BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 35,00
ALTIN 2.427,59
HABER /  GÜNCEL

Ayasofya'da Atatürk'ün imzası sahte mi?

İstanbul'un fetih kutlamalarıyle birlikte gündeme gelen "Ayasofya ibadete açılsın" tartışmasında çarpıcı bir iddia.

Abone ol

Derin Tarih dergisi, "Ayasofya sahte imzayla mı müzeye çevrildi?" sorusunu gündeme getirdi. Haberde Atatürk'ün orjinal imzasıyla o karardaki imzanın farklı olduğu görülüyor.

Bakanlar Kurulu kararındaki Atatürk'ün imzasının diğer imzalarından farklı olması, kararın Resmi Gazete'de ve diğer gazetelerde yayımlanmamış olması bu görüşü savunanların en büyük dayanağı oldu. 

Derginin "Ayasofya'yı Rehinden Kim Kurtaracak?" kapağına taşıdığı konu Yeni Şafak, manşetine taşıdı. "Ayasofya'yı sahte imzayla müze yaptılar" başlığıyla verilen gazetenin şu ifadeler yer aldı.

Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethiyle camiye dönüştürdüğü Ayasofya, Cumhuriyet'in ilanından sonra 24 Kasım 1934'te Bakanlar Kurulu Kararıyla müzeye çevrildi. Ayasofya'nın ilelebet cami olmasını isteyen Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakfiyesine aykırı olan kararnamenin Resmi Gazete ve diğer gazetelerde yayınlanmaması, ayrıca Mustafa Kemal'e Atatürk soyadının verildiği gün imzalandı. uuuuuu.20120601083818.jpg

Kararnamedeki Atatürk'ün imzasının diğer imzalarından farklı olması, o gün bugündür "Acaba Ayasofya sahte imza ile mi müzeye çevrildi?" sorusunu gündemden düşürmedi. Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan Ayasofya'yı müzeye dönüştüren kararnameye sıra numarası da verilmediğini belirterek, "İçi pek çok soru işaretiyle dolu iltihaplı bir yara olan Ayasofya meselesinde imzalanan kararname Resmi Gazete'de yayınlanmadı. Ayrıca kararnamelerin muhafaza edildiği resmî dairede aslı mevcut olmadığı gibi devletin kanun kitaplarında da basılmış değil" dedi.

YENİDEN CAMİYE ÇEVİREN MİLLETİN GÖNLÜNDE TAHT KURAR

Bakanlar Kurulu kararının aslının mutlaka bulunması gerektiğini ifade eden Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Özcan ise "Sözü edilen kararnamenin altında Atatürk imzası var. Halbuki Soyadı Kanunu da 24 Kasım 1934'de çıktı. Bunların açıklanıp gün yüzüne çıkarılması lazım" dedi. Celal Bayar'ın hatıralarında yer alan bir açıklamaya dikkati çeken Özcan, Balkan Paktı'nın kurulma sürecinde Atatürk'ün Yunanlılara 'cemile' olmak üzere "Ayasofya'yı müze yapalım, ne çıkar?" ifadesinin yazıldığını ifade etti. "Bugün Balkan Paktı diye bir kurum bulunmadığına göre Atatürk'ün gerekçesi de ortadan kalkmıştır" diyen Prof. Özcan, "En azından alt kısım ibadethaneye çevrilirse ve bazı gelir kaynakları da iade edilirse Ayasofya kurtulur. Demokrat Parti Hükümeti 1950'de ezanı aslına çevirerek milletin gönlüne taht kurdu. Gönül ister ki, bu hükümet de Ayasofya'yı camiye çevirerek Müslümanların kalbini kazansın. Böylece bu büyük şeref mevcut hükümete nasip olsun" şeklinde konuştu.

u.20120601083414.jpg

10 SORUDA AYASOFYA

Derin Tarih dergisi Haziran sayısı armağanı olan Ayasofya Camii Albümü "10 Soruda Ayasofya ve Fossati" Prof. Dr. Semavi Eyice'nin kalaminden okurların beğenisine sunuluyor. İtalyan Mimar Gaspare Trajano Fossati'nin yaptığı çalışmalar sonucu Ayasofya, 1265 yılının Ramazan ayının ilk Cuma günü büyük bir törenle açıldı. Bu dev eserde yapılan restorasyon çalışmaları zamanda yolculuk tadında anlatılıyor. Ayasofya'nın iç ve dış görünüşleriyle çevresini gösteren bir albüm hazırlayan Fossati, 1852 yılında albümü Sultan Abdülmecid'den sağladığı yardımla bastırır. İçinde renkli 25 levha bulunan ve üstünde padişah tuğrası olmak üzere sultan yardımlarıyla meydana getirilen eser çok süslü bir başlık sayfası ile yayımlandı. Derin Tarih dergisi, Ayasofya'yı anlatan bu önemli eserle Ayasofya'da tarihsel gezinti yapmayı amaçlıyor.

FATİH'İN VAKFİYESİ

Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya ile ilgili biri Türkçe diğeri Arapça olmak üzere iki vakfiye yazdırdı. Türkçe Vakfiye'de şu ifadeler yer aldı: "Fetihten sonra Sultan-ı Azam, feth edilen beldede bulunan çok sayıda kiliseyi, tevabi'i ile birlikte... şer-i şerife uygun bir sahih bir tarzda vakıf yapmıştır. Kim Müslüman kardeşinin vakfını bozmaya, hayırlarını tahrip etmeye ve hasenatını iptal eylemeye gayret gösterirse ve mü'minin hayır müesseselerini işlevsiz hale getirmeye taarruz ederse artık Allah gadabı ile dönmüş olur: son durağı ve oturağı Cehennem'dir. Cehennem ne kötü bir varılacak yerdir."