BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  EKONOMİ

Babacan kriz tedbirlerini anlattı

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, aldıkları önlemlerele 2009 krizinden en az etkilenin ülke olduklarını ve bu anlayışı sürdürdüklerini söyledi

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AA Finans Haberleri Terminali'nin bir bakıma Türkiye'nin tüm kamu kuruluşlarının yayın, duyurular yaptığı ortak bir platform olmasını ve içeriden, dışarıdan veriye ihtiyaçları olanların, ilk başvurması gereken bir pencere olmasını temenni ettiğini söyledi.

Babacan, AA Finans Terminali'nin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, iktisat teorisinde “bilgi asimetrisi” diye bir kavram olduğunu anımsattı. Bunun ekonomideki birimlerin bilgiye aynı zamanda, aynı şartlarda ulaşma imkanlarının bulunmamasına neden olduğunu dile getiren Babacan, bunun son derece zararlı olduğunu ifade etti.

Bunun, aynı zamanda haksız kazanca da sebep olduğuna işaret eden Babacan, bu noktada bilginin, doğru ve hızlı bir şekilde yayılmasının ekonomide etkinliğin, verimliliğin sağlanması açısından son derece önemli olduğunun altını çizdi.

Herhangi yeni bir haberin, gelişmenin ve bilginin en hızlı şekilde ve herkesin aynı anda duymasını sağlayacak yapının ekonomi ve finans sistemi açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Babacan, yaşanan son krizlerin temelinde de bu bilgi asimetrisinin bulunduğunu anlattı.

İstatistikleri çarpıtmak suretiyle durumun daha farklı gösterilmesine çalışıldığını,muhasebe hileleriyle yanlış bilgiler sunulduğunu ve bunları şirketlerin yaptığını kaydeden Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bunları finans kuruluşları yapıyor, hatta daha acısı bunları ülkeler yapabiliyor. Hemen yanı başımızdaki, ülke ismi vermek istemiyorum. Bu tür hileli, yanlış raporlamanın nasıl bir ekonomik bir felakete, nasıl bir finans felaketine, ardından nasıl bir sosyal felakete döndüğünü her zaman TV'lerde görüyoruz. Gerçeği, bütün açıklığıyla, herkesin duyacağı bir şeffaflıkla sağlayabilmek varken, kuşkusuz ajansın ve haber kuruluşlarının doğru dürüst ve tarafsız bir şekilde haber yapıyor olması lazım. Ben her fırsatta vurguluyorum; ekonomide başarının temeli güvendir. Güveni sağladığınızda her şey kolaylaşıyor. Güven ortamı sarsıldığında, istediğiniz kadar kamu parası harcayın, Merkez Bankanıza para bastırın, toparlamak mümkün olmuyor. Güven; basamak basamak, adım adım oluşuyor, zaman alıyor. Kaybetmekse çok kolay.

"OLANI BİTENİ MASAYA KOYALIM"

AA Finans Terminali'nin mobil oluşunun ve her yerden ulaşılabilir olmasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Babacan, yatırımcılara, tüketicilere, karar vericileri kısacası ekonominin tüm birimlerine bilginin doğru zamanda ama aynı zamanda ekonomik olarak ulaşmasının da büyük önem taşıdığını söyledi.

Burada önemli olanın sürümden kazanmak olduğunu anlatan Babacan, “Biraz önce tablolarda gördük. Üretilen haberlerde, fotoğraflarda farklar var ama en büyük farklardan bir tanesi ciro” dedi.

Üretilenin makul maliyetlerle geniş kitlelere ulaşması ve sürümden onun karşılığını alabilmenin önemli olduğuna işaret eden Babacan, güveni oluşturup, makul fiyatlarla bu emeğin karşılığını alabilmenin önemine değindi.

100 milyonların kanaatinin böyle oluştuğunu aktaran Babacan, son dönemde AA'nın adımlarını, çalışmalarını çok takdir ettiğini dile getirdi.

TEDBİRLER BİZİ KORUYACAK

Bütçe açığının düşürüldüğünü ifade eden Babacan, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarına kavuşma noktasında çok önemli adımlar attığını vurguladı. Bütün bunların sonucuna bakıldığında 2009 krizi gelip vurduğunda, Türkiye'nin göreli olarak bu krizlerden en az etkilenen ülkelerden birisi olduğunu kaydeden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu 2010-2011 yıllarında özellikle hızlı büyüme döneminde farklı riskler fark ettik. Baktık ki kredi hacmi çok hızlı artıyor. Baktık ki kazanmadan harcama eğilimi başlıyor. Bu kredi hacminin hızlı artması, özellikle tüketici kredilerinin, bireysel kredilerin hızlı artması ilk etapta insana hoş gibi geliyor. Çünkü insanlar gücü yetmediği şeyleri satın alıyor. Ama ödeme günü geldiğinde gerçekten bu borcun altından kalkılabilecek mi, kalkılamayacak mı?

Bu işte önemli bir soru işareti. Altından kalkılamayacak kadar büyük borca giren ülkelerde, tüketici kredilerinin çok hızlı yükseldiği ülkelerde, bir süre sonra gelip çok ciddi krizlerin yaşandığını görüyoruz. Bu sebepledir ki 2010-2011 yılları arasında kredi hacmi üzerinde getirdiğimiz kontrol ve tedbirler, bizi yine bu dönem ve önümüzdeki dönemde dışarıda olabilecek çalkanmalardan koruyacak. İstikrar adına güven adına ve daha tedbirli gitme adına önemli adımlar attık, uyguladık ve uygulamaya devam ediyoruz.”