BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Cemal'in gösterdiği eleştiri cesareti

Hasan Cemal'in Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ı eleştirmesini, Yeni Şafak yazarı Koray Düzgören, takdir etti. Düzgören, Cemal'in eleştirilerini yapıcı buldu.

Abone ol

Koray Düzgören, başlıklı yazısında Cemal'i beğendiğini vurguladı.

Hasan Cemal'i çok uzun yıllardır tanırım. Yıllarca birlikte çalıştık. İyi gazetecidir. Hasan, özellikle 28 Şubat darbesinden sonraki dönemde sergilediği yaklaşımla farklı bir söylem geliştirdi.

Yazdığı gazetelerdeki birçok arkadaşının aksine demokrasiden ve ödünsüz insan haklarından yana tavır koydu. 28 Şubat'ın demokrasi karşıtı bir darbe olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Avrupa Birliği serüveninde de açık bir AB yanlısı tavır sergiledi. Sergilemeye devam ediyor.

Kürt meselesine ilişkin olarak yazdıklarının tamamıyla mutabık olmasam da farklı arayışlar içinde olduğunu söylemeden geçemem. Örneğin Kürtler kitabının, bu konuya ilişkin iyi niyetli bir çalışma olduğunu belirtmeliyim..

Amacım burada Hasan Cemal'in gazeteciliğini tartışmak değil. Onun son günlerde yazdığı iki yazıdan söz etmek istiyorum.

Bu iki yazı, da Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın geçenlerde bir toplantıda ayaküstü yaptığı ve hükümetin Irak, Kıbrıs ve Kürt politikaları ile ilgili açıklamalarıyla ilgiliydi.

Hasan, bu yazıların ilkinde, general Büyükanıt'ı yetki alanı dışında olan önemli hükümet meseleleri hakkında demeç verdiği ve bu konulardaki görüşlerini hükümete anayasal zeminlerde değil de kamuoyu önünde ilettiği için eleştiriyordu.

Doğrusu, bir süredir general açıklamaları eski önemini kaybetmiş gibi görünüyordu.

Üstelik de, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün, 'Silahlı Kuvvetler adına konuşma yetkisinin sadece kendisi ve Genelkurmay İkinci Başkanı'na ait olduğuna' ilişkin bir açıklaması da bildiğimiz kadarıyla hâlâ geçerli.

General Büyükanıt'ın buna rağmen görev alanının dışındaki politik konularla ilgili yaptığı açıklamalar bazı çevreleri sevindirmiş olsa bile, medyada ve hükümet partisi AKP içinde eleştirilere neden oldu.

Eleştirilerden rahatsız olduğu anlaşılan general Büyükanıt bu kez askerlere 'yakın' iki Ankara temsilcisi Milliyet'in ve Cumhuriyet'in Ankara temsilcileri Fikret Bila ve Mustafa Balbay aracılığı ile yanıt verdi. Açıkladığı konuların kendi görev alanı içinde olduğunu söyledi. Hatta Kıbrıs'a yaptığı ziyaretten söz ederken, 'oradaki gelişmelerden üzüntü duyduğunu' söylemeyi de ihmal etmedi.

Komutan, bir politikacı gibi belli çevrelere mesaj veriyor ve Kıbrıs meselesinde hükümet tarafından izlenen yolun yani gidişatın parlak olmadığını ima ediyordu.

Tabii görev alanının dışına çıkarak siyasi polemiğe giren bir bürokratın üniformalı da olsa tartışılması kaçınılmaz oluyor.

Nitekim Hasan Cemal de, Milliyet ve Cumhuriyet'in Ankara temsilcileri eliyle komutanın yaptığı açıklamalara yeni bir yazı ile cevap vermekte gecikmedi..

Ve özetle şunları yazdı:

"Orgeneral Büyükanıt'ın yanıtları iki meslektaşımın, Milliyet ve Cumhuriyet'in Ankara temsilcileri Fikret Bila'yla Mustafa Balbay'ın kaleminden geldi.

Komutan şöyle diyordu:

"Terörle mücadele de, Kıbrıs da Kara Kuvvetleri Komutanı olarak doğrudan görev alanım içinde. Görev alanıma giren konularda soruyla karşılaşınca yanıtlıyorum, düşüncelerimi açıklıyorum."

Şimdi sormak lazım Komutan'a:

"Büyük Tiyatro'daki törende gazetecilere 'Irak yeniden yapılanıyor. Bizim söz hakkımız var mı? Yok!' diyen siz değil misiniz? Bu konu sizin görev alanınız içinde mi? Irak'ın yeniden yapılanmasında Türkiye'nin söz hakkı konusu kimin görev alanında? Bu konu eğer sizin görev alanınız içinde yer alıyorsa, Başbakan'la Dışişleri Bakanı ne yapacaklar o zaman?.."

Yine sormak lazım Komutan'a:

"Gazetecilerle Büyük Tiyatro'da ayaküstü sohbet ederken, 'Bir Irak politikamız var mı? Yok!' diyen de siz değil misiniz? Türkiye'nin Irak politikası acaba sizin görev alanınız içinde mi yer alıyor? Eğer öyleyse, seçilmiş hükümete ne düşecek bu ülkede?"

Üçüncü soru Kıbrıs'la ilgili:

"Kıbrıs'a ilişkin açıklamalarınız da tümüyle siyasal nitelik taşımıyor mu?"

Son soruya gelince:

"Geçen gün Dışişleri Bakanı Gül de belirtti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök daha önce açıklamıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşmaya sadece kendisinin ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Başbuğ'un yetkili olduğunu söylemişti. Kara Kuvvetleri Komutanı olarak böylesine hassas, kritik konularda açıklama yetkisini kendinizde nasıl görüyorsunuz?"

KKK Orgeneral Büyükanıt'a kimse sormamış bu soruları.

Neden?

Bila'yla Balbay meslekte kıdem sahibidirler. Üstelik yalnız temsilci değil, aynı zamanda ellerinde kalem olan köşe sahibi gazetecilerdir.

Demek ki bu sorular akıllarına gelmemiş. Yoksa böylesi sorular artık Ankara gazeteciliği içinde yer almıyor mu?

Olabilir.

Ama bana göre fazla müeddep gazetecilik olmuş..."

Bana gore de Hasan cesaretinin sınırlarını giderek geliştiriyor.

Bu, Türkiye açısından önemli bir gelişme. Eskiden olsa Hasan da hemen andıçlanabilirdi.

Mamafih medyada askerlerle ilgili eleştirilere hâlâ hoşgörü ile yaklaşılmıyor. Hâlâ bu güdümlü gazetecilik anlayışından vazgeçilmiyor.

Buna rağmen ve Türkiye'de yeniden bir psikolojik savaş ve kuşatma operasyonunun başlatılmak istendiğine dair birçok belirtinin ortaya çıktığı bir dönemde, bu tür yazıları alkışlamak lazım.

Ben de bunu yapıyorum.

YAZI:Koray DÜZGÖREN
YENİ ŞAFAK