Son 6,2 büyüklüğündeki deprem, başta doğal afetler olmak
üzere büyükşehirlerin oluşturduğu milli güvenlik sorunlarını
yeniden değerlendirmemizi zorunlu kılıyor.
Bugün Dünya’nın yaklaşık %57’si kentlerde, %43’ü kırsalda;
Avrupa’nın %76’sı kentlerde, %24 kırsalda yaşıyor.
Bizdeki tablo ise çok farklı...
Türkiye’nin nüfusu, TÜİK’in 31 Aralık 2024 ADNKS sonuçlarına
göre 85 milyon 664 bin 944 kişi olarak görünüyor.
Kırsalda yaşayan nüfusumuzun oranı, Dünya ve Avrupa
ortalamasının çok altında. 2024 yıl sonu itibariyle nüfusumuzun
sadece %6,6’sı köy ve beldelerde, %93,4’ü ise şehirlerde
yaşıyor.
Mekansal Adres Kayıt Sistemi’ne göre ise nüfusun %67,2’si yoğun
kent, %15,5’i orta yoğun kent ve %17,2’si ise kır olarak
sınıflandırılan yerleşim birimlerinde yaşamaktadır.
Mega kentlerin oluşturduğu sorunlara değinmeden önce kırsaldan
kente göçün sebeplerini ortaya koymak gerekir.
İnsanlar neden akın akın şehirlere göç etti?
*Sermayeye kısa yoldan erişme,
*Kapitale periyodik (aylık) olarak ulaşma,
*Çiftçilik ve hayvancılığın maddi tatmin sağlamaması,
*Çocukların eğitim-öğretimleri,
*Gençlerin memuriyet için ayrılması ve dönmemesi,
*Karadeniz’de tarım arazisinin azlığı,
*İç Anadolu’da toprakların verimsizliği,
*Güneydoğu Anadolu’da kan davası, marabalık sistemi ve
terör,
*Doğu Anadolu’da miras yoluyla arazilerin bölünmesi,
*Görece konforlu yaşamın cazipliği gibi nedenlerle şehirlere göç
ettiler.
Bu kontrolsüz ve önlenemez göçler beraberinde, şehirlerimiz ve
metropollerimize büyük sorunlar getirdi.
Bu sorunlar, şehirlerin kapasitesini aşarak milli güvenlik
konusu haline gelmeye başladı.
Sadece ülkemiz için değil tüm dünya için büyük şehirler, doğal
ya da doğal olmayan afetler için büyük riskler
barındırmaktadır.
Mega şehirlerin kaynaklık yaptığı sorunlar ve devlet için
oluşturduğu milli güvenlik zafiyetleri nelerdir?
*Alt ve üst yapı sorunları ortaya çıkarır.
*Gettolaşma oluşur, ilave asayiş sorunları çıkarır.
*Salgınların kitlelere yayılmasını kolaylaştırır.
*Büyük yangınların yayılmasını kolaylaştırır, kontrolünü
zorlaştırır.
*Çokça yaşadığımız üzere terör saldırıları için hedef
oluşturur.
*Deprem, tsunami ve sel gibi doğal afetlerden daha fazla insan
etkilenir.
*Doğal afetlerde lojistik ve ikmali zorlaştırır.
*Kitlesel gösteri ve protestolarda kontrolü
zorlaştırır.
*Savaşlarda kitle imha silahlarına maruz kalmayı
kolaylaştırır.
*Eko-sisteme ve çevreye zarar verir.
Devletin bu son depremle birlikte göç, büyükşehirler ve kırsal
yerleşim yerleriyle ilgili yeniden yol haritası belirlemesi
geleceğimiz ve bekamız için büyük önem arz ediyor.
Kırsaldan şehre göç ile birlikte çocuk yapma oranları azaldı.
Doğurganlık oranları ve genç nüfus yapımız olması gereken
parametrelerin altına inmeye başladı.
Dünya, çılgınlar çağına girdi ve bekamız için gereken tedbirleri
ivedi almamız gerekiyor.
Büyükşehirlerin oluşturduğu riskler yönetilebilir olmaktan
çıkıyor.
Doğum oranlarını yukarılara, metropollerdeki nüfusumuzu da
kırsala çekmeliyiz. Riski ya tamamen yok etmeli ya da minimize
etmeliyiz.
Yoksa toplu hedef oluruz.