TDK sözlüğünde önerme, kabul edilmesi dileğiyle öne
sürülen düşünce olarak açıklanır.
Yargı bildiren tüm ifadeler, önerme olarak kabul edilir.
Önermeler, doğru ya da yanlış olabilir.
Türk siyasetinin önde gelen önermecisi, Devlet
Bahçeli’dir.
Siyasi hayatı boyunca çok sayıda önemli önermede
bulunmuştur.
Gerçekleşen önermeleri de mevcut, gerçekleşmeyenleri de…
Ama her biri, çok tartışmalara konu olmuştur.
İlk önermesi 2002 yılında erken seçim
çağrısıydı.
Nitekim, Türkiye Kasım 2002’de seçime gitti.
Cumhuriyet’in yüzüncü yılı dolayısıyla, 100 il, 1000
ilçe dileği vardı.
Mevcut ekonomik koşullar gerçekleşmesine izin vermedi.
MHP Lideri asrın ve kendisinin en büyük önermesini, 22
Ekim 2024’te yaptı:
“Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin Meclis’te
DEM Parti grup toplantısında konuşsun.”
Bahçeli bu ifadesiyle Terörsüz Türkiye sürecinin temelini
attı.
Kamuoyunu şaşkına çeviren bir önermeydi.
Gazetecisi, siyasetçisi, akademisyeni ve sade vatandaşıyla
herkes şok oldu.
Tabii ki, teröristbaşının Meclis’te konuşması gibi bir durum söz
konusu olamazdı.
Bu önermenin gerçekleşmeyeceğini en iyi Devlet Bahçeli
bilirdi.
MHP Liderinin başlattığı süreç, iktidar tarafından da
desteklendi.
Silahların bırakılması aşamasına geçildi.
İşbu aşamaya geçilmişken, Bahçeli’nin yeni bir önermesi
sızdı:
“Cumhurbaşkanı’nın iki yardımcısı olsun. Bir Kürt, biri Alevi
olsun.”
Bahçeli reddetmedi, MHP MYK’da tartışıldığını ifade etti.
Yine kamuoyundan olumlu ve olumsuz çok sayıda tepki
yükseldi.
Her önerme, gerçekleşmesi istenen bir düşünce olarak ifade
edilse de bazen arzu edilmeyen olasılıklar da önerme gibi piyasaya
sunulabilir ve tartışılması istenir.
Ben, Devlet Bahçeli’nin son önermesini öyle
değerlendiriyorum.
Bir fikir jimnastiği olarak konuşulduğunu ve kabul görmediğini
düşünüyorum.
Sayın Bahçeli, bu düşüncesinin olmasını çok arzu etseydi
doğrudan kamuoyu ile paylaşırdı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşının her makama seçilme
hakkı vardır.
Aynı anda Türk Cumhurbaşkanı ve yardımcısı da olabilir, tersi de
gerçekleşebilir.
Bütün bunlar da bir beis yok. Etnisiteler, dinler, diller için
kotalar açılamaz.
Seçme ve seçilme şartları herkese aynıdır. Birinin diğerine
üstünlüğü yoktur.
Anayasanın vatandaşlık tanımı bellidir.
Eğer bu yol açılırsa, Türkiye telafisi olmayan risklerle
karşılaşır.
Öyle olunca da, istihbaratta iyi olduğu için Çerkesleri MİT
Başkanı,
Çok şair ve yazar çıkardığı için Arnavutları Milli Eğitim
Bakanı,
Alternatif tıpta ilerledikleri için Gürcüleri Sağlık Bakanı,
Savaşçı etnisite Çeçenleri Savunma Bakanı yapmak durumunda
kalırız.
Cemevlerini ibadethane yaparsak, Mevlevihanelere de haksızlık
etmemek lazım.
Cemevine dede, dergahlara postnişin atamak durumunda
kalırız.
Arnavut Mehmet Akif, Çerkes Rauf Orbay, Alevi Diyap Ağa, Kürt
Reşo ve Kazım Karabekir aynı potada erirken, yeni faylar
oluşturacak kimlik ve mezhep siyaseti geride kalmalıdır.
Mustafa Kemal’in dediği gibi, “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu,
Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın
evlatları hep aynı cevherin damarlarıdır.”
Niceli bırakıp, niteliğe yoğunlaşmanın zamanı gelmiştir.