BIST 10.083
DOLAR 32,37
EURO 34,76
ALTIN 2.433,72
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Bir gazetecinin av anıları

Ufuk Güldemir'in hayatta iken yazdığı, ancak basımını yetiştiremediği av hatıraları kitabı "Gecenin Yüreği", ailesi tarafından yayınlandı.

Abone ol

“ Avlanmak için mi gitti, yoksa duygu dolu bu yazıları yazmak için mi, hala bilmiyorum”

, Güldemir’in, kanserle mücadele ettiği son bir yılda yayınlamak için büyük heyecan duyduğu eserlerinden biriydi.

Kardeşi Şafak Okaygün, Ufuk Güldemir’in bu kitabı, tedavi için gittiği Houston’da 2006 yazında yazmaya başladığını belirtiyor.

M.D.Anderson kampüsünde hasta ve yakınlarının kaldığı Rotary House’un büyük holünde önünde dizüstü bilgisayarı, oraya hasta olarak değil de, sanki bir iş için gelmiş gibi çalışan, yazan, düşünen bir adam...

Gecenin Yüreği, işte o anlarda yazılmaya başlanan, o salonda aile ile paylaşılan bir eser.

Kardeşi Şafak Okaygün, o günleri şöyle anlatıyor:

“ Aylar geçtikçe bir yandan eskiden yaptığı avları yazarken, bir yandan da Teksas, Alaska, Afrika avlarına gitti. Bu avlara avlanmak için mi yoksa duygu dolu bu yazıları yazmak için mi gitti hala bilmiyorum. Okuyunca ne denli duygu yüklü yazılar olduğunu göreceksiniz....

Houston’a sık gidişlerimde, kaldığımız otelin lobisinde, MD Anderson’un bekleme salonlarında, bana teker teker yazılarını okumaya başladı. Bir gün “Ufukcuğum çok yazı yazdın ama edebi anlamdaki en güzel yazıların bunlar” dediğimi hatırlıyorum.”

GECENİN YÜREĞİ, Ufuk Güldemir’in mesleğinin yanısıra, hobisine de ne kadar tutkuyla bağlı olduğunu gösteriyor.

Avcılığa son derece mesafeli olan kitabın yayıncısı Bülent Özükan bu tutkuyu şöyle anlatıyor:

“Av konusu bana oldukça uzak... Uzlaşamadığım bir konu üzerinde kitap yapmanın çelişkileriyle Ufuk’un yazılarına uzun süre bakamadım. Odamı dolduran binlerce av fotoğrafını karıştırırken, Ufuk’un gözlerindeki tutkuyu keşfettim. Konusu her ne olursa, işini tutkuyla yapan insanlara her zaman saygı duymuşumdur... Yazılarını okumaya başladığımda, av tutkusunun farklı boyutta bir şey olduğunu kavramaya başladım. Gençlik, hatta çocukluk yıllarından başlayan bir tutkuydu Ufuk’taki.... Golf gibi zengin olduktan sonra başlanabilecek bir hobi değildi. Bilgi gerektiriyordu, özveri, yaşamından-işinden zaman çalma. Adrenalinle yoğurma...”

Yayıncı Bülent Özükan, bu tutkuyu kitaba yansıtabilmek için çok titiz çalıştı.

Ama bir şey daha yaptı;

Kitabın sayfalarını çevirdikçe burnunuza gelecek olan çam kokularını serpti sayfalara. Tıpkı gölgesinde oturup dinlenirken, huzur veren kokusunu içimize çektiğimiz çam ağaçlarını diken bahçıvanların çoktan hayattan çekip gittiğini hatırlatır gibi.

Türkiye’de bir kitapta ilk kez uygulanan bu yöntemle okurlar çam kokuları içinde kitabın sayfaları arasında dolaşacaklar.

“GECENİN YÜREĞİ”, Ufuk Güldemir’in henüz son editoryal düzeltmelerini bitiremediği “Kanser Avı” yazısıyla başlıyor. Ama O, kitabında kendi yazılarından önce, ilk sırayı Abraham Lincoln’un “Ayı Avı” şiirine vermişti. “Tutku kardeşliği”ni anlatan çarpıcı bir giriş hayal etmiş olmalı.

Av teması, aslında Ufuk Güldemir’in söylemek istediklerinin sadece dış çerçevesini oluşturuyor. Bu yazılarda; insana, hayata ve hatta habere nasıl farklı gözlerle baktığının ipuçlarını bulacaksınız.

Duygu dolu yazılarını, gazeteciliğe “foto muhabiri” olarak başlayan Ufuk Güldemir’in fotoğrafları süslüyor. Ya da yazılarının süslediği fotoğraflar.. En çok da onunla övünüyor 2006 Eylül’nde M.D. Anderson’da yazdığı Önsöz’de:

“Benden daha iyi avcılar olduğunu biliyorum.
Benden çok daha iyi silah atanlar olduğunu da biliyorum.
Ama benden daha iyi fotoğraf çeken avcı var mı emin değilim.
Bu kitabı avlarımı değil, fotoğraflarımı paylaşmak için yazdım.
Av arkadaşlarıma yadigar kalsın istedim.”

Son yıllardaki avlarının çoğuna eşlik eden, O’nun hayat ve avcılık arkadaşı Eşi Gaya Güldemir, bu fotoğrafları tek tek seçerek kitaba yerleştirdi.