BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

Bahçeli'den Fethullah Gülen'e taş!

MHP Lideri Devlet Bahçeli parti grubunda yaptığı konuşmada bir yandan hükümeti bombalarken diğer yandan Fethullah Gülen'e göndermede bulundu...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- 23. Dönem 5. Yasama yılındaki son grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin hedefinde AK Parti Hükümeti, Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen vardı.

Bahçeli konuşmasının sonunda yaptığı şu sözlerle Fethullah Gülen'e gönderme yaptı:

Yeter artık diyenlerle, iş bekleyenlerle, ekmek isteyenlerle ve lider ülke Türkiye özlemini yüreklerinde taşıyanlarla kutlu yolculuğumuzu Cenab-ı Allah’ın izniyle sürdüreceğiz ve zalime, ihanete ve Okyanus ötesinin oyunlarına inat mutlaka iktidara ulaşacağız.

HÜKÜMET HAYASIZCA ADIM ATTI

Bahçeli konuşmasının başında hükümetin Kürt açılımını eleştirdi ve sert sözlerle suçladı:

Terör ve bölücü tahrikler tırmanmış, terörle mücadele zaafa uğratılmış ve bu doğrultuda PKK’nın siyasallaşması için gerekli adımlar hayâsızca atılmıştır.Türk milletinin bünyesine etnik nifak tohumları saçılmış, ayrışma ve husumet düğmesine basılmış, milli birliğimiz felç edilmiştir. İmralı canisi ile pazarlık ve müzakere yürüten AKP hükümeti PKK açılımı ile bölücü emelleri siyaset sahnesine taşımış, bundan cesaret alan etnik bölücüler ayrı bayrak, ayrı dil, ayrı millet ve özerk yönetim zırvalarıyla boy göstermişlerdir.Millet ve devlet olarak geleceğimizi tehdit eden bütün şirret girişimler ve hunhar faaliyetler bu iktidar zamanında atağa geçmiştir.

AKP DESPOTLUĞU KORKU SAÇIYOR

AK Parti Hükümeti'ni despotlukla suçlayan MHP Lideri Türkiye'de insanların korku içinde yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:

Başbakan’ın yönetimi Türkiye’ye kan kusturmakta, kavganın zehri iktidar eliyle her tarafa şırınga edilmektedir. Kibrin ve aşırı gururun çıkmazında yolunu ve yönünü kaybeden bu kafa yapısının, ülkemizi yaşanmaz bir hale getirmek için her melanete göz yumduğu görülmektedir. İnsanlarımız artık başlarına ne geleceğini bilmeden ve korku içinde hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Başbakan ise koruma ordusu ile saltanat sürmekte, geçtiği yerlerde tıpkı Sakarya’da olduğu gibi, mutat işlerini yaparken apar topar yere yatırılıp zalimce sorgulanan vatandaşlarımıza rastlanmaktadır. Bu saygısız, vicdansız ve küstah davranışları hiçbir masum vatandaşımız hak etmemektedir. Bize göre Başbakan Erdoğan, başını serbest bıraktığı katillere çevirmeli, savunmasız vatandaşa güç gösterisi yapmaktan utanmalı ve bu konuda nedamet göstermelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, AKP despotluğu yalnızca hukuka ve adalete saygılı, başkalarının haklarını gözeten vatandaşlarımıza yönelik işlemektedir.

BAŞBAKAN ERDOĞAN  DİNLENMELİ!

"Başbakan Erdoğan ve partisinin dinlenmesi ve seçim sandığıyla kenara çekilmesi mecburi bir hal almıştır" diye konuşan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Aziz milletimiz, demokrasinin sunduğu imkânlarla iktidar mührünü AKP’den alacak ve bin yıllık kudretiyle azametli yumruğunu kafasına indirecektir. Kars’tan Edirne’ye, Trabzon’dan Mersin’e kadar tüm vatandaşlarımız sekiz yılı aşan bir süredir görevde bulunan AKP hükümetinin demokratik yollardan yakasından tutacak ve alaşağı edecektir. Bilinmelidir ki, bugün geçmişin pisliğini temizlediklerini söyleyen müfteri Başbakan; en büyük pisliği ve iğrençliği kendi dönemlerinde yandaşlarıyla birlikte oluşturmuştur. Unutulmasın ki, biz bu dönemin kirlerini hem arındıracağız hem de bunun müsebbiplerinin burunlarından bir bir getireceğiz. Ve yandaş hale soksalar da, AKP markalı vurgun çetelerini adalete teslim ederek milletimiz adına hesap sorulmasını mutlaka sağlayacağız.

ERDOĞAN 118 GÜN SONRA GİDECEK

Mısır'ın eski lideri Hüsnü Mübarek'in 18 gün direnmesinin ardından gittiğini söyleyen Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin de 118 gün sonra iktidarı kaybedeceklerini şu sözlerle ifade etti:

Geldiğimiz bugünkü aşamada, Mısır’daki askeri yönetime ABD ile birlikte koro halinde alkış tutan iktidar zihniyetinin, küresel destekten mahrum olmamak uğruna atmayacağı iftira, söylemeyeceği yalan ve girmeyeceği işbirliği ağı yoktur.AKP’nin üzerini örtmeye çalıştığı otoriter yüzünün boyaları Ortadoğu’nun sancılı ve sıcak coğrafyasında akmış ve Türk milleti bu çirkin yüzü açıkça görmüştür. Ülkemizde kavganın ve hizbin adresi haline gelen AKP hükümetinin, bundan sonra vereceği ve yapacağı bir şeyi artık kalmamıştır.Dünya 18 günde Mübarek’in gitmesine şahit olmuştur. Ve bu hepimizin bildiği bir sondur.İnşallah 118 gün sonra yapılması gündemde olan Milletvekilliği Genel Seçimlerinde de Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi demokratik yollardan gidecek ve milletimiz bu fesat siyaset erbaplarına hak ettiği dersi ve karşılığı mutlaka vererek geldikleri gibi gönderecektir.

YÖNETİMİN DEĞİŞİCEĞİ TEK YER SANDIK

Bahçeli Türkiye'de siyasal değişimin değişeceği tek yerin sandık olduğunu kaydeden MHP Lideri devamla şunları söyledi:

AKP’nin kurnaz ve sinsi siyasetine devletin tüm imkânları seferber edilmekte ve darbe iddialarıyla sindirilmiş toplum kesimleri tepkisiz bir hale sokulmak istenmektedir.İktidarın darbe yandaşı ve karşıtı olarak ikiye ayırdığı devlet ve toplum yapısı, doğal olarak birbirine hasım kamplara ayrılmakta ve birlikte yaşamanın asgari şartları böylelikle ortadan kaldırılmaktadır. Bu tezgâhın paslandığını ve artık bir işe yaramayacağını görmek ve anlamak lazımdır. Şüphesiz demokrasiye dışarından müdahale arayışları affedilemez bir hatadır ve bu yanlışa düşenlere adalet önünde hesap sorulması mutlak bir zarurettir.Türkiye’de siyasi yönetimin değişeceği bir yer varsa o da sandıktır; bunun dışındaki her girişim gayri meşrudur ve millet iradesine ihanet olacaktır.

AKP BİZE DEMOKRASİ DERSİ VEREMEZ!

MHP Lideri Bahçeli, geçmişteki darbelerden en çok milliyetçilerin mağdur olduğunu belirterek şöyle seslendi: Aziz milletimizin vermediği bir yönetme yetkisine sahip oldukları vehmine kapılarak, siyasi iradeyi alaşağı etmeye çalışanlar elbette millet vicdanında ve tarih önünde her zaman mahkûm olacaklardır.Kerameti kendinden menkul bahanelere sığınarak, hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle müdahale arayışında olanları ne Allah ne de Türk milleti hiçbir zaman affetmeyecektir. İnancım bu yöndedir. Ne var ki, yakın tarihimizde belirli aralıklarla darbelerin yaşandığı ve sonucunda birçok mağduriyetlerin ortaya çıktığı hepimizin malumudur. Bugün AKP’nin istismar malzemesi yaptığı darbe iddialarının geçmişte gerçekleşenlerinde bizatihi Milliyetçi Hareket Partisi ve onun mensupları ağır bedeller ödemişlerdir. Eziyet görenler, zindanlarda çürüyenler ve ihtilal dönemlerinin arkadan kurmalı mahkemelerinde darağaçlarına yollananlar Türk milletinin varlığına kendisini adayan aziz dava arkadaşlarımdır ve bunlara sebep olanları dünya durdukça nefretle hatırlayacağımızı herkes çok iyi bilmelidir. Bu itibarla hiç kimse bize demokrasi dersi vermeye kalkışmamalı, hele hele ara dönemlerin ürünü olanlar bu konuda hadlerini asla aşmamalıdırlar.

DEMOKRASİ İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE
Bahçeli'nin konuşmasından diğer ayrıntılar için ikinci sayfaya geçiniz

[PAGE]



Bahçeli konuşmasının bu bölümünde Balyoz operasyonu ve hükümetin aldığı pozisyonu şöyle değerlendirdi:

Vurgunculuk dalgalarının kaynakları süpürdüğü, para baronlarının egemenliğini ilan ettiği, eşitlik ve adalet prensiplerinin hiçe sayıldığı, benden-senden ayrımının hayatın her alanına yayıldığı, siyasal rekabetin düşmanlık doğurduğu bir toplumda demokrasinin tahrip olması için dışsal bir faktöre ihtiyaç yoktur.Zaten demokrasi bu durumda içten içe çürümektedir ve en büyük tehlike de budur.Kaynakları harekete geçirme ve başkalarını etkileme potansiyeline sahip olan siyasal güç, hoşgörü ve uzlaşma zemini oluşturamıyorsa, toplum her sorun karşısında anında cephelere bölünecektir ve birlik ruhunu korumak bir aşamadan sonra imkânsız hale gelecektir.Kendisinden başka herkesi hakir gören, azarlayan ve öfkeyle taciz eden iptidai siyasi anlayışın, demokrasiye her şeyden daha fazla kötülük yaptığını bilmek gerekmektedir. Bu itibarla, millet egemenliğini gasp etmek için fırsat kollayanlarla, yalnızca demokrasiyi biçim ve sözde hatırlayanların aynı safta bir araya geleceği açık ve tartışmasızdır.Balyoz darbe planı iddiaları kapsamında yapılan son göz altıları bir de bu çerçeveden ele alıp değerlendirmek zannederim daha doğru olacaktır.

KURUMLARI TÖHMET ALTINDA BIRAKMAYIN

Kurumların töhmet altında bırakıldığını iddia eden Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:

Yargı üzerinde siyasi baskı kurmak, yargı süreçlerinde kanunları ve kuralları görmezden gelmek ve çiğnemek hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu açık bir suçtur.Hâkimler ve savcıların suç işleme, kanunları ve kuralları yok farz etme imtiyazları olmadığı da unutulmamalıdır. Bugün sürmekte olan bazı dava süreçlerinde bu konularla ilgili ciddi endişeler bulunduğu, bu durumun adalete olan güven duygusunu zedelediği, bunların siyasi iktidarı ve yargı kurumunu zan ve şaibe altında bıraktığı ise bir vakıadır.Hangi kurum içinde demokrasi dışı yollara itibar eden varsa, bunların bağımsız, adil ve süratli bir yargılamayla ortaya çıkarılması ve cezalandırılması doğal ve gereklidir.Bununla birlikte siyasi çıkar hesabıyla kurumları töhmet altında bırakmanın, itibarlarını yaralamanın hiç kimseye fayda sağlamayacağı unutulmamalıdır.

DARBELERE KARŞIYIZ ORDU HEPİMİZİN ORDUSU

MHPnin darbecilere ve darbeci zihniyete karşı olduğunu söyleyen Bahçeli, TSK'yı bütünüyle darbeci göstermenin çok büyük bir yanlış olduğunu söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:

Milliyetçi Hareket Partisi olarak darbe anlayışına ve darbecilere kesinlikle karşıyız ve Türk Silahlı Kuvvetleri içinde darbe emeli taşıyanlara asla yer verilmemesini istiyoruz.Ne var ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütünüyle darbeci gösterilmesine, incitilmesine, yıpratılmasına da şiddetle karşı çıkıyoruz ve bu amaçta olanlarla her şart altında mücadele etmekte kararlıyız. Özellikle sözde darbe iddiaları doğrultusunda 163 kişinin gözaltına alınması ve bunların içinde Güneydoğu’da terörle amansız bir mücadele sergileyen emekli ya da muvazzaf askerlerin de bulunması aklımıza bu değerli şahsiyetlerden intikam alındığı hususunu getirmektedir.Bu itibarla işleyen yargı sürecini savsaklamadan, her gün yeni bir bahane ile geciktirilmesine meydan vermeden devam eden hukuki süreç biran önce ve süratle sonuçlandırılmalıdır.

ORDU KAĞITTAN KAPLAN DEĞİL!

Konuşmasında isim vermeden CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'u eleştiren Bahçeli devamla şunları söyledi:

"Türk Silahlı Kuvvetlerini ‘kâğıttan kaplan’ olarak değerlendirilenlerle, ‘futbol topu gibi oynarlar’ diyenler ellerini Türk milletinin ordusundan çekmelidirler. Özellikle halen sürmekte olan ve bir türlü karara varılamayan darbe iddiaları kapsamında; kim olursa olsun, insan haysiyet ve şerefinin kaldıramayacağı zulüm, baskı ve muameleler tutuklu bulunan kişilere karşı gösterilmemeli ve adaletin hükmünü verebilmesi için personel, kaynak ve fiziki imkân acilen seferber edilmelidir.Aksi halde bugün kapıları kapatarak kendince adalet oluşturmaya çalışanlara, yarın tüm kapılar bir daha açılmamak üzere yüzlerine kapanacaktır. Türkiye artık darbe iddialarından kurtulmalı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe heveslisi bir kuruluş gibi gösterilmesinden tamamen vazgeçilmelidir. Türk milletinin bir tane ordusu vardır ve onu da demokrasi karşıtı gibi göstermek hiç kimsenin faydasına olmayacak ve karanlık hesaplarını aklamaya yetmeyecektir.

ERDOĞAN'IN KIBRIS SÖZLERİ SUÇÜSTÜ

Erdoğan KKTC'yle ilgili sözlerini 'suçüstü' olduğunu iddia eden Bahçeli, tezini şöyle gerekçelendirdi:

Yavru vatanda bilinçli olarak yarattığı pankart krizi sonrası, Ankara’ya kimleri davet ederek baş başa görüştüğüne bakıldığında, yeni bir tezgâh içine girdiğini gösteren işaretler yoğunlaşmaktadır.Başbakan Erdoğan bu anlamda da suçüstü yakalanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi bu vahim gelişmeleri büyük bir endişe içinde ve yakından izlemektedir.Kıbrıs Türkleri sahipsiz ve çaresiz değildir.Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklüğünü Kıbrıs’tan tasfiye etmeye, AB üyeliği perspektifi yalanıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs’ın sözde yasal hükümeti olarak Kıbrıs Rum Yönetimine peşkeş çekmeye hiç kimse muvaffak olamayacaktır.Kıbrıs Türklerini tasfiye etmeye yeltenen Başbakan, çok yakında demokratik yollardan Türk siyasetinden tasfiye edilecektir.Önümüzdeki seçimler, bu tasfiye işleminin seçim sandığında tecelli edecek milli irade yoluyla tamamlanması için tarihi bir vesile olacaktır.Milliyetçi Hareket’in iktidarında Kıbrıs’ta iki devletli, iki milletli ve iki bölgeli yeni bir ortaklık yapılması dışında hiçbir çözümün çözüm olarak görülemeyeceğini herkes anlayacaktır.

BAHÇELİ'DEN OKYANUS ÖTESİNE GÖNDERME

Bahçeli konuşmasını isim vermeden Fethullah Gülen'e yaptığı göndermeyle tamamladı:

Milliyetçi Hareket “Tam Yol İleri” parolasıyla Türk milletiyle bütünleşmek için geri dönülmez bir yola çıkıyor. Sesime Kulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye diyerek yollara düşeceğiz.Dere tepe gideceğiz, engelleri aşacağız; Türk’ün ve Türk milletinin iktidarını Milliyetçi Hareketle mutlaka kuracağız. Yeter artık diyenlerle, iş bekleyenlerle, ekmek isteyenlerle ve lider ülke Türkiye özlemini yüreklerinde taşıyanlarla kutlu yolculuğumuzu Cenab-ı Allah’ın izniyle sürdüreceğiz ve zalime, ihanete ve Okyanus ötesinin oyunlarına inat mutlaka iktidara ulaşacağız.