BIST 10.740
DOLAR 32,20
EURO 35,02
ALTIN 2.511,60
HABER /  GÜNCEL

Cinsellik mahremiyetten çıktı

Gamze Özçelik vakası örtülü bir gerçeği ortaya çıkardı. Cinsellik artık "mahrem olmaktan" çıktı, piyasaya döküldü. TEMPO bu hafta konuyu kapağına taşıdı...

Abone ol

Gamze Özçelik "vakası", örtülü bir gerçeği ortaya çıkardı. Fotoğraf ya da filmleri internet sitelerinde yayımlanan sevgililer, eşler ve şahısların sayısı giderek artıyor. Cinsellik artık "mahrem olmaktan" çıktı, piyasaya döküldü. Haftalık haber dergisi TEMPO bu hafta konuyu kapağına taşıdı... Gamze Özçelik'e ait olduğu söylenen görüntüler internet sitelerinde oradan da gazetelere yansıyınca, örtülü bir gerçek ortaya çıktı. Görüntülerdeki kadının kim olduğu tartışıladursun, "oradaki kadın" aslında bir ev pornosu kurbanı! Türkiye'de artık "çıldırmış" bir biçimde; bedenini, yatağını, cinsel yaşamını teşhir eden, bunu paylaşmaktan da büyük zevk duyan, "yeni tip" insanlarla karşı karşıyayız. Kimi fantezi uğruna eşini görüntüleyip kaset çıkarıyor, kimi intikam için sevgilisini gizlice cep telefonuna çekiyor. Kimi genç kızlarsa para uğruna özel hayatını deşifre ediyor. Yaygınlaşan dijital teknoloji de bu görüntülerin hem kolayca elde edilmesini, hem de internet ortamına kolayca aktarılmasını sağlıyor. Porno sektörüne yeni bir darbe vuran sürecin adı "ev yapımı porno". Ticari kaygı yok. İlişkilerine bu şekilde heyecan kattıklarını düşünenlerin yanı sıra bu işin kurbanları da var. İzinsiz görüntüleri çekilip, internet ortamında paylaşılanlar... Yani teknoloji, insanların 'yatak özgürlüğünü' bile kısıtladı! Çılgınlık derecesine ulaşan 'ev yapımı porno'nun patlamasının arkasındaki neden ise teşhirciliğin müthiş bir cinsel fantezi olarak patlaması. Öyle öyküler anlatılıyor ki! Evli çiftler arasında bu işin yaygınlaşması gerçekten şaşırtıcı. Gerek cep telefonları gerekse dijital makinelerle elde edilen bu görüntüleri internet ortamına ulaştırmak da zor değil. Türkiye'deki çoğu site kredi kartıyla üyelik şartı getiriyor. Ücretsiz kullanım olanağı sunanlar da var ama onların da bazı şartları var. Bu sitelere olan ilgi öyle yoğun ki kimi zaman "En iyi kim?" şeklinde yarışmalar bile düzenleniyor. Eşi ya da sevgilisiyle cinsel ilişkisini çekip gönderenler arasında en fantastik olanları, üyeler arasındaki oylamayla belirleniyor. Maksat, en pornografik, en teşhirci, en erotik pozu verebilmek! Bu durum onların en büyük motivasyonu, kazancı ve zevki! Sadece büyükşehirlerden değil; Diyarbakır'dan, Mersin'den, Denizli'den bile görüntü gönderen çiftler bulunuyor. 'Ev pornosu' internette öyle bir yer edinmiş ki, sanal yıldızları bile olmuş. Bunlardan büyük bir firmada üst düzey yöneticilik yapan 32 yaşındaki Fatma Bilir ve Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Ece en bilinenleri. 'EV PORNOSU'NUN YILDIZI: FATMA BİLİR Sanal alemdeki adıyla Fatma Bilir yine sanal adı Hasan olan eşiyle cinsel ilişkilerinin görüntülerini yüzbinlerce kişiyle paylaşıyor. Özel platformlarda günde 600 bin kişi onun görüntülerini ve fotoğraflarını izliyor. Bunun kendileri için çok büyük bir heyecan olduğunu vurgulayan Fatma Bilir, bunu "İlerleyen yaşımızda hala güzel olduğumuzu göstermek, belki de kaybolan gençliğimizi başkalarının beğenisiyle diri tutmaya çalışmak" sözleriyle açıklıyor. Bilir, fotoğraf ve görüntüleri çekerken yüzlerini göstermediklerini, görüntüler dışında kendilerine ait hiçbir bilgi vermediklerini, hatta çekim yaptıkları ortamı bile gizli tutmaya özen gösterdiklerini belirtiyor. Kendilerine eş değişimi talebiyle mesaj atanların çokluğundan da söz eden Fatma Bilir, böyle bir şeyin şu anda sadece hayallerinde olduğunu henüz böyle bir şeye cesaretlerinin olmadığını da söylemeden edemiyor. Fatma Bilir, internetteki bu 'beğenilen' görüntülerinin ardından çok para kazanabilecekleri amatör film teklifleri de almış ama 'Biz para ile ilgilenmiyoruz' diyor. İnternet olmasaydı, böyle bir şeyi yapmayı düşünmeyeceklerini söyleyen Fatma Bilir, yaptıklarının normal olmadığını bir tür sapıklık olduğunu da kabul ediyor. 'Ev pornosu'nun sanal yıldızı Fatma Bilir'in şu sözleri yaşadıklarını biraz daha açıyor: "İkimiz de gerçek dünyada kıskancız, ama sanalda rahatız. Gerçekte eşim benim bir yerim görünse kapattırır, gömleğimin yakası biraz açık olsun iğneletir. Ama orada bambaşka insanlar oluyoruz; bu, güzel va rahat... Eşim orada kıskanmıyor, aksine mutlu oluyor. Benim gibi beğenilen bir eşi olması onu mutlu ediyor. Yorumları okumak, fotoğrafları görmek, onu daha da azgın yapıyor." SIRADA ECE'NİN ÖYKÜSÜ... 1981 doğumlu Ece'nin fotoğraflarını sanal alemde beğeniye sunmasını, yaşadığı süreç geliştirmiş. Yakın arkadaşlarının fotoğraf makinesi alması, Ece'nin bir pozunun çekilmesi, bundan hoşlanması ve fotoğrafların arkasının gelmesi. Sonra fotoğrafları internette yayınlama fikri... Ece "Şurada ben defotoğraflarımı yayımlayayım bakalım, ne olacak" diye başlayan macerasında beğenilmenin başta keyifli geldiğini ancak bir süre sonra teşhir boyutunun anlamını yitirdiğini söylüyor. Son zamanlardaki fotoğraflarını cep telefonuyla kendisinin çektiğini söyleyen Ece, "Yüzüm görünürse cinayet çıkar" düşüncesini de gözardı etmiyor. "Ben ne kadar özgür ve cesur bir insan olsam da, ne yazık ki aileme ve dostlarıma karşı ağır bir sorumluluğum var. Etekle bile dışarı çıkmamı pek onaylamayan dünya tatlısı bir babam ve kızına ne kadar güvenirse güvensin, ne yazık ki ilkokul mezunu ve belirli ahlaki değerlere sahip müthiş bir annem var" İlk bakışta üniversitede okuyan, asla para karşılığı yatmayan, ailesiyle yaşayan bir insanın çırılçıplak fotoğraflarını yayımlamasının düzmece olarak düşünüldüğünü söyleyen Ece, daha gerçekçi fotoğraflarını bu yüzden çektiğini söylüyor: "İnadına daha gerçekçi fotoğraflar çektim. İzmir'in sokaklarında veya vücudumda adımın yazılı olduğu pozlarla gerçekliğimi ifade ettim. Peki tek ifade etmek istediğimi inandığım değerler miydi? Hayır, değildi. Bir yandan şunu da anlatmış oldum, bu fotoğraflarla çevrenizde gördüğünüz her insanın içinde bu tür bir şeyler olabilir ama hayatın öğrettiği değerlere uyduğu için bu içinde kalmıştır, dışa vuramamıştır. Bense bunu dışa vurdum. Evet ben soyunmak istedim, soyundum... Ama neye dayanarak, başkalarının ahlakına saygı duyarak soyundum. Beden, bir kapitalist malzeme değil, içinde ruhu taşıyan nefis bir kılıftır, bunu görsün artık insanlar"

mah