Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum.
Komşunun köpeği ısırmıştı, sol bacağımdan.
Ben büyüdükçe, o yara izi de büyüdü.
Bugün hala o izi mühür gibi taşırım, bacağımda.
Köylü çocuğuyduk ama bu olaydan sonra köpeklere karşı bir mesafe
oluşmuştu.
Ağabeyim, köpek fobisini yenebileyim diye terk edilmiş
bir enik getirmişti.
Yavruya, okumayı söktükten sonra okuduğum ilk kitabın kahramanı
Lassie’nin adını vermiştim.
O yaşlarda İngilizce bilmezdim ve köpeğimi yazıldığı gibi
çağırırdım.
Çok akıllı, sevimli ve hızlı bir hayvandı. Benim sevmediğim
kişileri o da sevmezdi.
Hayatımda edindiğim ilk ve son köpek oldu,
Lassie.
Bundan yirmi yıl öncesine kadar köpeklerin mekânı bağ, bahçe,
çiftlik ve köylerdi.
Etinden, sütünden ve yününden faydalandığımız hayvanları
yerleşim yerlerinin dışına çıkardık.
Her türlü sağlık ve güvenlik sorunu oluşturabilen
köpekleri, şehirlere davet ettik.
24 Haziran 2004 tarihinde çıkarılan 5199 sayılı Hayvan
Hakları Yasası ile birlikte şehirlerimiz, köpek cenneti
oldu.
İnsanlardan daha özgür takılmaya başladılar.
Şehirlerde artan köpek sayısı beraberinde,
İtizm diye bir akım getirdi.
İttapar ve İtist kişi ve gruplar çoğaldı.
İtizm, adeta Hinduizm’e rakip oldu.
İtler, Hindistan’daki ineklerden biraz daha az kutsal hale
geldi.
Gün geçtikçe popülasyonları arttı, çeteleşmeye başladılar ve
kurtarılmış bölgeler kurdular.
Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneği’nin
hazırladığı rapora göre 2024 yılında sahipsiz köpek sayısı 5
milyona ulaştı.
Artık gül gibi bir başıboş köpek terörümüz vardı.
Bu terör sonucunda bugüne kadar 5 bine yakın insanımız
hayatını kaybetti.
Arabalarından inmeden evinden işine, işinden evine giden
insanlar bu sorunu görmemekte uzunca süre direndi.
Belediyelere baskı olunca da sorunu, köpekleri başka belediye
sınırlarına ya da ormanlara bırakarak çözmeye çalıştılar.
Ormana bırakılanlar ekosistemi bozmaya başladılar.
Kuduz vakaları arttı. Avrupa’nın en riskli ülkesi
olduk.
Türkiye, DSÖ’nün yayımladığı "Kuduz Riskli Temasın
Yüksek Olduğu Ülkeler" ve "Kist Hidatik Tehlikesinin Yüksek Olduğu
Ülkeler" haritasında "yüksek tehlike" kategorisinde yer
aldı.
Mızrak çuvala sığmamaya başlayınca tedbir için adımlar
atıldı.
5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’nda 2024 yılında değişiklik
yapıldı.
Yasa, Belediyelere, Valiliklere ve hayvan sahiplerine yeni
sorumluluklar getirdi.
Fakat, can kayıplarının önüne geçilemedi.
Yakın zamanda Yüksekova’da, üç gün önce Konya’da bir evladımız
köpek saldırısında hayatını kaybetti.
Çünkü, kimse yasanın kendisine yüklediği görevi yapmıyor.
Sadece muhalefet partili Belediyeler değil, AK Partili
Belediyeler de yasayı takmıyor.
AK Partili Belediyeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
talimatlarını da dinlemiyorlar.
Konya’daki olaydan sonra açıklama yapan İçişleri Bakanı Ali
Yerlikaya, “Sokak hayvanları toplanmıyor. Bu görevi hakkıyla
yapmayanlar var” ifadesini kullandı ve komisyon kurularak sayım
yapılacağını belirtti.
İnşallah, bu komisyon işi “Yaban domuzu sayım” hikayesine
benzemez.
Kim, görevi ihmal ve kusur sonucu başıboş köpek saldırısıyla
ölüme sebebiyet veriyorsa basittir, suçludur.