BIST 10.719
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.499,13
HABER /  GÜNCEL

Ardıç, Yeni Şafak'ı eleştirdi

Engin Ardıç, köşesinde Yeni Şafak'tan Yusuf Kaplan'ın yazısını yorumladı. Aslında Ardıç, Kaplan'ın yazısı aracılığıyla gazeteye göndermelerde bulundu.

Abone ol Engin Ardıç, "Çağımız buhranda, kurtuluş İslam'da' muhabbeti" yapanları eleştirdi. Ardıç'ın baz aldığı bir isim vardı. Yeni Şafak'tan Yusuf Kaplan! Aslında eleştiriler Kaplan'dan çok gazetenin kendisineydi.

YAZI: Engin ARDIÇ
KAYNAK: www.aksam.com.tr

Sapıklar ve ahmaklar için hemen başından söyleyelim: Kimsenin inancına saygısızlık etmek niyetinde değiliz. Ancak, dinci kesimlerde bildik bileli bir 'bizden başka herkes mutsuz' saplantısı var da, onu tartışacağız.

Geçen gün 'Yeni Şafak' refikimizde, aziz ve muhterem kardeşimiz Yusuf Kaplan'ın bir yazısı yayınlandı. (Bu gazeteyi her gün dikkatle okurum, en beğendiğim yazarı da Ahmet Kekeç... Çok zeki, çok bilgili, çok 'kafalı' bir adamdır.)

İmdi, Kaplan kardeşimiz, 'ne anlar hayattan laikler' başlığını attığı yazısında, batılıların çok mutsuz olduklarını ileri sürüyor. 'Ateistler', ya da en azından 'kuşkucular, bilinemezciler' falan dememiş, hepsini kafadan 'laikler' olarak nitelemiş. 'Dinci olmayan' da dememiş. Arada fark görmüyor.

Batı insanının inançlarından koptuğu için çok mutsuz olduğu, bizim 'muhafazakar' kesimlerde öteden beri hep dile getirilir. 'Çağımızın buhranda' olduğu hep söylenir. Çağımız da, bilimde her gün yeni bir buluş, onu 'işe vurup' teknolojide her gün yeni bir devrim yaparak ilerler gider. Batı insanları içinde de 'inançlı kesim' sandığımızdan çok daha büyüktür.

Papa ölünce kalp krizi geçirenler, Ermiş Petrus Meydanı'nda yağmur altında bekleşip yeni papa seçilince ağlamaya başlayanlar, kendilerince mutlular. Çok Katolik ülke gezdim ama Polonya'da kilisenin kapısından girince kendini dizüstü yere atıp mermer zemin üzerinde birkaç metre de vıjj diye sürüklenenler gördüm... Mutsuz mu onlar? Kopkoyu bir inanç dünyası içinde kendilerince yaşayıp gidiyorlar.

Kilisesine giden, duasını eden, papaza günah çıkartıp pazar ayininde de İsa'nın 'etini yiyip kanını içen' ve onunla bütünleşen dindar katolik, niçin bunalıma girsin? Kıyamet günü efendisinin onu sakınıp gözeteceğinden emindir.

Orada insanların 'sadece tüketmek ve çiftleşmek için yaşadıklarını' sanmıyorum, Kaplan'ın ileri sürdüğü gibi. Kendisine bizim ülkemizde sadece tüketmek ve çiftleşmek için yaşayan o kadar da çok 'Müslüman' gösterebilirim ki...

Batı'da 'mekanik' bir hayat var, bu da insanları mutsuz ediyor belki ama, çok güzel dinlenme ve 'kaçış' programları da var. Bizler çalışmayı bilmediğimiz için dinlenmeyi ve eğlenmeyi de bilmiyoruz, ve laçkalığı mutluluk sanıyoruz. Üstelik, sessizlik, durgunluk ve tatlı bir uyuşukluk üzerine kurulu o eski 'Osmanlı dinginliğini' de yitirdik. Şimdi bizim hayatımız itiş kakış üzerine, yani batıdan çok daha karmaşık bir hayhuy üzerine kurulu. Daha karışık ve çirkin, çünkü kuralsız.

Çünkü Osmanlı uygarlığı 'değişmeyeceği varsayılan bir dünya' fikri üzerine de kurulmuştu ve dünya değişince de çökmeye başladı.

Elbette Yusuf Kaplan kardeşimiz meseleyi 'felsefi boyutta' ele almak istiyor. Fakat, 'ortalama batılı' hayat hakkında durup düşünme gereğini duymadığı gibi bundan dolayı azap da çekmiyor! Orada herkes bir Dostoyevski değil ki İvan Karamazov gibi buhrandan buhrana sürüklensin...

Yahu, kaç kişi Adem ile Havva'nın işledikleri 'ilk günahın' kuşaklar boyu süren sorumluğundan dolayı ruh eziyeti çekiyor? Kimsenin ipinde değil! Bendenizin hiç mi hiç değil! Yasak elmayı yiyen hatun versin hesabını, bana ne?

Bu efsaneyi, yani batı insanının 'buhran çektiği' efsanesini bizim dinciler çok severler. Böyle düşünerek, İslam aleminin geri kalmışlığını 'kompanse' etmeye çalışırlar, 'onlar daha iyi yaşıyorlar ama biz daha mutluyuz' kandırmacasıyla kendi içlerini rahatlatırlar... Onlar uzaya da çıksalar sonunda cehenneme gideceklerdir, biz bokun içinde de debelensek sonunda cennete.

Çünkü batıyı tanımıyorlar ve 'olsa olsa böyledir' varsayımıyla hareket ediyorlar.

Bizim ülkemizde 'azıcık daha tüketebilmek ve azıcık daha çiftleşebilmek' için kıvranan insan sayısını da bir düşünelim... Yani daha da mutsuz olmak için çırpınanları!... Kapitalist ve sömürgeci batıya karşı çıkana saygı duyarım ama safdilliğe değil.