BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  GÜNCEL

Akademisyenlerin bildirisi Erdoğan YÖK'ten bilgi aldı

Akademisyenlerin yayınladığı bildiriye tepkiler dinmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildiriye imza atan akademisyenler hakkında YÖK Başkanı Yekta Saraç'tan bilgi aldı.

Abone ol

Güneydoğu'daki çatışmalar nedeniyle 1.128 akademisyenin imzaladığı "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiri ülke gündemine oturdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç'tan bildiriyi imzalayan akademisyenler hakkında bilgi aldı.

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiri yayınlanmıştı. Bildiride yer alan devlet karşıtı söylem iddiaları nedeniyle başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Başbakan Davutoğlu ve diğer siyasiler tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

AKADEMİSYENLER HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILMIŞTI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Güneydoğu'daki olaylarla ve sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili olarak 'Bu suça ortak olmayacağız' başlığıyla yayınlayan bildiride imzası bulunan 1.128 akademisyen hakkında re'sen soruşturma başlattı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, bildiride imzası bulunan akademisyenlerden kendi yargı alanında bulunan üniversitelerde görev yapan ve bu bildiriye imza atan akademisyenler hakkında, TCK'nın 301. maddesinde hükme bağlanan, "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve devletin kurum ve organlarını aşağılamak" suçu ile TMK'nın 7. maddesinde belirtilen "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından re'sen soruşturma başlatıldı.

AKADEMİSYENLER GÖZALTINA ALINDI

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzaları bulunduğu gerekçesiyle Kocaeli Üniversitesinde (KOÜ) görevli 21 akademisyenden 14'ü, Bursa Uludağ Üniversitesi'nde de 3 akademisyen odalarında gözaltına alınmıştı. Bolu'da 3 akademisyenin evinde arama yapıldı. Giresun Üniversitesi, imzacı öğretim üyesini görevden uzaklaştırdı. Türkiye'nin çeşitli illerinde çok sayıda üniversite, imza atan akademisyenlere idari soruşturma açtı. İstanbul'da da savcılık 123 akademisyen hakkında re'sen soruşturma başlattı.

AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİ TAM METNİ

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından yayınlanan "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildirinin tam metni:

"Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî!

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!

Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.

Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve  Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

610 AKADEMİSYEN YENİ BİLDİRİ YAYINLADI

Akademisyenlere yönelik soruşturma ve gözaltı kararlarının ardından yeni bir bildiri daha geldi.

Prof. Dr. Ayşe Buğra imzasıyla yayınlanan mesajda Fikir ve ifade özgürlüğü ile ilgili, farklı üniversitelerden 610 profesör, doçent ve yardımcı doçent tarafından imzalanan yeni bir bildirinin duyurusu yapıldı.

Yeni bildirire "Siyasi iradenin 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiriye karşı gösterdiği tepkiyi yanlış ve kaygı verici buluyoruz. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir" ifadeleri yer aldı.

Yeni bildiride şu ifadeler yer aldı:

"Biz aşağıda imzası olan akademisyenler, fikir ve ifade özgürlüğü ilkesine bağlıyız ve bu ilkenin akademik yaşamın temel unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu temelde, ülkedeki çatışma ortamıyla ilgili kişisel değerlendirmelerimizden bağımsız olarak, siyasi iradenin ve YÖK'ün çok sayıda üniversite mensubunun imzaladığı “Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye karşı gösterdiği tepkiyi yanlış ve kaygı verici buluyoruz. İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Üniversite ve akademisyenin görevi akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumuyla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin niteliğidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir. Böyle darbeler herşeyden önce toplumsal gelişmeyi durdurur. Ülke demokrasisine verilecek en büyük zarar, fikri söylemek değil, fikri ifade ettirmemektir."