BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

20 Şubat 2011 Basın Özeti

'Eğer, Avrupa'daki diktatörler, önce faşistler, sonra da komünistler devrilebiliyorsa neden büyük Arap dünyasında da devrilmesinler' ve göstericilere 'hayalkırıklığı' uyarısı.

Abone ol

Independent on Sunday, Kaddafi'nin Libya'da iktidarını korumak için kan döktüğünü kaydederken, ''peki İngiltere'nin bütün bu olup bitenlere yaklaşımı ne'' diye soruyor.

İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, eylemleri kabul edilemez olarak nitelerken, ''Libya makamlarından şiddete başvurmak yerine halkın meşru beklentilerini karşılaması ve barışçı gösteri hakkına saygı göstermesini'' istiyor.

Ancak gazeteye göre İngiltere'nin ekonomik çıkarları nedeniyle Libya'daki ayaklanmaya destek konusunda sesini yükseltmediği eleştirileri de var.

Observer ise hükümetin Blair döneminde Libya'yla kurulan yakın ilişki ortamıyla arasında mesafe koyma arayışında olduğunu kaydediyor.

Bu yakın ilişki sayesinde Libya, İngiliz petrol şirketlerine kapılarını açmış, karşılığında da İngiltere ''terörle savaştaki yeni müttefiki''ne silah satmaya başlamıştı.

İngiltere şimdi göstericilere karşı kullandıkları ölümcül güç nedeniyle hem Bahreyn hem de Libya'ya silah ihraç izinlerini askıya aldı.

Sunday Telegraph da, Kaddafi'nin göstericileri bastırmak için Bingazi'ye özel kuvvetler ve paralı askerleri sevkettiğini birinci sayfasından duyuruyor.

Independent on Sunday'de Arap dünyasındaki gösterileri irdeleyen Robert Fisk, eylemlerin seküler karakterli olduğunu ama herkesin dini suçladığını yazıyor.

''Mübarek Mısır'da, bin Ali de Tunus'ta eylemlerin arkasında İslamcıların olduğunu savundu. Ürdün Kralı, El Kaide'nin rolünden, Bahreyn'de ise Hizbullah'ın 'kanlı eli'nden söz ediyor Şii isyanı konusunda. Nasıl olur da ortak özellikleri baskıcılık olan bu kadar iyi eğitimli lider olup bitenleri bu kadar yanlış anlar. Seküler toplumsal patlamalarla karşılaşınca radikal İslamı suçluyorlar. Şah da, İran da benzer bir hatayı yaptı. Tam tersiydi. İslamcı ayaklanmada komünistleri suçlamıştı.''

Washington yönetimini de iki yüzlü davranmakla suçlayan Fisk, geçen hafta Kahire'deki bir göstericinin ''ABD karışmasın, 30 sene destekledi Mübarek'i, askerlerini silahlandırdı'' sözlerini aktarıyor. Aynı şeyi bu kez Bahreyn'de bir göstericiden duymuş Fisk: ''Amerikan ordusu tarafından eğitilmiş askerler tarafından kullanılan Amerikan tankları üzerinde bize Amerikan silahlarıyla ateş ediliyor. Obama bizim yanımızda olduğunu şimdi mi söylüyor'' diyor bir gösterici.

Son iki aydır Arap dünyasında yaşananların adalet ve haysiyet için bir uyanış olduğunu kaydeden Independent on Sunday yazarı, yazısını şu değerlendirmeyle sonlandırıyor:

''Orta Doğu'nun siyasi, toplumsal ve kültürel dünyasında dev bir dönüşüm var. Bu dönüşüm, büyük trajediler yaratacak, umut uyandıracak ve çok kan dökülmesine neden olacak. Aslında en iyisi televizyon kanallarını dolduran düşünce kuruluşları uzmanlarının saçma sapan yorumlarına kulak tıkamaktır belki de. Eğer Çekler, özgürlüklerine kavuşabiliyorlarsa Mısırlılar neden kavuşmasınlar? Eğer, Avrupa'daki diktatörler, önce faşistler, sonra da komünistler devrilebiliyorsa neden büyük Arap dünyasında da yaşanmasın bu. Dolayısıyla şu an için dini bunların dışında bırakın.''

Hayalkırıklığı uyarısı

Arap dünyasında çarpıcı ama tehlikeli bir dönemin yaşandığına dikkat çeken Sunday Times ise, göstericilerin büyük umutları ve idealizmlerine karşın hayalkırıklığı yaşama risklerinin yüksek olduğunu kaydediyor:

''Geçtiğimiz bir kaç hafta içinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika halkları daha önce sahip olduklarının farkında olmadıkları bir gücü yaşama geçiriyorlar. Coşkuyla kutlanacak çok fazla şey var, ama bu yaşananların sonunda öfke ve istikrarsızlığa dönüşme tehlikesi var. Demokrasiyi yerleştirmek, demokrasi tarihi ve kurumlarına sahip olmayan ülkelerde zordur. Baskıcı rejimler devrildiklerinde yerlerinde bir siyasi boşluk oluşur. Şu anda bu boşluğu neyin dolduracağı net değil.''