BIST 10.967
DOLAR 32,22
EURO 35,02
ALTIN 2.507,03
HABER /  GÜNCEL

Babahan'dan Doğru'ya dava

Başbakan Erdoğan ile yemek yiyen gazetecelere Necati Doğru 'Feriye türü gazetecilik' yatıştırması yapmıştı. Bu sözler üzerine Ergun Babahan Doğru'ya tazminat davası açtı.

Abone ol

Başbakan Erdoğan ile gazetecilerin yediği yemek yazarları birbirine düşürdü. Necati Doğru'nun Ergun Babahan hakkındaki ağır sözlerine kayıtsız kalmayan söz konusu yazara tazminat davası açtı. Besleme gazetecilikten Feriye gazeteciliğine! yazısıyla Necati Doğru, Babahan ve yemek yiyen gazetecilere bir kez daha ser eleştiriler yöneltti.

Yazı: Necati Doğru
Kaynak:www.vatanim.com.tr

-Madenci Turgay Ciner'in sahibi olduğu Sabah Gazetesi'nin eski Genel Yayın Müdürü ile gazetenin avukatları, "Başbakan yalakası, bakan yağcısı, gazete patronu uydusu, MİT getir götürücüsü olmuş" Feriye türü gazeteciliği eleştirdim diye bana dava açtı.

Hem ne dava!

125 bin lira!

Ben VATAN Gazetesi'ndeki şu aylığımla 3 yıl çalışsam, bu parayı ancak denkleyebilirim. Zaten bu tip, büyük parayla, mafyayla, devletle korkutma davaları, benim başıma sık gelir. Geçenlerde de, iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesi'nin lokomotif yazarlarından Fehmi Koru, Başbakan Tayyip Erdoğan ile 3 başdanışmanına ve 20 seçkin gazeteciye İstanbul Boğazı'nin zengin lokantası Feriye'de ziyafet verdi. Ben de; "Necip Fazıl beslemeydi... Başbakanlık örtülü ödenekten çok para aldı... Fehmi Koru ise besleyici... Başbakan ı Feriye'de besliyor..." başlıklı bir yazı yazdım.

Yine öfke topladım.

Fehmi Koru, benim yazımda sergilediğim "Besleme Feriye gazeteciliğinin içine düştüğü kara mizah durumuna" cevap verecek yerde; "Sen de Antalya Belediye Başkanı'nin Feriye'de verdiği yemeğe geldin..." diye dosya trampa eden bir cevap yazdı.

***


Aydınlık konuyu...

Karartmaya çalıştı.

Olay şudur:

O günlerde AKP'li Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel'in adı da "içki yasağı koyanlar" arasında geçiyordu. Menderes Türel, bir gün önce beni telefonla aradı ve ertesi gün İstanbul'da Feriye Lokantası'nda saat 11'de basın toplantısı yapacağını söyledi.

Davet etti.

Kabul ettim.

Saat 11'de gittim.

Yaklaşık 25 gazeteci-yazar çağırılmıştı. İlk gelen bendim. Belediye Başkanı Menderes Türel, gazeteciler henüz gelmediği için sıkılmış, lokantada bulunan piyanonun başına geçmiş, Mozart'ın "Türk Marşı" parçasını çalıyordu. Saat 12'ye doğru beklenen gazeteciler de geldi. Basın toplantısı başladı. Ve yıldırım hızıyla da yemek servisi yapıldı. Çok çirkindi. Belediye başkanı konuşuyor, gazeteciler yemek yiyordu.

Alışkanlık.

Öğlen yemeğini 2'de yerim.

Bir bardak çay içtim.

Sorular başladı. Ben de Belediye Başkanı Menderes Türel'e "Belediye Düğün Salonu'nda içki içilmesini yasaklama hakkını nereden aldığını ve Antalya'nın simgesi olsun diye 8 milyon dolar harcanarak yapılmış Piramit binasını bırakıp yeni pahalı simge yapı kurma projesi geliştirmenin akıllıca bir belediyecilik olup olmadığını" sordum.

***


Çanak sorular değildi.

Belediye Başkanı, okurumu tatmin edecek yanıtlar veremediği için köşemde onun Feriye yemekli toplantısında söyledikleriyle ilgili yazı yazmadım. Fehmi Koru, ertesi gün Menderes Türel'e methiye yazdı.

Olay bu.

Fehmi Koru, bu basın toplantısına benim de gitmiş olmamla kendisinin Feriye'de Başbakan'a, 3 danışmanına, 20 yazara; "içeride konuşulanlar yazılmamak şartıyla verdiği gazeteci-Başbakan sarmaş dolaş yemeği "ni aynı kefeye koyuyor.

Saptırmadır.

Bir daha anlatayım:

Fehmi Koru'nun yazdığı iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesi'nin bir başyazan vardı. Adı Ahmet Taşgetiren'di. Düşüncesi, inancı, siyaseti gereği Başbakan Tayyip Erdoğan'ı ve partisini koruyan, kollayan, destekleyen yazılar yazdı. Sadece bir kerecik olsun eleştirdi diye Ahmet Taşgetiren'i başyazarlıktan attılar. Bunu protesto eden gazetenin Genel Yayın Müdürü Selahattin Sadıoğlu da Yeni Şafak'tan istifa etti. Fehmi Koru, sanki hiç böyle bir olay olmamış gibi bir küçük eleştiri yüzünden başyazarı atılan, genel yayın müdürünü de istifaya götüren Başbakan'a yanına 20 ünlü gazeteci de alarak Feriye'de yemek ziyafeti veriyor. Fehmi Koru aslında Başbakan'a yemek vererek; "Gazetecinin bağımsızca eleştiri özgürlüğünün hançerlenmesini" örtmeye çalışıyor. Fehmi Koru'nun yaptığı, gazeteciliğe ihanet değilse nedir? Ben bunu anlatıyorum ve "Başbakanlarla, bakanlarla, iş adamlarıyla ilişki geliştirip bu besleme ilişkiyi köşe yazısı, özel atlatma haber diye yazan" şike gazeteciliğin bitmesini istiyorum.

Her fırsatta isteyeceğim.

Her fırsatta yazacağım.