BIST 9.530
DOLAR 32,51
EURO 34,80
ALTIN 2.475,17
HABER /  MEDYA

Aydın Doğan'a ağır suçlamalar! Emekli generalden mektup

Emekli Korgeneral ve MHP MYK eski Üyesi Altay Tokat, gazetecilere gönderdiği mektupla Aydın Doğan’a ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu.

Abone ol

Dönemin Korgenerali ve Eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Altay Tokat, mektubunda Tevfik Diker'in “Kurtlar Medyası” kitabını da kaynak verdiği iddiasında; 2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığına tahsis edilmiş olan 450 bin ton fuel oilin ihalesinde usulsüzlük yapılarak, ihale Aydın Doğan’a verildiğini belirtti.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı da bu ihaleye ilişkin suçlayan Altay, daha önce de dikkat çeken açıklamalarıyla medyanın gündemine gelmişti.

BİR-İKİ KRİTİK NOKTAYA BOMBA ATTIRDIM

2005 yılında Şemdinli’deki Umut Kitapevi’nin bombalanmasıyla ilgili, “Benim zamanımda ben de bir-iki kritik noktaya bomba attırdım. Benim meselem mesaj vermekti. Batıdan gelen memurlar, hâkimler işin ciddiyetini anlamıyor. Hizaya gelsinler diye evlerine yakın iki yere attırdım." açıklamasıyla gündeme gelen Altay’ın mektubu ara başlıklar halinde şöyle oldu:

"2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığında meydana gelen ihale yolsuzluğu kapsamında; Irak Türkmenleri’nin yalnız ve hazırlıksız bırakılarak nasıl feda edildiklerini ve günümüzde bitirilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını, milli ve tarihi bir görevin nasıl savsaklandığını ve nelere mal olduğunu aşağıda sunuyorum.

MİLLİ GÖREV SAVSAKLANDI

-Tevfik Diker 'Kurtlar Medyası ' adlı bir kitap yazdı. Bu kitabın 175’nci sayfasındaki 'Aydın Doğan'a İhale Kıyağı' başlıklı yazıyı okuduğunuzda, söz konusu yolsuzluğun boyutunu, seviyesini, ihalenin amacı olan Türkmenlerin organize edilmesine yönelik milli ve tarihi bir görevin savsaklanmasını ve bunun etkisiyle PKK tehlikesinin azgınlaştığını görebilirsiniz. İhale yolsuzluğunun kanıtı olan İhale Noter Tutanağı ile dönemin orgeneral ve Korgenerallerine gönderilmiş olan ihbar mektubu kitapta bulunmaktadır. Bende de mevcuttur.

-Lütfen Google'a giriniz ve 'Tevfik Diker,Gnkur. Bşk'.ı Necdet Özel’e' ve 'Gnkur. Bşk.'ı Necdet Özel'e çağrı' başlıklarını tıklayınız ve okuyunuz.

-TSK'ne yakışmayan, çeşitli tehdit ve tehlikeleri tetikleyen bu yolsuz olayı; 1950'li yıllarda Kıbrıs Türklerinin teşkilatlandırılıp eğitildiklerine benzer şekilde Irak Türkmenlerinin organize edilmeleri amacıyla, hükümet tarafından Gnkur. Bşk.lığına verilmiş olan milli ve tarihi görevin finans kaynağının sağlanması için 2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığına tahsis edilmiş olan 2’nci dilim 450.000 ton fuel oilin ihalesin de meydana gelmiştir.

-İhale ve diğer ticari faaliyetlerin yürütülebilmesi için Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde Türkmen Vakfı ve Vakıf'a bağlı Topaz Anonim Şirketi kurulmuştur.

İHALE KAZANAN FİRMAYA DEĞİL AYDIN DOĞAN'A VERİLDİ

-İhale Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın görevlendirdiği bir kurmay albay gözetiminde yapılmış ve Ankara 13’ncü Noteri tarafından kayıt altına alınmıştır. İhaleye katılan şirketler seçilmiş ve davetiye gönderilmiştir. İhale 13.7.2001 günü açık artırma usulüne göre yapılmıştır. Özel Kuvvetler Komutanlığı Gnkur. Bşk'lığına doğrudan bağlı birliktir.

-Noter Tutanağında da görüleceği üzere, ihaleye katılan şirketlerin tamamı teker teker ihaleden çekilmiş ve tonu 50.25 dolar karşılığında yani en yüksek fiyatı veren Tarhan Şirketi ihaleyi kazanmıştır.Buna rağmen, ihale iptal edilmeksizin emirle ihaleden çekilen Aydın Doğan'ın şirketi Petrol Ofisine verilmiştir. Böylece yolsuzluk başlamıştır.

- Rantı yüksek bu ihalenin yasa dışı bir yöntemle ve emirle ihaleden çekilen Petrol Ofisine verilmesini taraflar arasındaki önceki yıllara ait karşılıklı çıkar ilişkilerine bağlıyorum ve mecburen yapıldığını düşünüyorum.

-Bu dönemde, Başbakan B. Ecevit, Gnkur. Bşk.ı Org. H. Kıvrıkoğlu ve Gnkur. 2’nci Bşk.ı Org.Y. Büyükanıt idiler,

-Bu ihaleden öncede ortalama aynı miktarda fueloil tahsis edilmiş olduğunu ve pazarlık usulü ile değişik şirketlere tonu 8-10 dolar karşılığında dağıtıldığını bu ihale sırasında duymuştum. Siyasete girmiş olduğumdan dolayı 2’nci dilim 450.000 ton fuel oil'in tahsisinden haberim oldu. Pozisyonum gereği olaya ilgi gösterdim ve bu ihalenin açık artırma şeklinde yapılmasının daha doğru olacağını ilgililere ilettim ve ihale açık artırma şeklinde yapıldı ve böylece 5-6 kat fazla gelir sağlandı.

25-30 MİLYON DOLAR KİMLERİN CEBİNE GİTTİ

-Bahsedilen ihale yolsuzluğundan başka bana göre daha önemli olan tarihi ve milli bir görevin savsaklanmış olmasıdır ve çok daha fazla vahimdir. Çünkü, 2003'de ABD'nin Irak'ı işgalinde Türkmenlerin elinde piyade tüfeğinin bile olmadığı herkes tarafından görülmüştür. Bunun sonucunda Türkmenler Kürtlerin hegemonyası altına girmek zorunda kalmışlardır. Bu durum, ihalelerden elde edilen takriben 25-30 milyon doların nerelere ya da kimlerin cebine gittiği sorusunu akıllara getirmektedir ve aydınlatılması gerekir düşüncesindeyim.

-İhalede yolsuzluk yapıldığını öğrenir öğrenmez , TSK ileride şaibeli duruma düşmesin düşüncesiyle yolsuzluğu orgeneral ve korgenerallere ıslak imzam bulunan bir ihbar mektubuyla bildirdim, bazılarına ilaveten telefon ettim ve yolsuzluğun çözümlenmesini bekledim . Ama çıt çıkmadı.

-Yolsuzluğu haber verdiğim için ilgililerden teşekkür beklerken utanmadan üzerime gelerek beni cezalandırmaya ve susturmaya çalıştılar. Fakat, yolsuzluğun noter belgesi olduğu için mahkemeye gidemediler. Keşke gitselerdi.  Ancak,Doğan Grubunun medya gücü de kullanılarak karalama, çamur atma ve yıpratma kampanyası başlattılar.Bu arada Hakkari Dağ ve Komutanı (1987-89) ve Jandarma Asayiş Komutanı (1997-97) olarak PKK Bölücü terörüyle mücadele yaptığım halde keyfi ve öç alma refleksiyle beni korumalı lojmandan çıkardılar. Böylece itibarımı zedelemeye başvurdular. Hatta TSK ya zarar veriyor diyerek mahkemeye verdiler ama ikinci celsede beraat ettim ve ilgiliye hediye olarak gönderdim. Elbette bana zarar verdiler ama kendilerinin düştüğü acıklı, zavallı ve kirli işlere bulaşma gibi durumlara düşüremediler. Kısaca hakkımda gerçeklere dayalı ip ucu bulamadılar ve yaptıkları yolsuzluğu örtmeye çalıştıkça batmaya devam ettiler. Halbuki olumsuz angajmanlara bağlılıkları olmasa meseleye el koyar ve gereğini yaparlardı. Doru olanı da böylesidir düşüncesindeyim.

-O zamanlarda gerek askerin pozisyonu ve gerek Doğan medyası çok güçlü olduğu için elimden pek bir şey gelmiyordu. Hatta ihaleyi kazana Tarhan Şirketine mahkemeye suç duyurusunda bulun dediğimde ' Mahkemeye gidersem kazanırım ama diğer işlerim batar, korkuyorum ' demişti. Üzerime gelişler artarak devam edince ve aldığım duyumlar üzerine Partim üzerimden zarar görmesin düşüncesiyle siyasetten sessizce çekildim.O sırada MHP MYK Üyesi ve Genel Başkan Askeri Başdanışmanı idim.

-Yıllar geçti dengeler değişti, yolsuzluk T. Diker tarafından kitabında yayınlanmış olduğundan ve tarihi sonuçlara zemin hazırladığından dolayı yolsuzluğun doğru bilinmesi maksadıyla bu mesajımı sizlere gönderiyorum.

-İlaveten,yolsuzluğu çözümlemekle görevli makamda bulunan Yaşar Paşa yolsuzluğu araştırmadığı halde ödüllendirilerek ileride Gekur. Bşk.ı Yapıldı. Bu kollamayı bir birlerini koruma düşüncesiyle alakalı buluyorum.

DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİNDE ERDOĞAN BU DOSYAYI BÜYÜKANIT'IN ÖNÜNE KOYDU

-1950'lerde Kıbrıs Türkleri Özel Kuvvetler Komutanlığınca başarıyla hazırlandığı için ENOSİS engellendi,Kıbrıs Barış Harekatı zaferle sonuçlandı,Ada Türklerinin hak ve hürriyetleri korundu, T.C.Devleti'nin Doğu Akdeniz'deki güvenlik endişeleri giderildi.

-Buna mukabil,şartlar daha müsait olmasına karşın Irak Türkmenleri hazırlanamayınca Kürt nüfusuna yakın Türkmenler Kürtlerin kontrolüne girdi, ikinci sınıf vatandaş statüsüne düştü,Barzani ve PKK unsurları geniş bir manevra alanına kavuştu, PKK'nın azgınlaşmasının yolu açıldı, bölgesel etkinliğimiz sıfırlandı bölünme tehlikesi büyüdü. Bu tarihi hatanın yani milli bir davanın sav saklanmasının gelecek yıllarda ağır bedellere mal olacağını söyleyebilirim.

-Kıbrıs'taki Türkleri başarıyla hazırlayan komutanları ile Türkmenleri hazırlayamayan komutanların mukayesesini ve farklılıklarını yorumunuza bırakıyorum.

-Yolsuzluk belgesinin Başbakan'ın Yaşar Paşa ile yaptığı meşhur görüşmede gündeme getirildiğini ve teslimiyet mutabakatında rol oynadığını duydum. Yine 2002 yılında H. Kıvrıkoğlu Paşanın görev süresinin uzatılmasından vazgeçilmesinde etkili olduğunu biliyorum. Ayrıca Kıvrıkoğlu Paşa'nın APO'nun idamdan kurtarılışına sessiz kalarak şehitlere, gazilere ve kahramanlara sahip çıkmayışı da göz önüne alınmıştır.

-Konu ile ilişkili olduğundan, Milli Ordunun niteliklerine ve değerlerine ters düşen uygulamadan bahsetmek istiyorum. Terör Kanunun 20nci maddesi, emekli personelin koruma işlemlerini düzenlemekte ve terörle mücadele edenlerden hedef haline gelenlerin korunmasını ve bunlardan zaruri olan personele korumalı lojman tahsis edilmesini öngörmektedir. Kanun korumada temel kriter olarak görevi ele almıştır. Buna rağmen, emekli askeri personelin korunmasın da görev kriteri yerine orgeneral rütbesini esas alınmaktadır. Yani emekli orgenerallerin hepsi koruma altına alınmakta ve ilave olarak ömür boyu korumalı lojman tahsis edilmekte, binek aracı ve benzini verilmekte, lojmanda hizmetli personel görevlendirilmektedir.Askeri yasalar hizmet erinin seferberlik ve savaş halinde istek üzerine verilebilmektedir. Böylece orgeneraller bir anlamda aristokrat ya da imtiyazlı sınıf oluşturmaktadırlar.TSK milli bir ordudur.Milli ordularda aristokrat yapılanma ordunun özelliklerine, değerlerine, ve nitelikleri ile uyuşmaz. Milli ordularda aristokrat yapılanma ordunun gücünü oluşturan moral, saygı, fonksiyonel disiplin anlayışı, görev bilinci , meslek sevgisi gigi değerlerle zarar verir. Bu değerlerin savaş gücüne kuvvet çarpanı olarak yansıdığını dikkate aldığımızda muhtemel kaygıları dahada büyüyebilir. Krallık ve diktatörlüklerde ordularda aristokrat bir sınıfın olması doğaldır.

- Bu olumsuzluklara karışan veya alakası olan insanların halael üstünde tutulmalarına hiç anlamadığımı ve ders çıkararak gelişme olabşleceğini ifade etmek isterim

Saygılarımla     

ALTAY TOKAT

E. KORGENERAL

ESKİ JANDARMA ASAYİŞ KOMUTANI (1995-1997)"