BIST 10.644
DOLAR 32,22
EURO 35,04
ALTIN 2.503,92
HABER /  GÜNCEL

Çarşaf haberi ve basında güven

Gönültaş, haber doğru olsa bile ortada toplumu ilgilendirecek haber değeri taşıyan bir durum olmadığını yazıyor.

Abone ol İŞTE BİZ BUNA "BASINDA GÜVEN" DİYORUZ...

Bazı Müslüman ülkelerde ve Türkiye'de, özellikle kırsal kesimde yoğun olarak, az da olsa şehirlerde de görülen ve bir tür ""slami giyim tarzı" olarak karşımıza çıkan "çarşaf" konusu hiç bu kadar popüler olmamıştı.

Bir zamanların Aczemendi erkeklerinin islami kıyafet adına cübbe, sarık, şalvar üçlemesinden oluşan kıyafetlerinin kadınların giydiği versiyonu olarak da adlandırılabilecek çarşaf, 28 Şubatçı Türk Medyası'nda "Çarşaf temalı haberler" olarak sınıflandırılıyor olmalı. Bu son asparagas, eğer Milliyet'in yayın yönetmeni gazetecilik okullarında ders veriyor olsaydı ona bir kitap yazacak kadar malzeme vermiş, öğrencileri için çok iyi bir örnek olay oluşturmuş olacaktı.

"Çarşaf çarşaf yalan", "Basında güven, çarşafta Milliyet" ya da "Çarşafın içinden erkek çıktı" "göbek va çarşaf" sözleri ile gündemimize oturan çarşaf temalı bu son asparagas haberden ve haberden sonraki gelişmelerden, asparagasa konu olan ve asparagası yapanlar için çıkarılacak dersler var:

Bir kere, "anti islam çevrelerce" sürekli suiistimal edilen, müslümanlar arasında da İslami olup olmadığı "tartışma konusu" olan çarşaf giyme konusu yeniden ele alınmalı! Çarşaf giymeyin filan denilemez elbette. Ve elbette giyim kuşam konusu kişinin dünya görüşünden etkilenir ve ona göre şekillenip zamanla alışkanlık haline gelir. Bu yüzden insanlara şunu giy, bunu giyme demek bir tür baskı anlamına gelir. Fakat bu durum, çarşaf giyenlerin, işin sosyolojik, fıkhi, İslami, güncel, konjonktürel, global ve asparagasa ve hatta asparagas teröre konu olan boyutlarını yeniden değerlendirmelerini engellemez. Çarşaf giyen hanımların o kıyafeti tercih ederken İslami hassasiyetlerle hareket ettiklerinden şüphe yok. Fakat basındaki son asparagas, son suiistimal onlara örtünme konusunda var olan diğer islami alternatifleri gözden geçirme fırsatını vermeli.

Son çarşaflı asparagasın bize öğreteceği bir başka ve önemli şey de Türk basınında köşe başlarını tutmuş bazı kafaların hiçbir zaman, zemin ve şartta demokrat davranabileceklerini, bütün insanların hak ve hürriyetlerini gözetebileceklerini, insanlar arasında ayrım yapmayacaklarını beklemememiz gerektiği olmalı.

Son asparagasın doğru olduğunu kabul etsek bile, ortada toplumu ilgilendirecek boyutlarda haber değeri taşıyan bir durum yok. Haberde göbeği açık ve vücut hatları en ince ayrıntısına kadar belli olan bir kıyafetin karşısına yüzde yüz zıt bir kıyafet olan, vücut hatlarını hiçbir şekilde belli etmeyen bir kıyafet çıkarılıyor. Zıtlıklardan medet umularak haber kotarılıyor. Bu yapılırken de toplumun değişik kıyafetleri giymeyi tercih eden kesimleri arasına düşmanlık tohumları ekiliyor!

Söz savunmanın: Dünyada en zor iş bir yalanı savunmak olmalı. Zaman zaman yalanı savunmak zorunda kalırsınız, ama bu sizin haklı olduğunuzu göstermez. Mehmet Y. Yılmaz'ın dün çarşaflı asparagas haberinden dolayı gösterilen tepkilere verdiği cevap elbette haklı bir insanın üslubu değildi.

Türkiye gibi "yalan olduğu kanıtlanmış bir habere ödül veren çarpık ve düzeltilemez bir medya düzeni"nin olduğu bir ülkenin büyük gazetelerinde yayın yönetmenliği yapmak çok büyük sorumluluk ister. Attığınız her başlık, yazdığınız her satır, her cümle, koyduğunuz her ünlem, nokta ve diğer noktalama işaretleri bile kimi, kimleri, hangi kurumları, kişileri nasıl etkileyeceği önceden uzun uzun düşünülerek yazılmalı. Yalan bir haberi "hortumcu-şeriatçı işbirliği" gibi, "28 Şubat'ta oynadığmız rolden dolayı bizden intikam alıyorlar" gibi atraksiyonlarla, işi gerçek mecraından çıkarıp ideolojik boyutlarda tartışma zeminine çekmeye çalışmak masum bir savunma biçimi olarak kabul edilebilir mi?

Gelelim, Hürriyet'in "O çarşaflı kadın bendim" başlıklı haberine. Bu haberi "Hürriyet'in Milliyet'i kurtarma çabası" olarark görmek lazım. Hürriyet muhabiri çarşaflı kadını bulmuş ama, kadının ne adı, ne de fotoğrafı var haberde. Hürriyet Muhabiri Nuray Babacan'ın konuştuğu kadın, Gaziantep Öğretmenevi bahçesinde göbeği açık öğretmen torununun açık göbeği tartışılırken oradan geçen çarşaflı kadınmış, olayla hiçbir ilgisi olmayan sıradan bir çarşaflı kadınmış. Habere göre o kadın, öğretmenevinin bahçesi gideceği yere kestirmeden gitmesini sağladığı için oradan geçen birisiymiş. Ama, dediğim gibi haberde ne çarşaflı kadının ismi, ne de resmi var. Sadece söylediği belirtilen bazı cümleleri mevcut. O halde size sadece Hürriyet'e ve muhabirine inanmanız kalıyor. İnanır ya da inanmazsınız, bu da sizin bileceğiniz iş. İşte biz buna "basında güven" diyoruz.