Amerika Mı, İsrail Mi Daha Siyonist?

Mevlüt Akbay mevlutakbaymevlut@gmail.com

Basınımızda zaman zaman “ABD mi İsrail’i yönetiyor yoksa İsrail mi ABD’yi yönetiyor?” sorusu gündem olur.

Ben daha ziyade, “ABD mi daha Siyonist, İsrail mi daha Siyonist?” sorusunun cevabını merak ederim.

Aynı soruyu ABD Başkanları ve kabineleri için de rahatlıkla sorabiliriz.

Nitekim eski Başkan Biden, NBC’de katıldığı bir programda “Siyonist olmak için Yahudi olmanıza gerek yok. Ben bir Siyonist’im” ifadelerini kullanıyor.

HAMAS’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra İsrail’i ziyaret eden Dışişleri Bakanı Bilenken da “Bir Yahudi olarak buradayım” demişti.

ABD’deki Yahudi lobilerinin Amerikan siyaseti üzerindeki etkisi, herkesçe bilinir.

Bu lobilerden maddi destek almayan ve beleş İsrail gezilerine katılmayan senatör hemen hemen yok gibidir.

Geçtiğimiz Mayıs ayında ABD Temsilciler Meclisi, Antisemitizm Farkındalık Yasası'nı kabul etti. Yasa teklifindeki Antisemitizm tanımı, Uluslararası Holokost Anma Birliği'nin çizdiği çerçevenin aynısıydı.

En az İsrail’deki kadar ezoterik ögeyi Amerika’da görürüz.

New Yorker dergisi yazarı Jeffrey Goldberg, önde gelen Yahudi lobisi AIPAC’in Kongre üzerindeki etkisini "AIPAC isterse Kongredeki 70 senatör 24 saat içerisinde peçeteye imzalarını atar" sözleriyle dile getiriyor.

Demokrat Partili Alexandria Ocasio-Cortez, Temmuz ayında X sosyal medya hesabından yaptığı "Vekiller (AIPAC'tan) korkuyor. Bu nedenle vicdanlarıyla oy vermiyorlar. Korkularına oy veriyorlar" paylaşımıyla, Yahudi lobisinin adeta ABD’yi esir aldığını ifşa ediyor.

Hal böyle olmasa soykırımcı Netanyahu, Kongre’de 79 kez alkışlanabilir mi?

Amerika, Gazze’de yapılan soykırımda en az İsrail kadar suçlu ve sorumludur.

Yeni Başkan Donald Trump, 20 Ocak’ta göreve başladı ve bir dizi kararname imzaladı.

İsrail’in topraklarını az bulan Trump’ın ilk icraatları arasında:

Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilere uygulanan yaptırımı kaldırmak,

Filistin’e sağlanan fonları sonlandırmak,

Bazı silahlar için uygulanan ambargoyu sonlandırmak yer aldı.

Dünyaya barış getireceğini iddia eden birinin, daha fazla katliam yapılması için İsrail’e bir tonluk bombaları gönderecek olması ikiyüzlülüktür.

Trump, önceki başkanlığı döneminde ise Kudüs’ü başkent ilan etmiş, işgal altındaki Golon Tepeleri’nin İsrail’in olduğuna dair deklarasyon imzalamıştı.

Modern Harami hüviyetine bürünen Trump herkese racon kesiyor, görev paylaşımı yapıyor.

Geçen haftaki "Turplar Vadisi" başlıklı yazımda turpun büyüğünün ABD’de olduğunu yazmıştım.

Turptan kastım Trump’ın Gazze ve Suriye politikasıydı.

Suriye ile ilgili henüz renk vermedi fakat, Gazze’ye ait aşağılık planını açıkladı.

Miami’ye giderken uçakta gazetecilere verdiği mülakatta, biz Müslümanları yakından ilgilendiren heybedeki büyük turpu çıkardı.

2 Milyon Gazzeli’yi Ürdün ve Mısır’a sürmek…

Daha önce Yahudi damat Jared Kushner de, Gazzeliler'i Necef Çölü'ne sürme fikrini ortaya atmıştı.

Neyse ki, aklı başında Yahudiler de mevcut. Senatör Bernie Sanders, Trump’ın bu alçak planına, “Trump Gazze’yi temizlemek ve orada yaşayan milyonlarca Filistinli’yi komşu ülkelere sürmek istediğini söylüyor. Bunun adı etnik temizliktir ve savaş suçudur” sözleriyle ilk tepki gösteren ABD’li Yahudi oldu.

Londra’da 1901 yılında İsrael Zangwill tarafından kaleme alınan “Filistin’e Dönüş” başlıklı yazıda “Filistin halkı olmayan ülke, Yahudiler ülkesi olmayan halktır; halksız ülkeyi, ülkesiz halka verin” çağrısı yapılır ve o günden sonra bu slogan haline gelir.

Yalnızca İsrail'in değil Amerika'nın da Ortadoğu'ya bakışı hastalıklı ve teopolitiktir.

Oysa Filistin halkı 3 bin yıldır ata yurdunda yaşamaktadır, yaşamaya da devam edecektir.

15 aydır maruz kaldığı soykırımda bile Gazze’yi terk etmeyen insanları vatanından ayırmak öyle çok kolay değil.

Trump istiyorsa, bu ülkesiz halka Amerika’da kucak açabilir ya da 20 yüzyılın başında olduğu gibi İsrailoğullarına Afrika’da ülke bakabilir.

Sizce, ABD ve İsrail’den hangisi daha Siyonist?