BIST 10.083
DOLAR 32,43
EURO 34,85
ALTIN 2.436,10
HABER /  GÜNCEL

Ankaranın saklı cenneti

Ankara'nın hemen yanı dibinde. Keşfedilmemiş güzellikleriyle buraya gelenleri başka bir dünyaya götürüyor.

Abone ol

Ankara'nın 96 kilometre kuzeybatısında, Güdül-Kızılcahamam karayolu üzerindeki Yeşilöz Beldesi, yemyeşil örtüsü, temiz havası, coğrafi güzellikleri ve ortasından geçen Kirmir Çayı ile başkentlilere doğayı keşif olanağı sağlıyor.

Türk yurdu olduğundan beri düşman yüzü görmeyen Yeşilöz, ziyaretçilerini yöre halkının ''peri bacaları'' olarak isimlendirdiği doğal güzellikleri ve 4 katlı kaya mağaraları ile tarihte yolculuğa çıkarıyor.


Yeşilöz Yukarı Mahallesi Muhtarı Mehmet Keleş, AA muhabirine Yeşilöz'ü tanıttı.

Doğuyu batıya bağlayan yollar üzerinde bulunan ve asıl adı Keşanuz (Kesenöz) olan beldenin 1960 yılında Yeşilöz adını aldığını anlatan Keleş, eskiden suya öz denildiğinden, beldenin ortasından geçen Kirmir Çayı ve bol yeşil alanlarıyla bu adı aldığını söyledi.

Sakarya nehrinin büyük bir kolu olan Kirmir Çayı'nda pek çok tatlı su balığı çeşidinin bulunduğunu dile getiren Keleş, hem balık avı hem de çayın çevresindeki piknik alanları için beldenin özellikle hafta sonlarında ziyaretçi akınına uğradığını belirtti.

İlk olarak Hititlerin yaşadığı beldenin, ardından sırasıyla Friglerin, Balatların ve Romalıların egemenliğine girdiğini anlatan Keleş, daha sonra da Malazgirt Zaferi ile Anadolu'ya yerleşen Selçukluların yönetimine, Orhan Gazi döneminde de Osmanlı Devleti'ne katıldığını kaydetti.

DÜŞMAN YÜZÜ GÖRMEMİŞ

Keleş, ''Yeşilöz Beldesi, Türk yurdu olduğundan beri düşman yüzü görmemiş bir yerleşim yeri. Bu özelliği onun günümüze kadar Türkmen adet, gelenek ve göreneklerini muhafaza etmesinde başlıca faktör'' diye konuştu.

Beldedeki ''Adalar'' denilen bölgede bir yer altı şehrinin olduğunu gösteren arkeolojik belirtiler bulunduğunu ifade eden Keleş, yöre halkı tarafından ''peri bacaları'' denilen doğal güzelliklerin de ziyaretçiler tarafından büyük ilgi uyandırdığını söyledi.

HİTİTLERDEN KALMA 4 KATLI KAYA MAĞARALARI

Beldenin girişindeki İnbaşı denilen dağın yamacında bulunan mağaraların da turizm açısından değer oluşturduğunu dile getiren Keleş, ''Tüfün inşa edilmesiyle oluşturulan bu mağaralar Hititlerden kalma eserler. Çayın geçtiği bu alandaki 40 metre yükseklikteki dört katlı mağaralar sistemi özellikle doğa yürüyüşü ve tarih meraklıları için ilgi çekici'' dedi.

Keleş, ''Dikmen Kalesi'' ve ''Emürün Taş Kestiği''nin de yörelerindeki tarihi mekanlar arasında bulunduğunu söyledi. Keleş, beldeye yakın olan yaylalarının da yaz günlerindeki serin mekanlar olduğunu dile getirdi.

Yöreye özgü geleneksel yemekler arasında tarhana, bulgur, malak hamuru, şibit, ekşili balık, kuru balık, kapama, gözleme, tandır, yaprak sarma çeşitlerinin bulunduğunu anlatan Keleş, belde girişinde bulanan Şelale yakınlarında geçen yıl açılan lokantada da yöresel yemeklerin tadılabileceğini anlattı.

Bu arada, Yeşilöz'de yaşayan gençler bir süre önce yaptırılan halı sahada spor etkinliklerini sürdürüyor.

ŞEFTALİDEN, İNCİRE MEYVELER

Mikroklima özelliği taşıyan beldede incir, elma, dut, alıç, kuşburnu, kızılcık, şeftali, fındık, Trabzon hurması, Antep fıstığı, iğde büyüklüğündeki çalı cinsi bir meyve olan minabın da yetiştiğini anlatan Keleş, bunun yanında beldede bol miktarda üzüm üreticiliğinin de olduğunu söyledi.

Yörede doğal olarak yetişen en ilginç ürünlerden olan fıstığın da iyi kalitede olması nedeniyle baklavacılar tarafından tercih edildiğini dile getiren Keleş, fıstığa yeteri kadar yatırım yapılmadığını ve belde sakinlerinin de gereken özeni göstermediğinden yakındı.