BIST 10.209
DOLAR 32,36
EURO 34,78
ALTIN 2.398,57
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Amasya tarihinin tanığı mozaikler

Amasya Valisi Öz, kurtarma kazısında ortaya çıkan Roma döneminden kalma yaklaşık 2 bin yıllık mozaiklerin, tarihin tanığı olarak adlandırılan Amasya'ya yeni bir sayfa, yeni bir başlık açacağını düşündüklerini söyledi.

Abone ol

Amasya Valisi Abdil Celil Öz, beraberindeki Çorum Hitit Üniversitesi Karadeniz Arkeolojisini Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Esra Keskin, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya, Müze Müdürü Celal Özdemir ve daire müdürleri ile merkeze bağlı Yavru köyü Küp Deresi mevkisinde yapılan kurtarma kazısında ortaya çıkan 2 bin yıllık Roma dönemine ait mozaikleri inceledi.

Amasya'nın tarihinin 8 bin 500 yıllık bir geçmişe dayandığını anlatan Öz, gerçekleştirilen kazılarla bu tarihin aydınlatılarak gün yüzüne çıkartıldığını belirtti.

Eski çağlara dayanan bilgilerin kazılarla ortaya çıktığını hatırlatan Öz, "Amasya'da bir ilkle, mozaik yapı ile karşı karşıyayız. Gaziantep'teki Zeugma mozaikleri ile benzerlikler gösteriyor. Bu mozaiğin, tarihin tanığı dediğimizAmasya'ya yeni bir sayfa, yeni bir başlık açacağını düşünüyoruz" dedi.

Ortaya çıkan mozaiğin, Amasya için büyük öneme sahip misket elmasını yansıttığını belirten Öz, şöyle konuştu:

"Bu mozaiğin Amasya için başka bir özelliği de misket elması figürü. Biz hep diyoruz, Amasya, misket elması ile markalaşmış ve bu markasına sahip çıkan bir şehir. Bu mozaiğin ortasında Amasya'nın misket elmasının figürünü görüyoruz. Keklik figürlerini ve o dönemin farklı motiflerini görüyoruz. Bu bölgede devam edecek kazılarla, burada var olan bir yerleşim yerinin kalıntıları mutlaka bulunacaktır. Bu kazılar devam edecektir."

"Ana mekanın içini adeta bir halı gibi kaplayan yaklaşık 20 metrekarelik mozaik"

Esra Keskin ise ortaya çıkartılan mozaikleri halıya benzeterek, eserin orijinalliğine vurgu yaptı. Eserin, mimari ve arkeolojik kanıtların ışığı altında farklı dönemlere tarihlendirilebileceğini dile getiren Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İlk döneminde yapı, giriş ve ana mekan olmak üzere iki bölümlüdür. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan ana mekan dikdörtgen planlı olup, tabanı mozaik döşelidir. Ana mekanın güney ucu at nalı formunda olup tabanı mozaikli alandan daha aşağıda bulunmakta ve pişmiş topraktan, kare planlı, kalın kiremitler ile döşelidir. Ana mekanın içini adeta bir halı gibi kaplayan yaklaşık 20 metrekarelik mozaik zemin döşemesinde görülen kaliteli işçilik dikkat çekicidir. Bu teknikte 'tessera' olarak tanımlanan taş parçaları dörtgen, üçgen ya da prizmatik formlarda kesilerek harç döşeli zemin üzerine seçilen kompozisyona uygun olarak yerleştirilirdi. Dönemin zevk ve zenginliğini yansıtan mozaik desenlerini oluşturan motifler, ortak kullanılan bir dil gibiydi. Dalga motifi, iç içe girmiş, birbirine dolanan daire motifleri, ipler, kıvrılan şekiller, çiçekler, geometrik şekillerden oluşan kompozisyon düzenlemesi ile Yavru köy mozaikleri bu ortak dilin motif repertuvarında karşımıza çıkan yansımalardır."

Mozaiklerde ortak dilin yanı sıra Amasya'ya özgü bir üslup ve motif repertuvarı da görüldüğünü vurgulayan Keskin, şöyle devam etti:

"Bu iki unsur Yavru köy mozaiğinde birleşir ve onu eşsiz güzellikte bir sanat eserine dönüştürür. Yavru köy mozaik deseninin kompozisyonunda, merkezinde, dalgaların çerçevelediği bir madalyonun içerisinde, yapraklar arasında bir yanı sarı, bir yanı kırmızı elmaları olan bir elma ağacı ve ağacın hemen altında dolaşan keklikler yer alır. Realist bir üslupta yapılmış bu doğa betimlemesi şeklindeki kompozisyon adeta canlı gibidir. Diğer yandan bu düzenleme, 'dönemsel beğeniyi yansıtan bir doğa betimlemesi mi yoksa bu tasvirin sembolik bir anlamı var mı' sorularını akla getirir. Tartışılmaya ve araştırılmaya değer bu konudan çıkacak sonuç ne olursa olsun bir gerçek var ki bu asla değişmeyecektir. Bu da Amasya ilinin sanat değeri yüksek bir eserin keşfedildiği yer olduğu gerçeğidir."

Mozaiklerin Amasya Müzesi'ne götürülmesi düşünülüyor

Mozaiklerin, Samsun Bölge Kurulu'ndan izin alınarak yerinden kaldırılıp Amasya Müzesi'ne götürülmesinin düşünüldüğünü ifade eden Keskin, Yavru köy mozaiklerinde kullanılan motiflerin en yakın benzerlerinin Roma döneminde, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Belkıs köyü yakınlarındaki "Zeugma" antik kentinde bulunduğunu söyledi.

Keskin, Yavru köydeki mozaik buluntusunun "Zeugma" mozaikleri gibi eşsiz bir sanat eseri olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

"Bu eser, ulusal ve uluslararası arenada ünik ve eşsiz bir eserdir. Yavru köy mozaiklerini oluşturan mozaik deseni, Zeugma mozaiklerinde olduğu gibi dönemin beğenisini yansıtan ortak motifleri bulunmasına rağmen farklılıkları ile Zeugma mozaiklerinden ve çağdaşı benzerlerinden ayrılmaktadır. Yapının ikinci dönemi, birinci dönem yapısının ana mekanın doğusuna açılan yarım daire planlı küçük bir nişten ibarettir. Bu nişin yapıya daha sonraki bir zamanda eklendiği düşünülmektedir. Bu nişin doğu yönünde açılmış olması ise yapının daha sonraki bir dönemde kullanılan küçük bir şapel olduğunu akla getirmektedir. Fakat bu nişin haricinde Hıristiyanlığa ait herhangi belirleyici bir bulguya rastlanmamıştır. Yavru köy mozaiklerinin keşfiyle Türkiye, dünya kültürü ve turizm içerisindeki zengin potansiyelini bir kez daha ortaya çıkarmıştır."

Söz konusu alandaki kazıların gelecek yıl da sürdürüleceği, bu yılki çalışmanın ise 8 Temmuz'da sona ereceği bildirildi.