BIST 10.646
DOLAR 32,24
EURO 34,96
ALTIN 2.435,17
HABER /  GÜNCEL

Büyük Lider'in anıt mezarında

BBC muhabiri Jeremy Hunter, Kuzey Kore'nin Büyük Lideri'nin anıt mezarını ziyaret etti.

Abone ol

Muhafız akıcı bir İngilizce'yle "Ceplerinizi boşaltın lütfen" diyor, "Herşeyi. Bozuk para, pil, kalem, ne varsa. Metal birşey var mı?" Başımı sallıyorum.

Ceplerime dokunuyor; "Bu ne?"

Mendilimi çıkarıyorum. "Yasak" diyor, ters ters. Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'daki Kumsuman Anıt Sarayı'nı, diğer adıyla Büyük Lider Kim İl Sung'un kabrini hiçbir şey kirletmemeli.

Önünde kocaman bir meydan bulunan, iki tarafına hendekler kazılmış, dış cephesi mermer kaplı bu devasa bina bir zamanlar Kim İl Sung'un resmi konutuymuş.

1994'te öldüğünde oğlu ve halefi Kim Jong İl burayı restore edip, babasının ebedi kabrine dönüştürmüş.

Kılık kıyafetimiz konusunda önceden uyarılmıştık; buraya girebilmek için ceket-kravat şart.

Kapıdaki ilk aramadan geçtikten sonra, ıslak yapay çim gibi garip bir şeyin üstüne bastık.

Hemen ardından yere monte edilmiş fırçalar, ayakkabılarımızın altını temizledi. Bu muazzam mermerli sarayı hiçbir şey kirletmemeliydi.

Ebediyete kadar

Kubbe ve sütunlarla bezenmiş, devasa mermer bir salona girdik. Salonun öte ucunda, bir kaidenin üzerinde Kim İl Sung'un parlak beyaz mermerden kocaman bir heykeli duruyordu.

Arkasından yükselen güneşin ışıkları, heykeli tatlı bir pembeye boyanmıştı. Bir yerlerden yumuşak bir müzik sesi geliyordu.

Bir başka odaya girdik ve bir görevli elimize bize müzelerde kiraladıklarımıza benzeyen minik bir teyp verdi. İngiltere'nin kuzeyine ait ağır bir aksanı olan bir ses, Büyük Lider'in yaşam öyküsünü anlatıyordu.

Ses kalitesi o kadar kötüydü ki fazla birşey duyamadık. Ama özetle Kim İl Sung 1994 yılında "uykuya dalmış", fakat "ebediyete kadar bizimle yaşayacak" diyebiliriz.

Havaalanlarında kullanılan güvenlik kapılarına benzer, geniş bir kapıdan geçirildik.

Dokuz delikten fışkırtlan kuvvetli hava akımları, anıt mezarın bu en kutlu odasına girmeden önce üzerimizde kalmış olabilecek son kırıntıları da silip süpürdü.

Kim İl Sung camdan bir tabutun içinde yatıyordu. Üzerinde koyu renk bir takım vardı; ayrıca Kuzey Kore İşçi Partisi'nin bayrağına sarılmıştı.

Kutlu oda

Odanın dört bir köşesinde beyaz eldivenli askerler dimdik nöbet bekliyordu. Dörderli sıralar halinde tabuta doğru götürüldük. Durduk.

Sırayı bozuyor muyuz diye göz ucuyla birbirimizi süzerek yavaşça ilerledik, yine durduk. Saygıyla eğildik, döndük ve yine sırayı bozmadan tabutun öteki kenarına geçtik; eğildik. Bu böyle devam etti, ta ki tabutun dört bir yanını dönene dek.

Anıt mezarı geldiğimiz yoldan terk ettik; kuşkusuz dünyanın en uzun geçidi olmalı bu.

Karşımızdan gelen Kuzey Korelilerin ardı arkası kesilmek bilmiyordu.

Hepsi tertemiz giyinmiş, dimdik ilerliyorlardı: Büyük, çoktan ölmüş ama sonsuza dek yaşayacak Lider'e saygılarını sunacakları kutlu odaya doğru.