Yazıma, “Ailenin çöküşü demek, ekonominin ve
toplumsal refahın çöküşü demektir.” Diyerek başlamak
istiyorum. Ve hep beraberde bir çöküşe seyirci olduğumuz gerçeğini
de bildirmek istiyorum. Aile olmadan millet olmaz. Millet olmazsa,
birlik olmaz. Birliğin olmadığı her yerde ise her türlü sancılı
sorunlar baş gösterir.
Aile tarih içinde bilinen en köklü ve temel kurumlardan
birisidir. Bundandır ki, ailenin korunması ve varlığının daim
edilmesi dinin ve felsefenin ana konularındandır. Çünkü aile
bireylerinin tutum ve davranışları, üretimleri ve tüketimleri
ekonomik yapı ile birlikte sosyal dokuyu ya sağlamlaştırır ya da
zayıflatır.
Aileler üretim ve tüketim kararıyla ekonomiyi yönlendirdikleri
gibi siyasal tercihleriyle de hükümetleri yönlendirici bir güce
sahiptirler. Bunun için İslâm’da ailenin kurulmasına ve sağlıklı
biçimde sürdürülmesine büyük önem verilmiştir. Eşler arasında
uyumun sağlanmasına özen gösterilmesi istenerek, ayrılmaya izin
verilmekle beraber, hiç hoş karşılanmadığı da ana kaynaklarımızda
sürekli vurgulanmıştır.
Peygamberimiz, hanımların erkekler, erkeklerinde hanımlarının
koruyucu olduklarını belirterek, insanların evlenmekle dinlerinin
yarısını tamamlamış olacaklarını söylüyor. Sağlıklı bir aile düzeni
kurmadan, toplumsal refaha ve ekonomiksel dengeye sahip
olunmayacağı aşikardır.
Günümüzde, özellikle batı ülkelerinin öncülüğünde, çağdaşlaşma,
batılaşma, ve modernleşme adına; Batı’dan Doğu’ya bütün dünyada
dini değerler ve ölçüler göz ardı edilerek, aile yapısında büyük
bir başı boşluk hüküm sümektedir. Aile düzeninden, ekonomik
politikalara kadar her şey, batıda “Bırakınız yapsınlar, bırakınız
geçsinler” ilkesine göre şekillenmektedir. Bunun sonucu, toplumlar
çevre kirlenmesinde, bilgisizlik artışına kadar bir dizi can alıcı
sorunlarla karşı karşıya gelmektedirler. Bütün dünyada hızla artan
içki tüketimi, uyuşturucu madde alışkanlığı ve müstehcen yayınların
alenileşmesiyle zihin ve bilgi kirlenmesi giderek yoğunlaşıyor.
Kız erkek bütün gençler, önce alkol ve uyuşturucu tuzağına
düşüyor, ardından televizyonlar ve diziler sayesinde asileşmeyi ve
karşı gelmeyi öğreniyorlar.
Gençler gördüğünü uygulayan bir cemiyet haline dönüştüler.
Özellikle bazı sosyal medya aplikasyonlarıyla, faydasızca
hareketler ediyor, amaçsız uğraşlara giriyor ve zamanın çoğunu bu
şeyleri izleyerek geçiriyorlar. Orada gördükleri lafları,
hareketleri öğrenerek kendi hayatında uygulamayı da görev
biliyorlar. Böylelikle kendi öz karar verme yetilerinden ve
duygularından bağımsızlaşarak, aile içinde huzursuzluk meydana
getirecek aksiyeti ve asabiyeti oluşturuyorlar.
Son yıllarda, özellikle hayasız (Pornografik) yayınlar ve
kayıtlarla daha bir hız kazanan sosyal çözülme sonucu, ailelerin
dağılması büyük bir yoğunluk kazandı.
Hatta öyle bir hale geldi ki, bireyler izledikleri hayasız
kayıtlarla, isteyip de yapamadığı bir çök şeytani düşünceyi
zihinlerinde olgunlaştırır durumdalar. Erkek ve kadın, “Yasaklı
olanın çekici olduğu” şeytani kuramla, kendi öz namuslarını
sergileme çabası içine giriyorlar. Bunların sonucu olarak bireyler
arasında manevi bağlar kopuyor, aidiyet ortadan kalkıyor. Ve aile
içi birliktelik dağılıyor.
Giderek büyüyen kentlerde, babaların yanında, anneler ve
çocuklar da çalışmak zorunda kaldığı için, evlerde aile ekonomisine
katkıda bulunmayanlara yer verilmiyor. Daha çok harcama yarışı,
eşlerin arasını açarak, boşanan ailelerin sayısını zamanla
katlayarak artırıyor. Türkiye’de bile, evli on aileden altısı
yedisi boşanmış ya da boşanmaya çalışıyor ve aile bağları
çözülüyor.
Sağlıklı ve dengeli bir toplum için, aile kurumunun İslami
değerler içinde yeniden kurulması ve düzenli bir biçimde
sürdürülmesi gerekir. Vahyin ışığında yoğum bir öğrenme ve
öğrendiklerimizi, hayatımıza, tutum ve davranışlarımıza uygular
hale gelmede, bütün dünyanın üzerine kara bir bulut gibi çöken,
bilgi ve sevgi kirlenmesinin önüne geçmemiz mümkün değildir..
Dini değerlere dayanmadan, ahlaki ölçülere işlerlik
kazandırmak söz konusu olamaz.
Toplumun temel taşı olan aileyi, yeniden sağlam
temellere dayandırmalıyız. Temelin hakikisi ise İslam’dır. İnsanlar
İslam'ı yol edinerek hayatlarına uygulamaya başlarlarsa ailede
düzelir bireyde. Hayasızlıktan, fitneden, düzensizlikten,
asabiyetten, isyandan kurtuluşun yolu İslam’dır. Bunlardan
kurtulanlar ise zaten sağlıklı bir aile hayatı
sürecektir.
Selametle..