BIST 9.465
DOLAR 32,60
EURO 34,81
ALTIN 2.490,05
HABER /  MAGAZİN

Ahmet Özhan'a fahri doktora

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ahmet Özhan’a Türk müziğine katkıları dolayısıyla fahri doktora unvanı verdi.<br/>Çanakkale Onsekiz Mar...

Abone ol

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ahmet Özhan’a Türk müziğine katkıları dolayısıyla fahri doktora unvanı verdi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Senatosu, Ahmet Özhan’a Türk müziğine besteleriyle yaptığı hizmetlerden ve geleneksel sanat müziğinin korunarak gelecek kuşaklara taşınmasındaki katkılarından dolayı fahri doktora unvanı verdi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Troia Kültür Merkezi’ndeki törene Vali Vekili Hüseyin Kulözü, ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner, “ÇOMÜ, belli bir alanda eğitime, bilime, insanlığa üstün hizmetleri olmuş, bilime görüşleri ve faaliyetleriyle katkı sağlamış kişilere fahri unvanlar vermektedir. Sayın Ahmet Özhan bu şartları fazlasıyla yerine getirmiş, Türk sanatının abide isimlerinden biridir. Türk kültürünün korunması ve geliştirilmesinde büyük katkıları bulunan Özhan’a senatomuzun oy birliğiyle fahri doktora vermeyi kararlaştırdık. Kendisi artık ÇOMÜ bilim eğitim ailesinin bir parçası olmuştur” dedi.
Ardından sahneye davet edilen Ahmet Özhan’a, akademik kıyafeti Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner ve Filiz Akbulut tarafından giydirildi. Özhan’a fahri doktora beratı Rektör Laçiner tarafından verilirken, Vali Vekili Hüseyin Kulözü ise Şehitler Abidesi minyatürü hediye etti.
Ahmet Özhan, “Bendeniz 45 yılı bulan profesyonel sanat hayatımda, ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, havasını soluduğum, canımdan çok sevdiğim ülkemin kültürüne hizmet etmek için yaşadım. Bu musiki dalında temayüz etti. Bizim musikimiz, bu topraklarda yaşayan 2 bin yıllık devlet geleneği olan, cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızı taşıyan, yani 16 entelektüel yapının oluşmasını başarmış ve dönüştürmüş olan Türk milletinin duygu ve düşüncelerini en estetik ve latif bir şekilde açığa çıkartn bir sanat dalıdır. Böyle bir hizmeti Cenab-ı Hak bana nasip ettiği için şükrediyorum. Hem estetik hem melodik hem de anlam itibarıyla insana kulağından beynine ve gönlüne en kestirme şekilde sirayet eden bir sanatı lütfetmiş Cenab-ı Hak. Bunu öğrenmeye, araştırmaya ve insanlarla paylaşmaya çalıştım. Musiki beşikten mezara bir olaydır. Anne karnından dünyaya geliriz, kulağımıza ezan okunur, melodisi vardır. Anamızın kucağında, ayağında sallanırız, ninni dinleriz, hicaz makamındadır. Hayatın bütün sürecinde musiki vardır. En son durağımız olan kabrimize koyarlar, yine başucumuzda Kur’an-ı Kerim okurlar ve melodisi vardır. Musiki böyle aziz bir elemandır. Musikiyi icra etmek de bir ibadettir” dedi.
(İHA)