BIST 10.740
DOLAR 32,20
EURO 35,03
ALTIN 2.515,22
HABER /  GÜNCEL

Cinselliği zorlayın eşler dekolte giysin!

Mehmet Baransu'nun yayınladığı bir mektup şoke etti. Mektup bir korgeneral ile tuğgeneral arasındaki konuşmayı içeriyor. İşte şok sözler

Abone ol

GAZETECİLER.COM - Mehmet Baransu yeni kitabı Pirus'ta olan bir 28 Şubat dönemi mektubunu paylaştı. Dediğine göre bu mektup o dönem posta kutularına bırakılan mektuplardan biri...  İçeriği ise gizli bir toplantıda alınan notlardan oluşuyor.
Mektuptaki satırlar inanılmaz...

Askeri okullardaki öğrencilerin cinsellik sınırlarını zorlaması, komutan eşlerinin dekolte giyinmeleri, içki için ısrar edilmesi, dansöz ve revü kızları ile gösteriler yapılması ve en önemlisi de din ve milliyetçilik duygularının tahrip edilmesi için talimat veriliyor.

Mektuptaki konuşma bir korgeneralle, tuğgeneral arasında geçiyor.
İşte o mektuptaki şok satırlar;

-“Korg.: ...Biz ne diyoruz; Alevi olmayan herkesin antilaik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir. İşte dincilerin çok kızdığı Çevik Paşa. Bu adamdaki milliyetçilik duygusu sokaktaki adamınki kadar fanatik. Bırak Çevik Paşa’yı, sen de, ben de Aktulga Paşa’ya ne kadar güveniyoruz? Adam elli kere dini kabul etmediğini söylüyor. Sonra da öyle bir şey söylüyor ki karşında bir faşist var sanıyorsun. Bizden olmayana hiçbir zaman tam güvenmeyeceksin...

BIRAKIN İRTİCA BÜYÜSÜN

-Tuğg.: Ne olacak? Ne yapmalıyız?

-Korg.: Bu soruna bu kadar değişken bulunduğu, bu kadar sistemsiz olan bir ülkede cevap vermek zor. Ancak doğruluğundan emin olduğum bazı şeyler şunlar. Ordunun müdahalesini sağlamak için, orduda ve sivil toplumda irticanın yükselişini seyredin... Bırak tehlike iyice büyüsün.

...Altı ayda bir büyük gürültülerle ordudan adam atarsanız, yarın darbe yapma gerekçeniz kalabilir mi? ... Paşa bu işi çok iyi götürdü. Ama iki yıldır üzerine gidiliyor. Nerede yanlış yaptı bilmiyorum. Acaba, yeğeni Aleviliğini ortaya koyucu yanlışlıklar yaptı da ondan hareketle paşamız yıpratıldı bilmiyorum. ... Paşa, geleceğin komutanı olabilirdi.

BELAYA SOKAN MEKTUPLAR YAZIN

Herkes ne pahasına olursa olsun kendisini gizleyecek. Eğer, birlikte bilinen biri varsa onu vitrin yapın. Ama o da bizimkilerle gezmesin. Her yerde irtica var kampanyası başlatılsın. Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, yarın irticaya kaçması muhtemel herkesi yazın, şikayet edin. Onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin. Akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokan mektuplar gönderin. Hatta kart gönderirseniz okunması daha kolay olur.

-Tuğg.: Komutanım, bunları bu sene okullarda kısmen yaptık. Ama artık bu sözlerinizden sonra bunları emir kabul ederiz.

ÖĞRENCİLERİ CİNSELLİĞE TEŞVİK EDİN
HANIMLARINIZ DEKOLTE GİYİNSİN

-Korg.: Bu konularda emir beklenmez. Kafanızı çalıştırın. Din bizim için, bizim için derken aklına ne gelirse gelsin herşeyi kastediyorum, zararlıdır. Bizden olan birlik komutanları, yoksa laik komutanlar sıkıştırılmalı, çokça eğlence düzenlenmeli. Dansöz, Rus revüsü ne bulursanız getirin. İçkiyi zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunun nasıl zayıflatılacağı, nasıl yok edileceği açık. Bunları uygulayın. Okullara da öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın, Türkler’in üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. Özellikle cinsel konularda sınırları zorlayın. Hanımlarımız aile gezmelerinde, eğlencelerde dekolte giysin. Hanımlarımız diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin.

Güneydoğu’da bizimkiler postu deldirmesin. Buna yönelik önlemleri alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye o namussuzları sürün. Kadrolaşma çok önemli. Çevik Paşa’nın yerine bizden akıllı biri olsaydı, Karadayı Paşa’nın daha verimli olmasını sağlardık. Burası çok önemli. Genelkurmay Başkanı senden olmazsa bile ona sahip olarak kullanabilirsin...

-Tuğg.: Komutanım, askeri okullarda büyük kadrolaşma yaptık. Özellikle sınıf subaylarının çoğunu bizden atadık.

ATATÜRK'TEN BAŞKA KİMİ KULLANACAĞIZ

-Korg.: Arkadaşlar çok çalışsın. Morallerini bozmasın. Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır. Atatürk, çok çalıştığı için böyle olmadı mı? Atatürk deyince aklıma geldi. Bazılarımız sağda solda “Atatürk, ... Kürtleri katletti” gibi lüzumsuz sözler söylüyormuş. Bunları durdurmak lazım. Şu anda Atatürk dışında kullanabileceğimiz kim var?

Buna benzer bir hata da Kürt konusunda yapılıyor. Bazı Aleviler, hatta askerler “Ordu, Alevi-Kürt köylerini boşaltıyor. Onlara zulüm yapıyor” diyor. Sana ne Alevi-Kürt köylerinden. O Aleviler bizim istediğimiz çizgide mi?


SOSYAL MEDYADA HAKAN ŞÜKÜR'ÜN BU KARİKATÜRÜ
PAYLAŞILIYOR... DİĞER SAYFADA
[PAGE]HAKAN ŞÜKÜR MİZAHIN DİLİNE DÜŞTÜ

GAZETECİLER.COM - Medyanın bugünlerdeki en hararetli tartışma konusu bildiğiniz gibi Hakan Şükür... LİG TV'ye vekillik maaşının 13 katı rakamla yorumcu olmasının ardından, Meclis'e uğramadığı ortaya çıkınca ortalık hayli şenlendi.

Cumartesi günü Yılmaz Özdil oturup vekillik karnesini çıkartmıştı.
Karne şöyleydi;

Kanun teklifi...
Sıfır.
Sözlü soru önergesi...
Sıfır.
Yazılı soru önergesi...
Sıfır.
Araştırma önergesi...
Sıfır.
Görüşme önergesi...
Sıfır.

ÇİZERLERİN DE DİLİNDE

Hakan Şükür'ün vekillik performansı mizahçıların kalemine de düştü. Hürriyet'in ilk sayfasında Latif Demirci imzası ile çıkan karikatür günün en çok paylaşılanı olmaya aday oldu. Karikatürde Hakan Şükür, CHP'nin kurultayına katılmak için izin istiyor...


1.20120227132325.jpg


STAR YAZARININ İÇİNDE UKTE OLMUŞ...
FIRSAT BU FIRSAT DEYİP ÇÖLAŞAN'I YERİN DİBİNE SOKTU...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
STAR YAZARININ İÇİNDE UKTE OLAN YAZI

 GAZETECİLER.COM - Meğer Star yazarı Eser Karakaş'ın içinde bir ukteymiş Emin Çölaşan'a çakmak...
Ertuğrul Özkök ile patlayan kavga ona uktesi olan bu yazıyı kaleme aldırmış.

Yazıya geçmeden önce Karakaş'ın bir hatasını da aktaralım. Star yazarı,
Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten kovulduktan sonra Habertürk'te çalıştığı zannına kapılmış.
Demiş ki;
"Bu köşe yazarı, önce Hürriyet’ten, sonra HaberTürk gazetesinden ayrılmak zorunda kaldı, şimdi darbecilerin, 28 şubatçıların, 27 nisancıların Alamo’su Sözcü’de yazıyor."


Karakaş'ın hatları karışmış zannımızca... Zira Hürriyet'ten ayrılıp Habertürk'e giden kişi Çölaşan'ın en yakın kankisi Bekir Çoşkun'du... Çölaşan ise Hürriyet'ten kovulduktan sonra Sözcü'de başladı.

ALLAH'IN SOPASI YOK Kİ...

Gelelim Karakaş'ın Çölaşan için "ukte" olan satırlarına...
Demiş ki;


Allah’ın sopası yok ki” ifadesini çok severim; zaman, evrensel haklılığı her zaman mükafatlandırır.
Çölaşan’ın “Paşam, silah kullanacak mısınız?” sorusu kamunun genelini, basını, Ertuğrul Özkök’ü, Umur Talu’yu, vs. herkesi ilgilendiren bir sorudur.

“Paşam silah kullanacak mısınız?” sorusu bir gazetecinin, gazetecilik mesleğinin meşruiyet, yasallık sınırlarını delip geçen, soru sahibini hem yasa dışı, hem gayri meşru duruma düşüren bir sorusudur, mesleki etik dışı bir siyasi/mesleki pozisyon alıştır.

BASINDA YERİ OLMAMALI

Bir gazeteci bir orgenerale bu soruyu, üstelik malum desteklemeci pozisyonu içinden soruyor ise, bu gazetecinin (?) yasal ve meşru basın içinde yeri olmamalıdır.

Bu görüşüm ne bir tür Mc Carthy’ciliktir, ne de rövanşist bir tutumdur, zaten adı geçen kişilerle de şahsi hiçbir bir sorunum yoktur.

ZAVALLILARIN, APTALLARIN

Ancak, 27 Nisan muhtırasına köşelerinden destek veren zavallıların, aptalların, Çevik Bir’e “Paşam, silah kullanacak mısınız” diye soru soranların çağdaş bir ülkenin çağdaş basınında yerleri olamaz, olmamalıdır.

Bu saptamamın da yegane nedeni hukuktur, şiddete övgünün (ihtar kelimesinden türeyen muhtıra), nefret söyleminin çağdaş dünyanın meşru platformlarında yerinin olmadığını bilmemdir.

Herkes de bunu böyle bilse doğrusu iyi olur diye düşünüyorum.


CEMAAT, BAŞBAKAN ERDOĞAN'A DÜŞMAN MI KESİLDİ?
ZAMAN'DAKİ BU YAZI KONUŞULUYOR

[PAGE]
CEMAAT, ERDOĞAN'A DÜŞMAN MI OLDU?

GAZETECİLER.COM -AK Parti ile cemaat kavgalı mı? Kavga ateşini kimler körüklüyor?
AK Parti'ye zarar vermek Cemaat'in işine gelir mi? Cemaat, AK Parti'ye düşman mı kesildi?

Ortalıkta dönüp duran bu soruların yanıtını Zaman'ın tepe ismi Ekrem Dumanlı verdi. Bu yanıtlara geçmeden önce Dumanlı'nın yazısında dikkatimizi çeken bir noktayı aktaralım.

CEMAAT: 7 - CAMİA: 4

Hatırlarsanız Ekrem Dumanlı, geçen hafta bugün "Bize Cemaat değil camia deyin" mealinde bir yazı kaleme almıştı. Bu yazıda dikkatinize sunacağımız hususta bu yönde... Dumanlı, uzun yazısında 4 kez CAMİA sözünü kullanırken 7 kez CEMAAT sözünü tercih ediyor.

CEMAAT ERDOĞAN'IN KÖTÜLÜĞÜNÜ İSTER Mİ?

Gelelim yukarda sıraladığımız sorulara Ekrem Dumanlı'nın verdiği yanıtlara. Dumanlı da yazısına bu sorularla başlıyor.
Diyor ki;

-"Cemaat", AK Parti'nin ya da Sayın Başbakan'ın kötülüğünü ister mi? Başka bir deyişle; Başbakan'a ya da AK Parti'ye bir zarar geldiğinde "cemaat"e bir yarar gelir mi?

Bu temel sorunun cevabı gayet açık: Ne Başbakan Erdoğan'a zarar gelmesi ne de AK Parti'nin yıpranması "cemaat"e bir fayda sağlamaz. Çünkü camia, hayatın gerçekliği içinde AK Parti ile aynı zeminde duruyor.

Bu zemini şöyle tarif etmek mümkün: Türkiye'nin demokratikleşmesi, her türlü vesayetin sona erdirilmesi gibi idealler tabii ve demokratik bir ittifaka yol açtı. Bu ittifak sadece parti ve camiadan da ibaret değildir; çok daha geniş bir zeminde, çok farklı zümrelerden insanlar ortak hareket etme lüzumunu hissetmiştir. Bu atmosfer Türkiye'ye çağ atlatmış, elli senede yapılamayacak işler on seneye sıkışmıştır.

CEMAAT NİYE DÜŞMAN KESİLSİN?

"Cemaat"in 12 Eylül referandumuna verdiği çok büyük destek bu kadar açık ve net iken neden Türkiye'yi yolundan döndürmek isteyenlere yarayacak bir çekişme yaşansın? Ya da daha 6 ay önce gerçekleşen seçimde "Yeni anayasa" idealini paylaştığı AK Parti'ye can u gönülden destek veren ve hiçbir beklentiye girmeksizin fedakârca çalışan insanlar şimdi neden aynı partiye düşman kesilsin? Ortada daha demokratik hedeflere yürüyen bir siyasi parti oluşumu olmadığına, Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda Tayyip Erdoğan'dan daha cesur bir lider çıkmadığına göre niçin insanlar daha birkaç ay önce canla başla desteklediği AK Parti'ye sırtını dönsün; hatta onun kötülüğünü istesin?

AKIL DIŞI SENARYOLAR

Ne yazık ki ağzından çıkanı kulağı duymayanlar "Cemaat-AK Parti kavgası" deyip bu akıl dışı senaryoları işleyip durdu. Bir akıl tutulması yaşandığı kesin. Her alanda ve her kesimi kapsayan bir akıl tutulması. Bu basiret bağlanması yanında yeni bir gerçek de su yüzüne çıktı: Öteden beri hazımsızlık yaşayan; hatta belli bir oranda öfke ve nefret besleyen kişilerin varlığı ile karşı karşıya gelindi. Müthiş bir "cemaat" düşmanlığı yapıldı; üstelik bu bazen maalesef camiaya yakın kişiler tarafından yapıldı.

KAVGAYI KÖRÜKLEYEN SAFDİLLER

AK Parti'yi bölmek için bugüne kadar bir çok oyun sahneye konulduğunu hatırlatan Ekrem Dumanlı, yazısının finalinde şunları not düştü;

Ortaya çıkan fitneden dolayı sevince gark olmuş, yeni fırsatlar için bekleşen anti-demokratik zümrelerin varlığı aşikâr. O zümreler uzun bir dönemden beri böyle bir fırsat arıyordu. (...) Şimdi, "AK Parti-cemaat kavgası" çıkarmak, camia ile partiyi birbirine kırdırmak istiyorlar. Bu planlamayı körüklemeye müsait çok sayıda safdil var piyasada.

Yazının tamamı için


AHMET HAKAN, TARAF'IN EMRE USLU'SUNA "CEMAAT" ÜZERİNDEN
ÇAKTI... "ŞUUR ÖĞRETİLSİN"
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
AHMET HAKAN, EMRE USLU'YA ÇAKTI

GAZETECİLER.COM - Ahmet Hakan bugün köşesinde Taraf'tan Emre Uslu'ya hassas bir noktadan dokundurmuş.

Uslu'nun "cemaat şuurunun sorunlu" olduğunu ima ettiği yazısında şunları yazmış;

"TARAF yazarı Emre Uslu demiş ki:
“Cemaat tasfiye ediliyor.”
Emre Uslu’nun “tasfiye”den kastettiği okulların kapatılması, Cemaatçilerin içeri tıkılması, “hizmet”in önüne set çekilmesi, gönüllüler hareketinin önünün kesilmesi falan değil.
Başka bir şey...
* * *
“Cemaat”in önde gelen isimleri “Cemaat”i nasıl tanımlıyorlar: “Biz bir gönüllüler hareketiyiz” diyorlar. “İşimiz gücümüz hizmet” diyorlar. “Gönüllere taht kurmuşuz” diyorlar. “Fedakar öğretmenlerin üzerinden yeryüzüne eğitimi götürüyoruz” diyorlar. Bu durumda...
Emre Uslu için “Cemaat”i hiç anlamamış diyemez miyiz?
Keşke “abiler”, Emre Uslu’ya biraz “Cemaat”i anlatsalar da şuurlansa..."


HANGİSİ DOĞRU SÖYLÜYOR: EMİN ÇÖLAŞAN MI, ERTUĞRUL
ÖZKÖK MÜ? ILICAK KİME İNANDI? DİĞER SAYFADA
[PAGE]
HANGİSİNE İNANMALI: ÖZKÖK MÜ ÇÖLAŞAN MI?


GAZETECİLER.COM - Mehmet Ali Birand'ın 28 Şubat belgeseli ile başlaşah Özkök-Çölaşan kavgasında hangisi doğru söylüyor?
"Emin, Çevik Bir'e darbe yapacak mısınız?" diye sordu diyen Ertuğrul Özkök mü? "Özkök beni o sru için tebrik etti" diyen Emin Çölaşan mı?

Sabah yazarı Nazlı Ilıcak, Çölaşan ile Özkök arasında tercihini yaptı.
"Bence Özkök doğru söylüyor" diyerek polemiğin orta yerine daldı.
Özkök'e inanma gerekçesini de şöyle izah etti;

"Ertuğrul Özkök'ün 28 Şubat belgeselinde açıkladığına göre, Tufan Türenç, Oktay Ekşi, Emin Çölaşan, hep birlikte Çevik Bir'e gitmişler. Çölaşan, Bir'e, "Siz onu bırakın... darbe yapacak mısınız, yapmayacak mısınız?"diye sormuş. Çevik Bir de, Çölaşan'a "Ne diyorsunuz Emin Bey siz!"cevabını vermiş.

MANTIĞI YOK

Şimdi Çölaşan, Özkök'ün iddiasını reddediyor; "Darbe yapacak mısınız değil, 'gerekirse silâh kullanır mısınız?' diye sordum"şeklinde bir açıklama yapıyor. Ama bu açıklamasında mantık yok. Çünkü zaten darbe yapmadan silâh kullanılması mümkün değil! "Gerekirse silâh kullanırız"manşeti brifingden sonra gazetelere yansımıştı. 11 Haziran 1997'deki brifingi değerlendiren gazete manşetleri şöyleydi: Hürriyet: Gerekirse silâh bile kullanırız; Milliyet: Ordudan son uyarı; Sabah: Muhtıra gibi brifing; Cumhuriyet: Gerekirse silâhla koruruz; Radikal: Gerekirse silâhla.

ÖZKÖK'E İNANIYORUM

Emin Çölaşan, Özkök'ü yalanlarken, "Çevik Bir'in yanından çıkınca, beni 'Gene manşeti kurtardın' diye tebrik etti"diyor. Oysa Hürriyet, o manşeti, 11 Haziran brifingi üzerine atmıştı. Ben şahsen, Ertuğrul Özkök'ün tanıklığına inanıyorum. Yaşar Büyükanıt'a da, "Nasıl bir cumhurbaşkanı istersiniz?"diye soran Çölaşan değil miydi? Büyükanıt, bu soru üzerine "Sözde değil, özde laik bir cumhurbaşkanı"tanımını yapmıştı. Zaten her dönemde askeri siviller kaşımıştır.

Yazının tamamı için

BU ÇOK ÖNEMLİ! GOOGLE 1 MART'TAN İTİBAREN BÜTÜN BİLGİLERİNİZİ DEPOLAYACAK... GOOGLE GEÇMİŞİNİZİ MUTLAKA SİLİN!
YAPMANIZ GEREKENLER DİĞER SAYFADA...
[PAGE]

GOOGLE GEÇMİŞİNİZİ NASIL SİLECEKSİNİZ?

GAZETECİLER.COM - Google, 1 Mart'tan itibaren yeni gizlilik politikasını hayata geçirecek. İnternetteki kişisel bilgilerinin yeni politika altında nasıl etkileneceğinden hala emin olamayan birçok kullanıcı için, Google geçmişlerini silmek endişe giderici bir çözüm olabilir.

Google, yeni gizlilik politikasının, sunduğu hizmetlerin daha iyi ve etkin kullanılması için hazırlandığını belirtmişti. Ayrıca, kişisel bilgilerin kullanıcıdan izin alınmadan veya kullanıcının talebi olmadan üçüncü partilerle paylaşılmayacağı da ifade edildi. Ancak, yeni döneme geçiş sürecini iyi takip edememiş olanların içini rahatlatacak bir yöntem, Google geçmişlerini silmek olabilir.

NASIL SİLECEKSİNİZ? 

İnternet geçmişi, kişinin neleri beğenip takip ettiğini, nelerden hoşlanmadığını, siyasi görüşünü, dini görüşlerini, cinsel tercihlerini, yaşını ve hatta sağlık durumu hakkında birçok bilgiyi kapsayabilir. Bilgilerinin sunucularda saklanmasını veya siber korsanların eline geçmesini istemeyen kullanıcıların yapması gereken, çok basit iki basamağı takip etmek.

İlk olarak google.com/history adresine giderek, Google hesabınızı aktif etmeniz gerekiyor. Ardından tek yapmanız gereken "Tüm Web Geçmişi'ni kaldır" butonuna basmak ve onay sorusunu "Tamam" diyerek onaylamak.

DURAKLAT

Eğer geçmişinizi gösteren ekranda "Duraklat" butonuna tıklarsanız, arama motorunda yapacağınız aramaların kaydedilmesini durdurmuş olursunuz. Kısaca geçmişi silmek, linkleri teker teker seçip "Çıkart" diyerek ayıklamak veya aramaların kaydedilmesini durdurmak, kullanıcının vereceği bir karar.

Unutulmaması gereken bir nokta, geçmişinizi silmiş olmanın, hakkınızdaki bilgilerin internetten silineceği veya ileride kaydedilmeye devam etmeyeceği anlamına gelmemesi. Kullanıcıların kafalarındaki soru işaretlerini gidermesi için, Google'ın yeni hizmet politikası hakkındaki açıklamaları okumaları faydalı olacaktır.