Ben, “Netanyahu” diyeyim.
Siz, “Katilyahu, Yalanyahu, Soykırımcıyahu” deyin.
Siyonist Katilyahu, Trump ile kısa zamanda ikinci kez
görüştü.
İkili Beyaz Saray’daki müsamere salonunda, basının karşısına
geçti.
Yalanyahu kendisine yöneltilen Suriye ile ilgili bir soruyu
“Türkiye ile Suriye'de çatışma istemiyoruz. Karşı karşıya gelmemek
için neler yapılacağını konuştuk.” diye cevapladı.
Trump da gazetecilere yaptığı değerlendirmede, “İsrail'e, eğer
Türkiye ile bir sorunları varsa, bunu çözüme kavuşturabileceğimi
söyledim. Türkiye’yi tebrik ederim. Erdoğan’a dedim ki, '2 bin
yıldır kimsenin yapamadığını yaptın, Suriye’nin kontrolünü ele
aldın'. Erdoğan gerçekten sağlam ve çok zeki biri. Kimsenin
başaramadığı şeyi başardı.
Netanyahu’ya da İsraillilerin, Türkiye ile yaşanabilecek sorunları
çözmek için makul olmaları gerektiğini söyledim." ifadelerini
kullandı.
Peki, Trump’ın bahsettiği iki bin yıldır başarılamayan
ne?
Suriye, kadim bir tarihe sahip.
MÖ 12.000’lere uzanan bir geçmişi var.
İlk yerleşik hayatın izlerine burada rastlanır.
Coğrafyası, MÖ ve MS da sürekli savaşlara maruz
kalmış.
Ebla Krallığı, Akadlar, Babil İmparatorluğu, Hititler, Büyük
İskender,
Mısırlılar başta olmak üzere birçok devletin egemenliğinde yer
almış.
Roma ve Bizans İmparatorluklarının da hakimiyetine girmiş.
İslamiyet’le birlikte Emeviler, Abbasiler, Selçuklular,
Memlukler, Eyyubiler arasında el değiştirmiş.
Kısa bir süre Haçlı nüfuzuna maruz kalmış.
Ulu Hakan Yavuz’un 1516’daki Mercidabık zaferi ile birlikte
Osmanlı Devleti sınırları içine dahil edilir.
Osmanlı hakimiyetinde, 400 yıl huzurlu bir dönem
geçirir.
Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler barış içinde
yaşar.
Trump’ın iki bin yıl göndermesi, Suriye’nin savaşlarla sürekli
el değiştirmesidir.
Türkiye’nin Suriye’yi savaşmadan aldığını ima
etmektedir.
Kişi kendinden bilirmiş işi.
Trump’ın bilmeği bi’şey var ki, Türkiye’nin kimsenin toprağında
gözü yoktur.
Kaygısı, bölgenin istikrarı ve ülkesinin güvenliğidir.
Suriye, Siyonistler için vaad edilmiş topraklara açılan kapı
niteliğinde.
Trump’ın deyimiyle Suriye’nin anahtarı, Türkiye’nin
elinde.
Türkiye ve İsrail, artık bu kapının anahtarı için karşı
karşıya.
Her iki taraf da çatışma riskini açıkça dillendirmeye
başladı.
Gazze Savaşı, İran’ın balon olduğu gerçeğini tüm dünyaya
gösterdi.
İsrail’in güvenliği ve yayılmacılığının kullanışlı aparatı
olduğunu ifşa etti.
Sanal düşmanlık üzerine inşa edilen varlıklarını gün yüzüne
çıkardı.
1979’da kurulan molla rejimi misyonunu tamamladı.
Hizbullah’ın etkisizleştirilmesi, İran’ın Suriye’den
çıkarılması, İsrail’i yeni düşman ihtiyacına sevk etti.
Suriye’de yeni komşu edinen İsrail için bundan sonraki düşman
Türkiye’dir.
İsrail yeni güvenlik algısını, Türkiye üzerine
kuracaktır.
Sıklıkla çatışma riskinden bahsedilmesi, Suriye’nin mütemadiyen
bombalanması, ordusunun sürekli taciz edilmesi ve Türkiye’nin
Suriye’de istenmemesi; yeni sanal düşmanı dünyaya takdim etme amacı
taşımaktadır.
Kendince algı çalışması yaparak dünya kamuoyunu etkilemeye
çalışmaktır.
Herkes biliyor ki, ordusu ve gücü ile Türkiye bir devletten daha
fazlasıdır.
İran ve İsrail ile mukayese kabul etmez.