BIST 10.265
DOLAR 32,36
EURO 34,79
ALTIN 2.394,35
HABER /  GÜNCEL

AB'nin gerçek küresel aktörü

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye ekonomisine ilişkin ilginç açıklamalarda bulundu.

Abone ol

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin bu yıl ve gelecek yıl Avrupa'da en yüksek düzeyde büyüme kaydeden ekonomi olacağını belirtti.

Bloomberg televizyonunun sorularını yanıtlayan Babacan, Türkiye'deki ekonomik büyümenin her zaman özel sektör faaliyetinden geldiğini, Türkiye'deki büyümeyi iten gücün özel tüketim ve özel yatırımlar olduğunu söyledi.


Bu nedenle, 2002 yılından beri ekonomik programlarının temeline güven unsurunu yerleştirdiklerini, son 8 yıldır güveni vurguladıklarını ifade eden Babacan, kamu maliyesinin kendileri için her zaman öncelikli alan olduğunu kaydetti.

Babacan, mali disiplin, Merkez Bankasının tedbirli para politikaları ve bankacılık alanı da dahil olmak üzere birçok alanda yapısal reformların, yaptıklarının kilit bir boyutunu oluşturduğunu belirtti.

Bankacılık sektörünü örnek veren Babacan, küresel ekonomik kriz boyunca ülkedeki tüm bankaların hiçbir sorun yaşamadığını, hiçbir bankaya devlet fonu aktarmak zorunda kalmadıklarını anlattı.

''TÜRK BANKALARI ÇOK GÜÇLÜ"

Babacan, Türkiye'deki bankaların zor zamanlarda dahi kredi vermeye devam edecek kadar çok güçlü olduğunu vurguladı.

ABD'de bugünlerde yapılan herşeyi, 2003-2006 yılları arasında Türkiye'de yaptıklarını ifade eden Babacan, o dönemde kredi kartı yasasını çıkardıklarını, bankaların sermayesinin güçlendirilmesiyle alakalı yasalar kabul ettiklerini hatırlattı.

Babacan, Türkiye'nin, mali disiplin uygulayan ilk ülkelerden biri olduğuna, bütçe açığının düşürülmesi ve borcun gayri safi milli hasılaya (GSMH) oranının kontrol altına alınmasını öngörecek biçimde, geçen yıl orta vadeli program açıkladıklarına dikkati çekti.

''TÜRKİYE ARTIK YÜK DEĞİL, DEĞER OLARAK GÖRÜLÜYOR''

Bir soru üzerine, Türkiye'nin geçmişte AB için potansiyel bir yük olarak düşünüldüğünü, ancak şimdilerde durumun tam tersi olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye'nin artık giderek daha çok değer olarak görülen bir ülke haline gelmekte olduğunu kaydetti.

Babacan, Türkiye'nin bu yıl ve gelecek yıl Avrupa'da en yüksek düzeyde büyüme kaydeden ekonomi olacağını, birçok AB ülkesi geçen yıl ne yaptıysa, kendilerinin tersini yaptığını ve şimdi de bunun ödüllerini toplamakta olduklarını belirtti.

Borcun GSMH'ye oranının yüksek olduğu ülkelerde mali canlandırma planlarının riskli olduğunu, borç zaten yüksek olduğunda ve sahip olunan borçlara yeni bütçe açıkları eklendiğinde, bunun piyasa güvenini zedelediğini söyleyen Babacan, birçok Avrupa ülkesinin şimdi bunun deneyimini yaşadığını kaydetti.

''Zamanlıca yaptığımız şey, mali konsolidasyondu'' diyen Babacan, son 1 yılda mali disiplini hayata geçirmekte oldukları bir dönemde, piyasaların bu yıl Türkiye'de yüzde 5 ila 8 büyüme oranı beklediğini belirtti.

"AB STANDARTLARININ BİRÇOĞUNU ŞİMDİDEN YAKALADIK"

Babacan, Türkiye'nin AB sürecine dair bir soru üzerine de, Türkiye'deki reform sürecini içeren ve Türkiye'yi AB standartlarına giderek daha çok yaklaştıran AB'ye katılım sürecinin devam ettiğini, işlerin yolunda olduğunu ve ilerleme kaydettiğini aktardı.

Sürecin hızının zaman içinde değişkenlik gösterebildiğine, yavaşlayıp hızlanabildiğine işaret eden Babacan, Türkiye'nin AB'ye üyelik yolundaki teknik hazırlığı bakımından iyi bir performans gösterdiklerini, AB standartlarının birçoğunu şimdiden yakaladıklarını belirtti.

Babacan, sorunların daha çok siyasi cepheden kaynaklandığını, Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye olası etkisine dair farklı üye devletlerin farklı kaygılarının bulunduğunu söyledi.

"AB'YE GÜÇ KATACAĞIZ''

Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye daha fazla güç katacağını, Türkiye'nin üyeliğiyle birlikte AB'nin gerçek bir küresel aktör haline dönüşeceğini, kültürel çeşitliliğinin artacağını, AB'nin meşruiyeti ve temsil gücünün de daha kuvvetli hale geleceğini vurgulayan Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

''Üyelik olur ya da olmaz veya ne zaman olur, bunlar bizim için ikincil gündem konuları. Bizim için sürecin kendisi sonucundan çok daha değerli, çünkü bu süreç bize katkı sağlıyor, demokrasimizdeki, yargı sistemimizdeki, ekonomimizdeki, çevre gibi konulardaki standartlarımızı sürekli ilerletiyoruz. Bizim önem verdiğimiz husus da bu. AB üyeleri etrafında siyasi bir uzlaşı olduğunda üyelik de gelecektir''.