Köpeğe İt, Görevini Yapmayana Basit Denir.

Mevlüt Akbay mevlutakbaymevlut@gmail.com

Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum.

Komşunun köpeği ısırmıştı, sol bacağımdan.

Ben büyüdükçe, o yara izi de büyüdü.

Bugün hala o izi mühür gibi taşırım, bacağımda.

Köylü çocuğuyduk ama bu olaydan sonra köpeklere karşı bir mesafe oluşmuştu.

Ağabeyim, köpek fobisini yenebileyim diye terk edilmiş bir enik getirmişti.

Yavruya, okumayı söktükten sonra okuduğum ilk kitabın kahramanı Lassie’nin adını vermiştim.

O yaşlarda İngilizce bilmezdim ve köpeğimi yazıldığı gibi çağırırdım.

Çok akıllı, sevimli ve hızlı bir hayvandı. Benim sevmediğim kişileri o da sevmezdi.

Hayatımda edindiğim ilk ve son köpek oldu, Lassie.

Bundan yirmi yıl öncesine kadar köpeklerin mekânı bağ, bahçe, çiftlik ve köylerdi.

Etinden, sütünden ve yününden faydalandığımız hayvanları yerleşim yerlerinin dışına çıkardık.

Her türlü sağlık ve güvenlik sorunu oluşturabilen köpekleri, şehirlere davet ettik.

24 Haziran 2004 tarihinde çıkarılan 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası ile birlikte şehirlerimiz, köpek cenneti oldu.

İnsanlardan daha özgür takılmaya başladılar.

Şehirlerde artan köpek sayısı beraberinde, İtizm diye bir akım getirdi.

İttapar ve İtist kişi ve gruplar çoğaldı. İtizm, adeta Hinduizm’e rakip oldu.

İtler, Hindistan’daki ineklerden biraz daha az kutsal hale geldi.

Gün geçtikçe popülasyonları arttı, çeteleşmeye başladılar ve kurtarılmış bölgeler kurdular.

Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneği’nin hazırladığı rapora göre 2024 yılında sahipsiz köpek sayısı 5 milyona ulaştı.

Artık gül gibi bir başıboş köpek terörümüz vardı.

Bu terör sonucunda bugüne kadar 5 bine yakın insanımız hayatını kaybetti.

Arabalarından inmeden evinden işine, işinden evine giden insanlar bu sorunu görmemekte uzunca süre direndi.

Belediyelere baskı olunca da sorunu, köpekleri başka belediye sınırlarına ya da ormanlara bırakarak çözmeye çalıştılar.

Ormana bırakılanlar ekosistemi bozmaya başladılar.

Kuduz vakaları arttı. Avrupa’nın en riskli ülkesi olduk.

Türkiye, DSÖ’nün yayımladığı "Kuduz Riskli Temasın Yüksek Olduğu Ülkeler" ve "Kist Hidatik Tehlikesinin Yüksek Olduğu Ülkeler" haritasında "yüksek tehlike" kategorisinde yer aldı.

Mızrak çuvala sığmamaya başlayınca tedbir için adımlar atıldı.

5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’nda 2024 yılında değişiklik yapıldı.

Yasa, Belediyelere, Valiliklere ve hayvan sahiplerine yeni sorumluluklar getirdi.

Fakat, can kayıplarının önüne geçilemedi.

Yakın zamanda Yüksekova’da, üç gün önce Konya’da bir evladımız köpek saldırısında hayatını kaybetti.

Çünkü, kimse yasanın kendisine yüklediği görevi yapmıyor.

Sadece muhalefet partili Belediyeler değil, AK Partili Belediyeler de yasayı takmıyor.

AK Partili Belediyeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarını da dinlemiyorlar.

Konya’daki olaydan sonra açıklama yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Sokak hayvanları toplanmıyor. Bu görevi hakkıyla yapmayanlar var” ifadesini kullandı ve komisyon kurularak sayım yapılacağını belirtti.

İnşallah, bu komisyon işi “Yaban domuzu sayım” hikayesine benzemez.

Kim, görevi ihmal ve kusur sonucu başıboş köpek saldırısıyla ölüme sebebiyet veriyorsa basittir, suçludur.