Sayın Genel Başkan biz bu devleti masada kurmadık.
Biz bu cumhuriyeti imzayla değil, kanla, terle, dua ile inşa ettik.
Bu topraklarda devlet dediğin şey, yalnızca bina değildir; bu
milletin namusudur, alın yazısıdır, kaderidir.
Şimdi çıkıp kürsüde yumruğunu sıkıyor, devletin savcısına parmak
sallıyorsun. Ne diyorsun? Hep beraber dinleyelim…
“Burnunu yere sürttüreceğim, darmadağın ederim, tepemin
tasını attırma!”
Sen bir partinin genel başkanısın Sayın Özel! Bu nasıl bir dil?
Lidere, devlet adamına yakışır mı? Bu milletin mahkemesi, hâkimi,
bu milletin polisi, komiseri, bu milletin savcısı sana mı hesap
verecek?
Sen eleştirini yap, yanlış bulduğunu söyle ama devletin
savcısına kabadayılık yapamazsın! Milletin kürsüsünden,
milletin savcısını tehdit edemezsin!
Bu milletin aklına güven, ama sabrını sınama!
Sayın Özel, Anadolu’da bir söz vardır:
“Devlete el kaldıran, millete dil uzatır.”
Devleti tehdit eden, aslında milletin hukukuna kasteder.
Polisiyle, savcısıyla, hâkimiyle bu düzen varsa sen orada
konuşabiliyorsun zaten. Devleti yok sayarsan, sözün de hükmün de
kalmaz!
Bu millet, söze kıymet verir ama lafa değil.
Bu millet yiğit mert olur, öfkesini bile edep içinde taşır.
Sayın Özel kendinizi “milletin sesi” diye
tanıtıyorsunuz önce bu milletin değerlerine uygun
konuşmalısınız.
Çünkü bu milletin dili, saygının dili; bu milletin
irfanı, devletin vakarını koruyan irfandır.
Bu millet, devletimize sahip çıkar, devletimizde milletine kol
kanat gerer.
Eleştiririz, hesap da sorarız ama hiçbir zaman devletin
temel direklerini yıkmaya kalkışmayız. Çünkü biliriz ki
devlet yıkılırsa, hepimiz altında kalırız.
Bugün yargıya parmak sallayan, yarın bayrağa uzanır.
O yüzden buradan herkes duysun:
Bu millet, kendi evladına sokak ağzıyla hakaret edilmesini
hazmedemez.
Bu millet, mahkemesini tehdit eden dilin arkasında hangi planın
olduğunu anlar.
Ve bu millet, yeri gelir susar ama yeri geldi mi
gereğini yapar.
Sabrımız devlet içindir. Ama sabrımızı taşıran, milleti karşısında
bulur.
Sokak ağzıyla savcı tehdit eden, meydanlarda “darmadağın
ederim” diyen bir zihniyet, hukuku ayak bağı gören
bir vesayet anlayışından başka bir şey değildir.
Türkiye Cumhuriyeti sahipsiz değildir. Türk milleti, devletin
onurunu yere düşürmez. Bizim bir sabrımız var, ama sabrımızın da
bir eşiği var. O eşik devletin onurudur.