Eskiden, gelişmesini istediğimiz yerlere askeri birlik
götürürdük.
Bu sayede bölge biraz hareketlenir, ticaret canlanırdı.
2000’li yıllarla birlikte her şehre üniversite açmaya
başladık.
İl merkezlerinde yer olmayınca dağ başlarına kampüs
kondurduk.
Beraberinde ulaşım, iaşe, ibate ve güvenlik sorunları ortaya
çıktı.
Medeniyetin içinde olması gereken çocuklar, medeniyetten uzak
kaldı.
Tek faydası; kampüs şehre gelmeyince, şehir kampüse gitti.
Her gencin lisans ve ön lisan diploması olsun istedik.
Eğitimde, işte ve istihdamda kaliteyi artıracağımızı
sandık.
Nitelikli nesiller yetiştireceğimizi düşündük.
Böylece devlet üniversitelerinin sayısı 129 ulaştı.
Özel olarak adlandırılan vakıf üniversitesi 75’i buldu.
Üniversitede okuyan öğrenci sayısı ise 7 milyona dayandı.
Özel üniversitelerin fiyatları her geçen gün el
yakıyor.
Vakıfların çoğunluğu, eğitime ticari faaliyet gözüyle
bakıyor.
Bazıları apart üniversite gibi tek bir binada hizmet
veriyor.
Çoğunun ne verdiği eğitim ne de akademik kadrosu yeterli
değil.
Yabancı üniversitelerin ücretleri, bizimkilerden daha
cazip görünüyor.
Yurtdışına kaçan yerli turistler gibi öğrencileri de
dışarı kaçıracağız.
Türkiye, EHEA’ya göre Avrupa’da en fazla üniversite öğrencisine
sahip ülke.
Tabii, bunda 12 yıllık zorunlu eğitimin de büyük katkısı
var.
Nicelik olarak gelişirken nitelik olarak geri
kaldık.
Gençlerimiz üniversite diploması alsın derken, ünilise
mezunu yaptık.
22 yaşına kadar okuttuğumuz çocuğu emek yoğun işte çalıştırmaya
kalktık.
Üniliseler sayesinde işsizliği 2-4 yıl öteledik,
diplomalı işsiz sayısını artırdık.
Kontenjanlar düşürdük, öğrencileri vakıf üniversitelerinin
kucağına attık.
Tercihler bugün itibariyle yapılmaya başlanacak.
Bazıları üniversitelere, bazıları üniliselere yerleşecek.
Tek sorun vakıf üniversiteleri değil, akademisyenler de
sorun.
Amfide ders anlatmaları beklenirken kanal kanal geziyorlar.
Çok şükür yurtlar sorun olmaktan çıktı.
Geçen yıl itibariyle öğrencilerin %97’si KYK yurtlarına
yerleşti.
Öğrencilere verilen KYK kredi ve burslarının, kapsamı
genişletilerek öğrenciyi kimseye muhtaç etmeyecek şekilde
artırılması gerekiyor.
Bir emeklinin çocuğuna burs yerine kredi çıkarken, bir
zenginin çocuğuna burs çıkabiliyor. Kredi ve burs kriterleri,
yeniden değerlendirilmelidir.
Kız öğrencilerine verilen kredi ve burslar, pozitif bir
ayrımcılık yapılarak, erkek öğrencilerinkinden fazla
olmalıdır.
Devlet; öğrencileri gerek yurt gerek de kredi/burs
olarak hiçbir cemaate, vakfa ve güce muhtaç
etmemelidir.
Çünkü, öğrenciye dışardan verilen bu bursların
suistimal, istismar ve ihanet olarak bir gün devlete dönme ihtimali
vardır.