BIST 9.525
DOLAR 32,59
EURO 34,69
ALTIN 2.526,94
HABER /  GÜNCEL

12 Eylül 2013 İngiltere Basın Özeti

Suriye'deki gelişmeleri sayfalarına yansıtan İngiltere gazeteleri bugün de ABD'nin rolüne ağırlık veriyor. Guardian gazetesi ayrıca, Edward Snowden'ın sızdırdığı belgelere dayanarak ABD ve İsrail arasında gizli bir istihbarat anlaşması yaptığını yazıyor.

Abone ol

İngiltere gazeteleri, hafta boyunca sıkça yer verdikleri Suriye krizine ilişkin haberleri ve yorumları bugün de sayfalarına yansıtıyor.

BM Güvenlik Konseyi ve Cenevre’deki diplomasi trafiği öncesi İngiltere gazetelerinin yazarları Suriye’de yaşananları bölgeden izlenimleriyle aktarıyor.

Guardian gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Martin Chulov, Halep’te muhaliflerin nabzını tutuyor.

Televizyonda ABD Başkanı Barack Obama’nın açıklamalarını bekleyen muhaliflerle görüşen muhabirin aktardıklarına göre, muhalif kanata bir hafta içinde hayal kırıklığı ve umutsuzluk hâkim oldu.

Muhabir, daha bir hafta öncesine kadar ‘Suriye rejiminin Amerika’dan korkacağını’ söyleyen muhaliflerin artık, Obama’nın diplomasi yolunu tercih etmesi üzerine “Amerikalılara inanmak yerine böyle yapacaklarını daha önceden bilmeliydik” dediklerini aktarıyor.

Halep’te binaların bombalar ve Scud füzeleriyle vurulduğunu ve kentin doğu kesimlerinin de boşaldığını belirten Guardian muhabiri Martin Chulov Halep’e yeni cihat savaşçılarının da geldiğini ifade ediyor.

Gazeteye konuşan muhalif Liva el Tevhid Tugayı komutanı Şeyh Ömer Osman, “Guta’da halkın çektiği acı, tüm acıların sona ermesi için bir fırsat yaratmış olabilir” diyor.

Suriyeli muhalif: ABD bizi yalnız bırakacak

Suriye ordusundan ayrılıp muhaliflere katılan Albay Ebu Hamza da, askeri müdahale yerine diplomasi yoluna girilmesinden duyduğu rahatsızlığı şu sözlerle ifade ediyor:

“Son iki haftayı Beşar’nı yalancı olduğunu, cezalandırılması ve yaptıklarının cezasız kalmayacağını söyleyerek geçirdiler. Sonra da ona, her zaman yaptığı gibi cinayet işlemeye devam edecek. [Esad] onları oyalayacak, onları kandıracak ve zayıflatacak. Onlar da gemileri geri gönderecekler. Biz de yalnız bırakılacağız.”

Guardian muhabiri Martin Chulov, Suriye’nin kuzeyindeki milislerin, ABD’nin olası saldırısıyla ilk defa havadan koruma sayesinde rahat ilerleyebilecek askeri harekat hazırlıkları yaptığını aktarıyor.

Muhaliflerin görüşlerini aktaran Chulov şöyle devam ediyor: “ABD’nin çekilmesiyle, somut umutlar yerini karmaşık duygulara bıraktı.”

'Putin, ABD'yi silahsızlandırdı'

Guardian gazetesinin editör yardımcısı ve köşe yazarı Simon Tisdall ise Suriye krizinde iki önemli aktör, Rusya ve ABD’nin diplomasi yolundaki arayışlarını kaleme aldığı yazısını “Putin ABD’yi silahsızlandırdı ve Rusya’nın çıkarlarını ileriye taşıdı” başlığıyla paylaşıyor.

Simon Tisdall, Rusya’nın önerisi üzerine ABD’nin Suriye’ye yönelik askeri operasyonu rafa kaldırması için “Esad değil, Beyaz Saray silahsızlandı” diyen yazar, “Moskova’nın Ortadoğu’daki rolünün uzun vadedeki olası stratejik çıkarımları için diplomatik bir zafere işaret ediyor” yorumunu yapıyor.

Times gazetesi de başyazısını Suriye’ye ayırıyor.

“Kimyasal poker” başlıklı yazıda şu ifadeler yer alıyor:

“Obama ve müttefiklerinin bir tesellisi var: Suriye’de güç kullanımını oylayacak olan Kongre’deki yenilgiyle küçük düşürülmekten kurtuldu ve zaman kazandı. Ama yine de kaybedecek zaman yok… Obama, David Cameron ve François Hollande’ın yapılan hatalardan ders çıkarıp jeopolitik bir felaketi önlemek için haftaları değil, günleri var.”

“Obama’nın iki seneden uzun bir süredir iktidarı bırakma çağrısı yaptığı Suriye liderinin, Amerika yeni başkanını seçerken hala iktidar olması ihtimali var… Obama’nın Suriye’nin verdiği sözleri yerine getirmesi için bir tarih vermesi lazım. Eğer sözler yerine getirilmezse de BM veya Kongre’nin desteği olsun olmasın Suriye’ye saldırmaya hazır olmalı. Esad rejimi bir bakıma haksız yere şartlı tahliye oldu. Eğer şartları yerine getirmezse, cezası hızla ve ciddiyetle verilmeli.”

ABD ve İsrail arasında 'gizli' istihbarat anlaşması

Guardian gazetesi, eski CIA ajanı Edward Snowden’ın sızdırdığı bilgileri paylaşmaya devam ediyor.

Gazetenin sızan belgelere dayandırdığı habere göre, ABD Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA), ABD vatandaşlarına ait özel bilgilerin de bulunduğu istihbarat belgelerini elemeden geçirmen ham halleriyle düzenli olarak İsrail’le paylaşıyor.

Gazete, İsrail ve ABD arasında istihbaratın ham haliyle paylaşılması konusunda yapılan gizli anlaşmanın ‘mahremiyeti ihlal’ sayılabileceğini belirtiyor. Guardian’a yazılı açıklama yapan bir NSA yetkilisi ise gizliliği ihlal etmediklerini ve İsrail’le paylaşılan istihbaratın gizlilik kuralları çerçevesinde değerlendirildiğini söylüyor.

Gazetenin haberine göre ABD ve İsrail arasında 2009’da varılan anlaşmada, ABD vatandaşlarının telefon konuşmaları ve e-posta yazışmalarının da aralarında bulunduğu verilerin kullanımı konusunda herhangi bir yasal sınırlama da getirilmiyor.

İngiltere hastanelerinde 'yüksek ölüm oranları'

Times gazetesi manşetine İngiltere’deki hastanelerde artan ölüm oranlarına ilişkin bir haberi taşıyor.

Gazete, Prof Brian Jarman’ın liderliğinde London Imperial College Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya dayandırdığı haberinde İngiliz hastanelerinde yatan hastaların, ABD’de yatan hastalara kıyasla yüzde 45 daha yüksek bir oranla ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Times, gelişmiş altı ülkeyle kıyasladığı İngiltere’de hastanede ölüm oranlarının diğer ülkelere çok daha fazla olduğunu yazıyor.

Haberde, Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve Avustralya’yla yapılan kıyaslamalarda İngiliz hastanelerinde ölüm sayısının yüksek olması ülkenin yapısal ve kültürel sorunlarına bağlanıyor.

Verilere göre, her yıl İngiltere hastanelerinde 220 bin hasta ölüyor. Brian Jarman, bu hastalar için “Başka ülkelerdeki hastanelerde tedavi görüyor olsalardı hala yaşıyor olurlardı” diyor ve ekliyor:

“Doktorlar şikâyetleri dinlemiyor, sorunları tahlil edemiyorlar. Daha çok obezite ve alkol sorunu var ama inceleme az. Tüm bu faktörler ölüm oranlarını etkiliyor.”

Hillsborough'da yargı süreci 'yavaş işliyor'

Independent gazetesinin baş sayfa manşetinde 1989 yılında Hillsborough Stadı’nda 96 taraftarın ölümüyle sonuçlanan izdihama ilişkin soruşturmaya dair bir haber var.

Gazete, yaklaşık bir yıl önce yürütülen soruşturma sonunda, olayın sorumlularının o dönem iddia edildiği gibi taraftarlar değil polis ile ambülans hizmetlerinin olduğunun ortaya çıkmasına rağmen sorumlularının ceza almamasını eleştiriyor.

Haberde, Hillsborough faciasında yakınlarını kaybeden ailelerin yavaş işleyen yargı süreci nedeniyle adalete olan inançlarını kaybetmek üzere oldukları yazıyor.

Liverpool ve Nottingham Forest taraftarları arasında çıkan izdihamda yaşanan ölümleri soruşturan bağımsız komisyonun geçen yıl açıkladığı raporda, 164 polisin ifadesinin ‘taraftarları suçlayacak şekilde’ değiştirildiği, 116’sının da emniyet ve sağlık birimlerinin ihmalleri olduğuna dair ifadelerin kaldırıldığı ortaya çıkmıştı.

Komisyon raporuna göre, “Zamanında müdahale edilseydi 96 taraftardan 41’inin hayatı kurtulabilirdi.”

“1989 yılı Nisan ayında hayatını kaybeden 96 Liverpool taraftarlarının ölümüyle ilgili şimdiye kadar ne bir kişi ne de bir kurumdan hesap soruldu” ifadelerini kullanan Independent gazetesi, bağımsız komisyonun bir yıl önce açıkladığı ve sorumluları işaret ettiği rapora rağmen ailelerin yasal sürecin sağlıklı işlemediği ve sorumluların yargı önüne çıkarılmadığına ilişkin şikayetlerini aktarıyor.