Biz, millet olarak başkasının bizim
için ne dediği, hakkımızda düşündüğü ile çok ilgiliyiz. Bu merak;
biraz özgüven eksikliği, biraz da kendimizi beğendirme çabasının
bir parçası olarak tezahür eder.
Her yıl 24 Nisan yaklaştığında,
Ermenileri koruma amaçlı gerçekleşmiş olan tehcir için ABD
Başkanı’nın ne söyleyeceğini, nasıl nitelendireceğini konuşup
dururuz. Başkan, tehciri büyük felaket olarak değerlendirirse zil
takar oynar, soykırım ifadesini kullanırsa karalar
bağlarız.
Oysa, yeryüzünde soykırım suçu
işlememiş nadir milletlerden biriyiz. Kurduğumuz
devletler, imar ve abad ettiği topraklarda asimilasyon
yapsaydı bugün Türklerin nüfusu Çin’e yaklaşır, Türkçe dünyada en
çok konuşulan dil olurdu.
İşlemediğimiz bir suç için başka
ülkelerin ne dediğinin ne önemi var, biz kendimizi bilmiyor
muyuz?
Bu örneği niçin verdim? Pkk Terör
Örgütü, kendini feshettiğini açıkladı. Bölücü örgütün bu yaptığı,
şeklen fesih gibi gözükse de bir pes etme işlemidir. Devletimizin
gücü, küresel gelişmeler ve reel-politik, terör örgütünü bu kararı
almaya itmiştir.
Örgütün fesih bildirgesindeki
ifadeler ise kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Resmi makamların,
üst düzey yöneticilerin, Cumhurbaşkanı’nın beyanlarından ziyade
bölücü örgütün sorunlu cümleleri tartışıldı.
Elbette tartışılabilir, bunda bir
beis yok. Ama bildirgeye ehemmiyet vermenin bir manası yok. Bölücü
teröristlerin bildirgesinin bence hiçbir kıymet-i harbiyesi de yok.
Bizi ilgilendiren tarafı, Pkk ismiyle çalışmaları sonlandırdığı ve
“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” ifadesidir.
Açıklamanın gerisi çöptür.
Bildirgenin muhatabı teröristbaşı Öcalan’dır. Örgüt, ondan ayrı bir
dil kullanmışsa onun sorunudur. Demode sosyalist jargonlarla
gerekçeler üretilmeye ve fesih temellendirilmeye çalışılmış. Kaldı
ki açıklama; çelişkilerle, çarpıklıklarla ve mantık hataları ile
dolu. Bildirgedeki 1924 Anayası ve Lozan vurgusu ise “Kış
kışlığını, puşt puştluğunu yapacak” minvalinde, teröristin
teröristliğini yaparak son kez fitne çıkarma çabasıdır. Ayrıca,
teröristbaşının çağrısında yer almayan hususları fesih açıklamasına
koymak, kendilerinin jargonuyla “Önderlik”i takmamaktır.
1924 Anayasası ve Lozan Anlaşması
için şehit olanlardan biri de Kürtlerdir.
1924 Anayasası’nı onaylayan 163
milletvekilinin 74’ü Kürt kökenlidir ve anayasa meclisten oybirliği
ile geçmiştir.
Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz
1923'te İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye, Birleşik Krallık,
Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan,
Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri arasında
imzalandı.
Yani, bu antlaşma Türkler ile
Kürtler arasında imzalanmadı. Eğer ihanet ve terör için Lozan Barış
Antlaşması referans alınacaksa, burada mağdur edilen neden Türkiye
oluyor? Pkk Terör Örgütü, antlaşmaya imza koyan diğer ülkeleri
neden hedef almadı, neden o ülkelerde terör estirilmedi?
Ahmet Kaya’nın dediği gibi: Nerden
baksan tutarsız, nerden baksan ahmakça.