BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  DÜNYA

12 Eylül Davası'nda flaş gelişme!

Mahkeme heyeti sanıkların tutuklanmasını reddetti. Duruşma 18 Nisan'a ertelendi

Abone ol

12 Eylül Askeri Darbesi'ne ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davada mahkeme, sanıklardan Şahinkaya'nın tutuklanmasına yönelik talebi reddetti. Sanıkların duruşmalardan vareste tutulmalarına karar veren mahkeme, duruşmayı 18 Nisan 2013'e erteledi.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı makamına yazılacak müzekkereyle, Fahri Korutürk ve Ahmet Kenan Evren'in arşivinde bulunan ve 12 Eylül ile ilgili olan belgelerin onaylı suretlerinin istenmesine karar verdi.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan Avukat Osman Başer, darbe döneminde işkence gören Yılma Durak'ın müdahillik talebinin kabul edilmesini istedi.

Darbe dönemi öncesinde CHP'nin Kahramanmaraş Milletvekili olan Hüseyin Doğan, Kahramanmaraş olaylarının en yoğun yaşandığı 23 Aralık 1978'de Başbakanlığa gittiklerini belirterek, şunları anlattı:

''Başbakanlığa, memleketten gelen telefonlardan bu olayların adeta bir iç savaşa dönüştüğü anlaşılıyordu. Konuyu Başbakan Bülent Ecevit'e intikal ettirdik. Hatta telefonla büyük bir kısmını kendisine dinlettik. Bunun üzerine telefona sarılan Ecevit, tahminime göre Kenan Evren ile veya o düzeyde bir kuvvet komutanıyla Maraş'taki vahşetle ilgili konuştu ve acil müdahale istedi. Tahminime göre karşı taraftan arzuladığı cevabı alamadı ki başbakanın telefonu masaya fırlattığını gördük. Bu olayla ilgili sayın Kenan Evren'in başbakana ne cevap verdiğini, olayın neden 3-4 gün sonra Kayseri'den gelen birlikle sona erdirildiğini sormak isterim.''

Müdahillik talebinde bulunan Bülent Girkut da 12 Eylül'de yönetime el koyma eyleminin bugünkü ulus ve onun mahkemesi tarafından yargı konusu yapılamayacağını savundu.

''Olay tarihinde doğmamış yarının yurttaşı, reşit olduktan sonra o olayı yargılayamaz'' diyen Girkut, ''Toplumumuz bugün 1980'i yargılamaya ehil değildir. 2010 da yapılan referandumda oy kullanan kişilerin büyük çoğunluğu 1980 darbesinde 18 yaşından küçüktü ve darbeye maruz kalan konumunda değildi. Mahkemeniz üyeleri de 1980'de reşit olan kişiler değildir'' ifadesini kullandı.

AMAÇ HASIL OLDU

Sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar, mağdur avukatlarının sanık Tahsin Şahinkaya'nın tutuklanması talebinin, müvekkilinin sağlık durumuna ilişin tespit, bulgu ve görüşlerde bir değişikliğin olmaması nedeniyle reddedilmesini istedi. 

Mahkemenin daha önce müvekkillerinin sağlık durumuna ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan ve üniversitelerden rapor aldığını hatırlatan Acar, ''Mahkeme bu raporlar doğrultusunda karar verdi. Müvekkillerin bu raporlarda belirtilen hal dışında olduklarına ilişkin başka bir tıbbi rapor veya bulgu bulunmamaktadır. Dolayısıyla iddialar bir tutuklama sebebi olamaz'' dedi. 

Acar, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun davada delil niteliği taşımadığını savundu.

Darbeden sonra, yeni anayasanın halk oylamasıyla yürürlüğe konulduğunu, kanunlar çıkarıldığını, kurucu ve danışma meclislerinin kurulduğunu anlatan Acar, çok sayıda kamu kurum ve kuruluşu ile yüz binlerce karara imza atan mahkemelerin bu kanunlarla faaliyet gösterdiğini kaydetti.

Müvekkillerinin beraatını talep eden Acar, ''Milli Güvenlik Konseyi'nin başkan ve üyeleri, mahkeme huzuruna çıkarıldı fotoğrafları çekildi. Amaç da hasıl oldu'' diye konuştu.

Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e 27 Aralık 1979'da verilen uyarı mektubuyla ilgili zaman aşımının gerçekleştiğini öne süren Acar, 12 Eylül iddianamesinin ve kamu davasının hukuken yok hükmünde olduğunun tespitini istedi.

KİTAP DELİL OLAMAZ

İddianamede, darbe şartlarının hazırlanması için çalışmaların yapıldığının savunulduğu kaydeden Acar, ''Bir iddia makamı böyle bir iddianame hazırlayamaz. Bu iddianame, nasıl bir iddianame yazılmaması gerektiğinin örneğini oluşturacak. Biz hangi olaylardan yargılanıyoruz? İddianameye baktığınız zaman kitaplardan alınmış. Kitap delil olmaz. Delil atılı fiili temsil eden orijinal belgedir'' dedi.

Evren ve Şahinkaya'nın, 12 Eylül 1980-6 Aralık 1983 arasında kanunun açıkça suç saydığı eylemlerinin bulunmadığını savunan Acar, iddianamede yer alan iddiaların ispatı için gösterilen kitap, yazı ve görsel dokümanların delil niteliği taşımadıklarının tespiti ve reddini istedi.

Acar, iddianamedeki iddiaların ispatıyla ilgili delillerin ne olduğunun, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na veya iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcısına açıklattırılmasını talep etti. 

Kovuşturmanın genişletilmesi istemlerinin kabulüyle delil olarak ilgili belge, bilgi, kayıt ve dokümanların asıllarının, ilgili makamlardan istenmesi ve getirtilmesini isteyen Acar, Danışma Meclisi'nin atılı suç süresindeki eylemlerinin atılı suçun konusu olmaması ve hukuka uygun bulunması durumunda, atılı zincirleme eylemlerin, suçun konusu olmayıp hukuka uygun bulunduğunu, bunun zorunlu sonucu olarak, CMK 223/1 (a) maddesine göre beraat kararı verilmesini, aksi takdirde, TCK 279 maddesi gereğince Danışma Meclisi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

MAHKEME KARARI

Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, ara kararları açıklamadan önce, sanık müdafilerine bazı seyircilerce tacizde bulunulduğunu ifade ederek, ''Tekrarlanması halinde mahkeme buna seyirci kalmayacaktır. Ayrıca, mahkemeye azalan ilginin mahkemeye saldırılarak artırılamayacağını düşünüyoruz'' ifadesini kullandı. 

İnce, bunun ardından ara kararları açıkladı. 

Buna göre, Ali Tahsin Şahinkaya ve Kenan Evren'in tutuklanmaları taleplerini reddetti. 

Kararın buna ilişkin bölümünde, sanıklara ilişkin raporların, ''sanıkların sağlık durumlarının mahkemece gerektiğinde doktor ve sağlık ekipmanı ile gelerek-getirtilerek ifade vermeleri durumunda, sağlıkları yönünden hayati tehlikeyle sonuçlanacak bir durumun oluşup oluşmayacağının'' belirlenmesi ile ilgili olduğu kaydedilerek, bu belirleme ışığında savunmalarının 14 Eylül 2012'deki celsede CMK 196/4. maddesindeki düzenlemelere uyularak alınmasına, görüntü ve ses sistemi kullanılarak alınacak savunmaların, iki sanığın bulundukları veya bulunacakları yerde alınmasının kararlaştırıldığı anımsatıldı.

Bu karar doğrultusunda, İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne 25 Eylül 2012'de Ali Tahsin Şahinkaya ile ilgili yazılan talimatta, ''Sanığın, duruşma günü öncesi bulunduğu yerin değişmesi durumunda mahkememizce bilgi verilecektir'' şerhi bulunduğu bildirilen kararda, aynı şerhin iki sanık yönünden Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı'na da yazıldığı belirtildi.

Bunlar karşısında, sanıkların savunmasının alınmasında ilgili raporlara değer verildiğinden ve bu raporlar uyarınca da savunmaları alındığından, sanıkların tutuklanması taleplerinin reddine karar verildiği açıklandı.

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na Cumhurbaşkanlığı arşivlerinden gönderilen belgelerin onaylı suretlerinin dosyaya getirtilmesinin sağlanması açısından Cumhurbaşkanlığı makamına yazılacak müzekkereyle Fahri Korutürk ve Ahmet Kenan Evren'in arşivinde bulunan ve 12 Eylül ile ilgili olan belgelerin onaylı suretlerinin istenmesine karar verildi.

KANBUR VE KAZGAN'IN YAKINLARI MÜDAHİL OLDU

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nca mahkemeye gönderilen raporun bulunduğu DVD'nin talep halinde sanık ve müdahil avukatlarına verilmesini kararlaştıran mahkeme, dosyaya daha önce gönderilen MASAK raporunun, sanık müdafileri ya da müdahil vekillerince, uzman kişi aracılığıyla incelenebilmesine karar verdi.

12 Eylül darbesi sonrasında gözaltındayken öldüğü anlaşılan Mehmet Kazgan'ın kardeşleri Hikmet Kazgan ve Hasan Kazgan ile darbe sonrasında TBMM kararı olmaksızın idam edilen Mehmet Kanbur'un kardeşleri İnsaf Karabulut ve Süleyman Kanbur'un müdahilliklerinin kabulünü kararlaştıran mahkeme, bu koşulları taşımayan ve gerekli belgeleri sunmayan diğer özel kişilere ilişkin müdahillik taleplerinin reddi yönünde karar verdi.

18 NİSAN'A ERTELENDİ

Mahkeme, avukatlar Şenal Sarıhan ve Ergin Cinmen'in tanık dinletme taleplerinin, davanın özüne yenilik getirmeyeceği gerekçesiyle reddederken, Avukat Ergin Cinmen ve Avukat Hasan Ürel'in Danışma Meclisi Üyeleri ile Bülend Ulusu Başbakanlığı'nda kurulan hükümet üyeleri hakkında yaptığı suç duyurusuna ilişkin bir örneğinin, bu konuda soruşturma yürüten TMK'nın 10. maddesiyle yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne gönderilmesine hükmetti.

Mahkeme, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne müzekkere yazılarak, TBMM Araştırma Komisyon Başkanlığı'na 3 Eylül 2012 tarihli yazı ekinde gönderilen Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında alınan karar örneklerinden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile ilgili olanlarının onaylı suretlerinin mahkemeye gönderilmesinin istenmesini kararlaştırdı.

Duruşma, 18 Nisan 2013 saat 14.00'e ertelendi.

Duruşmanın son bölümünü, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner de izledi.