Hadi açık konuşalım.
Çözüm sürecinin başarıya ulaşacağı kesin
mi?
Elbette değil.
Türk Devleti'nin irade ve kararlılığı bu konuyu tek
başına hal etmeye muktedir mi?
Terör örgütünün gücünü kırmaya, etkisizleştirmeye evet, ama
kesin kalıcı bir çözüme elbette tek başına muktedir değil.
Peki Abdullah Öcalan ya da Kandil Dağı'ndaki terör
örgütü ele başları bu meselede başlı başına inisiyatif sahibi
olabilir mi?
Terör örgütü içerisinde yabancı devletlerin iç içe geçtiği
birçok yapı var ve bunların süreci sabote edebilme ihtimali her
zaman söz konusu.
Peki bir de şunları soralım;
Her şey yolunda ilerledi ve terör sorunu tarihin çöplüğüne
gitti. Mesela Ak Parti'nin %50 civarında olan oyu ilk seçimde %80'e
çıkar mı? Çıkmaz.
Her şey ters gitti, terör sorunu kaldığımız yerden,
hatta daha baskın, belirgin bir biçimde ortaya çıktı diyelim. Ak
Parti'nin %50 olan oyu 30'lara hatta 20'lere iner mi? Zor bir
olasılık olsa da bu mümkün.
Tayyip Erdoğan bu konuda hiç bir adım atmasaydı, terör örgütü
ile askeri alanda geçtiğimiz sene gibi büyük askeri operasyonlar
yapsa ve her şehit cenazesinden sonra "artık yeter"
"hesabını soracağız" "kanları yerde kalmayacak" gibi
açıklamalar yapsaydı oy kaybeder miydi?
Hayır kaybetmezdi, hatta milliyetçi söylemlerle oy oranını daha
da arttırabilirdi.
Peki Tayyip Erdoğan bütün bu riskleri neden alıyor?
Kendi tabiriyle "baldıran zehiri"ni neden içiyor?
Siyaseti bilmediğinden mi?
Türk toplumunu tanımadığından mı?
Terör sorununu bilmediğinden mi?
Bu soruların cevabı bence bir başka sorunun cevabında gizli.
Tayyip Erdoğan nereye oynuyor?
Nobel Barış Ödülü'ne mi?
Daha fazla şan ve şöhrete mi?
Devlet başkanlığına mı?
Sahi Tayyip Erdoğan nereye oynuyor?
Aslında sorunun cevabı çok basit. Tabii bilene...
Tayyip Erdoğan "ahirete oynuyor" dostlar.
Hiç öyle alengirli stratejiler türetmeye, zihin okumaları
yapmaya gerek yok.
Başbakan Tayyip Erdoğan bu dünyanın "üç günlük" bir
dünya olduğunu biliyor. Hesap gününde kardeşkanını durdurmuş,
annelerin gözyaşlarını dindirmiş birisi olarak değil, bunun için
gerçekten samimi bir şekilde, müslümanca çabalamış birisi olarak
Allah'ın karşısına çıkmayı arzuluyor.
Hayata seküler bakanların elbette bunu anlaması biraz güç. Zira
ne olacaksa, ne göreceksek, bu dünyada görmemiz, yaşamamız, fark
etmemiz gerektiğine inanan mantık Tayyip Erdoğan'ın neden "durduk
yere" bu iş için çabaladığını idrak edemiyor.
Bu mesele çözülür mü, çözülmez mi bunu bilemeyiz. Ama
şunu bilmek ve kabul etmek zorundayız.
Tayyip Erdoğan bu konuda sonuna kadar samimi, iyi
niyetli ve istekli.
Çünkü Tayyip Erdoğan sadece samimice, iyi niyetle ve isteyerek
işlenen amellerin dikkate alındığı bir yerin hesabına göre yapıyor
bu işteki bütün hesaplarını.