BIST 10.665
DOLAR 32,24
EURO 34,96
ALTIN 2.433,49
HABER /  GÜNCEL

Basın Konseyi'nden tasarıya destek

Konsey, TBMM'ye sunulan Basın Yasası Tasarısı'nı, demokratikleşme yolunda önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Abone ol

Basın Konseyi'nin ''Basın Kanunu Tasarısı'' ile ilgili görüşünü içeren raporun, Konsey Başkanı Oktay Ekşi tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu Başkanlığı'na sunulduğu bildirildi. Raporda, ''TBMM'ye sunulan Basın Yasası Tasarısı'nı, demokratikleşme yolunda önemli bir adım olarak değerlendirdik. Basın Konseyi olarak tasarıyı desteklediğimizi belirtiyoruz'' denildi. Konsey'den yapılan yazılı açıklamaya göre, TBMM Adalet Komisyonu Başkanlığı'na sunulan Basın Konseyi'nin Basın Kanunu Tasarısı ile ilgili görüşlerini içeren raporda şunlar kaydedildi: ''Son 54 senedir yürürlükte bulunan 5680 sayılı Basın Kanunu'nu yeni baştan düzenlemeyi öngören yasa tasarısını, Basın Konseyi Yüksek Kurulu olarak dikkatle inceledik. Hemen belirtelim ki, TBMM'ye sunulan Basın Yasası Tasarısı'nı demokratikleşme yolunda önemli bir adım olarak değerlendirdik.'' Raporda, taslak metnin geçen yıl ağustos ayında Devlet Bakanı Beşir Atalay tarafından kamuoyuna açıklandığı hatırlatıldı. ''Basın Yasası Tasarısı'nın bu taslağı esas aldığının sanıldığı'' belirtilen raporda, tasarıda eleştirilen bazı noktalarda düzeltmeler yapıldığı bildirildi. Raporda, şöyle denildi: ''Kanımızca tasarı kesinlikle yeni açılımlar getiriyor. Örneğin, 12 Eylül askeri rejiminden kalan ek ve geçici maddeler kaldırılıyor. Süreli yayınların kapatılması, dağıtımının durdurulması, baskı makinelerine el konulması dönemi son buluyor. Sorumlu müdürün, eser sahibiyle birlikte yargılanması yolu kapatılıyor. Bildirimler güvenlik birimlerine değil, Cumhuriyet Başsavcılığı'na veriliyor. Soruşturma için (tasarının 25/2. maddesinde yazılı suçlar dışında) en çok üç gazete ve dergiye el konulabiliyor. Haber kaynağını açıklamama ve tanıklığa zorlanamama hakkı, yasal bir güvenceye bağlanıyor. Basın suçlarında hapis cezası yerine, para cezası uygulaması getiriliyor. Ayrıca, (düzeltme ve cevabı yayınlamama, basılmış eserleri tahrip eylemleri dışında) para cezaları hapis cezasına çevrilemiyor. Kişilik haklarının korunması, düzeltme ve cevap hakkına işlerlik kazandırılması amaçlanıyor. Sorumlu müdürlük için, kısıtlılık ve kamu hizmetlerinden yasaklılık dışında, (taslakta yer alan) hapis cezasına çarptırılmamış olmak koşulu (eleştiriler doğrultusunda) terk ediliyor. Sorumlu müdürlerde yurttaşlık koşulu da kaldırılıyor, Türkiye'de ikamet koşulu yeter sayılıyor. Beyanname vermeme ve eksikleri gidermeme eylemleri suç olmaktan çıkarılıyor. Dolayısıyla, bu eylemler için mevcut yasada (ve taslakta) yer alan ağır para cezaları kaldırılmış oluyor. Bu durumda, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başvurusuyla mahkeme yayını durduruyor. Ancak durdurma kararına rağmen, beyanname vermeden veya değişiklikleri bildirmeden yayına devam edilirse, 16. maddeye göre eylem suç sayılarak cezalandırılıyor.'' TASARIYA DESTEK Raporda, ''taslağa yöneltilen eleştiriler ışığında para cezalarının bazı eylemlerde bir miktar azaltıldığı, dava açma süresinin 3 ve 6 ay olarak kısaltıldığının da görüldüğü'' ifade edilerek, ''Bu nedenlerle Basın Konseyi olarak tasarıyı desteklediğimizi belirtiyoruz'' denildi. Tasarıdaki bazı maddelerle ilgili düşünce ve önerilerin de açıklandığı raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Dil açısından 2. maddede 'tanımlar' bölümüyle başlayan ve diğer maddelerde tekrarlanan 'süresiz yayın' deyimi, 'süre tanımayan yayın' anlamına geldiği için kanımızca amacı iyi anlatmaktan uzaktır. Oysa bunun yerine 'süreli olmayan yayın' denebilir. Yine dil açısından, 2/c'de 'haber ajansları' yerine 'haber ajansları bültenleri' denilmelidir. Ayrıca, 2/b'de kullanılan 'ikametgah' yerine, Medeni Kanun'un 19. maddesine uygun olarak 'yerleşim yeri' denilmesi daha doğru olur. Tasarının 2. maddesinde, 'yaygın', 'bölgesel' ve 'yerel' süreli yayınların tanımı yapılıyor. Kanımızca uygulamada sakıncalara yol açacak olan bu tanımlar 'taslakta' da bu şekilde kullanılmıştı. Kanımızca, 'Aynı imtiyaza (beyannameye) dayalı yayınlar için, mevcut il sayısının belli bir oranında dağıtım' koşulu aranmalıdır. Dolayısıyla, söz konusu fıkra 'yaygın süreli yayın, aynı imtiyaza dayanılarak basılan ve mevcut il sayısının en az 2/3'ünde (veya en az 60 ilde) dağıtımı yapılan yayındır' şeklinde yazılabilir.'' ''BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YERİNE İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ'' Raporda, basın özgürlüğü kavramına da vurguda bulunularak, şunlar kaydedildi: ''Biz temelde 'basın özgürlüğü' kavramının yanlış olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bunun sonuçta 'basın' için öngörülmüş bir özgürlük türü olduğunu, toplumun belli bir kesimi için öngörülen özgürlüğün aslında o kesim için bir 'imtiyaz' teşkil edeceğini, onun da demokrasiye aykırı olduğunu savunuyoruz. Kanımızca 'basını' öngören 'basın özgürlüğü' kavramı yerine 'tüm bireylerin' yararlanacağı 'iletişim özgürlüğü' kavramı kullanılmalıdır.'' Tasarıda, ''basın özgürdür'' denildikten sonra virgül konularak ''sansür edilemez'' sözcüklerinin eklenmesinin düşünülmesi gerektiği de anlatılan raporda, sorumlu müdürlük için ''yükseköğrenim kurumundan mezun olmak'' ve ''karşılıklılık'' koşulu aranması gerektiği de bildirildi. Raporda, ''Yine sorumlu müdürlük için, mevcut yasadaki (madde 6) TBMM üyeleriyle ilgili kural korunmalı ve sorumlu müdür yardımcılığı gibi bir görev yaratılmamalıdır. Dolayısıyla, 'sorumlu müdürlüğün TBMM üyeliğiyle bağdaşmayacağı' vurgulanmalıdır'' denildi. Tasarıda ''haber kaynağı'' başlıklı maddeye ''süreli'' sözcüğünden sonra ''süreli olmayan'' sözcükleri ve ''haber'' sözcüğünden sonra ''ve bilgi'' sözcüklerinin eklenmesi gerektiği de ifade edilen raporda, ''tasarının hukuki sorumluluğu düzenleyen 13. maddesinin de eksik ve yetersiz olduğu'' kaydedildi. Tasarının düzeltme ve cevap hakkının ihlali durumunda ağır para cezası öngörülüyor ve ayrıca ''masraflar yayın sahibi tarafından karşılanmak üzere yazının en yüksek tirajlı iki gazetede ilan şeklinde yayınlanmasına karar verilmesi'' kuralı getirdiği de belirtilen raporda, ''maddedeki para cezalarının çok ağır olduğunu kabul etmek gerektiği'' bildirildi. ''Zorunlu bilgileri göstermeme, teslim yükümlülüğüne uymama, özendirme ve kimlik açıklama eylemleriyle ilgili taban cezaların indirilmesinin doğru olduğu'' görüşüne de yer verilen raporda, ''Ama, yine de önerilen para cezaları 'ölçülülük ilkesine' ve 'demokratik toplum gereklerine' aykırıdır'' denildi. ''ADLİ HABERLERDE SORUN OLABİLİR'' Basın Konseyi'nin raporunda, ''tasarıdaki 'yargıyı etkileme' başlıklı maddenin adli haberlerde sorun yaratabileceği yolunda kaygı olduğu'' belirtilerek, ''daha önceki bir taslak metinde yer aldığı gibi maddeye 'haber vermenin sınırlarını aşacak ve yargıyı etkileyecek şekilde' ibaresinin eklenmesi gerektiği'' kaydedildi. ''Tasarının 5680 sayılı yasayı yürürlükten kaldıran 30. maddesine, '195 sayılı yasanın 49. maddesini' de yürürlükten kaldırıldığı kuralı eklenmesi gerektiği'' anlatılan raporda, ''Çünkü bu madde, Basın İlan Kurumu'na, içerik yönünden basını denetleyip cezalandırma yetkisi veriyor. Böyle bir yetki keyfilik demektir'' ifadesi kullanıldı. ''Tasarıda, mevcut yasaya eklenen internetle ilgili kurala yer verilmediğinin görüldüğü'' vurgulanan raporda, şöyle denildi: ''Mevcut yasaya (4756 sayılı yasayla eklenen) maddenin eksik ve yetersiz olduğu, sorunun ayrı bir yasayla çözülmesi gerektiği yolundaki görüş ve öneriler doğrudur. Ama bağımsız yasa yapılana kadar, bu düzenlemeyi geçici maddeyle korumanın veya benzer bir kuralı geçici madde olarak koymanın yararlı olacağı düşünülmelidir.''