BIST 9.916
DOLAR 32,46
EURO 34,87
ALTIN 2.436,24
HABER /  GÜNCEL

CHP’ye DHKP-C suçlaması

Başbakan Erdoğan, “DHKP-C denilen örgüt Türkiye’de son derece kanlı eylemlerde bulundu. Bu örgüt ana muhalefet partisi tarafından da korunma...

Abone ol

Başbakan Erdoğan, “DHKP-C denilen örgüt Türkiye’de son derece kanlı eylemlerde bulundu. Bu örgüt ana muhalefet partisi tarafından da korunmak suretiyle şuan da şiddet içeren sokak eylemlerinde boy gösteriyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği ülkeleri Büyükelçileri ile Devlet Konukevi’nde bir araya geldi. AB Büyükelçilerini kabul eden Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan krize vurgu yaparak şunları söyledi:
“Şuan da Türkiye’de yaklaşık bir milyon Suriyeli göçmen var. Türkiye’de ki bu sığınmacıların 220 bini çadır ve konteynır kentlerde yaşıyor. Diğerleri ülkemizin birçok kentinde yaşıyorlar. Son 3 yıldır yaşanan ihtilal ve bunun ortaya koyduğu insanlık trajedisi orta doğu coğrafyasındaki bir başka sıkıntı. Şuana kadar bizim harcamamız 2,5 milyar doları buldu. Peki,batılı dostlarımızdan bir destek söz konusu mu? Burada da maalesef ciddi bir desteğin olmadığını görüyoruz. BM bir barış örgütü. 50 milyon dolar Suudi Arabistan’ın desteği vardır, 25 milyon dolar BM’den gelmiştir. Gerisi değişik ülkelerden gelen desteklerdir. Yakışanın yapılması lazım. Kaldı ki biz NATO’da birlikte olduğumuz ülkeler bile burada sadece 3-4 vilayetimizde kurulan üstlerle ilgili olarak orada verdikleri bir destek var. İlgili ülkelere teşekkür ediyorum. Ama bizim bunu çok daha farklı bir şekilde yaymamız gerekiyor. Ülkelerindeki şiddetten kaçan Suriyeliler’e yönelik açık kapı politikası izliyoruz. Zorla geri göndermeme ve sınırdan geri çevirmeme ilkelerini uygulayarak ülkemize gelen Suriyeliler’e geçici koruma sağlıyoruz. Suriye’de devam eden krizin insani boyutuna yönelik yardım operasyonlarımız 3 alanda devam ediyor. Halen 22 kampta 220 bini aşkın Suriyeli vatandaşların tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Kamp dışında kalan ve 700 bini aşan Suriyeli vatandaşların ihtiyaçları da hükümetimiz tarafından karşılanıyor. Sınırın sıfır noktasında insani yardım dağıtım uygulamasına başladık. Yardım kabul merkezlerinde depolanan yardım malzemeleri Türk Kızılayı tarafından sınır bölgesindeki Suriye vatandaşlarına dağıtılıyor. Bu operasyonu BM’ye de resmen bildirdik. Uluslar arası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerimiz çerçevesinde Suriyeli vatandaşlara yardım etmeyi de ve sınırımızı açık tutmayı sürdüreceğiz. Yardım faaliyetlerimiz için uluslar arası toplumun yükümüzü paylaşmasını beklemeye devam ediyoruz. Suriye’de ki mevcut durum, terörist oluşumlar ve bunlara iştirak etmek üzere bu ülkeye gelen terörist unsurlar için uygun bir ortam oluşturmaya devam ediyoruz. Suriye’de ki istikrarsızlık ve aşırılık yanlısı unsurlara zaman için de artan mevcudiyeti Suriye yanında ülkemizde dahil olmak üzere geniş bir bölgenin güvenliği için endişe kaynağıdır. Karşımızda yoğun uluslarası işbirliği gerektiren küresel bir mesele bulunuyor. Ülkemiz yabancı savaşçıların Suriye’ye geçişlerine transit bir ülke olarak kullanılmaya çalışılıyor ve bu şahıslar öncelikle Türkiye’nin güvenliği için de tehdit kaynağıdır. Kaynak devletler için tehdit bu savaşçıların ülkelerine dönüşleri ile başlıyor. Türkiye için ise bu tehlike bu savaşların kaynak ülkelerinden ayrılmalarıyla birlikte ortayla çıkıyor. Suriyeyi geçerek radikal gruplara katılmayı planlayan 3. ülke vatandaşlarının geçişlerini engellemek için gerekli tüm önlemleri alıyoruz. Bu kapsamda 5 bin 300 kişiyi aşkın kişiye ülkemize giriş yasağı konuldu. Terör örgütleriyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen ve yasa dışı yollarla ülkemize giriş yapmaya çalışan yabancılar ilgili kurumlarımızca tespit edilerek tutuklanıyor ve sonrasında sınır dışı ediliyor. 2011 yılından bu güne kadar 824 kişi sınır dışı edildi. Tüm ülkelerden Suriye’ye geçerek radikal gruplara katılmayı planlayan vatandaşlarının ülkeden çıkış yapmalarına engel olmak için gerekli tedbirleri dostlarımızın almasını bekliyoruz. Bu ülkelerden çıkışları engellenemeyen vatandaşların kimlik bilgileri, seyahat güzergahları, suç kayıtları, arama kayıtları ve terör örgütleriyle bağlantıları gibi somut bilgilerin Türkiye’ye iletilmesini bekliyoruz.”

"DARBE DİYEMEDİLER"
Mısır’ın, Orta Doğunun geleceği açısından kilit bir ülke olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Mısır’ın halkın tüm kesimlerini kapsayıcı ve işleyen bir demokrasiye sahip olmasını arzuluyoruz. Bu arzumuzu da birilerinin hoşuna gitmese dahi ısrarla dile getiriyoruz. Mısır meselesi karşısında tamamen insani ve demokratik bir tavır sergiledik. Bunu sergilemeye devam edeceğiz. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Mısır’da sandık ile gelmiş yüzde 54 oy almış bir yönetimi askeri darbe ile devirmişlerdir. Ama batılı dostlarımız dünya ne yazık ki buna bir darbe diyememiştir. Darbe diyemediği gibi daha sonra darbe ile gelen bu zatın şurada dostlar alışverişte görsün mantığıyla yapmış olduğu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de orada güya bir seçim kazanmış, sözde bir seçim kazanmış ve bunun neticesinde kendisine tebrikler gitmeye başlamıştır. Böyle bir tebriğin bizce bir anlamı yoktur. Çünkü biz bir darbe yönetimini tebrik edemeyiz. Libya’da son dönemde endişe verici gelişmeler meydana geliyor. Burada da Mısır rahat durmuyor. Ülkede diyalog yoluyla istikrarın sağlanmasını diliyoruz. Yarın gerçekleştirilecek parlamento seçimlerinin bu yönde atılacak önemli bir adım olacağına inanıyoruz. Gelelim Ukrayna’ya. Ukrayna’nın doğu ve güney bölgelerinde devam eden istikrarsızlık ve yasa dışı şiddet eylemlerinden büyük endişe duyuyoruz. Ukrayna halkı ülkelerinin birliği, istikrarı ve geleceği için iradesini seçimler ile ortaya koyuyor. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından telefon ile Poroşenko’yu arayarak tebrik ettim. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ile de görüştüm. Gerek Poroşenko gerek Putin ile görüşmemde Ukrayna ile Rusya arasında doğrudan diyaloğun başlatılmasının önemini vurguladım. Hatta Sayın Putin’e sandıkla gelmiş olan böyle bir siyasetçiyi herhalde tebrik etmekte gecikmezsiniz ifadesini kendilerine söyledim. Sayın Poroşenko’nun Ukrayna’nın doğusunda barış ve güvenlik için öngördüğü barış planının uygulanması Ukrayna, Rusya, Agit’ten oluşan üçlü temas grubu tesisini memnuniyetle karşıladık. Türkiye olarak bundan sonra da krizin siyasi çözümüne yönelik olarak her düzeyde aktif desteğimizin devam edeceğini belirtmek isterim. Ukrayna’da yaşanan son krizin ardından Güney Gaz Koridorunun zamanında tamamlanması ve Avrupa Enerji Güvenliğinin ek projelerle desteklenmesi daha da önemli hale geldi. Güney Gaz Koridorunun biran önce hayata geçirilmesi ülkemizin önceliğidir. Hazar bölgesi ve Orta Doğuda ki enerji kaynaklarının Avrupa’ya transferinde kesintisiz ve güvenilir bir güzergah olmak konumumuzu sürdürüyoruz. Romanya, Moldova ve Bulgaristan gibi ülkeler kendi enerji güvenliklerini sağlayabilmek için benzer projelere ilgi duyuyorlar. Bu kapsamda, Hazar gazının ilk aşamada Bulgaristan ve ötesine ulaştırılmasını sağlayacak olan Türkiye- Bulgaristan enterkonektör projesine büyük önem veriyoruz” diye konuştu.
Avrupa Birliğine üyelik sürecine de değinen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Avrupa Birliğine üyelik sürecimizi türlü siyasi engellemelere rağmen sürdürmeye çalışıyoruz. Bloke edilmiş fasıllar arasında yer alan yargı ve temel haklar başlıklı 23. Fasıl ile adalet, özgürlük ve güvenlik başlıklı 24. Fasıl AB tarafından öncelikle açılacak ve son kapanacak fasıllar olarak belirlendi. Katılım sürecinin omurgasını teşkil eden bu fasıllar siyasi reform süreciyle doğrudan ilgili. AB’nin Türkiye’ye yönelik eleştirilerinin önemli bir bölümü de bu fasıllar kapsamına girer. Bu nedenle söz konusu 2 faslın halen açılmamış olması AB’nin samimiyetinin ve ülkemize yaklaşımının yapıcı niyetler içerkip içermediğinin sorgulanmasına yol açıyor. Ukrayna krizinin de açıkça gösterdiği gibi enerji alanındaki işbirliğimiz hem ülkemizin hem de birliğin çıkarınadır. Buna rağmen 15 nolu enerji faslının halen açılmamış olmasını anlamak mümkün değil. 31 nolu dış güvenlik ve savunma politikası faslının açılması da her iki tarafın yararına. Bugün gelinen noktada katılım sürecimizde karşılaştığımız sıkıntılara rağmen AB en büyük ticaret ortağımız konumunu sürdürüyor. 2013 yılında AB ülkelerine olan ihracatımız 46 milyar eura’ya, AB’den Türkiye’ye ithalatımız ise 67 milyar 650 milyon eura’ya erişti. 2002-2013 yılları arasındaki Türkiye’ye doğrudan uluslar arası yatırım akışı yaklaşık 82 milyar 450 milyon eura oldu. Bu yatırımların büyük bölümünün yaklaşık yüzde 77’si AB ülkelerinden geldi. Dış politika ve uluslar arası güvenlik alanında da AB ile işbirliği içerisindeyiz. Şuan da Kosova’da, Bosna Hersek ve Filistin’de, 3 AB operasyonuna aktif katkıda bulunuyoruz. Terörizm ile mücadele AB ile ve AB üyesi ülkelerle olan gündemimizin ön sıralarında yer alıyor.”

"ÇİRKİN PROPAGANDA"
Belli çevreler tarafından Türkiye’nin teröre destek veren bir ülke gibi gösterilmesinin son derece çirkin bir propaganda olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu çirkin iftiraların tutmayacağını da sizlerin bilmesini isterim. Terörden muzdarip olmuş bir ülkenin Başbakanı olarak bu konuda AB tarafından daha etkin bir işbirliğine ihtiyaç duyduğumuzu da buradan ifade etmek istiyorum. Terörizmi uluslar arası barış, güvenlik ve istikrara karşı en önemli tehdit olarak görüyoruz. Ülkemiz ayrım gözetmeksizin terörün tüm biçimleriyle mücadelede kararlıdır. Bu konuda AB ve üye ülkelerin tutarlı ve kesin bir tavır içinde bulunmasını istiyoruz.Diyarbakır’da evlatları kaçırılmış olan anneler Diyarbakır Belediyesi’nin önünde oturma eylemi düzenlediler. Bu eylem yaklaşık 40 gündür devam ediyor. Bu anne ve babaları gözü yaşlı ve bunların içinde 13 yaşından tutun 25 yaşlarına kadar çocuklar var. Bunların hepsi okullarından kaçırıldı. Bir kısmı 23 Nisan etkinliklerinden kaçırıldı. Sizi pikniğe götürüyoruz diye kaçırıldı. Annelerin bu görüşmede ki ortaya koydukları hüzünlü tablo görülmeye değerdir. İstanbul’da Galatasaray Lisesinin önünde bir dönem anneler toplandı. Bu anneler için birçok STK’lar gelip gittiler. Peki Diyarbakır’da ki bu anneler için şuana kadar acaba AB üyesi ülkelerimizden kaç kişi gelipte bu anneleri yerinde görerek onların derdi ile heval oldu. Bunların çocukları dağa kaçırıldı. Bu annelerin gözyaşı gerçekten gönülleri yaralıyor. Eğer bizim insan haklarına saygımız varsa, gerçekten özgürlük ve barış mücadelesi veriyorsak, demokrasinin icraatını yapıyorsak, demokrasiyi tanımayan bölücü terör örgütü PKK’nın yandaşları bir siyasi parti olarak da şuanda parlamentoda. Bakın bu anneleri belediyenin önünden kovdular. Tehdit ettiler ve siz milli istihbarat teşkilatından para alarak buraya geldiniz, siz iradenizi sattınız dediler. Bunların hepsi Kürt anne ve babalar. Ben buraya gelene kadar bir kısmını dinledim. Şuana kadar 114 aile eylemin içerisinde direnişini, tavrını ortaya koydu. Bugün 39 aile genel merkezimize geldi ve görüşme fırsatı buldum. İsterim ki siz büyük elçiler eğer zahmet olmazsa bir Diyarbakır seyahatini de bunun için yapın ve gidin orada bu Kürt kardeşlerimin çünkü biz Avrupa’ya gittiğimiz de bizi hep Avrupa Birliği üyesi arkadaşlar hep Kürt Kürt Kürt Kürt bunu soruyorlar. Biz kendilerine diyoruz ki; biz Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman olumsuz bir ayrımcılık yapmadığımız gibi oralarda biz birinci partiyiz. Onların bu güne kadar verilmemiş haklarını veren bir partiyiz. Biz Türkiye’de 81 vilayetin tamamında bizim olmadığımız yer yok” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de faaliyet gösteren bazı terör örgütlerinin Avrupa ülkelerinde barındıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ne yazık ki bunlar bize teslim edilmediler. Örneğin DHKP-C denilen örgüt Türkiye’de son derece kanlı eylemlerde bulundu. Bu örgüt ana muhalefet partisi tarafından da korunmak suretiyle şuan da şiddet içeren sokak eylemlerinde boy gösteriyor. Bu saldırı ve eylemlerin örgütün Avrupa’da ki yöneticileri tarafından tasarlandığı ve yönlendirildiği görülüyor. Haziran 2013’te bazı Avrupa Birliği ülkelerinde örgüte karşı yapılan operasyonları memnuniyetle karşıladık. Son olarak Şubat ayında Yunanistan’da yapılan operasyonlarda örgütün önde gelen bazı elebaşları yakalandı. Örgütün elebaşılarının bir kısmı halen AB ülkelerinde bulunuyor. Bu ve benzeri örgütlere karşı AB ülkelerinden daha kararlı ve samimi tedbirler bekliyoruz.”
(İHA)