Baykal'ın gündeminde yine 'çarşaflı üyeler' vardı. CHP'nin oy peşinde olmadığını söyleyen Baykal, Erdoğan'a da ders alması konusunda öneride bulundu.
Abone olİNTERNETHABER
CHP Lideri Deniz Baykal, partisinin grubunda ekonomik krizi, son zamanlarda gündem olan 'Çarşaf açılımı'nı ele aldı.
Başbakan Erdoğan'ın "Kriz ülkemizi teğet geçti" sözünü eleştiren Baykal, "Başbakan'ın okul döneminde geometri dersi sanırım zayıftı, teğet geçmenin ne demek olduğunu henüz öğrenememiş. Bu konuda bir ders alması lazım" diyerek öneride bulundu.
Türban'ın ve siyasetin ayrı olduğunu savunan Baykal, çarşaflı üyelerin partiye oy toplamak amacıyla alındığı eleştirilerine de sert çıktı. "Çarşaf açılımı maçılımı diye bir şey yok, açılım sizin kafalarınızda" diyen Baykal, CHP'nin hiç bir zaman laiklik ilkesinden şaşmayacağını öne sürdü.
ÇARŞAF AÇILIMI TARTIŞMASI
Çarşaf tartışmasında iki temel nokta var: "Bu tartışmaları hepimiz dikkatle izledik. Örtünen kadınların CHP ile ilişkisi geride bıraktığımız günlerin temel tartışma konusuydu. Bu tartışmalarda iki temel nokta görülüyor. CHP'nin örtülü kadınları üye olarak alması konusunda toplumumuzdan iki tür değerlendirilmesi gerek tepki çıktı.
Bazı insanlar iyi niyetle samimiyetle, CHP'nin kadınlar arasında ayrım yapmayan tutumunu laikliğe aykırı davranış biçimi olduğunu anlatmak istediler. Birinci tablo bu.
İkinci ise, laikliği bilinçli olarak karşı olan çevreler CHP'nin bu tavrını gerçekten laikliğe aykırı bir çizgiye çekebilir miyiz diye bir çabanın içine girdiler."
Kıyafet ayrıdır, siyaset ayrıdır: "Önce bir defa herkes çok iyi bilmelidir ki, kadınlarımızın kendi toplumsal şartları içinde tercih ettikleri örtünme biçimi, herhangi bir şekilde siyasetin ve laikliğin bir değerlendirilmesi için bir ipucu olarak alınamaz. Herkes istediği gibi giyinir. Kıyafet ayrıdır, siyaset ayrıdır.
Kıyafeti örtülü insanın devletin laiklik ilkesine karşı çıktığını savunmak doğru bir iş değildirdi. Her kesimden, her mezhepten insanlar belli bir şekilde örtülüdür. Mademki örtülüsün, sen laikliğe karşısın, böyle bir şey olabilir mi? Her insana saygı göstereceksin."
Türkiye'yi zaten yeterince bölmüşler: "Mademki senin başın örtülü sen bizden değilsin! Yok böyle bir şey! Türkiye'yi zaten yeterince bölmüşler. Şimdi kıyafetli kıyafetsiz diye ayırarak biz de mi bölelim! Kıyafetle siyaset arasında bire bir ilişkiyi kabul etmek kesinlikle doğru değildir. Kimseyi kıyafetiyle mahkum edemezsiniz.
Bizim sadece kıyafeti laikliğe meydan okuma kabul edilmeyeceği iddiamız pek çok kişinin ezberini bozdu. Çünkü insanlar rahatlıyorlardı. Peki doğru mu bu yaptığımız? Tarihimiz ortadadır."
Girmek isterlerse alacağım!: "Biz ona karşı değiliz? E neye karşısın? Niye onları aldınız? E niye almayalım... Muhafazakar kesimlerden bazı insanlar partiye girmek istedi. Biz de bunu engel olmadık. E neden aldın? Sanane kardeşim alacağım, alacağım kardeşim alacağım! Samimiyetle CHP'ye girmek istiyorlarsa başımızın üstünde yerleri var. Bunu herkese göstereceğiz.
Madem siz insanların toplumsal yaşamda kılık kıyafet bakından istedikleri gibi davranmalırını anlayışla karşılıyorsunuz onu bir simge olarak devlete giydirmelerine de destek olun diyorlar. Devlet hiç bir simgeyi yansıtma durumunda değildir. Türbanı siyasi simge olarak kullanmayanlar özgür bir şekilde CHP'ye girebilirler."
Açılım maçılım sizin kafanızda: "Bunun arkasında oy hesabı var diyorlar ama hiç böyle bir şey yok. Tam bir samimiyetle söylüyorum, yok böyle bir şey... Bir sene önce gelseydi yine aynı şeyi yapardık. Bir sene önce gelmedi neden mi? AK Parti'nin iç yüzünü görmemişlerdi. Şimdi görmüşler geldiler, "Bunlar bize din iman dediler kandırdılar" diyorlar. O nedenle CHP'ye geliyorlar. Siyasi hesapmış, tezgahmış, yok açılımmış... Açılım maçılım değil... Açılım sizin kafanızda. Siz olayı açılım olarak görüyorsunuz.
Ne biz laiklikten bir ödün vermiş durumdayız, ne de bizi bu vesileyle laiklikten ödün verme çabasına çekmelerine fırsat vereceğiz. Herkes özgür bir şekilde yaşar, özgür bir şekilde siyaseti yapar."
Aşık Veysel Atatürk'e gidememişti: "Cumhuriyet döneminde, Atatürk bulvarından kılık kıyafeti uygun olmayan insanları geçemiyordu. Tek parti düşüncesi buydu.
İnsanları kılık kıyafetine göre yeniden tasnif mi edeceğiz. Türkiye bu ya. Kimse her şeye, her meydana da gider, her bulvarda da yürür, her istediği partiye girer, eğer yasalara saygılı bir insansa. Aşık Veysel ölmeden Atatürk’le buluşmak istedi görmek istedi. Birileri öncülük yaptı Ankara’ya getirdiler. Ama gidemedi. Çünkü bulvara çıkmasına izin vermediler."
Şimdi poşi açılımı da yazarlar: "Hafta sonunda İzmir'deki kardeşlerim bana bir poşi hediye ettiler. Dedim şimdi 'poşi açılımı' diye yazar yarın birileri. CHP herkesin partisidir. Öyle olmaya da devam edecek..."
EKONOMİ
Kriz gerçeğiyle yüzleşiyoruz: "Kriz her geçen gün derinleşiyor, yaygınlaşıyor... Toplumun her kesimi kriz gerçeğiyle yüzleşmeye başladı. Daha dün türkiye'nin ihracatının uzun bir süreden beri yaşanammaış düzeyde azalma gerçekleştirdiğine tanık olduk. İhracatımı 4'te 1 kadar azalmıştır. Ankara’da doğal gaza daha dün bir zam yapıldı. Bekleyin indirilecek dendi. Yine zam yapıldı.
Bunu telafi edecek içeride bir piyasa canlanmasından söz edecek durum var mı? Türkiye 2001 yılındaki kriz dönemindeki işsizlik tablosunda daha vahim bir tabloyla karşı karşıya. Hükümet krizi kabul etmek istemiyor. Önce kriz yok dediler, bizi teğet geçecek dediler. Bütün bunları söyledikten sonra Türkiye'de üzüntü verici olaylar ortaya çıkmaya başladı. Türkiyenin en önemli kuruluşları bir biri ardına kapanır halde."
Başbakan siyaset yapıyor: "Toplu konut firmaları da dahil olmak üzere pek çok firma işçi çıkarttı. Kredi kartı borçlularıyla ilgili takibat bir sosyal facia haline gelmiştir. Bu çok ciddi bir tablo. Bu manzarayla ilgili önemli bir kaç noktaya dikkat çekeceğim. Başbakan krizi saklamaya çalıştı. İş adamlarını suçladı, zulalarınızı çıkarın dedi. Bankaları suçladı. Başbakan onu bunu suçluyor ama sakın yanılmayın. Başbakan siyaset yapıyor. Başbakan onu bunu suçlayarak kendisini sıyırmaya çalışıyor. Sorumluluğu başkalarının omuzuna atarak kendisini korumaya çalışıyor."
Türkiye bu iktidarla cari açık verdi: "Türkiye'de ekonomik daralmanın altında yatan pek çok neden var. O nedenlerden bir tanesine dikkat çekmek istiyorum. Bu hükümet Türkiye ekonomisini devraldığı zaman, Türkiye ekonomisi cari açık vermeyen bir ülkeydi. Türkiye bu iktidarla birlikte cari açık vermiştir.
Cari açık problemi, bu hükümetin eseri olarak ortaya çıkmıştır. Bu hükümetin izlediği politika borçlan ve harca. Bu politika Türkiye'yi cari açık problemiyle karşı karşıya getirmiştir. Cari açığı ödüyoruz diyorlardı. Ne oldu peki? Şimdi Türkiye cari açığı olmadan bacasını tüttüremez halde."
Paketi hala açıklayamadılar: "Farkında mısınız paket açıklanamıyor. Hindistana'a gidip gelip açaklayacağım diyordu Başbakan. Gitti paket yok, geldi paket yok. Başbakan diyordu ki bizim problemimiz para değil. Bizde para çok. IMF'yi güven sağlasın diye destekte tutuyoruz. Başbakanın kafasının ekonomik bakımdan ne kadar karışık olduğunu ortaya koyan bir manzara bu. Ama IMF'de bizi sık boğaz etmesin ümüğümüzü sıkmasın diyor. Niye anlaşamadın IMF'yle denildiği zaman, 'Kalkınma hızımızı yüksek tutmalıyız. IMF düşük tutmamızı istiyor' diyor. Eğer sen bu kalkınma hızını gerçekleştirmezsen namertsin!
Paket niye çıkmıyor? "IMF İle anlaşma olmadığı için paket çıkmıyor. IMF ile anlaşmada ne bekliyor? para bekliyor para, döviz bekliyor. IMF'den gelenecek paranın adı konulamadığı için de IMF ile anlaşma yapılamıyor."
Başbakan geometri dersi alsın: "Teğet geçti teğet geçti diyor Başbakan. Canım bir Başbakan böyle söyleyince aklıma ne geliyor biliyor musunuz? Sayın Başbakan'ın okulda geometri dersi acaba nasıldı? Teğet konusunu hocalar ona iyi anlatamamışlar. Bu konuda Başbakan'ın çalışmaya ihtiyacı var."