BIST 10.159
DOLAR 32,20
EURO 35,07
ALTIN 2.469,37
HABER /  GÜNCEL

AB, Türkiye'den vazgeçemez

Türkiye'nin AB serüveni, gittikçe karmaşık bir yapıya bürünüyor. Sürekli yaşana olumsuzluklara rağmen AB, bir türlü Türkiye'den vazgeçmiyor. Çünkü...

Abone ol

Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, AB'nin Türkiye'den vazgeçemeyeceğini kaydederek, ''Teslim olmadan, eleştirilere kızmadan, karşı tarafla en iyi şekilde pazarlık yaparak AB'ye girmeliyiz'' dedi. Konyalılar Dernekleri Birliği Federasyonu ve Akça Konak Eğitim Kültür Sanat Derneği tarafından Konya Ticaret Odası Konferans Salonu'nda ''Avrupa Birliği (AB) Sürecinde Sivil Toplum Kuruluşları'' konulu panel düzenlendi. Panelin oturum başkanlığını yapan Selçuk, AB sürecinin kolay olmadığını vurgulayarak, bu zorlu yolculuğa hazır olunması gerektiğini söyledi. Gelişmiş ülkelerde sivil toplum örgütlerinin toplumdaki titreşimleri iktidara yansıttığını, ancak Türkiye'de bu görevi siyasi partilerin bile yerine getiremediği görüşünü dile getiren Selçuk, şunları kaydetti: ''Türkiye, her türlü gelişmeyi son derece geriden takip eden bir ülkedir. Sürekli yasaklardan yana bir ülkeyiz. Demokrasiyi tam yaşayamıyoruz. Örneğin, halkın yüzde 58'ini temsil etmeyen bir TBMM, Anayasa yapamaz. Demokrasi, 4-5 yılda bir sandık başına gitmek değildir. Batıda demokrasi, sivil toplum kuruluşlarıyla, basınıyla işler. Bu açıdan AB sürecinde sivil toplum kuruluşları büyük önem taşımaktadır.'' AB sürecinde Türkiye'nin çok zorlu engeller aşacağını, birçok tavizler isteneceğini belirten Selçuk, ''AB, Türkiye'den vazgeçemez. Teslim olmadan, eleştirilere kızmadan, karşı tarafla en iyi şekilde pazarlık yaparak AB'ye girmeliyiz. En önemlisi de pazarlık. Pazarlığımızı iyi yapmalıyız'' diye konuştu. Daha sonra söz alan Emekli Hava Pilot Korgeneral Yaşar Müjdeci ise Türk toplumunun önemli bir kısmının AB'yi yeteri kadar bilmediğini ifade etti. ''AB'nin ne olduğu bilinmeden hareket edildiği'' görüşünü belirten Müjdeci, şunları söyledi: ''AB'nin elma mı, armut mu olduğunu bilmeden, birçok işlere kalkıştık. AB, bulunmaz Hint kumaşı gibi anlatıldı. Avantajları açıklandı, ancak dezavantajlarından hiç söz edilmedi. Üye ülke sayısı 25'e ulaşan AB'nin sıkıntıları çok büyük. Bu sıkıntılar, Hükümet tarafından, Türk toplumuna anlatılmıyor, saklanıyor. Şu anda AB'nin en büyük sorunu, anayasanın kabulüdür. Bu konuda Fransa, referanduma gidecek. Eğer Fransa'da (hayır) oyu çıkarsa AB'nin çökeceği söyleniyor.'' Bu durumda ''Türkiye'nin girebileceği bir AB'nin de olmayacağını'' dile getiren Müjdeci, ''Türkiye, 2014 yılında, hatta bazı kişilerin ileri sürdüğü gibi 2025 yılında AB'ye alınabilecek. Ancak bu tarihlerde AB kalmayabilir'' dedi. Müjdeci, AB'ye Kıbrıs, Ege, Ruhban Okulu, Ermenistan gibi konularda kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Çünkü, ardından istenecek diğer tavizlerle kendimizi Sevr'e dönüştürünce, ortada AB diye birlik olmayabilir. Daha önce NATO'ya üyelik konusunda benzer olaylar yaşandı. Şu anda Türkiye'nin kara, hava ve deniz kuvvetleri NATO'nun kontrolü altında. Türkiye, NATO'dan izinsiz güçlerini kullanamaz. Zamanında Kore'ye asker gönderdik. Bu NATO'ya girmenin şartıydı. Ancak o dönemlerde sınırlarımızda sorun yoktu. Şimdi sınırlarımız adeta tehdit altında.'' Panele, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.