılın olması lazım" şeklinde konuştu. Türkiye’nin seçim lügatinden erken seçimi kaldırmak gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, gelişmiş ülkeleri erken seçimi hiçbir zaman tercih etmediğini belirtti.

"ÜÇ DÖNEM KURALINI DEĞİŞTİRMEM"
Parti tüzüklerindeki üç dönem kuralının değişmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Ben partinin genel başkanı olduğum sürece değiştirmem. Bu kendime saygısızlık olur" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde veya yapıda bir değişiklik olup olmayacağına ilişkin bir soruya da "330’u garanti ettikten sonra halka götürürsünüz. Halka götürüldüğü zaman halkımızın ben başkanlık seçimine ’evet’ diyeceğine inanıyorum. Şu anda halkımız konuyu tam bilemediği için bazı şeylerde sıkıntı var. Halkımız bunu anladığı anda ben inanıyorum ki başkanlık sistemine halkımız da evet diyecek" dedi.

"BAKANLARDAN BELEDİYE BAŞKANI ADAYI OLABİLİR"
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine bakanların belediye başkanı odayı olabileceğini belirterek, "Bakanlığa engel yok. Yani burada belediye başkan adayı olması halinde tabii bakanlıktan ayrılması gerekir. Mesela milletvekilinin, milletvekilliğinden ayrılmasına gerek yok. Eğer milletvekili ise o belirlediğimiz arkadaş kazandı, o zaman ayrılacak. ’Bakanlardan belediye başkan adayı olabilir mi’ denildi, olabilir dedim" ifadelerini kullandı.

FÜZE KALKANI İHALESİ
Başbakan Erdoğan, füze kalkanı ihalesine ilişkin, Çin, ABD, Rusya ve Fransa-İtalya ortaklığının ihaleye girdiğini ve Çin’in en uygun teklifin yanı sıra ortak üretim teklifine ’evet’ dediğini kaydetti. Balistik füzelerle ilgili olarak Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın birçok doneler istediğini anlatan Erdoğan, "Diğer tekliflerde ortak üretim olmayınca bu bizim için bir eksi. Savunma Sanayii Müsteşarlığı bizim önümüze birçok donelerle bunu getiriyor. Bunlar teknik özellikler, fiyat, ortak üretim meselesi. Bir de tabi üretimdeki süre. Çin, en erken bu işin üretimini taahhüt eden. Diğerleriyle sürede en az yüzde 50 fark var" şeklinde konuştu.
NATO’nun birçok ülkesinin ellerinde Rus füzelerinin olduğunun tespiti olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"6-7 NATO ülkesinde Rus füzesi var. Bunların isim isim dosyalarımda yerleri var. Ayrıca NATO ile bizim sözleşmemizde ’siz, NATO ülkeleri dışında herhangi bir ülkeden bu tür silah alamazsınız, ortak üretime giremezsiniz’ diye de kesinlikle kısıtlayıcı bir madde yoktur. Bunu da milletimin bilmesi lazım. Kısa bir süre önce Çin ile ortak tatbikat yaptık. Bunların hepsini NATO biliyor. Onlar bu tatbikatla ilgili incelemeleri yakından biliyor."
Gerçekleşecek teknoloji transferinin Türkiye’nin şu ana kadar en önemli açığı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, teknoloji açığını halletmek zorunda olduklarını, bu konuya diğer ülkelerin yanaşmadığını, Türkiye’nin bu sorununu çözmeden caydırıcılık gücünü üst limitlere çıkaramayacağına dikkat çekti. Sözleşmede yetkinin Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na verildiğini söyleyen Erdoğan, tarafların birbiriyle mutabık kalması durumunda adımların atılacağını bildirdi.

"SURİYE MEZHEP SAVAŞINA GİDİYOR"
İslam’ın Arapça ’Silm’ kelimesinden türediğini ve barış anlamına geldiğini söyleyen Erdoğan, "Barışın kendi iç dinamiklerini oluşturduğu İslam’ı maalesef bazı örgütler, şu anda terörle adeta iç içe durumuna sokmaktadır. Bir defa ’Allah-u Ekber’ diyen insan, insan öldüremez. Hele hele savunmasız insanı hiç öldüremez. Burada öyle bir gariplik var ki her iki taraf da ’Allah-u Ekber’ diyor. Bu iş bize İslam tarihindeki yaşanan birçok olayın benzerlerini hatırlatıyor. O dönemlere dönmek istemezdim ama ne yazık ki şu anda Suriye’de yaşananlar bunlar. Çok daha tehlikelisi Suriye mezhep savaşına gidiyor. Bugün aldığım yeni bilgiler var. Birçok komşu ülkelerden belli bir mezhebin mensupları uçaklarla Suriye’ye taşınıyor. Bunlar savaşçı elemanlar, bu savaşa dahil ediliyorlar. Böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

"KANAL İSTANBUL PROJESİ’NİN İHALE HAZIRLIĞINDA SON AŞAMAYA GELİNDİ"
Üçüncü köprünün ve Marmaray Projesi’nin biraz daha güneyinde ikinci tüp geçidin 2015’te yapılacağını belirten Başbakan Erdoğan, İstanbul Boğazı’nın altında ve üstünde, Avrupa ve Asya yakasını bağlayacak 5 yeni geçiş yapılacağını ve İstanbul’un trafiğinin rahatlayacağını kaydetti. Üçüncü havalimanın 33 milyar avroya bitirileceğini ve 2017’ye yetiştirileceğini söyleyen Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi’nin ihale hazırlığının son aşamaya geldiğini ve animasyon çalışmalarının bitmesinden sonra açıklanacağını bildirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anaya uzlaşma komisyonunda muhalefet partilerinin ipe un serdiğin belirterek, mutabakata varılan maddelerin TBMM’de görüşülerek yasalaşması çağrısını yineledi. Başbakan Erdoğan, “Gelin 59 maddeyi çıkaralım bir mesafe alalım. Hiç olmazsa bunlar masanın üstünden kalksın ve Anayasaya böylece 59 tane 4 partinin mutabık kaldığı madde girmiş olsun. 26 tanede zaten halkın oyuyla değişti. O zaman rakam bakıyorsun 85’e çıkıyor. 85 maddeyi böylece değiştirmiş oluyorsunuz. Bu çok ciddi bir mesafe. Zaten o değiştirilemez denilen maddelerde filan da mutabakat aralarında hemen hemen var gibiydi. O orada öylece kalmış olacak bir sıkıntı yok. Atalım şu adımları bugün hala ona da olumsuz yaklaşıyorlar” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün moderatörlüğündeki “Gündem Özel” programında Sabah Gazeteci Yazarı Mehmet Barlas, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Hasan Celal Güzel ve Sabah Gazeteci Yazarı Sevilay Yükselir’in gündeme dair sorularını cevaplandırdı.

“HERKESİN BAŞBAKANIYIM, BUNDAN HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN”
“Herkesin başbakanı olmak, herkesin iktidarı olmak, muhalefeti muhalefete bırakmak daha doğru olmaz mı? Dünyada Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyinin oluşturduğu derin devlet var. Türkiye’dekini tam bitirmeden onunla uğraşmanız problem yaratmaz mı?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan,
“Herkesin başbakanıyım, bundan hiç şüpheniz olmasın. Her kesimin başbakanı olmamış olsam Hakkari’deki, Şırnak’taki kardeşimi, vatandaşımı düşünmem. Oranın da altyapısını, yollarını, uçaklarını her şeyini... Oralara sefer verebilecek hale getiriyorsak Bingöl’e varıncaya kadar oraya havalimanı, okul, hastane yapıyorsak bireyin hakkı dediğimiz zaman orada yaşayan vatandaşımın sağlık hizmeti, eğitim hizmeti alabilmesi için... Orada havalimanı kurup, oradaki bütün yolculuk hizmetlerini kolaya ulaştırabilmek için bu adımları attık, atıyoruz, devam edeceğiz. Önümüz kesiliyor tabii. Terör geliyor, iş makinalarını yakıyor, müteahhitleri tehdit ediyor, çalışanları kaçırıyor ama buna rağmen biz devam ediyoruz. Bu düzenlemelerin içinde bir madde de ayrımcılığın kesinlikle tasfiyesidir. Bunun için de ciddi bir madde koyuyoruz, 1 yılla 3 yıl arasında cezai müeyyide getiriyoruz ki hapis cezasını da bu ayrımcılığı yapanlar görsün. Kime olursa, din, dil, ırk, milliyet ne olursa olsun. Hiç bir şekilde bu ayrımcılığın olmaması lazım, bu adımı onun için atıyoruz. Bireyi özellikle bu noktada güvence altına almak için atıyoruz.”

“ASLA KİMSEYE AYRIMCILIĞA TAHAMMÜL EDEMEYİZ”
1982 Anayasasının laiklik maddesindeki gerekçesinde yer alan "Tüm inanç gruplarına eşit mesafededir, tüm inanç grupları devletin güvencesi altındadır" hükmünün uygulanmadığını belirten Başbakan Erdoğan, “Bunu uygulamadılar ve biz hep bunun mağduru olduk, çocuklarımız bunun mağduru oldu. Dolayısıyla biz, şimdi başkalarını mağdur edemeyiz. Onun için bireyin güvence altında olduğu bir dönem, asla kimseye ayrımcılığa tahammül edemeyiz” dedi.

“BM GÜVENLİK KONSEYİ FELÇ OLMUŞTUR”
BM Genel Kurulunun yapısına ilişkin açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, son olarak Saint Petersburg’taki G20 Zirvesi’nde ABD Başkanı Barack Obama’nın ağırlık olarak Suriye konusunun görüşüldüğü akşam çalışma yemeğinde, “BM Güvenlik Konseyi felç olmuştur” dediğini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu önemli bir tespitti, gerçekten felç olmuştur. Fakat biz, bunu yıllardır söylüyoruz. Diyoruz ki ’dünyayı bir ülkenin dudakları arasına mahkum edemezsiniz’. Bir taraftan İnsan Hakları Evrensel Beyannemesi diyeceksiniz, bir taraftan demokrasi diyeceksiniz, öbür taraftan 5 tane ülkeye. 5’in içinden 1 ülke veto ettiği anda her şey bitiyor. Bu adil bir yaklaşım değil. Öbür tarafta 10 tane de oraya süs eşyası olarak adeta geçici üyeleri koyuyorlar, hiçbir kıymeti yok. Biz, adil bir yaklaşım ortaya koyacaksak diyoruz ki bu sayı 15 olsun. Ne daimi ne geçici, böyle bir ayrım olmamalı, 15 dönerli olmalı. Dünyadaki bütün kıtalardan, inanç gruplarından orada temsil olmalı. 1 yıl mı, 2 yıl mı görev yapmalı? Bu görev süresi dolunca o ülkeler gitmeli, onların yerine diğer ülkeler gelmeli. Böylece dünyadaki barışın, adil bir yaklaşım tarzının sağlanacağına inanıyoruz. Bunu görüştüğümüz ülkelerden çok olumlu yaklaşımlar aldık. Rahatsız olanlar var ama rahatsız olanlar inanın o 5’ten başkası değildir.”

“BİZ ONLARA DA KULAK ASACAK OLURSAK…”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili soruları cevaplandıran Başbakan Erdoğan, aralarında yol ayrımına fırsat verecek bir kararın olmayacağına inandığını söyledi.
Barlas’ın, “Abdullah Gül’ün sizin alternatifiniz olması gerektiğini savunan bazı kesimler çıktı. Bunu kullanmak isteyen size karşıt kesimler var” sorusuna ise Başbakan Erdoğan, “Bu her zaman olacak. Birçok şeyler söyleniyor, söyleniyor. Biz onlara da kulak asacak olursak…” diye cevap verdi.

“BİZİM İTİRAZIMIZ ÇEVRE DUYARLILIĞINA DEĞİL ORADA YAPILAN VANDALLIĞADIR”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Taksim Gezi Parkı olaylarının başlangıcı itibariyle ‘gurur duyduğunu ve hükümetinde gurur duyması lazım’ sözünün hatırlatılması üzerine ise Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Gençlerin demokratik talepleri noktasında zaten bizim farklı düşünmemiz mümkün değil. Şuanda Türkiye’nin en büyük gençlik teşkilatına biz sahibiz. Şuanda partimin genç üyesi yaklaşık bir milyon. Ana muhalefet partisinin toplam üye sayısı bir milyon bile değil. Bölme bir yapıya sahibiz. Burada a bizim yaş limitimiz 29’dur. 29’ün üzeri olduğu zaman ana kademeye geçer üye olarak. Böyle bir gençlik yapılanmamız var. Bugün bizim toplamda üye sayımız neredeyse 9 milyona doğru gidiyor. 8 milyona aştı. Kadın kollarımız çok ciddi bir üye yapısına sahip ve çevreye duyarlılığı dendiğin de orada ben diyorum ki bir defa şahsımla alakası olsun, gerek AK Partiyle alakalı olsun çevrecilikte bizim ülkemize kazandırdığımızı bugüne kadar gelmiş geçmiş hiçbir siyasi parti kazandırmamıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığım bunun en güzel örneğidir. Taksim’deki orada çevre duyarlılığı ile yapılmış olan olayın bir defa ben çevre duyarlılığından kaynaklandığını zaten kabul etmem mümkün değil. Bizim itirazımız net çevre duyarlılığına değil. Bizim oradaki itirazımız yapılan vandanllığadır”

“TAKSİM’E İLK GELEN GRUBU SAMİMİ GENÇ KARDEŞLERİM OLARAK KABUL EDİYORUM”
Taksim Gezi Parkı’na gelen ilk grubun ağaçlar sebebiyle geldiğini ve kendisinin onları samimi genç kardeşler olarak kabul ettiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, ondan sonraki bir sürecin kullanılma süreci olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, tehlikeli sürecin kullanılma aşaması olduğunu belirterek, “Daha sonra illegal örgütler girdi. İllegal örgütlerin yakıp, yıkması gibi vandallık takdir edilemez. Kendilerini çağırdım, dinledim. Bir gurup aydın dinledim. Bir başka gurubu ayrı dinledim. Hepsiyle bunları konuştuk. Konuşmamıza rağmen ayrılırken adeta anlaşmış gibi ayrıldık, ondan kendilerine çok daha ileri giderek şunu da söyledik: dedik ki, mahkeme karının bekleyeceğiz. Mahkeme kararından sonra gerekirse de biz oylamaya yapacağız, kamuoyu yoklaması yapacağız. Ona göre adım atacağız. Buna rağmen gene devam ettiler. Mahkeme kararları gelmeye başlayınca herhalde olay tabi ki farklı bir şeye girdi. Bugün şimdi orada düşünün hiç gezi alanı denilecek imkan yoktu. Eksoz kokularından geçilmezdi. Onlar şimdi yerin altına alındı. Meydan büyüyor, meydan güzelleşecek, yeni yeni proje çalışmaları var. Bütün bunları görmeden, etmeden yine haza birileri buraları karalama gayreti içerisine giriyor. Bunlara da milletçe bizim fırsat vermemiz lazım. Yani akli selim sahibi olan bütün İstanbul halkı olsun, ülkemizin değişik yerlerinden Taksime gelenler olsun bunu da görüp burada ortaya bir eser çıkacak, burada bir güzel bir proje ortaya konacak, bunu bekleyelim bir görelim demeleri lazım. Türkiye bu kadar güçlü bir ülke, manevi miras itibariyle güçlü bir ülkenin bir doğru dürüst şehir müzesi yok. Taksim’e bir şehir müzesi yakışır dedik ve tarihteki bir eseri oraya koyalım dedik. Kıyametler koptu. Aynı şeyi biliyorsunuz Harbiye Kongre Merkezi’nde yaptılar. Biz yerin altına orada Harbiye Kongre Merkezi’ni adeta gömdük ve orada 3 bin 300 kişilik şuanda salon var. İstanbul’da böyle bir salon yoktu. İlk defa yaptık. Orada yine bir tiyatro yaptık. Tiyatro sahnesini orada yaparken burada cami yapacaklar diye yaklaştılar” şeklinde konuştu.

“İSTANBUL İÇİN BENİM KAFAMDA BİRİLERİ VAR”
Yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığının kim olacağı yönündeki soruları cevaplandıran Başbakan Erdoğan, “Benim kafam da varda önemli olan teşkilatımın da nabzını almak. Onlarında nabzını alacağım. Kamuoyu araştırmalarını yaptırdık. Çıktı” dedi.
Anketlerde Kadir Topbaş’ın isminin ön plana çıktığı yönündeki bir soruya ise Başbakan Erdoğan, “Teşkilatımın temayülünü almadan yaparsak o teşkilatıma saygısızlık olur. O saygısızlığı yapamam. Çünkü biz masa başında oturup adam belirleyen bir parti değiliz. Bazıları masa başında otururlar onlar adaylarını hemen şipşak açıklaya bilirler. Ama benim siyaset terbiyem buna el vermez” diye konuştu.

“HOŞ BİR ARKADAŞIMIZ AMA NASIL BİR BOŞLUĞA DÜŞMÜŞ GERÇEKTEN”
Eskişehir Valisi’nin bir gazeteciye tehdit içeren mailinin sorulmasına üzerine ise Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tabi o davranışı tasvip etmek söz konusu değil ama İçişleri Bakanımız konuyu araştırmak üzere görevlendirmeleri yaptı. Bunları inceliyorlar bakacaklar. Nedir ne değildir ona göre değerlendirmesini yaparız. Aslında iyi bir arkadaşımız, hoş bir arkadaşımız ama nasıl bir boşluğa düşmüş gerçekten… Kendisini okuduğumuz kadarıyla benim hesabım kullanıldı diyor. Yanlış böyle bir şey olamaz.”

“GELİN 59 MADDEYİ ÇIKARALIM BİR MESAFE ALALIM”
Yeni Anayasa yapım çalışmalarında çok fedakarlık yaptıklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, “Bu bir anayasa uzlaşma komisyonuysa dedik ki 326 üyemiz var bütün siyasi partiler eşit üyeyle buna katılsın. Buna 30 üyesi olan partide üç üye verdi, 51 üyesi olanda 3 üye verdi, 152 üyesi olanda üç üye verdi. Hepsinin toplama 229 filan… Biz 326 ile üç üye… Bir çalışmayı yapalım. Önemli olan üzümü yiyelim. Bizim bağcıyla işimiz olmasın. Bakın önce 2012’nin sonu dediler, olmadı. Ondan sonra 13 Nisan dediler, olmadı. Tekrar yok Meclis kapanana kadar, olmadı. Bugün hala yok. Benim teklifim şu oldu. Gelin lütfen 4 partinin de mutabık kaldığı maddeleri şu Meclis tatildeyken bile gerekirse oturalım bir hafta neyse çalışalım şunları çıkaralım. Maalesef ipe un serdiler. Şimdi 59 madde, ben aynı çağrıyı yine yapıyorum. Burada 4 parti mutabık mıyız, mutabıkız. Gelin 59 maddeyi çıkaralım bir mesafe alalım. Hiç olmazsa bunlar masanın üstünden kalksın ve Anayasaya böylece 59 tane 4 partinin mutabık kaldığı madde girmiş olsun. 26 tanede zaten halkın oyuyla değişti. O zaman rakam bakıyorsun 85’e çıkıyor. 85 maddeyi böylece değiştirmiş oluyorsunuz. Bu çok ciddi bir mesafe. Zaten o değiştirilemez denilen maddelerde filan da mutabakat aralarında hemen hemen var gibiydi. O orada öylece kalmış olacak bir sıkıntı yok. Atalım şu adımları bugün hala ona da olumsuz yaklaşıyorlar. Şimdi bu ipe un sermek değil mi? Alacaksa netice gelin alalım” dedi.

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Muhalefetin demokratikleşme paketine yönelik eleştirilerini değerlendiren Erdoğan, "Bizim programımızı okuyan, bizim kongrelerdeki mesajlarımızı takip edenler şu yaptığımız açıklamaların onların içerisinde olduğunu görecekler. Ama bu bir takvimdi. Bunun şimdi yapılması gerekiyordu ve bunu şimdi yaptık. Malum yerdeki şahısla görüşmeler yapıldığını söylüyorlar. Bir defa bu görüşmeyle böyle bir şey ortaya çıkmış olsa BDP niçin o zaman farklı bir yaklaşımla karşımızda duruyor? Çok daha ileri gidiyorlar. Ben tabii bu ifadeleri kullanarak burada belli bir propagandaya alet olmak istemem. Ama bunu kabullenmek asla mümkün değildir. Sayın Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ile ilgili arkadaşlara ’yerel seçimlere kadar bunlara cevap yetiştirmeyeceğim, verilmesi gereken cevap olursa siz verirsiniz’ dedim. Yeni yasama yılına girdik ve yine nefret ve hakaret dolu ifadelerle konuşmaya başladılar. Beğenirsin, beğenmezsin bu tür ifadeleri kullanmak niye? Çünkü biz, bu çatının altında bu parlamentoda beraber yaşıyoruz. Bana hakaret edeceksin. Senin bu hakaretler kazanacağın bir şey yok. Akli selim sahibi olan benim milletim zaten sana gereken cevabı sandıkta verecek. Cevap vermeyeceğimi de tüm Türkiye’ye buradan ATV-A Haber ortak yayınında duyurmuş olayım" dedi.

"MUHALEFETLE YÜRÜMEK MÜMKÜN OLMUYOR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Demokrasi Paketi ile ilgili "Bu metin bizim" dediğini aktaran Erdoğan, "Peki, yani bu metin eğer sizinse neden olumsuz davranıyorsun? O zaman sen de destekle. Hep beraber mesafe alalım, yol alalım. Ama hala karalıyorsun. Bize teşekkür et. Fakat bu söylediğimiz şeylerin hepsi bizim programımızda var. Ama ne yazık ki beraber yürümek mümkün olmuyor. Türkiye’de bir muhalefet sıkıntısı var. Bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Zaten muhalefet sıkıntısı olmasa o zaman bizim işimiz daha rahat olacak. Muhalefet, muhalefet görevini yapacak, biz de de iktidar görevimizi yapacağız. Çok daha
seri yol alacağız" diye konuştu.

"YENİ CHP’DEN UZAK BİR YAKLAŞIM TARZI VAR"
TBMM’de görüşülen Suriye Tezkeresi sırasında hakaretlerin edildiğini dile getiren Erdoğan, "Değişin bir şey yok, hemen hemen bundan önceki tezkerenin aynısı. Elimizde böyle bir hazırlığımız olsun, ne olur ne olmaz. ’1 saatte Meclis toplanır’ diyor. Hangi 1 saatte, hangi Meclis’i topluyorsun. Böyle sulandırılmış bir yaklaşım olur mu? Bir taraftan yeni CHP deniliyor bir taraftan da bu yeni CHP’den uzak bir yaklaşım tarzı var" şeklinde konuştu.

"CUMHURBAŞKANI OLMA KONUSUNDA KESİN BİR KARARIM YOK"
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili sorulan soru üzerine, şunları kaydetti:
"Kendi aramızda bu tür şeyleri oturup konuşmadık. Ama vakti saati geldiğinde bu konuyu konuşuruz. Cumhurbaşkanı olma konusunda kesin bir kararım yok. Zaten kesin olarak böyle bir kararım olsa bunu açıklama noktasına giderim. Bizim bir sistemimiz var, bu sistem istişareye dayanır. Bu istişarenin en önemli ayağı da şu anda partidir. Partim bu noktada hangi görevi benden isterse ben onu yapmanın gayreti içerisinde olurum. Siyasi noktadaki tercihlerim de 40 yıldır böyle devam etti. Siyasi hayatımda bütün basamakları tırmanarak geldim. Hiçbir zaman da isteyen olmadım. Çünkü talep bizde hep yanlış algılanmıştır. Biz hep görevlendirilme noktasında olduk. Temayül yoklaması dediğim olaylarda hep böyle olmuştur.Ve her zamanda da doğru kararları almışızdır. Partimizin içerisinde bölünmenin olmasına fırsat vermek istemeyiz. Aramızda yol ayrımına fırsat verecek bir kararın olmayacağına inanıyorum. Aramızda müzakeresini yaparız ona göre de adımımızı atarız."

BAŞÖRTÜSÜ KONUSU
Erdoğan, pakette yer alan başörtüsü düzenlemesine ilişkin, "TSK çalışanlarına, emniyet mensuplarına ve hakim-savcı istisnai olarak yasayla belirlenmiş değil. Kendi mevzuatında belirlenmiş. Kendileri istedikleri zaman istedikleri şekilde bu düzenlemeyi yapabilirler. Biz, bunu şu anda bizim kendi yapacağımız çalışmanın dışında tuttuk. Direkt olarak aşabileceğimiz kamu dairelerindeki sorunları çözelim istedik. Her şeyin belirli aşamalarını kırmadan dökmeden sürdürmek gerekir. Atılacak bu adımları kendileri atarlar. Ülkenin hassasiyetleri onlarca da malumdur. Şu anda atılan adım zaten çok çok önemlidir" ifadelerini kullandı.

"AŞIRILARA KAÇANLAR SUİİSTİMAL EDER"
Bir gazetenin siyah çarşaflı bir fotoğraf koyarak "Türkiye’nin hali" dediğini anlatan Erdoğan, "Bizim bu yaptığımız düzenleme öğretmenlere yönelik veya memurlara yönelik bir düzenleme. Bütün içeriğini Milli Eğitim Bakanlığı yapacak. Diğer kurumların da kendilerine ait bir düzenlemesi olacak. Ama oralarda takdir edersiniz ki bir resmi üniforma çizilmeyecek. Aşırılıklara kaçanlar bu olumlu gelişmeleri suiistimal eder. Biz insanların bir taraftan yaşam alanında müdahale etmeyeceğiz diyoruz. Ama bir tarafın yaşam alanına müdahale etmeyelim derken bir başka tarafın da yaşam alanına birilerinin müdahale etmesine fırsat vermemek lazım" diye konuştu.
"Bireyin hukukunu koruyacaksak bunu her yerde aramalıyız" diyen Başbakan Erdoğan, "Mısır’da şu andaki gelişme ben kalkıp ben ’evet’ diyemem ki. Mısır’da darbe yönetimi ’laiklik’ diyor. Onların her tarafı laiklik olsa ne olacak. Bir seçim 2-3 ayda biter mi? Bir çok kesimi sandığa götürmediler. Bunların olduğu bir yere ne demokrasi girer ne insan hakları girer ne de laiklik girer" dedi.

"YEREL SEÇİMLERDE BAŞÖRTÜLÜ ADAYIMIZ OLACAK"
Yerel seçimlerde başörtülü adaylarının olacağını bildiren Başbakan Erdoğan, "Yeri ve sayısı hakkında bilgi veremem. Aday tespitleri 1 Ekim’e kadar devam edecek. Biz aceleci değiliz. Kamuoyu araştırmalarımız sürüyor. Temayül yoklamalarından sonra bir daha kamuoyu araştırmalarımız olacak. Ondan sonra bir daha inceleme yapacağız ve açıklayacağız" dedi.
Demokratikleşme Paketi ile cezaevinden çıkmış ve oy verme hakkına sahip bir kişinin siyasi bir partiye üye olma hakkının tanındığını dile getiren Erdoğan, "Üye olduktan sonra adaylık konusu ise sabıka kaydıyla alakalıdır" dedi.
Erdoğan, Öcalan’a siyaset yolunun açılıp açılamayacağı bir soru üzerine, "Bir defa zikrettiğiniz isimle alakalı olarak böyle bir şeyin olamayacağını biliyorsunuz. Olmayacak bir şeyi niye bana soruyorsun?" yanıtını verdi.
"Demokrasi Paketi, AB ile müzakerelerde bize ivme kazandırabilir?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, "Temenni ederim ki kazandırsın. Bugüne kadar çok paket açıkladık ama şimdi olumlu açıklamalar geliyor. Bardağın boş tarafından bakıyorlar. Yani dolu tarafı üzerinden hareket edip de şu süreci biraz hızlandıralım diye bir gayretleri yok. Umutluyuz, çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

RUHBAN OKULLARI
Ruhban Okulları konusunu kendilerinin çözeceğini belirten Erdoğan, "Bunu Yunanistan’ın 11 yıllık dönemimde Başbakan ve Dışişleri bakanlarıyla çok görüştüm. Sizden bir şey istiyoruz. Bizim Atina’da iki camimiz var. Yıkılan. Bunları yapmamıza izin verin. Biz Ruhban okullarını açalım. Yunanistan meclisi benim baş müftümüzü nasıl atayabilir. ’Yaptık, yapıyoruz’ dediler, hep ipe un serdiler. Biz bunu yapın bizde yapalım. Hep ’ver ver’ diyorlar. Bu karşılıklı hak aramadır. Biz de haklarımızı arıyoruz" ifadelerini kullandı.

ALEVİ VATANDAŞLAR
Demokratikleşme Paketi’nde Alevi vatandaşlara yönelik herhangi bir düzenlemenin olmamasıyla ilgili konuşan Başbakan Erdoğan, "Alevi vatandaşlar bir defa Müslüman mı değil mi? Evet Müslüman. Bir defa burada ayrımcılığa gitmemek lazım. Biz bilgi istedik. Kendi içinde de ayrımlar var. Aralarında ciddi bir bölünmeler var. Cemevini ibadethane olarak kabul eden yok gibi. Mesele bizim bu konuda ki hakim olan anlayışımız inanç ve kültür merkezi olabilir diyoruz. Dedelere maaş dedik. Bir kısmı ’biz satılık’ değiliz dedi. Bir kısmı ’isteriz’ dedi. Oturmuş bir şey yok. Biz her türlü desteği verdik veriyoruz. Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi ile mesaj verdik" dedi.

Demokratikleşme paketinin içerisindeki seçim barajıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, pakette tartışılmak üzere üç teklif ileri sürdüklerini ve bu tekliflerin tartışılmasını istediklerini söyledi. Bunlardan bir tanesinin mevcut durumu olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “Bu mevcut durumu geldiğimiz kucağımızda bulduk. Bizden önceki dönemlerde hazırlanmış olan bildiğiniz gibi bir seçim şekliydi. Yüzde 10 barajı vardı ve biz onunla seçime girdik. Yeni bir partiydik. 16 aylık bir partiydik ve o yüzde 10 barajıyla seçime girerek de parlamentoya adımı attık. İkinci teklifimiz dedik ki, ‘madem ki barajın düşürülmesini istiyorsunuz o zaman 5’e düşürelim.’ 5’li bölgeler yapalım Türkiye’de… Türkiye’yi 110 bölgeye ayıralım ve böylece yüzde 5 barajı Türkiye genelinin barajı olsun ama her bölgeden 5 milletvekili çıksın ki buna daraltılmış bölge diyoruz. Bu teklifimizde bir diğer. Bir üçüncü teklifimiz var. Buda barajı tamamen kaldıralım, dar bölge sistemi ve bu dar bölge sisteminde de 550 bölgeye Türkiye’yi seçim bölgesi olarak ayıralım ve her bölgeden bir milletvekili çıkmış olsun. Burada hesap sorabilirlik kabiliyeti, hesap verebilirlik noktasındaki devamlı sıkıştıracaktır o dar bölge onu, çok daha farklı seçmenle seçilen arasında… Buda bizin bir diğer teklifimiz. Tabi şimdi bunun üzerinde bizler bize ne gibi bir öneri gelir, teklif gelir onları bekleyeceğiz. Ondan sonra biz tekrar bir değerlendirme yapıp adımımızı ona göre atmayı düşünüyorum. İnanıyorum ki bu yeni dönem içinde çok çok isabetli ve hayırlı bir adım olacaktır. Kamuoyu araştırmalarımızı buna göre yapacağız. Kamuoyu araştırmalarından ne çıkar, yüzde 10’luk, yüzde 5’lik, tamamen barajın kaldırılarak dar bölge… Hangisi çıkarsa ona göre adımımızı atarız” diye konuştu.

“PAKETE YÜZDE 60-70 ORANINDA DESTEK VAR”
Demokratikleşme paketiyle ilgili kamuoyu araştırmalarına göre ellerinde bir veri olup olmadığının sorulması üzerine ise Başbakan Erdoğan, konuşmasında şöyle konuştu:
“Şunu bir defa söylemem gerekir: seçim barajları yasal düzenleme gerektiriyor. Yasal düzenleme gerektirdiği için onun bayrama yetişmesi mümkün değil. Şu olabilir; bizim şimdi idari tasarruflarımız olan maddeler var. Onları hedefimiz bayrama kadar yetiştirmek. Onlar çünkü tamamiyle Bakanlar Kurulu Kararıyla, yönetmelikle süratle çıkarabileceğimiz maddelerdir, düzenlemelerdir. Bunu bayramdan önce çıkartıp halkımıza bu ilk müjdeyi vermek istiyoruz ama bayram sonrası yeni dönemde de süratle yine bu yasal düzenleme gerektiren maddeleri, başlıkları inşallah hemen Meclis’e sevk edip ondan sonra komisyon arkasından Genel Kurul olarak o süreci başlatmak istiyoruz. Şuanda birkaç ankette yüzde 60 ve 70 arasında destek değişiyor.”

“BELLİ BİR BÖLGEYLE ALAKASI YOK”
Sabah Gazeteci Yazarı Sevilay Yükselir’in “paketin daha da genişletilmesi mümkün değil miydi?” sorusuna Başbakan Erdoğan, “Bunu eğer lokalize edersek burada yanlış bir tespit yapmış oluruz. Bir defa bizim çıkardığımız veya çıkaracağımız bu yasal düzenlemeler, idari düzenlemelerin belli bir bölgeyle ilgili ve alakası yok. Ülkemizin genelini kapsıyor bu. Bakın şimdi sen Kürt vatandaşlarımız diyorsunuz. Şimdi Kürt vatandaşlarımızın bütünün talebi değil ki… Kürt olmayan farklı etnik unsurların da bu konuda talepleri var. Örneğin Süryani’ler… Nedediler; bizde okulumu şimdi kuracağız dediler. Onlarında beklentileri vardı. Mesela Mor Gabriel onları çok çok mutlu etti. Yıllardır orada gerçekten ciddi bir sıkıntıları vardı. Yurt dışına gittiğim her yerde heyetler olarak gelirlerdi bizi ne zaman topraklarımıza kavuşturacaksınız, biz tekrar Mardin’e döneceğiz bunları söylerlerdi. Şimdi bu ülkeden birçok nedenlerle bu insanlar gitmişti. Ama şimdi yavaş yavaş dönüş başladı. Dönüş başladığı zaman diyor ki benim okulum da olsun. Ülkemizde dikkat edilirse Hasan Bey ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı yaptı o süreçleri gayet bilir. Birçok liselerimiz var ki Galatasaray Lisesi, Alman Lisesi gibi… Bütün bunların hepsinde şuanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup oralarda okuyanlar var. Ne yapıyorlar o dillerde tedrisat yapıyorlar. Şimdi burada böyle bir şeyin önünü açalım dedik. Kaldı ki bu önünü açarken de sadece burada kendi anadiliyle değil burada yine Türkçe, burada belli dersler Türkçe olarak okutulmak kaydıyla… Bunların düzenlemesini Milli Eğitim Bakanlığımız yapıyor, yapacak. Böylece buradaki bizi dışlıyorsunuz, terk ediyorsunuz mantığını, anlayışını ortadan kaldırmış oluyoruz. Hayır sizler bizim vatandaşımızsınız, biz sizleri kucaklıyor ve ihmal etmiyoruz” şeklinde konuştu.

“RESMİ DİL TÜRKÇE”
Resmi dille ilgili bir karışıklığa gidilmemesini isteyen Başbakan Erdoğan, bunun resmi dille karıştırılmamasını istedi. Türkiye’nin resmi dilinin Türkçe olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, “Özel okulları kendileri kuracak. Kendisi okulunu kurar ve kendi kurdukları okulda da bunu gelir Kürtçe olarak derslerini okuta bilirler. Türkçe yine orada olmak kaydıyla” dedi.
Türkiye’de yabancı okul diye bir kavramın kalmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunlar hükümetler yapılmış anlaşmalarla kurulmuş olan okullar. Ama biz diyoruz ki onlar hükümetler arası yapılmış anlaşmalarla kurulmuş ama bunlarda yine bizim kendi ülkemizde diyoruz ki biz bunlara farklı bir statü verelim, özel okulu kur gel burada bu şekilde bu dersi verebilirsin diyoruz. Fakat burada bir şey daha var. Seçmeli ders olarak Kürtçeyi seçersin ve seçmeli ders olarak Kürtçeyi devletin okullarında da öğrene bilirsin. Biz bunlarında önünü açtık. Bu yetmedi üniversiteler de bölümler açtık bunlarla ilgili olarak. Dert nedir burası önemli. Samimiyetse artık burada atılması gereken adım atılmıştır. Fakat bir şeyi daha tespit etmemiz lazım. Benim Kürt kardeşim sadece güneydoğu Anadolu bölgesinde mi yaşıyor veya güneydoğu Anadolu bölgesinin tamamın damı yaşıyor. Bugün bir Gaziantep var. Demi… Mesela biz Gaziantep’te biz parti olarak adeta silme oradan çıkmışız. Şanlıurfa hakeza öyle. Adıyaman hakeza öyle. Bu üç il bölgenin önemli illeri. Gaziantep bir numarası bölgenin. Şanlıurfa hakeza öyle. Yani nüfus itibariyle, alan itibariyle. Şanlıurfa oda Büyükşehir oluyor. Bunları görmezden gelmemek gerekir. Kaldı ki bizim adeta Kürtlerin talepleri… Hayır; devletin bizim yönetim olarak, hükümet olarak tespitimiz ve bu tespit bugünün tespiti değil ve bir yerlerin talebi üzerine de değil. Bu bizim programımızı okuyanlar varsa bunu gayet iyi bilirler. En son yaptığımız kongrede 63 madde açıkladık. Bu maddelerin içerisinde de bunları görürsünüz. Buradan geliyor zaten ve biz bunu kamuoyu araştırmalarıyla olsun, bölgenin bizden talepleriyle olsun, diğer bölgelerin bizden talepleriyle olsun, diğer bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın talepleriyle olsun bunların hepsini ele alarak biz bunları uygulamaya koyduk. Nedir olay bir zamanlama olayı. Eğer siz bunu zamanlama olarak iyi tespit etmezseniz burada da farklı tepkiler alabilirsiniz. Onun için bir taraftan çözüm süreci, arkasından o çözüm süreciyle tespit ettiklerimiz akil insanlarla ve bunu da şimdi bir kısmını bu şekilde dedik ki bir çözüme kavuşturalım. 28 maddeyle biliyorsunuz bunu böylece bir adımı attık. Aldığımız tepkilerde gerek uluslararası, gerek ulusal bazda gayet iyi.”

“ÜLKEMİZE YAZIK OLUR”
Türk Hava Yolları’nda Kürtçe anons yapılabilir mi sorusuna ise Başbakan Erdoğan, “Bilmiyorum ama onlar artık çok spesifik. Yani şimdi Trabzon’a seyahat ettiği zaman orada da bir Lazca yapsalar filan oda. Şimdi oda gelebilir. Trabzon’a inip oradan Lazca konuşan kardeşlerimizin olduğu bölgeye gidenler var. Ne bileyim daha farklı bölgeler için bu tür talepler yani bunlar artık spesifik konular. Bide ülkenin bir belli oturmuş yapısı var. Dünyayı biz diller konusunda ciddi inceledik bu süreç içerisinde. Bakıyoruz şimdi ABD’de İngilizceden başka birşeyi duyuyor musunuz uçaklara bindiğiniz zaman. Ben hiç duymadım. Halbuki orada neredeyse olmayan ırkta yok. Ne ararsan var. Bunları iyice görmemiz lazım. Dünyayı iyi okumamız lazım, iyi tanımamız lazım. Lokalize edersek ülkemize yazık olur” şeklinde konuştu.
(İHA)