BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  POLİTİKA

Baykal Kandilin yerini bilmiyor

'Siz niye gitmediniz, Kandil'in yerini mi bulamadız' sözlerine Baykal cevap verdi. Kandil'in yerini bilmedikleri ortaya çıktı.

Abone ol

İNTERNETHABER

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal Partisi'nin Grup Toplantısı'nda konuştu. Başbakan Erdoğan'ın hafta içinde sarf ettiği "Siz niye Kandil'e gitmediniz? Haritada yerini mi bulamadınız?" sözlerine "Bizim zamanımızda Kandil yoktu. Bekaa vardı. O da temizlendi. Kandil sizin zamanınızda ortaya çıktı" dedi.

Baykal şunları söyledi:

TBMM'nin gündeminde değinmemiz gereken iki önemli yasa var. Birisi İl Özel İdaresi ve Belediyeler Gelir Tasarısı...

Bu yasa ne getiriyor?

- Emlak vergisi iki katına kadar artırılabilecek. Bakanlar Kurulu emlak vergisini kanun çıkarmaya gerek kalmadan iki katına kadar çıkarabilecek.

- Bugüne kadar tek evi olan emeklilerin evlerinden vergi alınmıyordu. Şimdi artık ondan da vergi alınacak.  

- Devlet vatandaşın kooperatif yoluyla ev edinmesini destekliyordu. Şimdi artık onlardan da vergi alınacak.

- Bakanlar Kurulu'nun indirim yetkisi kalkıyor, iki katına kadar çıkarma hakkı veriliyor.

TAKSİ BAŞINA 30 MİLYON VERGİ

- Eğlence vergisi geliyor. Kahvede, kıraathanede çay içmek vergilendirilmesi gereken bir uğraş haline geldi. İnternet cafeleri de eğlence yeri kapsamına alındı.

- Köylerdeki yurttaşlar gaz ve elektrik tüketim vergisi ödeyecek.

- Elektrik faturaları üzerindeki TRT katılım payı kalkacaktı. Ancak hala duruyor.

- Taksi duraklarındaki taksi başına 30 milyon bir vergi getirilecektir.

- Vatandaş da eğer arabasını, evinin bulunduğu sokakta park ediyorsa o da vergilendirilecektir.

Diğer yasa ise Sosyal Güvenlik Yasası...

- Yasa sosyal güvenlik anlayışını, sosyal devlet anlayışı dışına çıkarıyor. Sosyal Devlet artık gözden çıkarılmakta, erezyona uğratılmakta, gücü yeten gücü yetene anlayışı getirilmektedir. Devlet çalışanlara karşı herhangi bir sorumluluğu yokmuş gibi bir anlayışla yeni bir sosyal güvenlik modeli ortaya koymaktadır.

- Getirilen sosyal güvenlik yasası emekli olabilen şansını yakalayıcı sayısını azaltmaya çalışıyor. Emeklilik yaşı yükseltmektedir. Prim ödeme gün sayısını artırmaktadır. Daha ileri yaşta ve 9000 iş günü prim ödeyenlere emeklilik getirilmektedir. Türkiye'nin çalışma koşullarında 9000 iş günü prim ödeyerek bir ömrü tamamlamak çok zordur. O nedenle çalışanlar buna mezarda emeklilik yasası demektedir. Artık emeklilik bir hayal olmuştur.

EMEKLİLİK MAAŞI DÜŞÜRÜLECEK

- Alınacak emeklilik maaşı da düşürülüyor. Şimdiki bile yeterli değilken, en geç koşullarda emeklilik maaşı düşürülüyor.

- Prim borcu olana hizmet vermeme anlayışı getirilmektedir. Devletin görevi vatandaşına bakmaktır. O prim borcu olan insanın gelecekte primini ödeyecektir ama şu anda borcu varken sana, karına, çocuğuna bakmam diyen bir devlet geliyor. Çalışanına güvenmeyen, esneklik göstermeyen, kredi açamayan bir devlet anlayışı... Anayasada sosyal devlet yazıyor. Bunun sosyal devletle bir alakası var mı.

AKP'DEN GELECEK NESİLLERE İHANET ÖĞÜDÜ

- Ayakta tedavide, protezde katkı payı almayı öngören bir anlayış...

Hükümet bu modeli savunurken çok enteresan bir yaklaşımı var. 'Bunlar sizin için geçerli değil, şimdi çalışan için geçerli değil. Kademeli olarak yürürlüğe girecek. Gelecekteki düzenlemeden sana ne' diyerek gelecek kuşaklara ihanet etmeyi öğütleyen bir yaklaşım içinde olmaları savunuluyor. Bu da başka bir ayıp...

Türkiye derhal işsizliğe çözüm bulacak ciddi projeleri devreye sokmalı. Kaçak işçiliği önlemeli. Sosyal güvenlik şemsiyesi genişletilmelidir. Türkiye'deki prim düzeyi AB ülkeleri arasındaki en yüksektir.

BAŞBAKAN'IN GAFLARI

Geçen hafta önemli tartışmalar yaşandı.

EN AZ 3 ÇOCUK YAPIN: Başbakan milletimize her ailenin en az 3 çocuk yapması önerisini getirdi ve ekledi: Her çocuk kendi bereketiyle gelir. Gerekçesi de "Türk milletini kazımak istiyorlar..." Kamuoyu bunu gerekli şekilde değerlendirdi. Çok güzel şeyler söylendi. Başbakanın her çocuğun kendi bereketiyle geldiğini söylemesi herhalde kendi deneyiminden çıkardığı bir şeydir... Bu vesileyle sayın Başbakanın Türk milleti lafını ağzına almasından memnun oldum. Eğer kökümüzün kazınmasından korkuyorsa görevlerini yerine getirsin.

KATİLİ MAKTÜL AFFEDER: Eğlenceli bir söylem ise; katili affetme iddiası maktülun ailesindedir dedi. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en fazla af çıkarmış hükümetinin başı konuşmuyor. Sanki 4 defa af çıkarmış, PKK'lılara da eve dönüş yasası adı altında yasa öneren kişi konuşmuyor. 30 bin kişiye af getirmek isteyen kişi konuşmuyor.

KANDİL'İN YERİNİ Mİ BULAMADINIZ? Gene geçen hafta bize söylediği bir söz vardı. 30 yıldır siz niye Kandil'e gitmediniz? Kandil'in yerini mi bulamadınız? 30 yıldır Türkiye'de Kandil değil Bekaa diye bir problem vardı. O da senden önce halledildi. Kandil senin iktidarında ortaya çıktı. Terör o zaman Suriye'ye yerleşmişti. O zamanki hükümetler oradan çıkardı. Bir dolaştı. Yunanistan, Rusya, İtalya ve sonra senin iktidarında geldi Kandil'e yerleşti. Bunun hesabını verecek olan sensin...

SURİYE'DE TERÖR BİTTİ, TÜRKİYE'DE TERÖR BİTTİ

Türkiye Kuzey Irak'taki terörle mücadele için TBMM'den yetki alıp önce hava harekatı, sonra kara harekatına başladı. Türkiye 21 Şubat'ta bir kara harekatı gerçekleştirdi, 29 Şubat sabahı da resmen sona erdiği açıklandı.

Önce Türkiye'nin böyle bir harekat yapmasının hangi zaruretler altında çıktığı çok açıktır. Ülkemiz hiçbir şekilde mazur görülemeyecek bir saldırıya hedef seçilmiştir. Bir terör harekatının başarıya ulaşmasının temel unsuru bir komşu ülkeden destek almasıdır. Daha önce bu ülke Suriye'ydi. Suriye Türkiye'nin bu konudaki kararlığı karşısında gereğini yaptı.

IRAK'TA TERÖR BİTMEDEN TERÖR BİTMEZ

2003 yılında Kuzey Irak'taki askeri harekattan sonra terör tırmanışa geçti. Bunun arkasında hiç kuşku yok ki Kuzey Irak'ta yerleşmiş olması temel unsurdur. Biz uzun süre bu bağlantının kesilmesi gerektiğini söyledik. Başbakan o zaman çıkıp "İçerdeki teröristi bitirdik de dışarısı mı kaldı" dedi. Dubai'de Kuzey Irak'a dokunulmaması karşılığında 1 milyon dolarlık anlaşma imzaladı. Bunun altında Kuzey Irak'taki tehditi ciddiye almadığı anlaşıldı. Irak'taki terörü çözmeden burada terör bitmez.

ABD'NİN  DESTEĞİ GÜZELDİ

Tezkere neyi öngörüyor. Kuzey Irak ve mücavir alanlarda terör tehditinin ortadan kaldırılmasını...  Tezkere alındı, Washington'a gidildi. Hepimizin onay verdiği bir açıklama geldi ABD'den "PKK terör örgütüdür, biz de buna anlık istihbarat desteği vereceğiz"

ABD hava sahasını açtı. Anlık istihbarat verdi. O işbirliği içinde hava harekatı yapıldı. Daha sonra da kara harekatı yapıldı. ABD'nin haberi yok mu? Var elbette. Bunların hepsi güzel. Türkiye'ye bir şans verilmiş. Türkiye harekata geçmiş.

SONRA ELİMİZİ TUTTU

Harekatın 3. günü Avusturya'nın Kamberrası'ndan harekat kısa sürmelidir diye açıklama yaptılar. Askeri harekat noktasına gelinmiş. Keşke gelinmeseydi... Harekatın bitişinden bir gün önce Bush "harekatın derhal bitmesi için get out diyerek, Türkler terk etmelidir diyerek, diplomatik söylemde de çok mutad olmayan bir ifadeyle Türkiye'nin çıkması gerektiğini söyledi"

ABD'NİN AMACI NE?

Türkiye'nin bir askeri operasyona gelmesini kabul ediyorsunuz, PKK'nın terörist olduğunu  kabul ediyorsunuz, harekat başladıktan 3 gün sonra "bitir" diyorsunuz, ve "askeri yöntemle olmaz siyasi çözüm" diyorsunuz. Bir deneyelim. Askeri yöntemle olur mu olmaz mı bir deneyelim. Askeri yönteme oy vermiş biri olarak amacım "ordunun gücünü kullanarak Kuzey Irak'tan terörü çıkarmak"

ABD'nin amacı ne? Niye hava sahasını açmış, niye anlık operasyon vermiş. Senin amacın askeri harekatla sonuç almak mı, yoksa askeri harekatla sonuç alınmadan siyasi diyalog noktasına gelinmesini sağlamak mı?

ABD KENDİ OYUNUNU OYNUYOR

Biz kendimiz karar aldık, ABD ile işimiz yok mu diyorsunuz? O zaman niye ABD'ye gittik? Niye istihbarat aldık? Elbette olacak. Uluslararası dayanışma elbette olacak? Başlangıçta dayanışma var da bitirilmesinde yok mu? Bu doğaldır. ABD kendi oyununu oynuyor. ABD her ne kadar terör örgütü olarak nitelese de Kuzey Irak'tan PKK'nın tamamının temizlenmesini istemiyor.

OYUNUN ADI SİYASİ ÇÖZÜM

Fallion, ABD'nin en üst askeri liderlerinden biri, "Türkiye PKK ile ilişkiye geçirilmelidir. Taraflar ikna edilmelidir." diyor. Çuval olayıyla ilişkilendirilen subay da "PKK ile ilişkiye geçilmelidir" diyor

Bir an için soruyorum. Askeri hareket yapmamış olsaydık Talabani'yi Türkiye'ye çağırmak mümkün müydü?

ASKERİ HAREKAT OLMASA SİYASİ SÜREÇ BAŞLAR MIYDI?

Askeri harekat kararının alındığı MGK'da Talabani'nin çağrılması da karar verildi. Yani hem askeri harekat, hem siyasi çözüm kararı aynı anda çıktı.

Talabani geldi ne oldu? Siyasi çözüm ortaya çıktı. Askeri operasyon olmasa bu süreç başlayacak mıydı?

Birilerinin "Türkiye'ye izin verelim. İçini boşaltsın. Sonra siyasi çözümü dayatırız" demediğinin garantisini verecek bir kimse var mı bana?

Tablo bu. Bunu hatırlatmak bizim görevimiz. Bu büyük senaryo içinde askeri operasyon birilerinin gözünde bir faktörse bunu göstermek bizim görevimiz değil mi?

ANAYASA, TÜRK MİLLETİNİN ANAYASI OLMAKTAN ÇIKACAK

Anayasa problemi var önümüzde. Anayasayı yapan ikinci adam şu anda ABD'de birilerine anayasıyı anlatıyor. Biz bilmiyoruz. Muhalefet bilmiyor, basın bilmiyor, halk bilmiyor daha...

Bu anayasa anayasayı Türk milletinin anayasası olmaktan çıkaracak bir anayasadır. Bu değişiklik niye yapılıyor? Öyle bir değişiklik olacak ki kendi kendimize soracağız? Biz bu askeri harekatı niye yaptık? Talabani'yi Türkiye'ye getirmek için mi? Barzani'yi masamıza oturtmak için mi? Anayasamızı Türk milletinin anayasası olmaktan çıkarmak için mi?