BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Arınç'tan Meclis'teki kavgaya tepki

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Ben, bu olumsuzluğun Türkiye’de bir karamsarlığa dönüşmesinden endişe ederim'' dedi.

Abone ol

TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM'de çıkan gerginlik üzerine, Genel başkanlardan da grup başkanvekillerinden de ricam, parlamento görüşmelerinin seviyeli bir üslupla yapılmasıdır" dedi. Bülent Arınç, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat ve Yönetim Kurulu üyelerini kabulü sırasında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, TBMM Genel Kurulu’nda son zamanlarda yapılan tartışmalı oturumlarla ilgili düşüncesinin sorulması üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanların da katılımıyla dün Çoruh Nehri üzerindeki ilk baraj niteliği taşıyan "85. Milli Egemenlik Yılı Barajı"nın açılışını yaptıklarını, akşam da Trabzon’da Milli Egemenlik Yılı kutlamaları çerçevesinde halk konseri verildiğini ifade etti. Arınç, "Bütün bu güzelliklerin yanında üzücü bir unsur, Meclisimizde son günlerde, son haftalarda yaşanan gerginliktir. Bu gerginlikten herkes gibi ben de rahatsız oldum. Eminim ki siyasi partilerin genel başkanları da bizzat milletvekilleri de bunları izleyen ve bunlardan büyük üzüntü duyan milletimiz de büyük bir sıkıntı içindedir" dedi. "...KARAMSARLIĞA DÖNÜŞMESİNDEN ENDİŞE EDERİM" TBMM’de siyaset yapıldığını, siyasetin de bazen sert olabildiğini vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eleştirmek herkesin hakkıdır. Herkes doğru bildiğini söyler, yanlış gördüğünü eleştirir. Eleştiri ne kadar kendi sınırları içinde kalırsa o kadar makul ve olağan karşılamak gerekir. Ama hukukta eleştiri ile hakaretin sınırları birbirinden ayrılmıştır. Konuşulan söz, onun üslubu, birbirlerine karşı davranışları hiçbir zaman incitici, küçültücü, aşağılayıcı olmamalıdır. Ağızdan çıkan sözler insanları yaralayıcı düzeyde olmamalıdır. Bunu, sadece milletvekilleri için değil, herkes için söylüyorum. Kaldı ki biz, bu tartışmaların ardından bu milletvekillerinin kuliste birarada oturduğunu, birbirlerine çay-kahve ısmarladığını da biliyoruz. İçerdeki gerginlik halka yansıyor. Ben, bu olumsuzluğun Türkiye’de bir karamsarlığa dönüşmesinden endişe ederim. Dolayısıyla genel başkanlardan da grup başkanvekillerinden de ricam, parlamento görüşmelerinin seviyeli bir üslupla yapılmasıdır." "MECLİSİMİZİ KUTLUYORUM" Milletvekillerinin, uzun süren bir yasama döneminin sıkıntısını yaşadığını ifade eden Arınç, "Milletvekili arkadaşlarımız da bizler de uzun süren Genel Kurul görüşmelerinden dolayı hem yorulduk hem yıprandık. Bir yasama dönemini başarıyla geçirdik. 3 yasama dönemini bitirdik. Meclisimizi kutluyorum. Gerçekten büyük özveriyle, fedakarlıkla, bazen sabahlara kadar çalışarak, birkaç saat bile dinlenmeye fırsat bulamadan önemli konular üzerinde müzakere yapmak insan yapısının da yorulacağı bir unsurdur. Milletvekillerimizin artık bir ara vermeyi, her zamandan daha çok hak ettiklerine inanıyorum" diye konuştu. TBMM’deki yorucu maratonun bir an önce biteceğini düşündüğünü belirten Arınç, "Ama ne kadar zor koşullarda olsak bile ağzımızdan çıkan sözlerimizin, hareketlerimizin, davranışlarımızın topluma örnek olacak biçimde gerçekleşmesini, Genel Kurulda eleştirilerin eleştiri düzeyinde kalmasını ve sadece içtüzük hükümlerinin geçerli olabileceğinin kabul edilmesini istiyorum" dedi. "ZORBALIKLA OLMAZ" Meclis Başkanı Arınç, kimsenin zorbalıkla, bağıra çağıra, hakaret ederek kendi düşüncelerini hakim kılamayacağını ve dayatamayacağını söyledi. Bunun, iktidar için de muhalefet için de geçerli olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: "Benin sayım çok ben istediğimi yaparım’ anlayışı ne kadar yanlışsa, muhalefetin de ’Ben ne kadar çok sert muhalefet yaparsam o kadar etkili olurum’ düşüncesi bence kendi sınırları içinde kaldığı müddetçe makuldür. Bu üzüntü verici hadiseler bir an önce son bulursa mutlu olacağız. Sanıyorum aklı selim galip gelecektir. Arkadaşlarımıza bunu telkin edeceğiz. Sertlikten kaçınmalarını, sertlik doğuracak tutum ve davranışlara prim verilmemesini grup başkanvekillerinden de genel başkanlardan da rica ediyorum." DOKUNULMAZLIKLAR Arınç, "CHP’lilerin, dokunulmazlıklarla ilgili topladıkları imzaları iletmek için talep ettikleri randevuyu vermediğiniz yolunda açıklamaları oldu. Bu, doğru mudur?" yolundaki soru üzerine,"Ben yıllarca kürsüde bulundum, kürsüyü de iyi kullandım. Polemik yapmasını da çok iyi bilirim. ’İnsanlar bir laf atsa da ben de cevap versem’ diye heyecanlanırdım. Ama bunlar geçmişte kaldı. Meclis Başkanı olarak bir siyasi partinin genel başkanı, grup başkanvekili ve milletvekili ile ekran önünde tartışmaktan uzak duruyorum" diye konuştu. Eleştiriye açık olduğunu ancak, bu eleştirilerin yüzüne karşı yapılmasını beklediğini ifade eden Arınç, "Ama bunları toplumun önünde yaptıkları ve doğru mu yanlış mı olduğu konusunda ben susmak zorunda hissedersem o zaman bu bana karşı yapılmış haksızlık olur, lütfen ona dikkat etsinler" dedi. Her siyasi partinin kampanya yürütme, imza toplama ve toplumu belli konularda duyarlı olmaya çağırma hakkı bulunduğunu, buna kimsenin bir şey söyleyemeyeceğini belirten Arınç, randevu talebi ve buna yanıtıyla ilgili olarak, şöyle dedi: "Sayın Okuducu’nun 27 Haziran Pazartesi günü için randevu talebi olduğunu söylediler. Bu randevu talebinden memnuniyet duyduğumu ancak, pazartesi günü için randevu verebilmemin mümkün olmadığını ifade ettim. Genel Müdürüm aracığıyla o gün İsveç parlamento heyetinin meclisimizde olacağını, 10.45’de başlayan görüşmelerin akşam yemeğine kadar devam edeceğini ve vaktimin müsait olmadığını söylemelerini istedim. Özel kalem müdürüm de söylediğini ve kendilerinin de buna teşekkür ettiklerini belirtti. İsveç Meclis Başkanı’nı mecliste konuk olarak ağırlarken, benim bir randevu verebilmem mümkün değildi. Zaten o gün de başka hiç kimseye randevu vermedim. Bu açıdan doğru yaptığıma inanıyorum. Bir imkansızlık nedeniyle kendilerine randevu verilememiştir. Şimdi kendilerine iletilen bu durum karşısında ’milyonlarca sese duyarsız kaldı, bize 5 dakika bile zaman ayırmadı’ sözünü yanlış buluyorum. Başka bir şey söylemiyorum." TBMM Başkanı Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir ikinci konuyu da arkadaşlarımın düşünmesini istiyorum. Meclis başkanı, anayasa gereği, mensup olduğu partinin faaliyetlerine bile katılamaz. CHP, bu çalışmasını CHP adına yaptı. Her yerde kampanya başlattı, imzalar topladı. Ben de basından izledim. CHP’nin parti olarak yaptığı bu etkinliği, benim Meclis Başkanı olarak desteklemem doğru olabilir mi? Bu açıdan da olaya bakmak lazım. AK Parti kendi partileri adına bir faaliyet yürütseydi ben de o faaliyete katılsaydım nasıl eleştireceklerdi ise başka bir partinin faaliyetine Meclis Başkanını da katmanın doğru olamayacağını düşünüyorum. Değerli arkadaşlarım, tecrübeleri içine bu konuyu da katmış olsunlar."