BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Çakmakçı çakmağı taşa vurdu

Eleştirmen Osman Çakmakçı'ın "80 şiiri geçersizdir" sözleri şiir dünyasında tepkilere sebep oldu. Ünlü şair Hilmi Yavuz yorum yapmazken, Lale Müldür tepkisini gizlemedi.

Abone ol

1980 kuşağı şairleri Osman Çakmakçı'nın "80 şiiri geçersizdir ve tasfiyesi kaçınılmazdır!" görüşüne yanıt verdi. 80 şiirini tartışmaya açan Çakmakçı, Türk şiirinin özellikle 1980'lerde gerçekliğini kaybettiğini, bu dönemde yazılan şiirin yapay olduğunu iddia etmişti. Şairlerden Tuğrul Tanyol, bunun bir tartışma değil düzeysiz bir saldırı olduğunu; Lale Müldür, bir tek 80 kuşağında değil her dönemde iyi şiirin az olduğunu; küçük İskender 80 şiirinin oldubittici bir mantıkla değerlendirilemeyeceğini söylerken, Adnan Özer de "Osman bir zamanlar benim şiirimi okurken ağlardı" diyor.

Muhatabım değil

Hilmi Yavuz: Osman Çakmakçı'yı tanımıyorum. Kendisinin benim hakkımda söyledikleri beni hiç ilgilendirmiyor. Ayrıca söylediklerinin, üzerinde durulmayı gerektirecek şeyler olmadığını düşünüyorum. Çakmakçı benim muhatabım değildir.

Geçmişte de saldırıldı

Tuğrul Tanyol: Kabak tadında, yok babında bir tartışma. Bu mesele üç beş yılda bir konu sıkıntısı çeken medyanın gündemine gelir. Açıkçası uzun uzadıya kendi gündemimde tutmaya niyetli değilim. Arayan bulur, yıllar önce Milliyet gazetesindeki bir yazımın konusu 'Şiir toplumdan değil toplum şiirden kopuktur' idi. Toplumun lumpenleşmesinin, şiiri de lumpenleşmeye doğru çekme doğrultusunda harekete geçtiğini söylüyordum. Kimse şairlerden şiiri televoleler düzeyine indirmelerini beklemesin. Bunu yapanlar var, ama onlara şair demiyoruz... Bu suçlamaları getirenlerse onları şair sanıyor. 80'ler şiirine geçmişte de saldırı oldu, o saldırılar da bunun gibi düzeysizdi.

Utanıyorum

Adnan Özer: Bu yapılan, son derece insanlık dışı ve utanç verici bir durum. Kişilerin bir akımı, estetiği geçersiz sayması ne kadar anlamlıdır bilinmez. Kişiler istedi diye bir akım tasfiye edilmez; bunu, toplum yapar. Toplumların da bir belleği var çünkü, neyin sürüp neyin tasfiye olacağına toplum karar verir. Tarihte ne babayiğitler çıktı, ama şimdi hiçbirinin esamisi okunmuyor. Bu çocuk, zamanında benim şiirlerimi okuyup ağlardı; demek ki yalandan ağlıyormuş. O zaman, 'Senin şiirin yapay, organik değil' deseydi ya. Ben hiçbir iddiada bulunmuyor, utanıyorum...

Türkiye'de üç şair var

Lale Müldür: Bu tartışma için benim söyleyecek sözüm yok ama şiir için var. Post-kapitalizmin en büyük düşmanı olan şiir öldürülmeye çalışılıyor. Neden? Çünkü bir kalem ve bir kâğıda bakar şiir. Türkiye'de gerçek anlamda şair var mıdır derseniz ben size üç isim sayabilirim ancak: Enis Batur, Ahmet Güntan ve ben.

Gerçeklik payı yok değil

Turgay Nar: Osman Çakmakçı'nın haklı olduğu yerler de var haksız olduğu yerler de. Bir kere, bir kişi tutup bir kuşağı tasfiye edemez. Elbette ki her kuşakta yapay şiirler yazan şairler vardır. Bu kişiler de zaten tarihin içerisinde yok olup giderler. İyi olanlarsa yarınlara kalır.

Sadece okurlarıma hesap veririm

Küçük İskender: 80'lerin tahribatı yalnızca politik faşizmle sınırlı kalmadı; günümüzde buna edebi faşizm, edebiyat cuntası ve yandaşları karıştı; kaçınılmazdı; babasından dayak yiyen, çocuğunu, arkadaşlarını döverek rahatlatır kendini.

Asla yazdıklarım ve yazacaklarım alıntılarla, anlaşılmaza gönüllü viyadüklerle süslü olmadı. Suskunluğa paye dağıtırken 'pardon, ben zaten onlardan değildim' diyen, savunurken ise, 'ben savunuyorum ama sanmayın ki ordayım' diye mırıldananların ahlaki duruşuna şahit oluyorum. Sanırım 2000'leri yazmaktan çok konuşan, kökü geçmişteki şahıslar belirleyecek. Ben 80'lerdenim. Ataol'a kızarım, Attila'ya kızarım, günü gelir Orhan Veli'yi de sevmem, Cahit Sıtkı'yı da; ancak onlarsız olamayacağımın, onlarsız hiç olduğumun da farkındayım. Bu, Haydar'ın dediği gibi vefa değildir; bir eğitimin basamaklarının farkında olmaktır. Vefa, etki tepkiyle gelişir; mistik kanalları vardır; oysa 80'lerin derdi bu sayılmamalı: 'Bayramlarda 'geleneksel'in elini öpme eziyeti'ne katlanmaz 80'ler. Mecburiyetten çok, mesuliyettir oradaki. Bu, aşktır. Şiire ait olabilene dair aşktır. Asıl mesele, 80'lerden sonra yazanların ve düşünenlerin şiire olan aşklarının bitmiş olmasıdır.
80'lerde yazan biri olarak hesap vereceksem, bir tek okur dostlarıma veririm; hem de öyle sırf edebiyatla paketlenerek de değil; sinemasıyla, müziğiyle, resmiyle, tiyatrosuyla; hani akımsa akım, dönemse dönem, topyekûn sanatçılarıyla. 'Oldubittici mantık'la 80'leri değerlendiremem.

Haber: Derviş Şentekin
Kaynak: