Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Mesajları Olmalı!

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

“Terörsüz Türkiye” sürecinin daha sağlıklı ilerlemesi için temkinli olmak ve sakince acele etmek gerekli. Düşünerek, temkinli, tedbirli ve itidalli bir şekilde ilerlemek lazım.

Süreci provoke etmek isteyenler hep olacaktır, bunların görevi kışkırtmaktır daha önce de yaptıkları gibi aynı gerekçeyle süreci baltalamak. Zarar vermek. Sonuca ulaşmayı engellemektir.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ve Milli Savunma Bakanı Sayın Güler’in “temkinli yaklaşım” ifadesiyle, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin “vakit tamam” cümlesi çok önemli ve anlamlı.

DEM’lilerin Apo’yla görüşmesi İmralı açıklaması sürecin başlama noktasıdır. Bakıldığında “Terörsüz Türkiye” sürecinin en kritik noktasıdır. Bu noktada, hassas süreçlerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için mesajların net ve kısa bir şekilde verilmesi önemlidir.

İletişim bu sürecin belki de en önemli yapı taşlarından biridir. İletişim sürecinin beş temel unsuru bulunmaktadır. Bunlar; kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve geri bildirim (feed-back) dir. İletişim sürecinde bu beş temel unsurunda yanında, ikincil unsurlar olarak iletişim sürecinde yer alan, kodlama-kod açma, algılama ve değerlendirme (filtre) ve gürültü unsurları da yer almaktadır.

Kaynak, İleti (Mesaj) ve Alıcı (Hedef/Anlayan) bu sürecin ana kanalıdır. Mesajın kaynağı iletiyi doğru bir şekilde alıcıya iletmeli. Alıcıda “gürültü” ve “parazit” kavramları önemlidir.

“Mesaj”da söylenecekler net ve kısa cümlelerle ortaya konmalı. İletişimde mesaj, kodlama ve kod açma işidir. Kodu açması gereken hedef gruplar, farklı kod açımları yapmamalıdır. Netlik önemlidir. “Terörsüz Türkiye” yoruma açık bir konu değildir. Alıcıdan “Gürültü” gelmesi; her kafadan bir ses çıkması demektir. Bu hal kaos oluşturur. Süreci zorlaştırır. Dışarıdan dahil olma girişimleri gürültü ile ifade edilir. Var olan duruma herkesin bir çözüm önerisi vardır. Akıl verici gürültüler olduğu gibi, süreci riske atacak girişimler de bulunanlarda olabilir.

“Parazit” iletişimi kesme ve engelleme amacı taşır. Çok tehlikelidir. Provokasyona hizmet eder.

Bir akademisyen ve iletişimci olarak;
Temel kural iletişim kanallarının amaç doğrultusunda gerekli mesajlarla doldurulmasıdır. Çünkü kanal boş bırakılırsa bu defa başkaları kanalı kendi mesajlarıyla doldurur.

O zamanda yapılan açıklamaya; itiraz, yalanlama ve içerikte olmayan pozisyonların varmışçasına hareket edilmesi sonucu doğar.

İletişim yolunun yönü belirlenmelidir. Dram, acı, mutluluk ve heyecan duygularını taşıyanlar değil de kendi öz duygularını işe katanlar değil de 200 yıldır parçalanmaya çalışılan Türk-Kürt kardeşliğine neşter vurmaya çalışan devlet aklıyla ilerlenmelidir.

Kürt kökenli kardeşlerimiz ve Türk halkında sürece dair güven sorunu yaşanmaktadır. Bir yanda kan ve gözyaşı, bir yanda başarısız bir şekilde 40 yıldır devam eden süreç var. Bu sürecin yaşattığı derin travmalar var. O nedenle güven sorunu yaşayan endişeli halklara Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın mesajları olmalıdır. Bu mesajlar gerek kanaat önderleri gerek STK’lar gerekse siyasetin kirlenmemiş temiz kalmış ağızları yoluyla iletilmelidir. İnandırıcı, sahici ve samimi olmalıdır.

Bu mesajlar için akademisyenler, sanatçılar, gazeteciler ve aydınlar bir araya gelmeliler. Çünkü her şehrin kendine özgü dili vardır. Mesajlar şehrin diline uygun olmalıdır.

“Her iki halkta ne duymak istiyor” sorusuna cevap aranmalıdır. Süreç titizlikle çalışılmalı.

Ülke olarak barış istedik, uyguladık, oldudan ziyade …

Evlatlarını, eşini, babasını, kardeşini bu ülke toprakları bölünmesin diye şehit verenler

“benim evladım boşuna mı öldü”

“benim babam boşuna mı öldü”

“benim oğlum boşuna mı öldü”

“ben neden babasız kaldım” sorularına cevap verilerek yol alınmalıdır. Titizlikle yapılan bu çalışmalar şehit yakınlarına anlatılmalıdır. Endişenin kaynağı zayıflatılarak güven inşa edilmelidir.

Hatta ülkenin güçlü özel sektör kuruluşlarınında içlerinde olduğu milli manevi değerleri güçlü olanlarda bilgilendirilerek sürece dahil edilmelidir. Sürecin içinde olmak ve milli iradenin yeniden biçimlenmesi sürecinde devrede olmanın haklı gururunu yaşamaları sağlanmalıdır.