BIST 10.895
DOLAR 32,18
EURO 34,98
ALTIN 2.506,54
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

Bahçeli'den Erdoğan'a mesaj: Geri dön!

Suriye'de yaşanan son gelişmeler ve Türkiye'nin bölgedeki rolü MHP lideri Bahçeli'yi endişelendirdi.

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''AKP hükümeti girdiği karanlık istikametten yol yakınken dönmeli ve komşu ülkelerin içişlerine müdahale anlamına gelebilecek her nevi ilişki ve irtibatlardan uzak durmalıdır'' dedi.

Bahçeli, parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında iç ve dış gelişmeleri değerlendirdi.

''Mübarek günlerin anlam ve ruhuna nüfuz ettiğimiz şu günlerde, huzur kaynaklarımız maalesef kurumakta, istikrar ışığımız gittikçe körelmektedir'' ifadesini kullanan Bahçeli, yakın coğrafyalardaki isyan ve istikrarsızlığın, her geçen gün bölgesel direnci ve dengeyi erittiğini söyledi.

Ortadoğu'nun, kutuplaşmanın ve kaosun pençesinde can çekiştiğini, çare ve çıkış yolu gözlediğini belirterek, ''Demokrasi ve özgürlük çığlıkları, kanın, gözyaşının ve feryatların üstünü kapatmıştır'' diye konuştu.

Bahçeli, 17. ayına giren Suriye'deki olayların insani ölçü ve sınırları çoktan aştığını vurgulayarak, ''Halep ve Şam'daki vahşiyane nitelikli görüntülere neden olan karşılıklı saldırılar hakikaten hepimiz açısından kaygı vericidir'' dedi.

Şam ve Halep'in yanı sıra Rakka, İdlip, Hama, Humus'un olayların yoğun olduğu yerleşim yerleri olarak dikkati çektiğini anlatan Bahçeli, Suriye'nin iç savaşın tam ortasında kıvrandığını ve kırıldığını söyledi.

SURİYE PARÇALANMANIN EŞİĞİNDE

Bahçeli, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın, 31 Ağustos itibarıyla görevini bırakma kararının da ''Suriye'deki kanamanın pansuman yöntemlerle giderilemeyecek kadar ağırlaştığına ve diplomatik yolların tıkanmaya başladığına işaret ettiğini'' belirterek, ''Suriye artık bölünme ve parçalanmanın eşiğindedir'' dedi.

''Etnik ve mezhep temelli volkan püskürttüğü lavlarla Suriye'nin varlığını, birliğini ve umutlarını kaplamış durumdadır'' diyen Bahçeli, gelişmelerin Esed rejiminin her geçen gün zayıfladığını ve güç kaybettiğini gösterdiğini dile getirdi.

Bahçeli, Suriye'nin kuzeyindeki tehlikeli oluşumların, bölücü terör örgütü PKK ve uzantısı PYD'nin otonom hareketlerinin, Türkiye'nin bekası açısından meşru olmayan bir yapının inşasına yol açtığını savunarak, ''Ortaya çıkan tüm emareler dört parçalı büyük Kürdistan'ın kurulması için ısrarlı bir gayretin varlığını kanıtlamaktadır. Yakın coğrafyalarla ilgili tarihi hesap ve hedefi hiç bitmeyen Batılı güçler, Kürdistan'ın hayata geçmesi için çaba sarf etmekte ve katkı vermektedir'' diye konuştu.

AK Parti'nin Suriye'de ''Özgür Suriye Ordusu''nu destekledikçe, Esed'in de bölücü mihrakları Türkiye'nin üzerine kışkırtığını anlatan bahçeli, ''Bu itibarla Başbakan Erdoğan'ın sözleri ve politikaları Türk milleti için çok acı ve olumsuz neticelere vesile olmaktadır'' dedi.

TÜRKİYE'Yİ GİRDABA SÜRÜKLÜYOR

Hükümeti de eleştiren Bahçeli, AK Parti'nin yanlışlarının, adımlarının Türkiye'yi stratejik derinliğin girdabına savurduğunu söyledi.

Bahçeli, hükümetin ''çöken, çözülen ve çürüyen politikalarıyla'' Türk milletinin önüne kazılan kuyuyu fark edemediğini savunarak, şöyle konuştu:

''Suriye'deki vuruşmaya ve iç kavgaya açık tarafgirlik milli menfaatlerimizi yerle bir etmiş ve bir asırlık Sevr rüyasının uyanmasına zemin hazırlamıştır. Nitekim Suriye'nin dağılması, parçalanması ve bileşenlerine ayrılması Türkiye ve bölge ülkeleri için ağır bir maliyetin fatura edileceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Hükümet bunu görmemiş veya inatla görmek istememiştir. Sözde etkin, aktif, ön alan, tabuları yıkan, inisiyatif kullanan ve belirleyici olduğu iddia edilen dış politika anlayışıyla ne yazık ki ülkemiz Ortadoğu kördüğümünün içine hapsedilmiştir. BOP'un acentası olan bu kafa yapısının ülkemizi nasıl bir cendereye ve cehennem azabına soktuğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmıştır.''

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Bahçeli, kötü politikaların başlıca sorumlusunun Davutoğlu olduğunu iddia etti.

''Hatta Dışişleri Bakanı'nın yanı başımızdaki mahvoluş ve yıkılışı, 'Bölgede yüzyılın tasfiyesi yaşanıyor' diyerek olumlu anlam yüklemeye kalkışmasını, düştüğü ufuksuzluğun ve omurgasızlığın ispatı olarak da görmek lazımdır'' diyen Bahçeli, bu gelişmelerin aslında Kürdistan'ın kontrollü inşası konusunda AK Parti'nin ikna edildiğini gösterdiğini öne sürdü.

Bahçeli, hükümetin Türk milletinin kaderiyle ve geleceğiyle oynadığını savunarak, ''Bir bakıma ileri demokrasi ambalajlı ustalık dönemi aziz milletimizin aleyhine ne varsa hayata geçirilmesi olarak formüle edilmiştir'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''temelsiz, yersiz, gereksiz ve idealsiz iç ve dış politikalarının en sonunda duvara tosladığını'' savunan Bahçeli, AK Parti'nin her alanda başarısız olduğunu savundu.

AK Parti'nin Irak'ın kuzeyinden medet umar hale geldiğini iddia eden Bahçeli, ''Barzani, AKP'nin Ortadoğu sığınağı ve dış politika limanı olmuştur'' dedi.

Bahçeli, Irak'taki gelişmeleri okuyamayan hükümetin, Suriye'de de yanıldığını, bilerek veya bilmeyerek ısrarla ucu görünmeyen tünele doğru hızla yol aldığını savundu.

DAVUTOĞLU'NUN ZİYARETİ

Dışişleri Baktanı Davutoğlu'nun Erbil temaslarının ardından Kerkük'e giderek Türkmenlerle bir araya gelmesinin, onlarla samimi bir şekilde ilgilendikleri anlamına gelmesini dilediklerini belirten Bahçeli, şöyle konuştu:

''Yıllarca yüzüstü bırakılan Türkmenlerin, AKP'nin hatırına dönemsel ve zorunlu nedenler dahilinde gelmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte yeterli ve yerinde değildir. Türkmenlerin birliği, Türkmenlerin asli unsur olduğu gerçeğinden hareketle haklarının savunulması için ne gerekiyorsa yapılması milletimizin en tabii beklentisidir.

Suriye'de tüm gurupların sesi ve talepleri dillendirilirken Türkmenlerin ihmal edilmesi asla onaylayacağımız bir husus olmayacaktır. Tüm çevreler Türkmenler olmaksızın ve bu büyük varlığı dikkate almaksızın hiçbir mücadelenin kalıcı hale gelmeyeceğini iyi bilmelidir. Yerlerinden terke mecbur bırakılan Türkmen kardeşlerimize ülkemiz bütünüyle kucağını açmalı ve taleplerini karşılamak için ne gerekiyorsa yapmalıdır.''

TÜRKMENLERİN İSTEĞİ

Türkmenler için Yayladağ'da bir kamp kurulmasını isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Öncelikle barınma ve temel ihtiyaçlarını tatmin etmek amacıyla hazırlıklar acele olarak yerine getirilmelidir. Yayladağ'da bir Türkmen kampı kurulmalı ve buraya yerleştirilen kardeşlerimizin, milletimizin yardım ve desteğiyle var olan ve aciliyet arz eden sorunları hafifletilmelidir. Türkmenler bizim gözbebeğimizdir ve Türk milletinin asli unsurlarındandır. Suriye'de sayıları 3 milyonu geçen Türkmen mevcudiyetinin tesadüflere bırakılmaması mutlak anlamda zarurettir.

Suriye ve Irak'taki istikrarın Türkmenlerin huzur ve rahatıyla yakından ilişkili olduğunu hiç kimse aklından çıkarmamalıdır. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğüne tam bir sadakat içinde tüm kesimlerin temsil ve katılımının sağlanarak, bu ülkelerdeki sancılı seyrin bertaraf edilmesi mümkün hale gelebilecektir. Bu aynı zamanda bizim en içten ümit ve tavsiyemizdir.''

''AKP hükümeti de girdiği karanlık istikametten yol yakınken dönmeli ve komşu ülkelerin içişlerine müdahale anlamına gelebilecek her nevi ilişki ve irtibatlardan uzak durmalıdır'' ifadesini kullanan Bahçeli, aksi taktirde ortaya çıkabilecek badirelerin iktidarı kendi ve Türkiye için için tamiri çok zor olacak gelişmelere neden olacağını iddia etti.

BAHÇELİ'DEN GÜL'E ÇAĞRI: SEN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINA DEĞİL, ŞEHİDİNE ÜZÜL!

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Türk milletini ayırmayı ve bölmeyi aklından geçiren, kardeş kavgasına düşmesini bekleyen ne kadar ahlaksız varsa ne ilginçtir ki faal halindedir'' dedi.Bahçeli, parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında iç ve dış gelişmeleri değerlendirdi.

Türkiye'deki etnik ve mezhep temelli sorunların da arttığını savunan Bahçeli, Malatya'nın Sürgü beldesinde yaşanan gerginliğe de değindi.

''Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimize yönelik saldırı ve tahrik kampanyasının dışarıdaki gelişmelerden bağımsız olarak değerlendirilmesi bugünkü ortamda pek mümkün değildir'' diyen Bahçeli, şöyle konuştu:

''Sünni ve Alevi kardeşlerimizi karşı karşıya getirmeye dönük provokasyonların, ülkemizin dirliğini ve milletimizin birliğini sarsmaya dönük ahlaksız bir tertip olduğu gün gibi ortadadır. Yakın bir geçmişte Adıyaman, Erzincan, Gaziantep ve İzmir'de bu minvaldeki teşebbüslerin varlığı hepimizin bilgisi dahilide olup hala hafızalarımızdadır. Bu itibarla herkes sağduyulu olmalı ve maksatlı yönlendirmelere kapılmamalıdır.

Alevisiyle Sünnisiyle milletimiz bir bütün ve bir aradadır. Herkesin inancı saygıdeğer ve eşsizdir. Kimsenin inancı ve inanışı kimseyi ilgilendirmemektedir. Cami-cemevi cepheleşmesini tesis ve temin etmeye uğraşanlar inanıyorum ki emellerinde muvaffak olamayacaklardır.

Alevi-Sünni ayrımını kaşıyarak düşmanlık eksenine taşımaya niyetlenen gafillere ve provokatörlere karşı herkes temkinli ve hassas olmalıdır.''

Komşu coğrafyalardaki mezhep ihtilafının Türkiye'yi karıştırmaması konusunda özen ve dikkat gösterilmesinin milletin her ferdinin sorumluluğu altında olduğunu vurgulayan Bahçeli, ''Hükümet bu meseleyi geçiştirmemeli, milli ve manevi değerlerimizi alet ederek husumet üreten bedbahtlara mutlaka haddini bildirmelidir'' dedi.

''Diğer taraftan İstanbul Ayazağa ile Muğla Dalyan'daki gerilim bizi bir hayli endişelendirmiştir'' diyen Bahçeli, küçük bir kıvılcımın etnik hüviyete bürünmesi ve toplumsal huzursuzluğu körüklemesini tasvip etmediklerini söyledi.

Bahçeli, Türk-Kürt çatışması için kollarını sıvayan iç ve dış mihraklara da aradıkları fırsatı vermemenin hükümetin asli görevleri arasında olduğunu belirterek, ''Türk milletini ayırmayı ve bölmeyi aklından geçiren, kardeş kavgasına düşmesini bekleyen ne kadar ahlaksız varsa ne ilginçtir ki faal halindedir'' diye konuştu.

Türkiye'nin içten çökertilmek ve çözülmek için yerli ve yabancı oluşumların hedef tahtasında olduğunu anlatan Bahçeli, Ortadoğu'daki sürecin de bu haliyle tedirgin ettiğini ifade etti.

CUMHURBAŞKANININ GÖREV SÜRESİ TARTIŞMALARI

Böyle bir ortam ve gündem içinde Cumhurbaşkanlığı görev süresiyle ilgili tartışmaların tekrar tırmanmasını ''akıl alır bulmadığını'' anlatan Bahçeli, ''Bunları ülkemizin içinde bocaladığı sorunların üstünü güllü şal ile örtme ve öteleme çabası olarak gördüğümüzü ve bu açıklamaların kayda değer ve makul hiçbir yanı olmadığını ifade etmek istiyorum'' dedi.

Bahçeli, şöyle konuştu:

''Sormak lazımdır ki Sayın Gül acaba üzülecek ve kırılacak başka bir şey bulamamış mıdır?

Madem Başbakan Erdoğan'la kardeşlikten öte bir hukukları vardır, o halde danışmanına söz konusu beyanları neden verdirmiş, böyle bir şeye neden gerek duymuştur?

Türkiye'nin bu kadar sosyal, siyasal ve ekonomik problemi varken, Türk milletinin üzerinde bu denli musibet bulutları dolaşırken Sayın Gül'ün danışmanı aracılığıyla kendi ikbali izdüşümünde üzüntülerini paylaşmasının anlaşılır ve izah edilebilir hiçbir yanı yoktur.

Sayın Gül daha ne istemektedir? Daha neyi beklemektedir? Türk milleti kendisini her mevkiye taşımış ve en kritik görevlerin emanetini vermiştir. Eğer Başbakan Erdoğanla bir sorunu var ise bunu gazetelere beyanat verdirerek değil de baş başa konuşması ve çözüm yoluna kavuşturması en tabii yol ve yöntemdir.''

TERÖR OLAYLARI

Terör örgütü PKK'nın iki haftadır Şemdinli'de alan hakimiyeti kurmaya ve kurtarılmış yerler oluşturmaya çalıştığını anlatan Bahçeli, geçen hafta önce Diyarbakır Lice'de, ardından iftar vakti Siirt Eruh'ta 3, daha sonra da Hakkari'nin Çukurca karayolu üzerindeki Geçimli Jandarma Karakolu'na düzenlenen saldırıda 2'si korucu, 6'sı askerin 8 şehit verildiğini anımsattı.

''Acımız, nefretimiz ve bedduamız tarifsiz ve sınırsızdır'' diyen Bahçeli, etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı terörün ve etnik tahriklerin hedefinde, Türkiye'nin milli birliği, toprak bütünlüğü ve milli varlığının olduğunu kaydetti.

Bahçeli, Türkiye'nin hem silahlı terörle hem de etnik bölücülükle mücadelede tarihi bir karar arifesinde olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Konu bundan böyle milli güvenliğimizi küresel güçlerin keyfine ve müsamahasına bırakamayacak kadar ciddi, vahim ve son derece önemli hal almıştır. Bugünkü kanlı bilançonun siyasi sorumlusu da AKP hükümetinin gevşek, pısırık ve müzakereye kucak açan politikalarından başkası değildir.

Bölücülüğe gösterilen her tolerans, teröre verilen her ümit, kan, gözyaşı ve ağır bir maliyet olarak milletimize yansımıştır. Artık bölücü terör gerçek anlamda tahammül ve sabır eşiğini çiğnemiş ve yıkmıştır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti Türkiye'nin meçhule doğru sürüklendiğini kesinlikle anlamalıdır. Bugüne kadar hedef gözetmeksizin eylemlerini artıran bölücü teröre yönelik, iktidarın aldığı yavan, kaygan ve yetersiz önlemler hiçbir etkili ve kalıcı sonuç doğurmamıştır.''

KANDİL YERLE BİR EDİLMELİ

Türk milletinin bağrına ateş düşmüşken başka gündemlerin peşine düşmenin affedilir olmadığını belirten Bahçeli, ''Kandil'in yerle bir edilmesi ve Kandil'e Türk bayrağının dikilmesi maksadıyla, teröristlerin yuvalandıkları inlerin ve yerlerin yok edilmesi için AKP'nin bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir'' dedi.

Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

''Ülkemize yönelen tehditleri en aza indirmek amacıyla, batı ucu Afrin'i ve doğu ucu da Kandil'i içine alacak biçimde tesis edilecek hilal şeklindeki güvenlik kuşağı bir an önce sağlanmalı ve icra edilmelidir.

Küresel çevrelerden icazet ve izinle vakit kaybetmeksizin, millet ve devlet bekasına yönelen melun ve alçak kumpası tesirsiz hale getirmek için milli bir seferberlik içinde tavır ve inisiyatif alınmalıdır. Bu itibarla AKP hükümetini tarihi ve vazgeçemeyeceği bir görev beklemekte ve zamanı da artık gittikçe daralmaktadır. Artık Türk milleti her gün şehit naaşı omuzlamaktan yorulmuştur.''

Türk milletinin, hükümetin belalara kucak ve zemin açan taraflı politikalarının diyetini kanıyla, canıyla ödediğini savunan Bahçeli, ''Şayet Sayın Gül üzülecekse bunlara kafa yormalı ve Dışişleri Bakanı da Halep'e değil Hakkari'ye başını ve dikkatini çevirmelidir'' dedi.

Bahçeli, terörün kökünü kazımak için Türk devletinin tüm milli güç unsurlarıyla devreye girmesi, tam bir dayanışma ve birlik ruhuyla her türlü tavrı alması gerektiğini kaydetti. Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Milliyetçi Hareket Partisi, niteliği milli olan her mücadeleye destek olmaya ve Türk milletinin üzerine çevrilen namluyu sahibinin kafasında parçalamak için alınacak her tedbire katkı vermeye hazırdır.

Parti olarak olması gereken siyasi ve milli kararlılığın gösterilmesi halinde bunun arkasında duracağımızı herkese duyurmak istiyorum. Zira meselenin vatan ve millet olduğu her durumda, siyasi ve gündelik kısır çekişmelere tevessül etmeden, milli bir sorumlulukla üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızdan muhataplarımız emin ve müsterih olmalıdır.''

5 SAAT KONUŞACAKLARINA, 5 SAAT DEVLETİN YÜZÜNÜ GÖSTERSİNLER

Bahçeli, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin CHP'den Meclis'in olağanüstü toplanmasına yönelik bir çağrı geldiğini belirterek, MHP'nin bu çağrıya yaklaşımının ne olacağını sorması üzerine, ''Beş saat konuşacakları yerde Şemdinli'de beş saat devletin yüzünü göstermelerinin daha doğru olacağı kanaatindeyim'' yanıtını verdi.

Bayramda Kerkük'e gitmeyi planladığını hatırlatan gazetecinin, Irak'ta merkezi veya yerel yönetimle temasının olup olmayacağını sorması üzerine ise Bahçeli, merkezi yönetimle görüşme talepleri bulunmadığını bayram namazını kıldıktan sonra Kerkük'teki Türkmenlerle STK'ları ziyaret ederek bütünleşmeyi arzuladıklarını söyledi.

Bir gazetecinin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'un seçimlerin öne alınmasına destek vereceğini açıklayan MHP'yi eleştirdiğini ve bu eleştiriye bir cevabı olup olmadığını sorması üzerine Bahçeli, şöyle konuştu:

''Balıklama atlama gibi bir üslubumuz bir alışkanlığımız bizim yoktur. Haluk Koç da herhalde kıyı şehrinde yaşayan bir kardeşimiz olarak denize balıklama atlamada maharet sahibidir. MHP olarak 2013, 2014 ve 2015 dönemi milletimizin ve devletimizin geleceği açısından önemli siyasi olaylarla karşı karşıya kalacaktır. 2014 yılında en geç 29 Mart'a kadar mahalli idareler seçimlerini, 28 Ağustos 2014 gününe kadar da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yapmak durumundadır. Cumhurbaşkanlığı seçimi artık halk tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla 2-3 aylık bir süreç içerisinde Türkiye'nin iki ayrı seçimi ülke genelinde başarabilmesi ortaya koyabileceği güçlükleri iyi dikkate almak lazımdır.''

Bahçeli, şöyle devam etti:

''Cumhurbaşkanlığı adayı olarak bu ülkede yaşayan her değerli şahsiyet anayasadaki yetkiler ve özellikler çerçevesinde talip olmayı da kendisi için bir hak görebilir. Ama siyasi partiler bir aday çıkartır mahalli idareler seçimlerinde seçim için hazineden o yıl tahsis edilmiş paranın üstüne bir de seçim için para alır ve bununla da kendi adayı üzerinde bir seçim çalışması yaparsa bu cumhurbaşkanlığı seçimini belli bir güçle ambargo altına almak olur. Hal böyle olunca önce 2013 yılında mahalli idareler seçimlerini yapalım, arkasından 2014 yılında cumhurbaşkanlığı seçimini yapalım, daha sonra da 2015 yılında milletvekilliği genel seçimlerini yaparak Türkiye'de demokratik geleneğini milli irade alışkanlığını üç dönem içerisinde pekiştirerek Türkiye'yi istikrar içerisinde yönetilen bir ülke konumuna getirelim. Bizim düşüncemiz budur. Bu teklif AKP'den Meclis'e getirilirse MHP olarak da destek vereceğimizi ifade ediyoruz. Kendi 52 milletvekilimizle teklif geldiği zaman meclisten bunu çıkarma şansımız yoktur. Bizim düşüncemiz budur, CHP'den farklıyız ve olayların da farkındayız. O bakımdan bizi AKP'nin yanında gösterme alışkanlığından vazgeçsinler. AKP de bir zamanlar bizi CHP'nin yanında göstermeyi alışkanlık haline getirmişti. MHP geleneği ve geleceği olan Türk siyasi hayatında da köklü bir siyasi partidir kendi iradesiyle yetkili organlarının kararlarıyla ülkeye hizmet yarışındadır bunun haricinde bir başka polemiğe de girmeye gerek yoktur diye düşünüyoruz.''

YEREL SEÇİM SORUSU

Bir gazetecinin, AK Parti'nin yerel seçimleri öne çekerken bir de düzenleme yapacağının iddia edildiğini ve bunun ''özerklik provası'' şeklinde yorumlandığını söylemesi ve böyle bir düzenlemeyle birlikte olması halinde yine de erken seçime destek verip vermeyeceklerini sorması üzerine Bahçeli, şu yanıtı verdi:

''MHP'nin böyle saçma sapan Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirebilecek düzenlemelere 'evet' demesi mümkün değildir. Yani seçimleri erkene almadaki iradesini, bütünüyle genişleterek medyadaki bazı sürekli konuşmacıların arzuladığı istikamette yol almasını temin etmek MHP'ye hakaret olur diye düşünürüm.''

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İlker Başbuğ'un tutuksuz yargılanması konusundaki sözlerini hatırlatarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:

''Tutuksuz yargılanmayı geçmişten beri bizler de ifade ediyoruz. O zamanlar sayın Başbakan bu aşamaya gelmemişti. Ama şimdi kendisinin 9 yıllık iktidar döneminde 4 yıl Genelkurmay Başkanlığını yapmış olan bir şahsiyetle ilgili zaten yargı sürecinde bu kanaatlerini çok erkenden söylemesinde. Eğer varsa İlker Başbuğ Paşa'nın bir yanlışı ve eksiği iktidarın sorumlusu olan Başbakan'da da bu yanlış ve eksiği aramak lazımdır. Çünkü yönetim bir bütündür kurumlara ayrı ayrı değerlendirerek ayrı ayrı hesap sormak doğru olmaz. Eğer Genelkurmay'dan hesap soracaksanız onun bağlı olduğu Başbakan'dan da bir hesap sorulmasında yarar vardır. Bunu bugün için soran yoksa MHP'nin iktidarında sorulacağı kesindir.''