BIST 10.003
DOLAR 32,42
EURO 34,92
ALTIN 2.397,73
HABER /  GÜNCEL

Bahçeli 2 kez o kelimeyi kullandı

Devlet Bahçeli dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada neden iki kez feodal kelimesini kullandı?

Abone ol

Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Başbakan Erdoğan'ın fitilini ateşlediği Dersim tartışmaları, 'doğu gerçeğini' tüm çıplaklığıyla bir kez daha ortaya serdi. Dersim'de katliamın yaşandığı bir gerçek ama bölgenin Türkiye'den kopuk kendi başına olduğu da bir başka gerçek. Dersim'in çekilen fotoğrafı aslında doğunun özeti gibi.

Yerellik üzerine kendi kendine yeten merkezi otoriteyi önemsemeyen bir sistem egemen bu topraklarda.

Ulus devlet ile feodal düzenin en kanlı çatışması olarak görülen Dersim olayları, Kürt hareketi değildi ama günümüzün terör ve Kürt sorununa da ışık tutması açısından önemli.

Bir anlamda yaşananlar feodal düzenden vatandaşlığa geçişin sancıları olarak görülebilir. Terör örgütü PKK da devletin değiştiremediği bu düzene ve onun sorumlusu olarak gördüğü devlete baş kaldırı olarak ortaya çıktı. Ancak kendi sunduğu "demokratik özerklik", tepki gösterdiği sistemden pek farklı değil.

ÇOK FARKLI HAYATLAR

1937-1938'de yaşananlar tam bir trajedi. Suçlu suçsuz ayırt edilmeden 13 bin 806 kişinin öldürülmesi utanç verici. Tarafların karşılıklı hatalarıyla devam eden süreçte çarpışma kaçınılmazdı aslında. Yeni devletin dayandığı ideoloji ile yöre halkının dünyası çok ve şartları bambaşkaydı. Ankara'da yaşayan ile doğuda yaşayan kağıt üstünde eşit statüdeydi ama yaşam koşulları çok farklıydı.

"MEDENİYET SEVDASI VE TERBİYE"

İsmet İnönü'nün torunu CHP’li Gülsün Bilgehan'ın "O sürgünlerde çok iyi yetişmiş genç kızlar da var. Belki o bölgede, ortaçağ şartlarında kalsalardı o aileleri kuramayacaklardı" sözü bu çatışmayı besleyen ana fikirdi.

BAHÇELİ FEODAL YAPIYA DİKKAT ÇEKTİ

Yine benzer görüşü dün Bahçeli grup toplantısında söyledi. Konuşmasında iki kez feodal kelimesini kullandı. CHP'li Bilgehan'ın söyleminin farklı bir versiyonunu daha sert bir dille seslendirdi:

"Şayet otonom hareketler, kural tanımayan oluşumlar, ayrılıkçı eğilimler, çıkar ve menfaat ağlarıyla örülmüş feodal kalıntılar devletin sürekliliğine ve bizzat hükmü şahsiyetine diş biliyorlarsa, doğaldır ki bu karşılıksız bırakılmayacaktır."

MERKEZİ OTORİTEYE GİRMEDİLER

Yine Bilgehan "İmparatorluktan beri süregelen birtakım sorunlar var" sözü de bugünün sorunlarına ayna tutuyor. Osmanlı döneminde Doğu ve Güneydoğu'da birçok bölge özerk yaşıyordu. Buna Dersim de dahil. Coğrafyanın insan üzerine etkisinin hakim olduğu görüşüne en çarpıcı örnek Dersim coğrafyasıdır. Dağlık arazi şartları batıdan kopuk tamamen "izole bir hayat" sürüyorlardı. Yüzyıllar boyu Osmanlı, bölgenin toplumsal hayatına karışmadı. Ne zaman ki 2. Mahmud merkezi idareyi kurdu, isyanlar da o zaman başladı.

AŞİRET DÜZENİ

Dersim örneğinden yola çıkılırsa doğuda sistem nasıl işliyordu? Aşiret başkanları, ağa ve seyyidlerin egemenliğini hüküm sürüyordu. Seyit Rıza hem aşiret lideri hem de seyitti. Kısacası Dersim'de "kanun" oydu. Her anlaşmazlıkta ilk gidilecek makam aşiret liderleriydi. Bugün seyitler eskisi kadar etkili olmasa da aşiret düzeni tüm gücüyle devam ediyor. Seçim dönemlerinde siyasi partilerin aşiretlerin kapısını aşındırması sır değil. Batıda "namus cinayetleri" olarak görülen "töre cinayetleri" gibi aşiret ve ağalık da bu toprakların ruhuna sinmiş durumda.

GEÇİM KAYNAKLARI

Aşiretlerin yönetimindeki Dersim'de hayvancılık ve talan yörenin kaçınılmaz geçim kaynağı. Arazi şartları farklı bir geçime yönelmesine izin vermiyor. Dersim'de talan ve soygun, ilkel bir geçim kaynağı olarak sürdürüldü. Dersimliler "kol" denilen soyguncu/talancı grupları oluşturarak, çevre aşiretlere, ilçe ve illere soygunlar düzenlediler. Toplumdaki ürün rantın en büyük payı aşiret başkanları ve ağalar olduğu bilinen bir gerçek.

FEODALİTEDEN PKK NEMALANIYOR

Yine günümüze kadar gelen Kürt isyanlarını başlatanlar aşiret reislerinin olması önemli bir ayrıntı. Hak ve özgürlük talebi Kürt vatandaşlardan gelmedi. Terör örgütü PKK da bu durumdan fazlasıyla yararlandı. PKK feodal aşiret yapısına karşı kurulmuş Marksist silahlı bir parti örgütü. Örgüt, "Feodalitenin Kürt kimliğinin önündeki engel" olarak görse de, toprak ağalarına ve aşiretlere, dokunmaması ya da dokunamaması bir başka tuhaf bir görüntü.

Ağaların sömürdüğü insanların eğitim ve ekonomik şartları göz önüne alındığında dağa çıkması çok zor olmasa gerek. Ancak örgütün altenatif olarak sunduğu "stalinst" yapılanma modeli, sancılı ve zor coğrafyanın sıkıntılı geçmişini yansıtıyor.