BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

18 Ağustos 2011 Basın Özeti

İngiliz gazetelerinde öne çıkan haber ve yorumlar: Mavi Marmara Raporu, Suriye ve Kürtler, Ağustos İsyanı cezaları ağır mı?

Abone ol

Financial Times'ın dünya haberlerine ayırdığı sayfalarında yer alan Türkiye'yle ilgili haberin başlığı "Mavi Marmara raporu, İsrail ve Türkiye üzerindeki Amerikan baskısının artmasına sebep oluyor".

Haberde Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Mavi Marmara olayının araştırıldığı raporun açıklanmasına az süre kala Ankara ve Tel Aviv üzerindeki "yakınlaşma baskılarının" arttığı anlatılmış.

Hafta içinde İsrail baş bakanı Benjamin Netanyahu ile görüşen ABD dış işleri bakanı Hillary Clinton'in, İsrail tarafından, Türkiye'yle ilişkileri iyileştirme yönünde adım atılmasını istediği söylenmiş ve bu iddia ABD dış işleri bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland'ın şu sözleriyle desteklenmiş:

"Biz Türkiye İsrail ilişkilerinin güçlü olması yönünde her zaman çaba gösterdik. İki ülke arasındaki dostluğun kuvvetli olması sadece kendi çıkarları için değil bölge ve ABD'nin çıkarları için de önemlidir".

Financial Times haberinde, açıklanmak üzere olan Birleşmiş Milletler raporunun içeriğinden haberdar olan bir İsrailli diplomatın, raporda İsrail'in Mavi Marmara operasyonu sırasında hatalı ancak Gazze ablukası konusunda uluslararası hukuka uygun davrandığının belirtiliğini ifade ettiği söylemiş.

Haberde ayrıca iki ülke arasındaki uzlaşmazlık konusu olan özür dileme hakkında, Washington'un Tel Aviv'den doğrudan bir talebi olduğunun İsrailli yetkililerce yalanlandığı belirtilmiş.

Suriye ve Kürtler

Financial Times'ta yer alan Suriye ile ilgili bir haber-analiz yazısının başlığı "Suriyeli Kürtler, temkinli bir şekilde reform talep etmeye başlıyorlar".

Haberde, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde onunu oluşturan ve Esad rejimiyle uzun zamandır problemleri olan Kürt nüfusun, ülkede süren Esad karşıtı harekete yavaş da olsa dâhil olmaya başladıkları anlatılmış.

Yazıda Suriye Kürtlerinin Esad iktidarı karşıtı olan ayaklanmada şimdiye dek bir hayli sınırlı rol almış olmalarının sebepleri tartışılmış.

Ülkedeki Kürtlerin yasadışı kabul edilen 14 farklı politik örgüte sahip oldukları ve liderlik konumundakilerin, Esad'ın devrilmesi halinde Kürtler adına büyük bir kazanç elde edilmeyeceğini düşündüklerinin beliritildiği haberde, sokaktaki sıradan Kürtlerin ise liderlerinden daha öfkeli olduklarına dikkat çekilmiş.

Türkiye sınırına yakın Kamışlı gibi Kürt şehirlerinde ve başkent Şam'ın Kürt nüfusunun yoğun bir şekilde yaşamakta olduğu Run el-Din gibi mahallelerinde düzenlenen Esad karşıtı gösterilere son dönemde daha fazla katılım olduğu, bu duruma örnek gösterilmiş.

Haberde ayrıca, Suriyeli muhaliflerin İstanbul'daki toplantısına ev sahipliği yapan Türkiye'nin Esad karşıtı harekete destek veriyor olmasının, Kürt muhalifler arasında Ankara'ya güvenenler ve şüphe duyanlar olmak üzere fikir ayrılığı yarattığı söylenmiş.

Facebook isyancıları

İngiltere'de geçen hafta yaşanan şiddet olayları ardından büyük bir hızla devam eden yargı sürecine dair haber ve tartışmalar, İngiliz gazetelerinin hemen hepsinde geniş yer buldu.

Olaylara karışanlara verilen cezaların aşırı ve dengesiz olup olmadıkları hakkındaki tartışmalar, dün 21 ve 22 yaşlarında iki gencin Facebook üzerinden isyan çağrısı yapmak suçundan dörder yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla iyice hararetlendi.

Daily Telegraph, koalisyon hükümetini oluşturan Muhafazakar Parti'yle Liberal Demokratlar'ın cezalar konusunda fikir ayrılığına düştüğü haberini öne çıkarmış.

Independent ise yorum sayfalarında yer verdiği "İfade özgürlüğünü korumak toplumumuzu yeniden inşa etmenin yoludur" başlıklı yazıyla, Facebook isyancılarına verilen cezayı eleştirmiş.

Laurie Penny imzalı yazının son bölümü şöyle:

"Eğer ortaya çıkan olayların sebebinin derinlerdeki bazı toplumsal yanlışlıklar değil de sosyal iletişim ağları olduğuna inanıyorsak, o zaman düşünce özgürlüğünü sınırlayalım ve bu sistemleri kötü şekilde kullananları cezalandıralım.

Ancak şunu unutmayalım: ne bu isyanı ne de 1981 Brixton isyanını iletişim sistemleri çıkarmadı.

Çünkü tüm iletişim araçları gibi sosyal ağlar da tarafsızdırlar.

Nasıl ki Twitter ya da Facebook, talan yapılacak yerlerin duyurulması için kullanıldıysa, aynı sistemler olaylardan korunmak ya da zarar görenlere yardımları örgütlemek için de kullanıldı."

Naomi Clein'in Ağustos İsyanı yorumu

İngiltere'de anıldığı ismiyle "Ağustos İsyanları" hakkında ülke gazetelerinde yayımlanan onlarca yorum yazısından bir diğeri de, Kanadalı muhalif yazar Naomi Klein imzasını taşıyor.

Guardian'da yayımlanan yazının başlığı "İnsanların sahip oldukları azıcık şeyi de çalarsanız, direnişle karşılaşmaya hazır olun".

Klein, Bağdat'taki onalarca fabrikanın 2004'teki Amerikan işgali sonrası Iraklılar tarafından talan edilmesi ve 2001 ekonomik krizi sonrası Arjantin'de yaşanan süpermarket talanlarını gibi, yakın geçmişte yaşanan farklı isyan ve yağma olaylarını hatırlattıktan sonra, bu olaylarla İngiltere'de yaşananlar arasındaki paralelliğe dikkat çekmiş.

2008 krizinden sonra batmak üzere olan bankaların devlet kaynaklarıyla kurtarılması ve aynı banka yöneticilerinin maaş ikramiyelerindeki artışlardan bahseden Klein, bu kararları alan hükümetlerin ortaya çıkan maddi faturayı ise "tasarruf önlemleri" adı altında kendi halkalarından çıkardıklarını söylemiş.

Ve "İngiltere sokaklarına gece yarısı karanlıkta dökülenlerin, gündüz gözüyle ceplerinden devlet eliyle çalınan paralardan" haberdar olduklarını eklemiş.

Tasarruf önlemi adı altında, hükümetler tarafından yapılan kamu harcamalarındaki kesintilerin bu insanların hayatla bağlarının kesilmesi anlamına geldiğini söyleyen Klein yazısını şöyle sonlandırmış:

"Başbakan Cameron'un hata yaptığı nokta kamu kesintileri kapsamına polisi de katmak.

Bay Cameron her yerden kesse de polis bütçesinden kesmemeli.

Çünkü gerektiğinden çok daha fazlasına sahip bazı insanların çıkarlarını korumak için, diğerlerinin sahip oldukları azıcık şeyi onlardan çalarsanız, buna karşı direnileceğini hesaba katmalısınız:

Örgütlü bir protestosu olarak ya da bir anda ortaya çıkan yağma olarak...."