BIST 10.159
DOLAR 32,17
EURO 35,03
ALTIN 2.472,17
HABER /  GÜNCEL

21 Şubat 2012 Basın Özeti

İngiltere basınından başlıklar: İran'la nükleer konulardaki gerginlik, Yunanistan'a ek yardım paketine onay, İngiltere'de sınır güvenliği tartışması ve son 30 yılın en şiddetli kuraklığı.

Abone ol

İran'ın nükleer faaliyetlerine ilişkin gelişmeler, İngiltere basınında yakından takip ediliyor.

Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndan denetçiler, İran'a iki günlük ziyaretlerine başlarken kimi bölge uzmanları bu ziyaretin Körfez'de beliren krizi ya yatıştıracağı ya da alevlendireceği görüşünde.

Guardian gazetesi yazarlarından Julian Borger, denetçilerin zorlu bir göreve başladığı bu dönemde gelişmelerin İran'ın tutumuna bağlı olduğuna dikkat çekiyor. Borger, Carnegie Enstitüsü uzmanlarından Mark Hibbs'in görüşlerine yer veriyor:

"İranlılar Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu raporunun beş artı 1 güçleriyle diğer ülkelerin görüşleri üzerinde kritik önem taşıyacağını anlamalı. Rapor İranlıların işbirliği yapmadığı görüşünü içerirse, Tahran dış dünyadan tecrit edilebilir. Böyle bir durumda, Rusya ve Çin'in İran hakkında herhangi bir kararı veto etmesi de güçleşecektir."

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, raporunu iki hafta içinde yayınlayacak.

Julian Borger öte yandan Tahran'ın, geçen yıl sonuçsuz kalan İstanbul müzakerelerini yeniden canlandırma önerisinin önde gelen diplomatlarca değerlendirildiğini, verilecek yanıtın görüşülmekte olduğunu ifade ediyor.

‘Körfezde bir savaşa doğru’

İngiliz basınında İran'la bir savaş olasılığına ilişkin görüşler de yok değil. Başyazılarından birinde bu konuyu ele alan Times gazetesi, "dünya uyurgezer bir halde, Körfez’de bir savaşa doğru ilerliyor. Tahran'ın bu gidişatı değiştirmek için ise hala zamanı var." görüşünü dile getiriyor. Şöyle devam ediyor Times:

"İran'ın nükleer silah geliştirmeye çalıştığı konusunda artık bu aşamada şüphe olmaması lazım. Dünyanın dördüncü en büyük petrol üreticisi olan İran'ın nükleer yeterliliği edinmeyi, sadece barışçı amaçlarla istediği yolundaki açıklamalar ise tatminkar bulunmadı.

"İran nükleer bomba üretmeye ne kadar yaklaştı, bu konuda tam bir fikir birliği yok. Ama henüz tamamen nükleer güç sahibi olmadığı fikri, evrensel kabul görüyor. Gerçekçi olan, bunun dünyanın önünde beliren bir sorun olduğunun kabul edilmesidir ve bir şeyler yapılabilmesi için hala zaman var. "

İngiltere’nin İran tutumu

Financial Times gazetesi ise İngiltere parlamentosunun İran krizinin bu sene başında yoğunlaşmaya başlamasından bu yana, Tahran’ın nükleer programını ilk kez kapsamlı şekilde ele aldığını yazıyor.

Gazete İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'ın, İran'a karşı askeri güç kullanılması olasılığının gözardı edilmemesi gerektiği yolundaki sözlerine dikkat çekiyor. Bölge uzmanlarının görüşlerine yer veren Financial Times, herhangi bir saldırı durumunda, operasyonu İsrail ya da Amerika Birleşik Devletleri’nin yönetmesinin bekleneceğini vurguluyor, ancak böyle bir saldırıya diplomatik ya da askeri destek verip vermeme konusunda İngiltere Başbakanı David Cameron'ın bir karar vermesi gerekeceğini hatırlatıyor.

Gazeteye göre bu konu, koalisyonun küçük ortağı Liberal Demokratlar ve kimi Muhafazakar Partililerin tepkini çekmeye aday.

Atina’ya kurtarma paketi

Yunanistan'ı kurtarma paketine ilişkin Euro Bölgesi zirvesi, İngiltere gazetelerinde yer bulan haberler arasında.

Times, tarihteki en büyük kurtarma paketinin Yunanistan'a verileceğini ancak 130 milyar euronun da Atina'nın çöküşünü engellemeye yetmeyeceği yorumunu yapıyor.

Gazetenin aktardığına göre 2010 yılında verilen fonun iki katı büyüklüğündeki paket, Atina'ya bir nebze de olsun nefes aldıracak ama geri ödemeler ve kemer sıkma önlemleri nedeniyle Yunanlılar, daha onlarca yıl yoksullukla başetmek zorunda kalacak.

Financial Times gazetesine yazan Peter Spiegel da “Euro Bölgesi'nden gelecek yardım, Yunan dramının sonu değil" diyor.

Spiegel'e göre Euro Bölgesi liderleri dikkatlerini neredeyse eşdeğerde tartışmalı bir meseleye çevirmeli; 500 milyar euroluk kurtarma sisteminin boyutunu genişletip genişletmeyeceklerine karar vermeli. Spiegel bu kararın iki haftadan kısa süre içerisinde yapılacak Avrupa Birliği zirvesinde çıkması gerektiğini savunuyor ve şöyle devam ediyor:

"Avrupalı yetkililer, Yunanistan için yeni programın ve genişletilmiş kurtarma fonunun Nisan ayındaki Uluslararası Para Fonu IMF toplantısına kadar uygulamaya geçmiş olmasını umuyor. Bu toplantıda IMF'nin, Euro Bölgesi'ndeki istikrarsızlığın yayılmasını önleyebilmesi için Avrupa dışındaki borçverenler, ek kaynak sağlamaya ikna edilmeye çalışılacak.

İngiltere’de sınır güvenliği

İngiltere Sınır İdaresi'nin ikiye bölünecek olmasına ilişkin tartışmalar, İngiliz basınında geniş yer buluyor.

İngiltere İçişleri Bakanı Theresa May, binlerce kişinin uygun kontroller yapılmadan ülkeye girmesine izin verildiğinin ortaya çıkması üzerine, gümrüklerden sorumlu kurumun idaresinde değişikliğe gidileceğini açıkladı.

Financial Times gazetesi, kurumsal değişikliğin Olimpiyatlardan önce tamamlanacağını duyuruyor. İngiltere Sınır İdaresi, 2008 yılında sınır güvenliğinin iyileştirilmesi amacıyla kurulmuştu.

Financial Times, bakan May'in kimi müdürlerin sınır kontrollerinde esnek davrandığı yolundaki sözlerinin, muhalefetteki İşçi Partisi tarafından hükümetin günah keçisi aradığı şeklinde yorumlandığını yazıyor.

Son 30 yılın kuraklığı

İngiltere'nin güney ve doğusu kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya.

Habere ilk sayfadan yer veren Times, son otuz yılın en şiddetli kuraklığının yaşandığını belirtirken güney kesimlerde bu durumdan etkilenen ailelerin sayısının milyonları bulduğunu yazıyor.

“Yetkililer halka suyu idareli kullanmaları yolunda önerilerde bulundu. Bu öneriler arasında bahçe sulama, otomobil yıkama gibi faaliyetlerin azaltılması, duş sürelerinin dört dakikayla sınırlaması da var. Hatta duşta gereğinden fazla kalınmasını önlemek için belediyeler, suya dayanıklı saatler dağıtmaya başladı.”

“Yetkililer iki kış üst üste yeterli yağış yaşanmaması nedeniyle su rezervlerinin tehlikeli seviyelere çekildiğini, nehirlerde kimi canlı türlerinin tehlike altında olduğunu söylüyor.”

Bir kaç hafta içinde İngiltere nüfusunun yarıdan fazlasını etkileyebilecek sınırlamaların Londra'yı da kapsayabileceği belirtiliyor. Times, yazın düzenlenecek Olimpiyatlar'da su ihtiyacının yüzde 10 oranında artmasının beklendiği, bu ihtiyacın nasıl karşılanacağı yolundaki kaygıların arttığını belirtiyor.

İngiltere'de 1976 yılında yaşanan kuraklık sırasında binlerce kişi sıcaklar nedeniyle hayatını kaybetmiş, orman yangınları çıkmış ve gıda fiyatları artmıştı. Times, su seviyelerinin 1976 yılından da az olduğuna dikkat çekiyor.