AK Parti’nin eski milletvekillerinden Ahmet Hamdi Çamlı, kabul
edilmesi mümkün olmayan, provokasyona açık bir paylaşımda bulundu.
Cumhuriyet’in kuruluş yılı olan 1923’e “Kanlı 1923” diyerek hem
tarihimize hem de milletimizin ortak hafızasına hakaret etti.
Bu karanlık ve sorumsuz paylaşımın ardından, AK Parti Sözcüsü
Ömer Çelik’in verdiği yanıt, sadece partisini değil aynı zamanda
Cumhuriyet’e gönülden bağlı milyonların da sesi oldu:
“Türkiye Cumhuriyeti gözbebeğimizdir. Milletimizin tarih
içindeki büyük yürüyüşünün bugünkü varlığı ve ismidir.
Cumhuriyetimiz, İstiklal Savaşı’mızda ortaya konulan hür yaşama
iradesinin tecellisidir. Cumhuriyetimizi, Cumhurbaşkanımız
tarafından ilan edilen Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaştırmak en
büyük idealimizdir. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar
kalacaktır.”
Bu ifadeler, AK Parti’nin resmi görüşünü ortaya koymaktadır.
Cumhuriyet'e yönelik yaklaşımı, marjinal bireysel söylemlerle
değil, partinin yetkili ağızlarıyla ölçülür. Bu nedenle, Ahmet
Hamdi Çamlı’nın sözleri partinin değil, şahsının görüşüdür ve bu
sorumsuzluğun hiçbir izahı yoktur.
Cumhuriyet, hepimizin ortak çatısıdır. İfade özgürlüğü elbette
bir haktır ancak bu hak, toplumsal barışı hedef alan
provokasyonlara kalkan olamaz. Kim, nereden konuşursa konuşsun; bu
millete, bu tarihe, bu kuruluşa hakaret eden anlayışla hukuk içinde
hesaplaşmak zorundayız.
Bu ülkenin evlatlarının kanıyla kurulan Cumhuriyet’i “kanlı”
diye yaftalamak, milletin kalbine saplanmış bir hançerdir. Bu
hançeri kim tutarsa tutsun, nerede durursa dursun; affedilemez,
sineye çekilemez.
Türkiye Cumhuriyeti, bu milletin alın teridir, kanıdır,
gururudur. Ve bu devlet, bu millete sevdalı olanların omuzlarında
yükselecektir.
Yeni Bir Tarih Yazılıyor: Sessizlikle, Sükûnetle,
Titizlikle…
Bu cuma sıradan bir gün olmayacak. Tarih yeniden yazılacak. PKK,
kendini feshediyor; cuma günü silah bırakacak. Bu, yıllardır akan
kanın durması, annelerin gözyaşlarının dinmesi demek. Bu, yeni bir
başlangıç, yeni bir Türkiye demek.
Ancak bu sürecin selametle yürütülmesi için hepimize büyük
sorumluluk düşüyor. Bu yol haritası, planlı, düzenli ve sükûnet
içinde ilerlemeli. En küçük bir provokasyon bu büyük tarihi adıma
gölge düşürebilir. Bu yüzden milletçe dikkatli, sağduyulu ve aşırı
hassas olmalıyız.
MİT Başkanı İbrahim Kalın, süreci büyük bir dikkatle ve
teyakkuzla yönetiyor. Amacı belli: Provokasyona geçit vermemek.
PKK’nın bir daha varlığının anılmayacağı bir Türkiye oluşturmak.
Silahların susması, barışın konuşması, kardeşliğin hüküm
sürmesi...
Bu yüzden herkesin titiz olması şart. Provokatörlerin
kışkırtmalarına, operasyoncuların yalanlarına, terörden
beslenenlerin nifak tohumlarına itibar edilmemeli.
Süreçle ilgili değerlendirmeleri en çok önemsenen isimlerden
biri de AK Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin
Yayman. Sadece bir siyasetçi değil; çözüm süreçlerine kafa yormuş,
“Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası” kitabını yazmış, meseleyi
derinlemesine bilen bir entelektüel.
Yayman diyor ki:
“Terörsüz Türkiye bir devlet projesidir. Bu defa hayırlı bir
neticenin alınacağına olan inancım tamdır. Bu süreç Türkiye’yi
küresel bir güç haline getirecek. Bu tarihi adım sonuç
verecek.”
Ve ekliyor:
“Bu süreç Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği sayesinde
başarıya ulaşacaktır.”
İnanmak zorundayız. İnanmalı ve ona göre hareket etmeliyiz.
Çünkü bu kez silahlar değil, umutlar konuşmalı.