2024 yılında başımıza gelen, nedeni insan unsuru olan
felaketlere şöyle bir bakalım:
İliç ilçesinde işletilen bir altın madeninde depolanan toprak
yığınının heyelana dönüşmesi sonucu 9 işçimiz hayatını
kaybetti.
Beşiktaş’ta bir gece kulübünde yapılan tadilat esnasında çıkan
yangın sonucunda 29 insanımız hayatını
kaybetti.
Balıkesir'de havai fişek fabrikasında meydana gelen
patlamada 11 çalışanımız hayatını
kaybetti.
En son 2025 yılının başında, Bolu Kartalkaya’da turizm tarihine
geçen bir facia yaşadık. Bölgedeki bir otelde çıkan yangın
neticesinde 78 canımız hayatını kaybetti.
Bu elim facia sonrasında kurumlar, suçu birbirlerine attı.
Ruhsatı veren İl Özel İdare, yangın raporu veren Bolu
Belediyesi, yıldız denetimi yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı…
Can ve mal güvenliği denetimi yapan bir kurum
yok.
2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte özel OSGB’ler faaliyete
başladı.
Amacı, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti vermek. Yani,
işletmelerin can ve mal güvenliği için gerekli tedbirleri almasını
sağlamak.
Bugüne kadar, amaca çok hizmet ettiği
görülmedi.
Bakanlıkların da kendi kurum ve kuruluşları ile bağlısı özel
teşekkülleri denetlemekte olan teftiş kurulları var.
Ayrıca, doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme
Kurumu var.
Kamu kurum ve kuruluşları ile bağlılarını denetleyen
Sayıştay’ımız var.
Aslında yeterli miktarda bir denetim mekanizmasının varlığından
pekâlâ bahsedilebilir.
Fakat, bütün bunlar can/mal güvenliğini sağlamaya ve
yolsuzlukları/usulsüzlükleri önlemeye yetmiyor.
Bakanlık denetimlerinde ahbap çavuş ilişkileri devreye giriyor.
Müfettişler denetledikleri resmi ve özel kurumlardaki yöneticilerle
çıkar amaçlı ilişki kurabiliyorlar.
Denetleyeni denetleyen, bakanlığın denetlediği özel ve resmi
kurumu tekrar denetleyerek doğruluğunu kontrol ve teyit eden bir
yapıya ihtiyaç var.
Bu yapı, DENETİM BAKANLIĞI olabilir.
Ayrıca, bakanlıklar yaptıkları denetimlerin sonuçlarına ait
raporların bir nüshasını bu kuruma göndermeli.
Trump, göreve başladıktan sonra Verimlilik Bakanlığı kuracağını
söylemişti.
Bakanlığı ihdas etti ve başına dünyanın en zengin adamını -Elon
Musk’ı- getirdi.
Geçenlerde, Sabah Gazetesi’nden Melih Altınok, Musk’ın bu göreve
getirilmesinden sonra “Her ülkeye lazım” diye
ihtiyaçtan bahsetti.
Sanırım, en çok da bize lazım.
Kurumlardaki verimliliği sağlayacak, mali kaynakları yerinde ve
rantabl kullanacak, insan kaynağını doğru yönetip üretken kılacak
VERİMLİLİK BAKANLIĞI’na ihtiyacımız var.
Devlet Denetleme Kurumu ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
bünyesindeki Sanayi ve Verimlilik Genel Müdürlüğü birleştirilerek
DENETİM ve VERİMLİLİK BAKANLIĞI kurulabilir.
Denetim ve verimlilik, birbirini tamamlayan ve destekleyen
yönetişim ögesi...
Türkiye gibi, orta direğin ortadan kalkmaya başladığı ve
sınırlı kaynaklarımızın hoyratça kullanıldığı, can ve mal
güvenliğinin tam sağlanamadığı ülkemizde DENETİM ve VERİMLİLİK
BAKANLIĞI işe yarayabilir.
Düşünün derim…