BIST 9.645
DOLAR 32,55
EURO 34,90
ALTIN 2.425,19

Bir aldatma hikâyesi de benden

Ben o günden sonra “Sakın aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın” ayetinin hükmünü çok iyi anlamıştım ve ömrümün geri kalanında aldatılanlardan olmamaya çalıştım. Çünkü aldatıcının en şerefsiz olanı, sizi Allah ile aldatanıdır!

            24 Nisan günü Joe Biden’ın Canan Kaftancıoğlu ile aynı fikirde olduğunu açıklamasıyla birlikte yaşadığımız şaşkınlıkla karışık öfke hali yerini gündelik meselelere bıraktı.

            Başımdan geçen bir dolandırma olayını yazmadan önce soykırımla ilgili çok kısa bir şey söyleyeyim.

            Çocukluğu Western filmleri dönemine denk gelen ve benim gibi her seferinde Kızılderilileri tutan vicdanlı memleket evlatlarına selam olsun! 

            Joe Biden’ı ne kınıyorum ne de tepki gösteriyorum. Şerefsiz bir tarihin eli kanlı kişileri mi şerefimize leke sürecek?

            Hadi oradan!

            Neyse, Amerikan borsalarını bile etkileyecek sertlikte Joe Biden’a ayar verdiğime göre yazı konumuza dönebiliriz!..

            Bu anımı daha önce yerel kıvamda yazmıştım. Dolandırıcıların ortalıkta fink attığı şu günlerde sizlerle de paylaşmak istedim.

            Ben memur çocuğuyum. Babam yıllarca kooperatife para yatırmıştı. Eski evimizi satmıştı. Daha ev tam olarak bitmeden taşınmak zorunda kalmıştık.

            40 daireden oluşan sitede kalorifer sorunu yaşıyorduk. Merkezi sistem pahalıya geliyordu ve birçok üye ortak gideri ödemiyordu. Kaloriferli dubleks eve taşınıp kendimizi lord gibi hissedip eşe dosta görgüsüzlük yapma hayallerimiz suya düşmüştü!

            Bir gün Elazığ’a bir adam geldi. Öğretmen Evinde seminer verdi. Kur-an’dan ayetlerle suyu füzyonlaştırdığını anlatmıştı. Babam büyük bir heyecanla dinlediklerini bize anlatıyordu. Ki heyecanlı şekilde anlatmadığı mesele yoktur!

            Düşünün, neredeyse sıfır elektrik sarfiyatıyla nükleer enerjinin bir tık altında bir enerji ortaya çıkacaktı!

            Böylesi bir buluşa imza atan kişi gidip kat kalorifer mi yapar, diye sormayın! Zira etrafımızda o gün için bu soruyu soran çıkmadı! Çıksaydı bile muhtemelen adamlardan önce babam itiraz ederdi. Çünkü çok inanmıştı!

            Hatırı sayılır bir paraya adını hatırlamadığım aleti aldık. Merkezi sistemi iptal edip kat kaloriferine geçtik. Elektrikle çalışan alet bedava sayılacak bir tüketimle evi ısındıracaktı.

            Elektrik sayacı kafayı yemiş gibi dönüyordu. Babam yetkililere durumu anlattı. Sudan kaynaklanıyor dediler. Ayet ortadaydı, hata olma ihtimali yoktu! Suyunu değiştirin dediler.

            Eski dökümlü petekleri hatırlıyorsunuzdur. Hani eşeğe yükleseniz belini kıracak petekler vardı ya, onlar işte! Petekleri daha ortaokul yaşındayken babamla tek tek söktük. Kapıya kadar taşıdık. Belime bir şey olmadı! Peteklerin içlerini temizledik. Biz evde musluk suyu içerken bütün tesisatı şişe suyuyla doldurduk! Yetkili geldi, ayarları yaptı.

            Aman Allah’ım! Elektrik saati neredeyse durmuştu. Su füzyonlaşmıştı. Ayet yalan söylüyor olamazdı!

             Yılların ısınma çilesi bittiği için görgüsüzlük yapma hakkımızı kullanma vakti gelmişti! Evde don atlet katına geziyorduk!

            Fatura zamanı gelmişti. Babam TEDAŞ’ta çalışıyordu. Faturayı okuyan memur babamın yanına gitmiş ve utanarak “Osman abi kusura bakma, seni tanıdığımız için tutanak tutmadık. Senin evde kaçak elektrik tespit ettik.” deyince babam yüzü kızararak ağzının içinde ancak “ayet, füzyon!..” diye mırıldanabilmiş!

            Ayet kaynaklı füzyon mucizesi meğer kaçak elektrik düzeneği kurup, voleyi vurup tüymekten ibaretmiş!

            Biz ailecek ilk o zaman Allah ile aldatılmıştık!

*****

            Anlattığım hikâyeyi aslında çok severim.

            Bizim basit hayatlarımız vardı. Basit hikâyelerimiz, basit hayallerimiz…

            Eziyetsiz bir ısınma, o soğuk kış günlerinde musluğu her çevirdiğinde sıcak suyun akacağını istemek…

            O basit hayallerimizi bile istismar etmek için peşinde koşuyorlardı.

            Ben o günden sonra “Sakın aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın” ayetinin hükmünü çok iyi anlamıştım ve ömrümün geri kalanında aldatılanlardan olmamaya çalıştım. Çünkü aldatıcının en şerefsiz olanı, sizi Allah ile aldatanıdır!

            Aslına bakarsanız bugün çok fazla şey değişmedi. İnsanlar daha da açgözlü. Belki daha çok para dolandırıyorlar.

            Ve tabi yaş ortalaması düştü.

            “Gençlerin önünü açmak lazım” sözü ancak bu kadar yanlış anlaşılabilirdi!

            En son sanal para dedikleri, ismini bile bilmediğim kolay yoldan zengin olma hırsıyla 391 bin kişi dolandırılmış. İkinci şirkette de benzer mağduriyetlerden bahsediliyor.

            Milleti dolandıran çocuğun tipine baksanız, “oğlum şuradan iki çay söyle” diyeceğiniz bir kripto tosun milyonlarca dolar vurgun vurmuş.

            Müslüman birisi olarak bu olayda beni en çok sevindiren de şu ki bu kripto tosun vatan millet Sakarya edebiyatı yapıp dini alet etmemiş.

            Hatırlayın, ahır açılışı yapan tosuncuk Kudüs’e selam çakıyordu!

            -Ne yapıyorsun?

            -Ahır!

            -Kudüs ne alaka!

            -İnekleri sağması kolay oluyor!

            -Ahırdakilerini mi?

            -Bir saf daha düştü! Sana da bir hisse satalım mı canım, ne dersin!..

            Neyse, bitirelim artık.

            Ah ah, o su neden füzyonlaşmadı ki!..