BIST 10.895
DOLAR 32,19
EURO 34,97
ALTIN 2.507,67
HABER /  DÜNYA

Biz çözmezsek, başkaları kendi çözümünü dayatır”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’de süren sorunun çözümü için İslam ülkelerini daha fazla sorumluluk almaya çağırarak, “Şayet İslam alemin...

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’de süren sorunun çözümü için İslam ülkelerini daha fazla sorumluluk almaya çağırarak, “Şayet İslam alemini ilgilendiren sorunlara biz çözüm arayıp getirmezsek, başkaları kendi çözümlerini dayatacaktır. Evimizi düzene koymak, herkesten önce bizim sorumluluğumuzdur” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 29. Bakanlar Toplantısı’na katıldı. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, dünyanın siyasi ve ekonomik çalkantıların sürdüğü zor bir dönemden geçtiğine işaret ederek, “İslam âlemi, bu zorluklardan ziyadesiyle etkilenmektedir. Bir yandan, küresel ekonomik krizin beraberinde getirdiği durgunluk, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Kriz, zengin ile fakir arasındaki makasın giderek açılmasına yol açmaktadır. Bunun, toplumsal etkileriyle baş etmek zorundayız. Diğer yandan, İslam âleminin bir kısmı alevler içindedir ve her gün yüreklerimizi dağlayan görüntülerle karşı karşıyayız” dedi.
Ortadoğu coğrafyasındaki gelişmeleri değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, “Yanı başımızda, Suriye’deki iç savaş bir milletin kendi kendini tüketmesine yol açmaktadır. Yaklaşık üç yıldan bu yana devam eden Suriye’deki iç savaş sonucunda 100 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Milyonlarca insan evlerini, yurtlarını ve yakınlarını terk ederek komşu ülkelere göç etmiştir. Tüm bu gelişmeleri hüzünle, yüreklerimiz burkularak takip etmekteyiz. Çatışma ortamında nefretle yetişen nesiller, şimdiden gelecekteki çatışmaların tarafı haline getirilmekte ve kısır bir döngünün parçası olmaktadır. Bu tür sorunların çözümü için üye ülkelerimize daha fazla sorumluluk düşmektedir. Şayet İslam alemini ilgilendiren sorunlara biz çözüm arayıp getirmezsek, başkaları kendi çözümlerini dayatacaktır. Evimizi düzene koymak, herkesten önce bizim sorumluluğumuzdur. Yangın evimizdeyse, komşumuzdaysa; söndürmek herkesten önce bizim meselemizdir. Aksi halde yaşanacakların maliyeti, hepimiz için çok büyük olacaktır. Bu yüzden, tüm üye ülkeleri bizim sorumlarımıza, bize ait çözümler getirilmesi için çabalarını arttırmaya davet ediyorum” diye konuştu.

"İSEDAK ÜLKELERİ, DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARININ SADECE YÜZDE 10’UNU CEZBEDEBİLİYOR"
İSEDAK’ın son dönemdeki ekonomik ve sosyal sıkıntılarını aşılmasına yardımcı olacak yeni enstrümanların geliştirilmesi için en doğru adres olduğunu söyleyen Gül, “Bu yöndeki çalışmalarımızı kamu kuruluşlarıyla sınırlı tutma lüksüne sahip değiliz. Sermayenin sınır tanımadığı çağımızda, özel sektörü de çözüm reçetelerine dahil etmek zorundayız. Zira, sürdürülebilir kalkınma ve ilerlemenin yolu, doğrudan yatırımların arttırılmasından geçmektedir. Bu yılki İSEDAK toplantısının temasının ‘İİT Üyesi Ülkelere Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Akışının Arttırılması’ olarak belirlenmesi, bu açıdan son derece isabetlidir. Geniş bir coğrafyaya yayılan İSEDAK ülkeleri, farklı sermaye birikimlerine, tasarruf düzeylerine ve yatırım ihtiyaçlarına sahiptir. Birçok zengin İslam ülkesi, ciddi ölçüde ticaret fazlası vermektedir. Bu ülkelerde sermaye birikimi hayli yüksektir. Bu çerçevede, 2009’da 101 milyar Dolar olan İİT ekonomilerinin cari işlem fazlasının, 2012’de 350 milyar Dolar’a yükselmesi elbette sevindiricidir. Ancak tablo, her ülke açısından bu kadar olumlu değildir. Kantarın öteki ucunda, genç ve dinamik nüfuslarıyla, üretim ve istihdam arayışında olan Müslüman ülkeler yer almaktadır” şeklinde konuştu.
İSEDAK ülkeleri arasındaki sermaye hareketliliğinin arttırılması gerektiğinin altını çizen Gül, şunları söyledi:
“Daha yalın bir ifadeyle, sermayedarlar ile yeni iş, üretim ve yatırımlar için sermayeye ihtiyaç duyanları bir araya getirmektir. Bu doğrultudaki gayretlerimizin neden yoğunlaştırılması gerektiğini, bazı istatistiki verilere dayanarak anlatmak istiyorum. Halihazırda İSEDAK ülkeleri, dünya genelindeki Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının sadece yüzde 10’unu cezbedebilmektedir. Bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 42’dir. Ayrıca İSEDAK üyelerine yapılan doğrudan sermaye yatırımlarının yüzde 71’i, sadece 10 ülkeye odaklanmış durumdadır. Bu itibarla, üye ülkeler arasındaki sermaye hareketliliğini arttırmak kadar, diğer küresel aktörlerden sermaye akışını hızlandıracak adımları da atmak zorundayız. Kendi tasarrufları, kalkınmalarının sağlanması için yeterli olmayan ülkelerin, yabancı sermayeyi ülkelerine çekmek için gerekli şartları hazırlamaları gerektiğinin bilincine varmaları şarttır. Bunun yöntemi, siyasi istikrar ve kamu düzenini sağlayacak kapsamlı yapısal reformlardır. Hukuki altyapıların, sermayeyi cezbedecek şekilde hazırlanması elzemdir”
Hiçbir yatırım şirketinin bir ülkeye gözü kapalı yönelemeyeceğini söyleyen Gül, “Sermaye sahiplerinin yatırım kararı alırken en fazla dikkat ettiği husus güvendir. Güven sağlamanın yolu ise siyasi istikrar, hukuki güvence, öngörülebilirlik ve şeffaflıktan geçmektedir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül konuşmasının sonunda “Ülkelerimiz ve halklarımız için teknoloji transferi, istihdam, büyüme, kalkınma ve refah peşindeysek, kısa vadeli reçetesi ne kadar ağır olursa olsun, yapısal reformları kararlılıkla hayata geçirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının ardından İran heyetine söz veren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Dün İran safahatine yapıla saldırıyla ilgili üzüntülerimi dile getiriyorum. Hayatını kaybedenlere baş sağlığı diliyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Aralık ayında görev süresi sona erecek olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeneddin İhsanoğlu’na da teşekkür ederek, “İİT’i çok etkin bir hale getirdi. Çok değerli çalışmalar yaptı. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
(İHA)