Suriye’deki kanlı rejim 08 Aralık 2024’te devrildi.
Ahmet eş-Şara başkanlığında yeni bir dönem başladı.
ABD Başkanı Trump ve İran, devrimin arkasında Türkiye olduğunu
ima etti.
Bizdeki Esetçi, Rusçu ve İrancı koalisyon; yönetim değişikliğini
İsrail’e bağladı.
Akabinde terör devleti İsrail, Suriye’ye saldırılarını
artırdı.
Mezkûr koalisyon, “Eset olsaydı, bu saldırılar olmazdı” tezine
sarıldı.
Bir ülke, hem rejimi değiştirip hem getirdiği iktidarı neden
hedef alsın!
Suriye, Eset zamanında İsrail’in hedefi olmamışsa kim kimin
adamı olur?
Siyonist İsrail, 08 Aralık’tan bu tarafa hiç boş durmadı.
Dürzileri ve Nusayrileri defalarca provoke etti.
Ypg terör örgütünden elini hiç çekmedi.
Pazar günü yeniden Dürziler ile Arapları karşı karşıya
getirdi.
Şimdi, yine aynı tayfa “eş-Şara yapılan anlaşmaya uymadı”
yorumuna sığındı.
İsrail bir terör devleti ve kuruluş felsefesine sıkı sıkıya
bağlı.
Vaad edilmiş topraklar ve istikrarsız coğrafyalar hedefine
kilitli.
Eset iktidarı ve iç savaş, kendisine avantaj sağlıyordu.
Avantajın ortadan kalkmaya başladığını düşündü ve düğmeye
bastı.
Biz de her durumu anlatmaya yetecek güzel atasözleri var:
Perşembe’nin gelişi çarşambadan bellidir.
Asıl sorulması gereken soru şudur:
Biz perşembeye kadar ne yaptık?
Emekleye başlamamış çocuğa, “Koş evladım!” dedik.
Onsekizini doldurmadan rüştünü ispat etmesini istedik.
Rehberlik hizmeti sunduk, tecrübe aktarımı yaptık.
O kadar…
Oysa çok daha fazlasını yapabilirdik.
Askeri malzeme, teçhizat ve silah verebilirdik.
Radar ve hava savunma sitemleri kurabilirdik.
Düzenli orduya geçişini hızlandırabilirdik.
Sonuçta, İsrail ile savaşan herkes bizim için de savaşıyor
sayılır.
Daha önceki yazılarımda SMO’nun sınır polisi olması, Dera gibi
yerlere üs kurmamız gerektiğini yazmıştım.
İsrail’in dünkü şiddetli saldırıları, Netanyah’nun ABD, Tom
Barrack’ın Şam ziyareti sonrası gerçekleşti.
Belli ki, Ahmet eş-Şara’yı bir anlaşmaya zorluyorlar.
Ve kabul etmediği için de harekete geçtiler.
Suriye yönetimi, bu baskı ve saldırılara ne kadar dayanacak?
Burada bize tarihi sorumluluk ve görevler düşüyor.
Netanyahu hükümeti kendisini, İsrail yanlısı Dürzileri korumakla
mükellef görüyorsa bizim de Şam’ı koruma mecburiyetimiz vardır.
Şam düşer ve aşağıda otonom yapı ortaya çıkarsa bütün
kazanımlarımız tehlikeye girer.
Soykırımcı Netanyahu ve hükümeti gitmeden bu savaşların sonu
gelmez!
Kim bilir, belki de katil Netanyahu bir final istiyor.
İsrailli gazeteci ve siyasetçiler, finalistleri
belirlemişler.
Bir karşılaşma olacak ama buna Netanyahu’nun ömrü yeter mi,
bilemedim.
O zaman yedeklerle çıkmamız yeterli olacaktır.